Logo

9. Hukuk Dairesi2023/17047 E. 2024/454 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının yurt içi ve yurt dışında bulunan şantiyelerde çalıştığı davalı şirketten kaynaklanan işçilik alacakları davasında, uyuşmazlığa hangi ülke hukukunun uygulanacağı hususunda yaşanan ihtilaf.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ile davalı arasında hukuk seçimi anlaşması bulunmayan dönemlerde, davacının işini fiilen yaptığı işyerinin Rusya'da bulunması ve bu dönemlerde mutad işyerinin de Rusya olması sebebiyle, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 27. maddesi uyarınca uyuşmazlığa Rusya hukukunun uygulanması gerektiği gözetilerek, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1754 E., 2023/2607 K.

KARAR : İhbar olunanın istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığı, tarafların istinaf başvurularının kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 15. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/441 E., 2023/77 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın davanın yeniden görülmesi için İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri ile ihbar olunan vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ihbar olunan vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına, taraf vekillerinin başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2001-2017 yılları arasında davalıya ait yurt içi ve yurt dışı şantiyelerde demirci formeni olarak aralıksız çalıştığını, son ücretinin 3.000,00 USD olduğunu, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız ve ihbarsız olarak sona erdirildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazları olduğunu, dava konusu alacaklara çalışılan ülke mevzuatının uygulanması gerektiğini, iddia edilen ücreti kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hesaplamaların Rusya hukukuna göre yapılması gerektiği ve bu doğrultuda tanzim edilen bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri ile ihbar olunan vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; davalı işverenin Türk hukukunun uygulanmasına ilişkin talebi gözetildiğinde davacı ve davalı arasında uygulanacak hukuka ilişkin ihtilaf kalmadığını ve Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, bir an için çalışılan ülke hukukunun uygulanacağı kabul edilse dahi işçinin birden fazla ülkede çalışması hâlinde işverenin esas işyerinin bulunduğu hukukun uygulanması gerektiğini, ayrıca kıdem ve ihbar tazminatının kamu düzenine ilişkin olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, hizmet süresi ve ücret tespitinin hatalı yapıldığını, Rusya hukukuna göre davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

3. İhbar olunan vekili; davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ihbar olunanın davanın tarafı olmadığı, taraflardan biri yanında davaya katılmasına da karar verilmediği, dolayısıyla ihbar olunanın istinaf başvurusunun değerlendirilemeyeceği, taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan seçilen ülke hukukunun uyuşmazlığa uygulanması gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldığı ve kaldırma kararı sonrası Rusya hukukunun uyuşmazlığa uygulandığı; ancak davalı tarafın İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasından sonra sunduğu dilekçelerinde Türk hukukunun uygulanmasını talep ettiği ve davacının da en başından beri talebinin bu yönde olduğu dikkate alındığında uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiği, davalı ve davacının yurt dışında çalıştığı Şirket arasında organik bağ bulunduğu, davalının husumet itirazının yerinde olmadığı, davacının çalışma süresinin 7 yıl 11 ay 18 gün olarak tespitinin somut olaya uygun düştüğü, ücret bordrolarına göre ücret tespitinin yerinde olduğu, iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedilmesi nedeniyle lehine kıdem ve ihbar tazminatlarına hükmedilmesinin yerinde olduğu, kaldırma kararı öncesinde İlk Derece Mahkemesince davacının yıllık izin ücreti alacağının reddine karar verildiği ve bu kararın davacı tarafından istinaf edilmediği, bu nedenle davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, kaldırma kararı öncesi hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu esas alınarak ıslaha göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle ihbar olunan istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına, taraf vekillerinin ise istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanacak hukuk noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:

"(1) Hâkim, Türk kanunlar ihtilâfı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re’sen uygular. Hâkim, yetkili yabancı hukukun muhtevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebilir.

(2) Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi hâlinde, Türk hukuku uygulanır.

"

3. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"...

(3) Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili olarak geçerlidir.

..."

4. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi şöyledir:

" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.

(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.

(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.

(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."

5. Mülga 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (Mülga 2675 sayılı Kanun) 24 üncü maddesi şöyledir:

"Sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri kanuna tabidir.

Tarafların açık olarak bir kanun seçmemiş olmaları halinde borcun ifa yeri hukuku, borcun ifa yerinin birden fazla olması halinde borç ilişkisinin ağırlığını teşkil eden edimin ifa yeri hukuku, bu yerin de tespit edilemediği hallerde ise, sözleşmenin en yakın irtibat halinde bulunduğu yer hukuku uygulanır."

6. 5718 sayılı Kanun'un 5, 8, 40 ve 44 üncü maddeleri.

7. 26.08.1975 tarihli ve 15338 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yabancı Hukuk Hakkında Bilgi Edinilmesine Dair Avrupa Sözleşmesi.

8. Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün 01.03.2008 tarihli ve 67/1 sayılı, "Yabancı Hukuk Hakkında Bilgi Edinilmesine Dair Avrupa Sözleşmesinin Uygulanması" konulu Genelgesi.

3. Değerlendirme

1. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan Rusya hukukunun uygulanması gerektiğine yönelik Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararı sonrasında, davalı vekili 05.12.2022 tarihli ek bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ve 20.03.2023 tarihli davacının istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesindeki beyanlarında uyuşmazlığa ilgili dosya özelinde Türk hukukunun uygulanmasını talep etmiş, davacı vekili tarafından da Türk hukuku uygulanarak davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince yargılama taraf vekillerinin beyanlarına göre Türk hukukuna göre sonuçlandırılmıştır.

2. Kararın İlgili Hukuk bölümünün (3) numaralı paragrafında yer verilen 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin üçüncü fıkrası Dairemizce, davanın esasına girilinceye kadar tarafların hukuk seçimi yapmasının ya da değiştirmesinin mümkün olduğu şeklinde değerlendirilmiştir. Davanın esasına girilinceye kadar ifadesinden anlaşılması gereken ise cevap dilekçesinde bu konuda bir itiraz ileri sürülmemiş ya da en geç ön inceleme aşamasında uygulanacak hukuk konusunda anlaşılmış olmasıdır.

3. Dosya kapsamına göre davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde dava konusu alacaklar hakkında yabancı hukukun uygulanması gerektiği savunulmuş olup Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrası yapılan yargılamada tarafların Türk hukukunun uygulanacağı konusunda anlaşması, davanın esasına girilmiş olduğundan geçerli değildir.

4. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı işçi, davalı Şirketin yurt dışındaki projelerinde 07.10.2001-25.11.2006, 09.04.2008-28.10.2008, 19.11.2009-22.03.2011, 29.06.2013-05.02.2014, 04.05.2014-20.10.2014 ve 17.01.2017-06.05.2017 tarihleri arasında altı dönem çalışmıştır. Davacının altıncı çalışma dönemi için taraflar arasında yurt dışı iş sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmenin 10 ncu maddesinde yıllık izin hakkının çalışılan ülke mevzuatına göre belirleneceği ve 16 ncı maddesinde işin sona ermesi ve feshedilmesi gibi sözleşmede yer almayan diğer hususlarda çalışılan ülke mevzuatının geçerli olduğu ifade edilmiştir. Buna göre davacının son çalışma dönemi için tarafların iş sözleşmesi ile bir hukuk seçimi anlaşması yaptıkları açıktır. Davacı işçi, dava konusu alacakların ait olduğu son çalışma döneminde davalıya ait Rusya'da bulunan işyerinde çalışmış olup bu durumda ilgili dönemde mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Rusya olduğu sabittir. Bu nedenle yurt dışı iş sözleşmesi imzalanan son çalışma döneminde, iş sözleşmesi ile seçilen hukuk uygulanmalıdır.

5. Tarafların hukuk seçimi anlaşması yapmadıkları veya yapılan hukuk seçimi anlaşmasının geçersiz olduğu dönemde iş sözleşmesine, kural olarak işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukukunun uygulanması gerektiği 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin ikinci fıkrasında genel bir kural olarak düzenlenmiştir. Burada yetkili kılınan hukuk, işçinin işini fiilen yerine getirdiği yer ülke hukukudur. Mutad işyeri hukuku, karakteristik edimin ifa yeri hukuku olarak iş sözleşmesiyle en sıkı ilişkili olan hukuktur. 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen daha sıkı ilişkili hukuk ise bir istisna hükmü olup bu hükmün iş sözleşmelerinde dar yorumlanması gerekir (Beyza Çağla Şahin, Bireysel İş Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk, İstanbul, 2021, s. 74, 89).

6. Somut olayda davalı işverenin yurt dışı projelerinde çalıştırılmak üzere istihdam edilen davacı işçi; birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci çalışma dönemlerinde Rusya'da bulunan davalıya ait işyerinde çalışmıştır. Davacı tarafından iş görme edimi fiilen söz konusu ülkede yerine getirilmiş olup ilgili dönemlerde mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Rusya olduğu sabittir. Davacıya çalıştığı bu dönemlerde ücreti USD olarak ödenmiştir. Daha sıkı ilişkili hukukun tespitinde sadece işçi ve işverenin Türk olması tek başına belirleyici bir kriter kabul edilemez. Buna göre, hukuk seçimi anlaşması bulunmayan ve daha sıkı ilişkili hukukun Türk hukuku olmadığı anlaşılan birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci çalışma dönemlerinde uyuşmazlığa mutad işyeri hukukunun uygulanması gerekmektedir.

7. Tüm bu hususlar dikkate alındığında 5718 sayılı Kanun'un 27 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında hukuk seçimi anlaşması bulunan altıncı çalışma döneminde Rusya hukukunun, hukuk seçimi anlaşması bulunmayan diğer çalışma dönemlerinde de mülga 2675 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesi ile 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında mutad işyeri hukuku olan Rusya hukukunun uyuşmazlıkta uygulanması gerekmektedir. Bu durumda Rusya hukukunun uygulandığı 20.11.2022 tarihli bilirkişi raporu da bir değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.