"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/250 E., 2023/1839 K.
KARAR : Davalıların istinaf başvurusunun esastan reddi, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın usulden reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Taşköprü Asliye Hukuk (...) Mahkemesi
SAYISI : 2022/107 E., 2022/124 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddi, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle arabuluculuk tutanağının iptaline ve davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı ... Maden İşletmeleri AŞ (... AŞ) vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.01.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ile davalı ... AŞ vekili Avukat ... ... Çağar ve davalı ... AŞ (Acacia AŞ) vekili Avukat Şule Aktay geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 500 civarında işçi ile birlikte "Maden Açık Ocak İşletmesi Hanönü Mahellesi Alisakallı Caddesi No: 26/A Hanönü/Kastamonu" adresinde bulunan maden ocağında ... AŞ nezdinde sigortalı olarak çalışmakta iken işveren tarafından 29.04.2019 tarihinde ... sözleşmesinin haksız şekilde sonlandırıldığını, davalı işverenin müvekkili ile birlikte 500'e yakın çalışandan işçilik alacaklarını eksik ödemek istemesi ya da hiç ödemek istememesi nedeniyle ibraname almaya çalıştığını, davacının ihtarnameler ile davalı Şirketlerden alacağını talep etmesine rağmen ödeme yapılmadığını belirterek öncelikli olarak davalı ... AŞ yönünden açılan arabuluculuk tutanağının iptaline, müvekkilinin ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ... ... ve genel tatil, yıllık izin, ... arama izin ücreti, kıdem ve ihbar tazminatı ile kötüniyet tazminatı alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... AŞ vekili cevap dilekçesinde; davacının dava konusu ettiği tüm taleplerin zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında geçerli bir arabulucuk anlaşması bulunmakta olduğunu, daha önce arabuluculuk anlaşma belgesine konu edilen hususlara ilişkin olarak yeniden dava açılmasının mümkün olmadığını, işbu davada davacının işçilik hak ve alacaklarına ilişkin olarak bir karar verilebilmesi için öncelikle anlaşma belgesinin iptali gerektiğini, bu talebin tefrik edilerek incelenmesi, işçilik hak ve alacakları yönündeki taleplerin incelendiği davada ise dava açılmadan önce dava şartı arabuluculuk kapsamında arabuluculuğa müracaat edilmemiş olması sebebiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... AŞ vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Şirketi ile davacı arasında arabuluculuk görüşmeleri gerçekleşmediğinden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın müvekkil Şirketi yönünden usulden reddinin gerektiğini, davacı ile diğer davalı ... AŞ arasında yapılan arabuluculuk görüşmeleri neticesinde tarafların işe iade, ücret, fazla çalışma alacağı, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, ... ... ve genel tatil alacağı, hafta tatili alacağı, asgari geçim indirimi, kıdem tazminatı, işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süreler bakımından anlaşıldığını, davacının arabuluculuk tutanakların iptaline ilişkin dava ile işçilik alacaklarına ilişkin davayı birlikte açması usul ve kanuna aykırı olduğunu, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, diğer davalı ... AŞ ile müvekkili Şirket arasında 4857 ... ... Kanunu'nun 2 nci maddesi anlamında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığından davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacı işçi ile müvekkili Şirket arasında ... sözleşmesi bulunmadığından işçi işveren ilişkisinden söz edilemeyeceğini, davacının kötüniyetli olduğunu, müvekkili Şirketin ... güvencesi kapsamında sayıldığı için davacının kötüniyet tazminatı bakımından taleplerinin reddi gerektiğini, davacının özlük dosyasının bulunmadığını, müvekkili Şirket yönünden arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının, davalı ... AŞ işyerinden çıkış tarihinin 29.04.2019 olduğu, dosya arasında yer alan ihtiyari arabuluculuk anlaşma tutanak tarihinin 29.04.2019, arabuluculuk sürecinin başladığı tarihin ise 29.04.2019 olduğu, davacının işten çıkışının yapıldığı gün arabuluculuk sürecinin başlatıldığı anlaşılmakla 6098 ... ... Borçlar Kanunu'nun (6098 ... Kanun) 420 nci maddesi uyarınca usulune uygun ibranameden söz edilemeyeceği gibi davacının ihtiyari arabulucuya başvurduğuna ilişkin davacıya ait herhangi bir dilekçenin de dosyada bulunmadığı, ihtiyari arabuluculuk tutanağında tarafların karşılıklı olarak birbirlerini ibra ettikleri belirtilmiş olup yasal düzenleme nazara alındığında işçinin başvurusu bulunmadan ibra niteliğinde arabuluculuk tutanağı düzenlendiği, alınan bu ibra niteliğindeki tutanağın tarih ve içeriği itibarıyla arabuluculuğa ve niteliği itibarıyla da cebri icraya elverişli olmadığı, sonuç olarak geçersiz olduğu; ancak davanın açıldığı tarih itibarıyla yürürlükte olan 7036 ... ... Mahkemeleri Kanunu'nun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine dair karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; taraflar arasında ihtiyari arabuluculuk görüşmesi yapılmadığını, davacının arabuluculu ile hiçbir şekilde bir araya gelmediğini, ihtiyari arabuluculuk tutanağın geçersizliğinin mahkeme kararı ile tespiti gerektiğini, hızlı bir hak arama yolunun belirlenmesi için önce tartışmalı ihtiyari arabuluculuk tutanağın geçersizliğinden dolayı iptaline karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin halen resmi kayıtlarda mevcudiyetini devam ettiren ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptali yönünde karar verilmemesi sebebiyle hatalı olduğunu, ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptalini dava konusu yaptığından dolayı yerel mahkemenin dava şartı yokluğundan ret kararı verirken davalılar lehine vekâlet ücretine hükmetmesinin yasal olmadığını, davanın başında yerel mahkemenin talep ettiği ihtiyari arabuluculuk belgesini mahkemeye sunmuş olmamıza rağmen davalılar lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi hukuka aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı ... AŞ vekili; arabuluculuk sürecinde başvurucunun davacı değil müvekkili Şirket olduğunu, davacının arabuluculuk sürecini kabul ettiğini kendi el yazısı ile teyit ettiğini, İlk Derece Mahkemesinin aksi yöndeki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, arabulucu önünde yapılan anlaşmada ibraya ilişkin 6098 ... Kanun’un 420 nci maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığını, arabuluculuk anlaşma belgesinin tarafsız bir arabulucu önünde ve tarafların ... iradeleri neticesinde düzenlenerek imza altına alınmakla geçerli olduğunu, belge içeriğinin davacı yanca okunarak kabul edildiğini ve imzalandığını, mutabık kalınan bedelin davacıya tutanakta belirtilen tarihte ödendiğini ve bu süreçte hiçbir itirazda bulunulmadığını, yapılan ödeme ile birlikte de arabulucu anlaşma belgesinin içerik bakımından da icra edildiğini, arabulucu ücretinin düşük olarak kararlaştırılmayıp müvekkili firma tarafından ödendiğini, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 7 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre lehlerine takdir edilen avukatlık ücretinin eksik olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
3. Davalı ... AŞ vekili; davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığını, işin anahtar teslimi olduğunu, bu nedenle asıl işveren sıfatı bulunmayan müvekkili Şirket yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, arabuluculuk anlaşma tutanaklarının ibra değil mahkeme dışı sulh sözleşmesi niteliğinde olduğunu, arabulucu önünde yapılan anlaşmalara ibraname hükümlerinin uygulanamayacağını, davacı ile davalı ... AŞ arasında imzalanan arabuluculuk tutanağının geçerli olması ve işçiye tüm hak ve alacaklarının ödenmesi nedeniyle artık anlaşılan hususlar dava konusu edilemeyeceğinden işbu davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili Şirket lehine AAÜT gereğince 450,00 TL avukatlık ücretine hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının, işverenin başvurusu üzerine yapılan arabuluculuk görüşmelerinin usulüne uygun olmadığı iddiası ile açtığı davada mahkemece yasal düzenlemeye uygun arabuluculuk görüşmelerinin yapılmadığı kabul edilmiş olmakla, davacının davalı ... AŞ'ye karşı arabuluculuk tutanağının iptaline yönelik talebi hakkında karar verilmemesinin hatalı olduğu, davalı şirketler arasındaki işin anahtar teslimi ... olmadığını, arabuluculuğa dair sürecin serbest iradeleri ile yapılmadığı kabul edilerek geçersizliğine dair tespit sebebiyle, tarafların serbest iradeleri ile bir araya gelerek dava konusu alacaklar konusunda yaptıkları bir arabuluculuk sürecinin olmadığının kabulünün zorunlu olduğu, bu nedenle mahkemenin verdiği “dava şartı yokluğundan davanın reddi” kararının usul ve kanuna uygun olduğu, reddedilen alacak tutarı dikkate alınarak davalılar lehine belirlenen avukatlık ücreti tutarının doğru olduğu, ancak ret sebepleri aynı olan davalılar lehine ... vekâlet ücreti yerine ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddi, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle arabuluculuk tutanağının iptaline, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekilleri ayrı ayrı sundukları temyiz dilekçelerinde; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuşlardır.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptali ile davalılar lehine hükmedilen avukatlık ücretine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2709 ... ... Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır.” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm ile gerekçenin önemi Anayasa düzeyinde vurgulanmış olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
2. 6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 ... Kanun) 359 uncu maddesinde bir bölge adliye mahkemesi kararının hangi hususları kapsaması gerektiği açıklanmıştır. Maddenin birinci fıkrasının (e) alt bendine göre karar; taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışmasını, ret ve üstün tutma sebeplerini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde içermelidir.
3. 07.....1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar ... Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklamaya yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.
2. “Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu (sabit gördüğü) maddî vakıalar ile hüküm fıkrası (sonucu) arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde, sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep (veya sebepler), başka bir deyimle, hükmün dayandığı hukukî esaslar açıklanır. ... Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve (tahkikat sonucunda ) sabit gördüğü maddî vakıaların hukukî niteliğini (hukukî sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp (m.33) bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. ...Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. ... Hukukî dinlenilme ..., mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içerir.” (... Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C.I, ..., İkinci Baskı, 2021, s.890-892)
3. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların Mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
4. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
5. Mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
6. Gerekçeye ilişkin hükümler, kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hâkimin gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
7. Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesince, Anayasa'nın ve 6100 ... Kanun’un aradığı anlamda bir gerekçe oluşturulmadan karar verildiği; kararın, hangi sebep ya da sebeplerle verildiğine ilişkin açıklamanın dosya içeriği ile örtüşmediği görülmüştür. Nitekim Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında özetlenen davacı vekilinin dava dilekçesi ve İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi ile davacının ... sözleşmesinin feshi ve ihtiyari arabuluculuk görüşmesine ilişkin tarihlerin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı görülmektedir.
8. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak ..., yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte gerekçe içeren bir karar vermek olmalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Davalılar yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.