"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/205 E., 2022/662 K.
DAVA TARİHİ : 14.02.2017
KARAR : Asıl davanın kısmen kabulü, birleşen davanın reddi
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
BİRLEŞEN DAVA
MAHKEMESİ : Bakırköy 26. İş Mahkemesi
SAYISI : 2015/147 E., 2015/215 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kısmen kabulü ile birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-birleşen davada davalı vekili dava dilekçesinde; davacı işçinin davalı Şirkette 02.03.2011 tarihinde pilot olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin hiçbir haklı veya geçerli sebep olmaksızın 09.02.2015 tarihinde işverence feshedildiğini, açılan işe iade davası neticesinde Bakırköy 26. İş Mahkemesinin 2015/147 Esas ve 2015/215 Karar sayılı kararı ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, dört aylık boşta geçen süre ücreti ile işe başlatılmaması hâlinde dört aylık işe başlatmama tazminatının ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verdiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek onandığını, kararın kesinleşmesinden itibaren kanuni süre içinde davacının işe başlatılması, aksi hâlde belirlenen yasal tazminatların ödenmesi hususunda işverene başvuruda bulunduklarını, ancak davalı tarafından bugüne kadar herhangi bir cevap verilmediği gibi herhangi bir ödemede de bulunulmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı-birleşen davada davacı vekili cevap dilekçesinde; davacı işçinin davalı Ortaklık'ta 02.03.2011 tarihinde çalışmaya başladığını, tüm masraflarının davalı Ortaklık tarafından karşılanarak II. pilot olarak eğitildiğini ve 09.05.2015 tarihine kadar çalıştığını, davacının iş sözleşmesinin 09.02.2015 tarihinde bildirimli olarak feshedildiğini, davacının ihbar ve kıdem tazminatı, yıllık izin parası, harcırah ve sair alacakları karşılığı toplamı 47.200,33 TL alacağının bulunduğunu, II. pilot eğitimi bakiye alacağının ise 74.905,93 USD olduğunu ve karşılığının 27.02.2015 tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası alış kuru karşılığının 74.905,93x2,5077 = 187.841,60 TL olduğunu, ayrıca davacı adına ödenen yasal prim, vergi, sendika aidatı ve özel sağlık sigortası prim ödemeleri toplamı 5.685,56 TL olup böylelikle Şirketin her iki alacak toplamının 193.527,16 TL olduğunu, davacı işçinin alacağının mahsup edilmesi durumunda davalı ortaklığın alacağının 146.326,83 TL olduğunu ve bu sebeple davacıya herhangi bir ihbar ve kıdem tazminatı ödemesi yapılmadığını, davalı Ortaklık tarafından 146.326,83 TL'nin tahsili amacıyla Bakırköy 17. İcra Müdürlüğünün 2015/14390 Esas sayılı takip dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davacı işçinin takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davacı ile düzenlenen II. Pilot Eğitim Sözleşmesinin 9 uncu maddesine göre davacının söz konusu giderleri ödeme yükümlülüğü bulunduğunu, davacıya verilen ilk eğitimin bedelinin 2013 Temmuz dönemi itibarıyla 79.851,00 USD olduğunu, 2014 Ocak ayına kadar davacı işçinin aylık ücretinden 1.330,85 USD kesilerek toplam 7.985,10 USD tahsil edildiğini, davacının 2014 Ocak döneminde 26.790,64 USD tutarındaki ek eğitim borcunun da tahakkuk ettiğini, önceden kalan eğitim borcu ile birlikte toplam 98.656,54 USD tutarındaki borcun 54 aylık takside bölünerek 2015 Ocak ayına kadar 1.826,97 USD kesilmek suretiyle toplamda 23.750,61 USD miktarında tahsil edildiğini, davacının eğitim giderlerini tam olarak ödemeden iş sözleşmesinin sona erdirilmesi nedeniyle müvekkiline 74.905,93 USD borcu kaldığını, davacının davalı ortaklığa borcunun bulunması nedeniyle herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacının alacaklarını borcundan takas/mahsup ettiklerini ve davalı ortaklığın davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak asıl davanın reddini; birleşen davada ise davacı-birleşen dava davalısının takibe yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, ayrıca davacının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.03.2018 tarihli 2017/80 Esas, 2018/247 Karar sayılı kararı ile; toplanan kanıtlara ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin işe iade kararından sonra süresinde işverene başvurduğu ancak işe başlatılmadığı, bu sebeple kıdem ve ihbar tazminatları ile işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti alacaklısı olduğu; birleşen dava yönünden ise taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, pilotun aldığı eğitim karşılığında on yıllık mecburi hizmete tâbi olacağı ve eğitim giderlerinin de beş yıllık sürede aylık ücretlerinden eşit miktarlarda kesinti yapılarak ödeneceğinin belirlendiği, bununla birlikte söz konusu mecburi hizmet yılı ya da eğitim giderlerinin ödenmesi için öngörülen beş yıllık süre dolmadan iş sözleşmesinin haklı bir neden olmaksızın işveren tarafından sona erdirildiği, davalı pilotun açtığı işe iade davasında feshin geçersizliğine karar veren yargı kararından sonra da tekrar çalışmak için işe başlatılma talebinde bulunmasına rağmen işverence işe alınmadığı, sonuç olarak eğitimden sonra daimi pilotun iş sözleşmesinin feshedildiği tarihe kadar davacı işverenlik nezdinde çalıştığı ve bu dönemde ücretlerinden davalı tarafın da kabulünde olduğu eğitim giderlerine karşılık kesinti yapıldığı ve iş sözleşmesinin haklı bir sebep de olmaksızın davacı işverenlikçe sona erdirilmesi nedeniyle bakiye kalan eğitim giderlerinin talep edilebilme imkanı bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-birleşen davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 04.11.2020 tarihli 2018/1206 Esas, 2020/1519 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı birleşen dava davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 01.04.2021 tarihli ve 2021/77 Esas, 2021/7348 Karar sayılı ilâmı ile davalı birleşen davada davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile taraflar arasında imzalanan 02.03.2011 tarihli eğitim sözleşmesinin 9 uncu maddesinde; II. pilot adayı olarak işe başlayan personelin göreceği tip eğitiminden sonra II. pilot olarak istihdam edileceği ve kendisine yapılan eğitime ilişkin her türlü giderin aylık ücretinden eşit miktarda olmak üzere kesilerek 5 yıllık (60 ay) periyotta geri alınacağının; 14.01.2014 tarihli ek sözleşmede ise ilave eğitim giderinin 02.03.2011 tarihli sözleşmede belirlenen usul ve esaslara göre işçiden tahsil edileceğinin hükme bağlandığı, bu hükümler uyarınca tarafların birleşen dava konusu eğitim masraflarını iş sözleşmesinden bağımsız olarak düzenledikleri, işverence verilen eğitime dair masrafların, eğitim sözleşmesinde belirlenen 10 yıllık mecburi hizmet süresi tamamlandığı takdirde işçiden alınmayacağına ilişkin bir düzenlenme olmadığı gibi aksine eğitim sözleşmesinin 9 uncu maddesi uyarınca işçinin söz konusu eğitimin masraflarına ilişkin borcunu aylık taksitler hâlinde ödemeyi kabul ettiği ve borcu işverene 60 ayda ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, bu durumda icra takibi tarihi itibarı ile işçinin eğitim masrafından doğan ve 60 aylık ödeme periyoduna göre vadesi gelen alacak hesaplanarak sonucuna göre birleşen dava hakkında bir karar verilmesi gerektiği, kıdem tazminatına 18.04.2016 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, geçersiz sayılan fesih tarihine dört aylık sürenin eklenmesi ile 09.06.2015 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin de hatalı olduğu gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı işçinin işe iade kararından sonra süresinde işverene başvurduğu ancak işe başlatılmadığı, bu sebeple kıdem ve ihbar tazminatları ile işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti alacaklısı olduğu; birleşen dava yönünden ise taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, pilotun aldığı eğitim karşılığında on yıllık mecburi hizmete tabi olacağı ve eğitim giderlerinin de beş yıllık sürede aylık ücretlerinden eşit miktarlarda kesinti yapılarak ödeneceğinin belirlendiği, bununla birlikte söz konusu mecburi hizmet yılı ya da eğitim giderlerinin ödenmesi için öngörülen beş yıllık süre dolmadan iş sözleşmesinin haklı bir neden olmaksızın işveren tarafından sona erdirildiği, davalı pilotun açtığı işe iade davasında feshin geçersizliğine karar veren yargı kararından sonra da tekrar çalışmak için işe başlatılma talebinde bulunmasına rağmen işverence işe alınmadığı, sonuç olarak eğitimden sonra daimi pilotun iş sözleşmesinin feshedildiği tarihe kadar davacı işverenlik nezdinde çalıştığı ve bu dönemde ücretlerinden davalı tarafın da kabulünde olduğu eğitim giderlerine karşılık kesinti yapıldığı ve iş sözleşmesinin haklı bir sebep de olmaksızın davacı işverenlikçe sona erdirilmesi nedeniyle bakiye kalan eğitim giderlerinin talep edilebilme imkanı bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı birleşen dava davacı vekili ve katılma yoluyla davacı birleşen dava davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı birleşen davada davacı vekili; Mahkemece bozma ilâmına uyularak yeniden yargılama yapılmasına rağmen yeni kararda bozma nedenlerinin hiçbirine uyulmadığını, bozma öncesi karar aynen alınmak suretiyle karar verildiğini, davacı karşı davalının eğitim masraflarını geri ödemekle yükümlü olduğunu, davacı karşı davalının bakiye eğitim borcu kaldığını, birleşen davanın Mahkemece aynı gerekçelerle reddedilmesinin hatalı olduğunu, davalı birleşen davacı Şirketin eğitim alacağının davacıya işe iade sonrasında ödemesi gereken kıdem ve ihbar tazminatı ve iş güvencesi alacaklarından fazla olduğundan mahsup edildiğini ve davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davacı birleşen davada davalı vekili; İlk Derece Mahkemesinin hukuka uygun gerekçesine rağmen fesih tarihinden takip tarihine kadar olan dönem için hesaplanan eğitim giderlerinin asıl davadaki kıdem ve ihbar tazminatımızdan mahsubu gerektiği yönündeki bilirkişi raporundaki birinci seçeneğe göre karar oluşturulduğunu, haklı gerekçeyle birleşen davanın reddine karar veren İlk Derece Mahkemesinin takip tarihine kadar olan eğitim giderlerinin mahsubu yoluna giderek aslında itirazın iptali davasının kısmen kabulüne karar verdiğini, bu durumda birleşen davanın gerekçesiyle asıl davanın kararının hüküm kısmının birbirleriyle çelişkili olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 297, 298 ve 321 inci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. Değerlendirme
1. Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
2. Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
3. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların Mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi sebeple o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
4. Kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ilâmı gereğince bozma sebebidir.
5. Somut olayda İlk Derece Mahkemesince bozma sonrası gerekçesinde "iş sözleşmesinin haklı bir sebep de olmaksızın davacı işverenlikçe sona erdirilmesi nedeniyle bakiye kalan eğitim giderlerinin talep edilebilme imkanı bulunmadığı" belirtilmesine rağmen, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bozma ilâmı doğrultusunda icra takibi tarihi itibarıyla vadesi gelen pilot eğitim alacağı hesaplanıp kıdem ve ihbar tazminatından mahsup edilerek hesaplama yapıldığından gerekçe hüküm çelişkisi oluşmuştur. Mahkemece 6100 sayılı Kanun'un 297, 298 ve 321 inci maddelerine aykırı davranılması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
6. Kabule göre de Mahkemece uyulan bozma ilâmında kıdem tazminatına 18.04.2016 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği belirtilmesine rağmen kıdem tazminatına bozma öncesi gibi 09.06.2015 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de hatalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,19.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.