Logo

9. Hukuk Dairesi2023/18589 E. 2023/20291 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idareye yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun süresinde bulunup bulunmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesi ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin 5. ve 9. maddeleri uyarınca, kamu idarelerinin vekille temsil edilmesi durumunda tebligatın, vekilin ayrı bir elektronik tebligat adresi olsa dahi, bağlı bulunduğu birime yapılacağı ve bu tebligatın geçerli sayılacağı gözetilerek, davalı vekilinin istinaf başvurusunun süresinde olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2829 E., 2023/3531 K.

DAVA TARİHİ : 26.04.2022

KARAR : İstinaf başvurusunun süre yönünden reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 52. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/192 E., 2023/176 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun süre yönünden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Bakanlığına bağlı işyerinde hizmet alım sözleşmesi kapsamında alt işveren şirketler nezdinde çalışmakta iken 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) hükümlerine göre 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, davalı Bakanlık ile davacı arasında sürekli işçi kadrosuna geçirilirken imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7 nci maddesinde asgari ücretin belirli bir oran fazlasının davacının ücreti olarak öngörüldüğünü, sözleşme hükmüne göre ücretin her yıl asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlenmesi gerekmesine karşın 01.01.2019 tarihinden itibaren 22 ay boyunca davalı tarafından sözleşmeye aykırı ücret belirlendiğini ve eksik ödeme yapıldığını iddia ederek fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçiş sonrası işçi ücretlerinin Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak belirlendiğini, Bakanlığın genel uygulamasının hukuka uygun olduğunu, davacının bir yandan bireysel iş sözleşmesindeki günlük brüt ücretin esas alınmasını, bir yandan da toplu iş sözleşmesi ile öngörülen ücret kriterlerinin uygulanmasını istemesinin mümkün olmadığını, bireysel iş sözleşmesinde kastedilen asgari ücretin 2018 yılı asgari ücreti olduğunu, davacının ücretinin her sene belirlenen asgari ücret tutarı üzerine sözleşmedeki oranın uygulanması ile tespit edilmesi yönündeki talebinin hukuka aykırı olduğunu, zira davacı ve aynı durumda görev yapan sürekli işçilere hem asgari ücrete yapılan zammın hem de toplu iş sözleşmesinden kaynaklı zammın yapılması gibi (çifte zam) bir durum oluşturacağını ve bunun da çalışanlar arasında eşitsizliğe yol açacağını ve ücretlerin fahiş bir hâl almasına sebebiyet vereceğini, davacının 31.12.2018 tarihli ücreti korunarak üzerine %4 oranında ücret zammı yapıldığını, ücretinde herhangi bir indirime gidilmediğini ve hukuka aykırı bir uygulamanın söz konusu olmadığını, talep edilen faiz türü ile faiz başlangıç tarihlerine de itiraz ettiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ile davalı İdare arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7 nci maddesinde, davacının ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olacağına dair düzenleme olduğundan hareketle belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararının davada vekille temsil edilmesine karşın davalı Bakanlık vekiline tebliğ edilmeyip 20.05.2023 tarihinde asıl olan davalı ... Bakanlığına tebliğ edildiğini, yapılan tebligatın bu şekliyle usulsüz olması sebebiyle öğrenme tarihi olan 09.06.2023 tarihinden itibaren süresi içinde istinaf talebinde bulunulabildiğini, usulsüz tebligat yapılması durumunda muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi kabul edilmesi gerektiğini, yanı sıra esasa ilişkin olarak davacının ücretinin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre belirlendiğini, iddia edilenin aksine davacının ücretinin 2019 yılı asgari ücret seviyesine çekilmediğini, ücret bordrolarından anlaşılacağı üzere davacının 2018 yılı ücreti korunarak üzerine %4 oranında ücret zammı yapıldığını, ücretin düşürülmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, alacakların zamanaşımına uğradığını, hükmedilen faiz türünün ve faiz başlangıç tarihlerinin de hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar davalı tarafça İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş ise de gerekçeli kararın 20.05.2023 tarihinde davalı ... Bakanlığının Ulusal Elektronik Tebligat Sisteminde (UETS) kayıtlı adresine tebliğ edildiği, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 9 uncu maddesinin göndermesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 345 inci maddesinde öngörülen iki haftalık yasal sürenin aynı Kanun'un 92 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre 05.06.2023 günü mesai bitiminde (UYAP ile oluşturulan elektronik ortama göre 00.00 saatinde) sona erdiği, davalı vekili tarafından yasal süre geçtikten sonra 09.06.2023 tarihinde istinaf yoluna başvurulduğu, elektronik tebligatın davalı Bakanlığın vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birime yapıldığı, temsile yetkili olan vekilin ayrı bir elektronik tebligat adresinin bulunmasının bu kuralın uygulanmasına engel olmayıp tebligatın geçerli olduğu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 07.11.2022 tarihli ve 2022/9101 Esas, 2022/14450 Karar sayılı ilâmının da benzer yönde olduğu, böylece başvurunun süresi içinde yapılmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle 6100 sayılı Kanun'un 352 nci maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun süre yönünden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, İlk Derece Mahkemesi tarafından davalı ... Bakanlığına gerekçeli kararın usulüne uygun şekilde tebliğ edilip edilmediği ve buna göre davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Elektronik tebligat" başlıklı 7/a maddesi şöyledir:

" Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.

1. 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar.

2. 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahallî idareler.

3. Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları.

4. Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri.

5. Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar.

6. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları.

7. Kanunla kurulanlar da dahil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri.

8. Noterler.

9. Baro levhasına yazılı avukatlar.

10. Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler.

11. İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birim.

Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.

Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.

Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.

Bu Kanun uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemleri, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden yürütülür. Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, sistemin güvenliğini ve bu sistemde kayıtlı verilerin muhafazasını sağlayacak her türlü tedbiri alır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir."

3. Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin "Tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olanlar" kenar başlıklı 5 inci maddesi şöyledir:

" (1) Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur:

a) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cet-vellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar.

b) 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahallî idareler.

c) Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları.

ç) Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri.

d) Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar.

e) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları.

f) Kanunla kurulanlar da dâhil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri.

g) Noterler.

ğ) Baro levhasına yazılı avukatlar.

h) Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler.

ı) İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birim.

(2) Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur."

4. Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin "Elektronik tebligatın hazırlanması ve muhataba ulaştırılması" kenar başlıklı 9 uncu maddesinin beşinci fıkrası ise şu şekildedir:

"Elektronik yolla tebligat, idareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birime yapılır. Temsile yetkili olan kişilerin ayrı bir elektronik tebligat adresinin bulunması bu kuralın uygulanmasına engel olmaz."

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.