"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/393 E., 2023/2270 K.
DAVA TARİHİ : 03.07.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 24. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/342 E., 2020/518 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.12.2023 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ile davalı vekilleri Avukat ... ve ... ... geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 10.06.2014-09.10.2017 tarihleri arasında davalı Şirket nezdinde finans işlerinden sorumlu genel müdür yardımcısı sıfatı ile çalıştığını, iş sözleşmesinin 5 inci maddesinde 4 üncü bendinde "İşçi Ek 1' de belirlenen veya işbu Sözleşmenin imzalanmasından sonra Şirket tarafından yazılı bir karar ile belirlenecek yan yardımlara hak kazanacaktır." denildiğini, akabinde iş sözleşmesinde değişiklik yapılarak 08.12.2014 yürürlük tarihli sözleşme imzalandığını, bu değişiklik ile müvekkilinin davalı Şirket nezdinde 08.12.2014 tarihinden itibaren aylık net 18.260,00 USD maaş ile finans direktörü olarak çalışmaya devam etmesi ve şirket politikasına göre ortak belirlenecek başarı kriterlerine dayalı yıllık net 167.000,00 USD performans bonusu ödenmesi konusunda anlaşma sağlandığını, yine davalı Şirket ve müvekkili arasında 10.06.2014 tarihli iş sözleşmesine değişiklik getiren Ek 2 No.lu sözleşme imzalandığını, 01.01.2017 tarihinden itibaren müvekkilinin finanstan sorumlu genel müdür yardımcısı olarak davalı Şirket nezdinde çalışmaya devam edeceği kararlaştırıldığını, son olarak müvekkili ve davalı Şirket arasında 09.10.2017 tarihinden itibaren geçerli olmak kaydıyla iş sözleşmesinin feshi, iş sözleşmesi ve eki niteliğindeki diğer sözleşmeler, iş sözleşmesinin feshinden doğan tüm borç ve yükümlülüklerin ödenmesi koşullarını düzenleyen 09.10.2017 tarihli anlaşma imzalandığını, anlaşma doğrultusunda müvekkiline işçilik alacaklarının, yıllık ücretli izin tutarının ve fesih ödemesi tutarının toplamı olarak davalı Şirket tarafından 65.736,00 USD ödendiğini, bu tutara 2016 ve 2017 yıllarına ait başarılmış performans sonucuna göre hak kazanılan prim tutarının dâhil olmadığını, 09.10.2017 tarihli anlaşmada ayrıca davalı Şirket tarafından davalı Şirketin Maaş ve Prim Ödeme Yönetmeliği uyarınca, 2016 ve 2017 yıllarına ait başarılmış performans sonucuna göre hak kazanılan prim tutarının, prim tarihinde müvekkiline ödeneceğinin taahhüt edildiğini, aralarında tanzim edilen 09.10.2017 tarihli anlaşma ile müvekkilinin davalı Şirketteki çalışmasının sonlandırıldığını ancak davalı Şirket tarafından 09.10.2017 tarihli anlaşmada belirtilen şartlar ve bir kısım ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, müvekkilinin hak kazandığı 2016 yılına ilişkin prim alacağının eksik ödendiğini ve 2017 yılına ilişkin prim alacağının ise tamamının ödenmediğini, davalı Şirketin müvekkiline, 2016 yılına ilişkin olarak 103.495,00 USD prim ödemesi yaptığını ancak taraflarınca Maaş ve Prim Ödeme Yönetmeliği'nde belirlenen hesaplama yöntemleri doğrultusunda yapılan hesaplamaya göre 2016 yılına ilişkin primin 63.515,00 USD eksik ödendiğini, 2017 yılına ilişkin başarılmış performans sonucuna göre hak kazanılan prim tutarının 128.567,12 USD olduğunu bu tutarın ise tamamının ödenmediğini belirterek prim alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, dava konusu alacakların belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, müvekkili Şirket ile davacı arasında yapılmış olan 10.06.2014 tarihli iş sözleşmesi gereğince, davacının finans işlerinden sorumlu genel müdür yardımcısı sıfatı ile 7.000,00 USD ücretle işe başladığını, taraflar arasında 08.12.2014 tarihli Ek 1 No.lu sözleşme imzalandığını, davacının finans direktörü pozisyonuna getirildiğini, Ek 1 No.lu sözleşme uyarınca davacının aylık ücreti 18.260,00 USD olmakla birlikte kendisine şirket politikasına göre ortak belirlenecek başarı kriterlerine dayalı olarak yıllık net 167.000,00 USD performans bonusu ödeneceğinin belirtildiğini, yine taraflar arasında akdedilen 01.01.2017 tarihli Ek 2 No.lu sözleşme ile davacı yanın finanstan sorumlu genel müdür yardımcısı pozisyonuna getirildiğini, davacı ve davalı arasında akdedilen 09.10.2017 tarihli ikale sözleşmesi ile davacının iş sözleşmesinin son bulduğunu, bu sözleşme gereği davacının tüm tazminat ve alacaklarının 66.751,01 USD olduğunu kabul ettiğini, işten çıkış tarihinin 09.10.2017 olduğunu, ibranamenin davacı tarafından 09.11.2017 tarihinde imzalandığını, davacının işvereni ibra ettiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “Taraflar, İşçi’ ye 2016 ve 2017 yıllarına ait İşçi Tarafından Başarılmış Performans Sonucuna Göre Hak Kazandığı Prim Tutarını, Performans Primi Şirket’in Maaş ve Prim Ödeme Yönetmeliği uyarınca prim tarihinde İşçiye ödeyeceğini beyan ve kabul ederler” şeklinde olduğunu ve müvekkili Şirketin ödeme yükümlülüğünün koşula bağlı olduğunu, koşulun gerçekleştiği ölçüde başarılmış performansına göre ödenmesi gereken tüm ödemelerin davacıya yapıldığını, “14.10.2013 tarih ve 62 sayılı Akkuyu NGS Elektrik Üretim AŞ talimatnamesinde değişiklikler yapılması hakkında 28/05/2017 tarih ve 21 sayılı talimatname” ile onaylanan Akkuyu NGS Elektrik Üretim AŞ Çalışanlarının Maaş ve Prim Ödemeleri Yönetmeliği uyarınca davacının hak etmiş olduğu tüm primlerin kendisine ödendiğini, davacıya 2016 yılına ait prim ödemesi yapılması hususunun 28.09.2016 tarih ve 2016/9 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile onaylandığını, 2016'ya ait prim ödemesinin miktarı Yönetim Kurulunca değerlendirildiğini ve 08.11.2017 tarih ve 2017/14 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile %61,967 oranında ödenmesine karar verildiğini, 2017 prim ödemelerinin 28.06.2018 tarihli ve 2018/14 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile reddedildiğini, Yönetmelik'e uygun olarak hedeflenen prim ödüllendirme seviyesine ve APG’ye ulaşma derecelerine göre hesaplanan ve Yönetim Kurulunca onaylanan kısımın kendisine ödendiğini, müvekkili tarafından çalışanlarına ödenen performans primleri APG’ ye ulaşma derecelerine göre ödendiğini, davacının da; 2016 yılında konulmuş olan hedeflere tam olarak ulaşılamadığını, prim ödemesi ulaştığı hedeflerle doğru orantılı olarak ödendiğini, 2017 yılında ise söz konusu hedeflerine ulaşamadığını ve kendisinin hareketleri/hareketsizliği ile sebep olduğu ihlallerden ötürü prim ödemelerinde azaltma yapıldığını ve ödeme yapılamadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ile yapılan sözleşmenin eki niteliğinde olan yönetmelik ve talimata göre başarı priminin ne şekilde ödeneceğini kabul eden davacının, daha sonra bunun aksini iddia etmesinin doğru olmadığı, 2014 yılından beri işyerinde çalışan ve bu tarihten itibaren yönerge ve talimatlara uygun bir şekilde primleri ödenen ve buna itiraz etmeyen davacının, aynı yönerge ve talimatlara uygun bir şekilde ve aynı yöntemle tespit edilen 2016 ve 2017 yılına ait primlerin eksik ödendiğini iddia etmesinin hakkın kötüye kullanımını teşkil edeceği, davacının kendisine bağlı olan personelin prim ödemelerini de bu yönerge ve talimatlara uygun bir şekilde ödenmesine onay veren kişi olduğu, aynı yönerge ve talimatlara uygun bir şekilde kendisine bağlı personelin primleri kendi onayı ile ödenirken, aynı yönerge ve talimatlara uygun bir şekilde kendi primlerinin eksik ve doğru olarak ödenmediğinin ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, işyerinde uygulanan yönerge ve talimatların tüm çalışanlar için geçerli olduğu, davacı tarafından işyerinde uygulanan ve kendisi tarafından da imzalanan iş sözleşmesinin eki niteliğinde olan ve davalı işyerinde uygulanan talimat ve yönergelerde belirtilen prosedürlere uygun bir şekilde primlerinin ödendiği ve ayrıca taraflar arasında düzenlenen ikale ve ibranamede göz önüne alındığında davacının prim alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davacının 2016 yılı prim alacağının eksik ödendiğini, 2017 yılının ise tamamının ödenmediğini, davacı ile davalı Şirket arasında imzalanan 09.10.2017 tarihli ikalede de açıkca görüleceği üzere 2016 ve 2017 yılına ait primlerin davacıya ödeneceğinin belirtildiğini, ayrıca 09.11.2017 tarihli ibranamede prim alacağının kalmadığına dair bir ibranın bulunmadığını, müvekkilinin görevi gereği bulunduğu 4. dereceli pozisyon için prim ödemesinin iş sözleşmesinde belirtilen maktu tutar üzerinden yapılması gerektiğini, 2017 yılına ilişkin uygulama raporunun onaylanmadığı ve 2017 yılına ait prim ödemeleri için yeniden bir değenlendirme yapılmadığını, bilirkişi tarafından davalı Şirketin işyerinde yapılan yerinde inceleme esnasında sadece davalının sunmuş olduğu ve doğruluğunun tespiti yapılmayan belgeler üzerinden ve yine davalı Şirketin çalışanlarının beyanları üzerinden inceleme yapıldığını, davalı Şirket kayıtlarının ve çalışanlarının beyanlarının doğru olup olmadığı hususunda tespit yapılmadığını, bilirkişi raporunda bahsi geçen 29.09.2017 tarihli 2016 yılının ikinci yarısı ve 2017 yılının birinci yarısına ilişkin mali ve ekonomik faaliyetlerin denetim tutanağı davalı Şirkette yapılan yerinde inceleme sırasında incelenmiş olup, işbu denetim tutanağına ilişkin olarak bilgilerinin bulunmadığını, bu denetim tutanağının davalı Şirket tarafından dosyaya sunulmadığını, kendisine verilen talimatlar doğrultusunda hareket eden davacının elinde olmayan dış etkenlerden kaynaklanan sebepler nedeniyle sorumlu tutulamayacağını, bu nedenle hedefi tutturamadığından bahsedilemeyeceğini, davalı Şirketin dosyaya sunduğu imzasız sözde denetim raporlarını kabul etmediklerini, Şirket kayıtlarında bulunan davacının 2017 yılına ait APG kartında ağırlıklı APG gerçekleştirme oranı toplamının %106 olarak belirlendiğini, bilirkişi raporundaki avansların etkin kullanılmadığı ve uygun şekilde muhasebeleştirilmediği tespitinin hatalı olduğunu, davacının kendisine verilen talimatların dışına çıkmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre ve özellikle iş sözleşmesinin feshinden bir ay sonra taraflar arasında düzenlenen ibraname başlıklı belgenin içeriği ve davacının bu belgenin irade fesadı altında alındığına dair bir iddiasının bulunmaması sebebiyle belgeye değer verilerek davacının prim alacağı yönünden işverenini ibra ettiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacının prim alacağı bulunup bulunmadığı noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince davacının prim alacağı yönünden işvereni ibra ettiği gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de; dosya kapsamında bulunan ibranamede prim alacağının belirtilmediği, buna göre prim alacağı bakımından davacının işvereni ibra etmediği anlaşılmakta ise de; tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, 02.11.2020 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler, davalı Şirketin Maaş ve Prim Ödeme Yönetmeliği dikkate alındığında karar sonucu itibarıyla yerinde görülmüştür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davalı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.