"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1742 E., 2023/2136 K.
DAVA TARİHİ : 22.02.2019
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararının davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozma doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin iş sözleşmesinin feshedildiği 31.01.2019 tarihine kadar Türk Telekom Tokat İl Müdürlüğünde şef tekniker olarak çalıştığını, 31.08.2000 tarihinde yürürlüğe giren Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği’nin 75 inci maddesinin (E) bendi ile aynı gün yürürlüğe giren Ücret ve Fazla Çalışma Esasları'nın 4 üncü maddesinde işkolunda geçerli olan toplu iş sözleşmesi ile kapsam içi (sendika üyesi) işçilere verilen ücret zam oranının sendika üyesi olmayan personelin ücretlerine de aynen yansıtılacağının düzenlendiğini, standart tip sözleşmenin 5 inci maddesinde de bu Yönetmelik'in sözleşmenin eki niteliğinde olduğunun belirtildiğini, ancak müvekkilinin ücretine toplu iş sözleşmesi ile öngörülen zam oranlarının hiçbir zaman yansıtılmadığını, davalı işyerindeki uygulama kapsamında ücretin aylık ücret, ilave tediye ve ikramiyeden oluşması nedeniyle eksik ödenen bu üç alacağın ödenmesi gerektiğini, öte yandan 2010 yılından itibaren işyeri şartı hâline gelen performans primlerinin ise hiç ödenmediğini ya da eksik ödendiğini ileri sürerek toplu iş sözleşmesi zam oranlarının uygulanmamasından kaynaklanan ücret, ilave tediye ve ikramiye fark alacakları ile performans primi alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının müvekkili Şirkette 15.08.1991-14.01.1997 tarihleri arasında işçi olarak, 15.01.1997-14.11.2000 tarihleri arasında 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (399 sayılı KHK) tâbi sözleşmeli personel statüsünde; 15.11.2000 tarihinden 18.09.2008 tarihine kadar toplu iş sözleşmesine tâbi kapsam içi personel statüsünde çalıştığını, 19.09.2008 tarihinde Tip 1 iş sözleşmesi imzalayarak İnsan Kaynakları Çalışma Esaslarına tâbi çalışmaya devam eden davacının iş sözleşmesinin 31.01.2019 tarihinde ikale ile sona erdiğini, ikale uyarınca düzenlenen protokol gereği davacının talep edebileceği herhangi bir alacağı bulunmadığını, davacının 15.01.1997-14.11.2000 tarihleri arasında tâbi olduğu 399 sayılı KHK’nın 3 üncü maddesinde yer alan düzenlemeye göre Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği'nden ve bu Yönetmelik'te belirlenen haklardan yararlanmasının mümkün olmadığını, 15.11.2000-18.09.2008 tarihleri arasında çalışma süresi yönünden toplu iş sözleşmesinden faydalandığını, 19.09.2008 tarihinden sonraki çalışma döneminde ise imzalanan iş sözleşmesi uyarınca her yılın Ocak ayında icra kurulunca ücretinin kararlaştırıldığını ve buna göre ödeme yapıldığını, performansa dayalı süreklilik arz eden prim ödemesinin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 05.11.2020 tarihli ve 2019/119 Esas, 2020/454 Karar sayılı kararı ile; 15.01.1997-14.11.2000 tarihleri arasındaki dönemde 399 sayılı KHK'nın EK 2 sayılı cetveline tâbi olarak çalışan davacının Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği'nde belirtilen haklardan yararlanmasının mümkün olmadığı, 15.11.2000 tarihinden 19.09.2008 tarihine kadar olan çalışma döneminde kapsam içi personel statüsünde olan davacıya toplu iş sözleşmesi zamlarının tümünün uygulandığı, 19.09.2008 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalayarak çalışmasına devam eden davacı gibi bir kısım işçiler tarafından açılan davalarda farklı kararlar verilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemelerinin kararları arasındaki farklılığın giderilmesi amacıyla yapılan başvuru üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince Türk Telekomünikasyon AŞ ve bağlı işyerlerinde 01.07.2008 tarihinden sonra işverenin personele ilişkin yeni düzenlemelerin uygulanmasının kabul edildiğinin yazılı olduğu, yeni iş sözleşmesi imzalayan işçiler yönünden tebliği ile birlikte 01.07.2008 tarihli "İnsan Kaynakları Çalışma Esasları" başlıklı İç Yönetmelik'in bağlayıcı hâle geldiği ve 31.08.2000 tarihli eski Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği'nin yürürlükten kalktığının belirtildiği, 01.07.2008 tarihli İnsan Kaynakları Çalışma Esasları'nda ise kapsam dışı personelin ücretine ilişkin düzenleme bulunmadığı, bu nedenlerle davacının tüm hizmet dönemi bakımından toplu iş sözleşmesi zamlarından yararlanma hakkı olmadığı, kapsam içi personel olarak yararlanması gerektiği dönemde ise yararlandığı, performans primi adı altında ödeme yapılacağına veya hesaplama yöntemine ilişkin bir düzenleme de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10.06.2021 tarihli ve 2021/917 Esas, 2021/1466 Karar sayılı kararı ile; davacının kapsam dışı işçilerin çalışma esaslarını düzenleyen Yönetmelik'in yürürlükten kaldırılıp İnsan Kaynakları Çalışma Esasları’nın yürürlüğe girdiği 26.09.2008 tarihinden önce 19.09.2008 tarihinde imzaladığı iş sözleşmesinin 4 üncü maddesinde "Personel okuduğu ve bilgi sahibi olduğu Kapsam Dışı Personel Esaslarını işin görülmesinde uygulanacağı öngörülen usul ve esasları bu sözleşmesinin eki kabul eder." düzenlemesinin yer aldığı, İlk Derece Mahkemesince davacının yeni Yönetmelik'i okuduğu ve kabul ettiği değerlendirilmiş ise de sözleşme tarihinde henüz yürürlükte olmayan bir yönetmeliğin iş sözleşmesinin eki olarak kabul edilmesine hukuken değer atfedilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca ilgili maddede yürürlükteki (eski) Yönetmelik'e atıf yapıldığı, davacıya tebliğ edilen belgede 26.09.2008 tarihinde yürürlüğe giren Yönetmelik'in ne zaman tebliğ edildiğinin belirli olmadığı ve dolayısıyla bu Yönetmelik bakımından davacının 19.09.2008 tarihinde ya da öncesinde bilgi sahibi olduğunun da kanıtlanamadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi yerinde görülmediği gibi davalının ikale imzalanarak kendilerinin ibra edildiğine yönelik iddiasının ise imzalanan belgenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420 nci maddesinde düzenlenen ibra sözleşmesi şartlarını taşımadığından ve davalının hakkın doğmadığı yönünde ileri sürdüğü savunmasıyla çeliştiğinden yerinde olmadığı, davacıdan 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 22 nci maddesi anlamında alınmış yazılı bir muvafakat da bulunmadığı anlaşıldığından yapılan düzenlemenin işçiyi bağlamayacağı gerekçesiyle fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye taleplerinin hüküm altına alınması gerektiği, ancak performans priminin reddinin isabetli olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 06.10.2021 tarihli ve 2021/9285 Esas ve 2021/13724 Karar sayılı ilâmı ile; davacı işçi tarafından en son imzalanan iş sözleşmesinin tarihinin 19.09.2008 olduğu ve iş sözleşmesinin 4 üncü maddesinde “Personel okuduğu ve bilgi sahibi olduğu Kapsam Dışı Personel Esaslarını işin görülmesinde uygulanacağı öngörülen usul ve esasları bu sözleşmesinin eki kabul eder." düzenlemesinin yer aldığı, 19.09.2008 tarihi itibarıyla 01.07.2008 tarihli “İnsan Kaynakları Çalışma Esasları” başlıklı Yönetmelik kabul edildiğinden, yeni Yönetmelik'in işçiye tebliği ile 31.08.2000 tarihli Kapsam Dışı Personel Yönetmeliği’nin yürürlükten kalktığı ve 19.09.2008 tarihli iş sözleşmesi ile bu değişikliğe muvafakat edildiği, 19.09.2008 tarihli iş sözleşmesi ile muvafakat edilen “İnsan Kaynakları Çalışma Esasları” başlıklı Yönetmelik'te kapsam dışı personeller için kapsam içi personele yapılan ücret zamlarının uygulanmasına dair bir hüküm öngörülmediğinden; dava konusu fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacağı taleplerinin de reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
.
B. Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 15.12.2021 tarihli ve 2021/3769 Esas, 2021/3430 Karar sayılı kararı ile; 31.08.2000 tarihinde yürürlüğe giren kapsam dışı personelin ücretine ilişkin artış oranı belirten eski Yönetmelik'i kaldıran davalı işveren Yönetim Kurulunun 01.07.2008 tarihinde kabul ettiği ve 26.09.2008 tarihinde yürürlüğe girmesine karar verdiği yeni Yönetmelik'in kapsam dışı işçinin ücretine ilişkin herhangi bir artış oranı ya da dönemi belirlemediğinden esaslı değişiklik niteliğinde olduğu, davacıya 01.07.2008 tarihinde kabul edilen yeni çalışma esaslarının tebliğ edildiği özlük dosyasında bulunmaktaysa da tebliğ belgesinde ne zaman tebliğ edildiğinin belirli olmadığı, bu yeni Yönetmelik bakımından davacının 19.09.2008 tarihinde ya da öncesinde bilgi sahibi olduğunun kanıtlanamadığı, öte yandan 19.09.2008 tarihinde imzalanan iş sözleşmesinin 4 üncü maddesinde Kapsam Dışı Personel Esasları’ndan bahsedilerek yürürlükteki (eski) Yönetmelik'e atıf yapıldığı, henüz yürürlükte olan değil de olmayan bir yönetmeliğin iş sözleşmesinin eki kabul edilmesine hukuken değer atfedilemeyeceği, 4857 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi uyarınca çalışma koşullarında değişiklik konusunda işçinin rızasının yazılı alınması ve işverence değişiklik teklifinin de yazılı olarak yapılması gerektiği, aksi hâlde işçiyi bağlamayacağının kabul edildiği gerekçesiyle önceki hükümde direnilmesine karar verilmiştir.
C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.03.2023 tarihli ve 2022/9-536 Esas, 2023/194 Karar sayılı ilâmı ile 19.09.2008 tarihli iş sözleşmesi ile değişikliğe rıza göstermiş olan davacının yürürlükten kalkmış olan çalışma esaslarından kaynaklı fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacağı talep hakkı bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesince Hukuk Genel Kurulu Kararı Üzerine Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı dikkate alınarak yapılan yargılama sonucunda 19.09.2008 tarihli iş sözleşmesi ile değişikliğe rıza göstermiş olan davacının yürürlükten kalkmış olan çalışma esaslarından kaynaklı fark ücret, ikramiye ve ilave tediye alacağı talep hakkı bulunmadığı gerekçesiyle bu alacak taleplerinin performans primi alacağı ile birlikte reddine karar verilmek suretiyle davanın tamamen reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; 19.09.2008 tarihli iş sözleşmesinin imza tarihinde yeni Yönetmelik'in yürürlüğe girmiş olmadığını, dosyada gelinen durum itibarıyla hukuk güvenliğinin ve sürpriz karar yasağının ihlal edildiğini, aksi kanaatte olunsa dahi davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının 19.09.2008 tarihinde imzaladığı iş sözleşmesi ile 31.08.2000 tarihinde yürürlüğe giren ve“Kapsam Dışı Personel Esasları"nı ve “Türk Telekomünikasyon A.Ş. İş Mevzuatına Tabi (Kapsam Dışı) Olan Personelin Ücret ve Fazla Çalışma Esasları”nı yürürlükten kaldıran 01.07.2008 kabul ve 26.09.2008 yürürlük tarihli “İnsan Kaynakları Çalışma Esasları” başlıklı İç Yönetmelik'in uygulanmasına rıza gösterdiğinin kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre “İnsan Kaynakları Çalışma Esasları” başlıklı İç Yönetmelik'te hüküm öngörülmediğinden davacının fark ücret, ikramiye ve ilave tediye taleplerinin reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un "Çalışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi" başlıklı 22 nci maddesi şöyledir:
"İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir.
Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman değiştirebilir. Çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz. "
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.