Logo

9. Hukuk Dairesi2023/19023 E. 2024/4204 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirket ile dava dışı şirket arasında organik bağ ve birlikte istihdam bulunup bulunmadığı, buna göre davalı şirketin sorumluluğunun olup olmadığı, davacının alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ve Türk Lirası üzerinden yapılan ödeme talebinden dönülüp dönülemeyeceği hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı, dava dışı şirkete gönderdiği ihtarname ile alacaklarının Türk Lirası üzerinden ödenmesini talep ederek seçimlik hakkını kullanmış olup, davalı şirket ile dava dışı şirketin söz konusu alacak için müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, yenilik doğuran hakların bir kez kullanılmasıyla tükendiği ve bu tercihten dönülemeyeceği gözetilerek, yerel mahkemenin alacakları Amerikan doları üzerinden hüküm altına alan kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1842 E., 2023/1612 K.

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 27. İş Mahkemesi

SAYISI : 2016/578 E., 2020/21 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.01.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı Şirket ile aralarında imzalanan iş sözleşmesi kapsamında genel müdür (CEO) sıfatıyla çalıştığını, davalı Şirketin davacının tecrübesinden yararlanmak üzere grup şirketlerinin Türkiye dışındaki operasyonlarda da davacıdan destek istediğini, davacının davalı Şirket ile davalı Şirketin talimatı ile grup şirketlerine de hizmet ettiğini, davalı Şirket tarafından hedeflenen aksiyonları yerine getirmesi ve bu süreçteki faaliyetleri ve hizmeti karşılığında, davacıya 2014 yılı için 300.000,00 Euro primin USD'ye çevrilerek ödenmesinin vaat edildiğini, davacı tarafından 2014 yılında prim için aranan tüm aksiyon şartlarının yerine getirilmesini müteakip gösterdiği üstün başarı sebebiyle söz konusu primin ödendiğini, 2015 yılında Türkiye’ye ilaveten Güney Amerika ülkelerinde gerçekleştirilecek faaliyetlere karşılık 600.000,00 Euro karşılığı prim ödenmesinin normal olduğunu ve taraflar arasındaki ücret ilişkisi ile örtüştüğünü, davacının iş sözleşmesine 31.01.2016 tarihi itibarıyla son verildiğini, davacıya herhangi bir yazılı bildirimde de bulunulmadığını, iş sözleşmesine son verildikten sonra kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını ancak ihbar tazminatı ve kullanılmamış yıllık izin ücretlerinin ödenmediğini, kendisine verilen görevleri yerine getirmesi karşılığında ödenmesi taahhüt edilen 2015 yılı prim ödemesinin de yapılmadığını belirterek ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin ile 2015 yılı prim alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 17 günlük izin hakkını talep etmeyerek feragat ettiğini, yıllık izin alacağı ... bulunmadığını, buna rağmen davacının dava dışı The Fruit Farm Group (TFFG) Şirketine gönderdiği 10.05.2016 tarihli ihtarnamede, izin hakkının talep edilmesinin haksız olduğunu, iş ilişkisini davacının 31.01.2016 tarihinde sonlandırdığını, bu nedenle ihbar tazminatı talep ... bulunmadığını, 2015 yılı ikramiye (bonus) ... doğup doğmadığının ancak 2015 yılı sonuçlarının 2016 yılı Nisan ayında belli olması üzerine Ücret Komitesince değerlendirilerek karara bağlanması ile mümkün olduğunu, henüz ortada TFFG Şirketinin bir kararı olmadan önce davacının tek yanlı bildirimi ile genel müdürü olduğu ... Tarım AŞ'de ticari kayıtlara 2015 bonus bedeli diye miktar bildirip kayıt yaptırmasının prosedüre uygun olmadığını, bu nedenle gerçekte TFFG Şirketini ve dolayısıyla konu ile ilgisi olmayan davalı Şirketi hukuken bağlamadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 05.01.2011 tarihinden itibaren 31.01.2016 tarihine kadar davalı Şirkette çalıştığını, davalı taraf her ne kadar davacının talep ettiği alacaklardan sorumlu olan şirketin Hollanda'da bulunan TFFG Şirketi olduğu belirtilmiş ise de davacı ve davalı tarafça dosyaya sunulan belgelere göre davalı ile dava dışı TFFG Şirketinin grup şirketler olduğu, davalı Şirkette sigorta kaydı devam eden davacının aynı zamanda dava dışı TFFG Şirketi için de çalıştığı, davacının çalıştığı bu Şirketler arasında organik bağ ve birlikte istihdamın söz konusu olduğu, dolayısıyla davacının alacaklarından davalı Şirketin de sorumlu olduğu, dosya kapsamına davalı tarafça sunulan belgelerden davacının son ücretinin brüt 42.500,00 USD olduğu, davacıya kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı, bu durumda iş sözleşmesinin davacı tarafından sonlandırılmadığı, dolayısıyla davalı tarafça davacıya ihbar öneli verilmesinin gerektiği, davacıya ihbar öneli verildiğine dair bir delil bulunmadığı, bu nedenle davacının ihbar tazminatı talebinin kabulü gerektiği, davacının iş sözleşmesinin feshi tarihinde 17 günlük izin hakkının bulunduğu hususunda taraflar arasında anlaşmazlık bulunmadığı, ancak davalı vekilinin dosyaya sunduğu e-posta çıktısına göre davacının yıllık izin hakkından feragat ettiği belirtilmiş ise de davacının yıllık izin hakkından feragat ettiğine dair yazılı bir beyanı bulunmadığından yıllık ücretli izin alacağının kabul edildiği, dosya kapsamına davalı tarafça sunulan belgelerden davacıya Haziran 2015 bordrosu ile 200.000,00 USD, Aralık 2015 bordrosu ile 775.934,00 USD karşılığı brüt 2.351.080,00 TL prim tahakkuku yapıldığı, ticari kayıtlarda da davacının bu alacağının görüldüğü, 10.05.2019 tarihli kök raporun 1. seçenek hesaplamasına göre davacının prim alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; davacının ücret miktarının hatalı belirlendiğini, bu nedenle ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağının eksik hesaplandığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacı ile dava dışı Hollanda'da mukim TFFG Şirketi arasındaki ücret ve prim (bonus) anlaşmasından ötürü, dava dışı TFFG Firması usule aykırılık oluşturacak şekilde taraf olarak davaya dâhil edilmeden, ayrıca TFFG Şirketi tarafından 200.000,00 Euro prim (bonus) takdir edildiği hâlde, soyut şekilde 600.000,00 Euro prim iddiası tutarından organik bağ ve birlikte istihdam kabulü ile davalı Şirketin sorumlu olduğu yönünde verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağı yönünden verilen kararın da usul ve kanuna aykırı olduğunu, davacının ihtarnamesinde seçimlik hakkını kullanarak talebini TL/net olarak talep ettiğini, davasını USD/brüt talebiyle açmasının ve Mahkemece USD/brüt miktar üzerinden karar verilmiş olmasının da usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının son ücretinin önceki dönemlerle uyumlu bordroya göre belirlendiği, davalı Şirketten sadır bordro ve belgelere göre davalı Şirket ile dava dışı Şirket arasında organik bağ bulunduğuna yönelik kabulün yerinde olduğu, ihbar tazminatının ödendiğinin ispatlanamadığı, prim alacağının bordrodaki tahakkuklara göre hesaplandığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularını ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı vekili, istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararı temyiz etmiştir.

2. Davacı vekili, istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davalı Şirket ile dava dışı Şirket arasında organik bağ ve birlikte istihdam bulunup bulunmadığı ve buna göre dava konusu alacaklardan davalı Şirketin sorumlu olup olmadığı, davacının dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı ve davacının dava dışı Şirkete gönderdiği ihtarnamedeki alacakların Türk lirası üzerinden ödenmesine yönelik talebini değiştirmesinin mümkün olup olmadığı noktalarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 24 ve 27 nci maddeleri.

3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 32 ve 53 üncü maddeleri.

4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 99 uncu maddesi.

5. 6098 sayılı Kanun'un "Müteselsil borçluluk" başlıklı 162 nci maddesi;

"Birden çok borçludan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse, müteselsil borçluluk doğar.

Böyle bir bildirim yoksa, müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hâllerde doğar." hükmünü içermektedir.

6. 6098 sayılı Kanun'un "Borçluların sorumluluğu" başlıklı 163 üncü maddesi şöyledir:

Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir.

Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Grup şirketleri veya holdingler bünyesinde yer alan çalışmalar açısından; çalışma hayatında işçinin sigorta kayıtlarında yer alan işverenin dışında grubun başka şirketlerine hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında birbiri ile bağlantısı olan bu şirketler tarafından sürekli giriş çıkışlarının yapıldığı sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Sadece şirketler arasında organik bağdan söz edilerek işçilik alacaklarından aralarında bağlantı bulunan işverenlerin birlikte sorumluluğuna gidilmesi veya birden fazla şirkette geçen çalışmalar için sadece bir şirketin sorumluluğunun yeterli görülmesi mümkün değildir. Belirtmek gerekir ki aynı gruba ait olan şirketlerin aralarında organik bağ bulunması olağandır. İşçilik alacaklarının belirlenmesi noktasında, kural olarak aynı gruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştirilmesi mümkün olmaz. Bu gibi durumlarda işçilik alacaklarının hesabında, hizmetlerin değerlendirilmesi ve işverenlerin sorumluluklarının belirlenmesi için şirketler/işverenler arasında işyeri devri, iş sözleşmesi devri, asıl işveren alt işveren ilişkisi veya birlikte istihdam olgularının bulunup bulunmadığının somut olarak belirlenmesi gerekir.

3. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davalı Şirket ile dava dışı Şirketler arasında organik bağ bulunduğu ve bu Şirketlerin davacıyı birlikte istihdam ettikleri anlaşıldığından dava konusu alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları yönündeki kabul yerindedir.

4. Davacı 10.05.2016 tarihli dava dışı TFFG Şirketine gönderdiği ihtarname ile dava konusu alacakların Türk lirası olarak ödenmesini talep etmiştir. İhtar, alacaklının borçluya borcunu ifa etmesi hususunda yönelttiği bir irade beyanıdır ve bu irade beyanı hüküm ifade ettiği anda borçluyu temerrüde düşürür.

5. 6098 sayılı Kanun’un 99 uncu maddesi uyarınca; borç ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ise borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile ödenmesini isteyebilir. Dolayısıyla, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklıya tanınan seçimlik bir hak söz konusu olup hakkın kullanılması bozucu yenilik doğurucu nitelikte olduğundan talep hakkını kullanan alacaklının artık bu tercihinden dönmesi mümkün değildir.

6. Yukarıda yapılan açıklamalara göre davacı taraf dava dışı Şirkete gönderdiği ihtarnamenin tebliği ile Şirketi temerrüde düşürmüş ve borcun hangi para birimi üzerinden ödeneceği konusunda tercih hakkını kullanmıştır.

7. Bu noktada tartışılması gereken husus, dava konusu alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davalı Şirket bakımından da borcun hangi para birimi üzerinden ödeneceği konusunda tercih hakkının kullanılıp kullanılmadığıdır.

8. Müteselsil borçluluk, bir irade beyanı veya kanun hükmü dolayısıyla bir edimin birden ziyade borçlulardan her birinin tamamını ifa etmekle yükümlü bulunduğu, alacaklının ise tamamını ancak bir defa ifa etmek üzere edimi borçlulardan dilediği birinden talep etmeye yetkili olduğu ve borçlulardan birinin ifası veya ifa yerini tutan fiiliyle diğerlerinin bu oranda alacaklıya karşı borçtan kurtulacakları bir birlikte borçluluk hâlidir.

9. Müteselsil borçlulukta tek bir borç ilişkisi bulunup bu borç ilişkisinin pasif tarafında birden fazla kişi yer alır (... Oğuzman, M. ... Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.II, On Dördüncü Baskı, İstanbul, 2018, s.1340). Her bir müteselsil borçlu alacaklıya karşı aynı edimi ifa yükümlülüğü altındadır.

10. Davalı Şirket ile dava dışı Şirketin dava konusu alacaklardan müştereken ve mütesilsilen sorumlu oldukları açıktır.

11. Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf 10.05.2016 tarihli ihtarnamesi ile dava dışı Şirketten dava konusu alacakların Türk lirası üzerinden ödenmesini istemiş, bu ihtarname dava dışı Şirkete tebliğ edilmiştir. Davacı taraf söz konusu ihtarnameyle tercih hakkını kullanmış ve dava konusu alacakların Türk lirası olarak ödenmesini istemiştir. Her ne kadar davacı taraf, dava dilekçesi ile dava konusu işçilik alacaklarının tamamının Amerikan doları üzerinden ödenmesini istemiş ise de davalı Şirket ile dava dışı Şirketin yukarıda açıklandığı üzere tek borcun borçluları olarak dava konusu alacaktan müştereken ve mütesilsilen sorumlu oldukları, bozucu yenilik hak niteliğinde olan seçimlik hakkın ihtarname ile kullanıldığı, yenilik doğuran hakların bir defa kullanılmakla tükendiği, bu talebin aynı alacaktan müteselsil borçlu olan davalı Şirket bakımından da geçerli olduğu ve bu tercihten dönülmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının dava konusu alacaklarının Türk lirası olarak ödenmesine yönelik talebine değer verilmesi gerektiği gözetilmeden söz konusu alacakların Amerikan doları üzerinden hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davalı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.