Logo

9. Hukuk Dairesi2023/19502 E. 2024/4832 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı işverenin, davacı işçinin iş akdini haklı nedenle feshettiği iddiasına karşılık, davacı işçinin kıdem, ihbar, ücret, yıllık izin, fazla mesai ve hafta tatili ücreti alacaklarının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı işverenin, davacının iş akdini haklı nedenle feshettiğine dair iddiasını ispatlayamaması ve feshin haklı neden varsayılsa dahi hak düşürücü süre içerisinde yapılmaması, davacının yıllık izinlerini kullandığına veya ücretinin ödendiğine dair de bir ispat sunulamaması ve davacının Ocak-Şubat 2020 dönemi ücret alacağını da hak ettiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1845 E., 2023/3408 K.

KARAR : Davalının istinaf başvurusunun esastan reddi, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. İş Mahkemesi

SAYISI : 2020/273 E., 2022/18 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 26.07.2004 ile 25.02.2020 tarihleri arasında büro elamanı olarak en son brüt 19.188,00 TL aylık ücretle çalıştığını, 29.01.2020 tarihinde Şirket Yönetim Kurulu üyesi S.B'nin fiziksel saldırısına uğradığını, şahsına ve şirket çalışanlarına karşı sinkaf içeren sözlerle tehdit edildiğini, şirketi terk etmeye zorlandığını, aynı tutumun 04.02.2020 tarihinde de tekrarlandığını ve ihbar suresi tanınmadan iş sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiğini, müvekkilinin 2020 yılı Ocak ve Şubat aylarına ait ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izinlerini kullanmadığını, davacının 09.00 ile 18.00 saatleri arasında çalışma yaptığını ancak bazı günlerde çalışmasının saat 23.00’e kadar uzadığını, ayrıca çoğunlukla hafta tatillerinde de çalıştığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret, yıllık izin, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı işveren Şirketin yönetim kurulu başkanının yeğeni olduğunu, aile bağları nedeniyle yüksek ücretle 26.07.2004 tarihinde işe alındığını, en son ücretinin brüt 19.188,00 TL olduğunu ve davacıya Şirketi temsile dair vekâletname verilerek üst düzey yetkili kılındığını, davacının 04.02.2020 tarihinde şirket çalışanı olan Ş.B. isimli kişinin işyerine girmesini engellemesi üzerine durumun Şirket Yönetim Kurulu başkanına bildirildiğini, Şirket Yönetim Kurulu başkanı olan S.B'nin olay yerine geldiğini ancak davacının aynı tutum ve davranışlarını sürdürdüğünü, bu konuda davacıdan ihtarname ile savunma istendiğini ancak davacının cevap vermediğini, müvekkili tarafından bu nedenle davacının iş akdinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (d) ve (h) alt bentleri uyarınca haklı olarak feshedildiğini, davacının ücret alacağının bulunmadığını, üst düzey yetkili olması nedeniyle fazla çalışma talebinin yerinde olmadığını, hafta tatillerinde çalıştığını kanıtlaması gerektiğini ve hiç yıllık izin kullanmadığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı düştüğünü savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacını 04.02.2020 tarihinde işverenin başka bir çalışanının işyerine girmesini engellemesi şeklindeki tutumunu işveren Şirket Yönetim Kurulu başkanının yanında da uyarılara rağmen sürdürmesi üzerine aynı gün tutanak tutularak, 10.02.2020 tarihinde noterden gönderilen ihtarnameyle savunmalarını sunmasının istendiği, her ne kadar davacı tarafından bu savunma talebine karşı yine noterden cevap gönderildiği ileri sürülmüş ise de; dosyaya söz konusu savunma örneğinin sunulmadığı, davalı vekilince dosyaya sunulan 04.02.2020 tarihli olay günü tutulan işveren Şirket Yönetim Kurulu Başkanı S.B., (davacı tarafından işyerine sokulmak istenmeyen) çaycı-temizlik işçisi Ş.B., E.F., S.A. ve B.Ç. imzalı tutanak incelendiğinde; davacı B.B'nin 04.02.2020 tarihinde işyerine gelen Ş.B'yi işyerine sokmak istemediği, işyerine girmesi ve çalışmasını engellediği, olay mahalline gelen ve davacıya yaptığının doğru olmadığını bildiren S.B'ye hitaben, Ş.B'yi kast ederek “Bunu işyerine sokmayacağım” diyerek direndiği hususlarının imza altına alındığı, tutanakta imzaları bulunanlardan sadece olaya adı karışan Ş.B'nin tanık olarak dinlettirildiği, diğer imzası bulunanların dinlettirilmedikleri, her ne kadar aynı tutanak içeriğinde açıklanan olay nedeniyle sözleşmenin feshedildiği yazılmışsa da, davacıya tutanak tarihinde işveren S.B. tarafından yapılmış bir bildirimin bulunmaması, aksine sonrasında davacıdan noter vasıtası ile savunma istenmesi ve 25.02.2020 tarihli ihtarname ile fesih bildiriminde bulunulması nedeniyle, tutanağın bir fesih bildirimi niteliğinde olmayıp sadece olayı belgelemek amacıyla tanzim edildiği, buna göre 04.02.2020 tarihindeki olaydan sonraki ihtarda 6 iş günlük sürenin aşıldığı, taraftan davacının hizmet süresine göre hak kazandığı yıllık izinlerini kullandığı veya karşılığı ücretin ödendiğinin işveren tarafından ispatlanamadığı ancak davacı asılın, duruşmadaki isticvap ile her yıl sadece 3 gün ücretli izin kullandığına dair beyanı gereği bakiye 141 gün karşılığı izin alacağının bulunduğu kanaatine varıldığı, davacının işyerinde üst düzey yönetici olduğu ve tüm tanık ifadelerinden davalı işveren Şirket sahibinin yeğeni olarak ayrıcalıklı durumda bulunduğu ve fazla çalışma ile hafta tatili çalışması yaptığının yeterince kanıtlanamadığı gerekçeleri ile fazla çalışma ücreti ile hafta tatili ücreti alacağı reddedilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; Mahkemece ıslah edilmeyen ve harcı ödenmeyen fazla çalışma ve hafta tatili ücret alacaklarının ıslah edilmiş gibi vekâlet ücreti hesabına dâhil edildiğini, bu nedenle müvekkili aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı şekilde yüksek miktarlı belirlendiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; davacının iş sözleşmesinin müvekkili Şirket tarafından haklı nedenle feshedilmesi nedeniyle davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamadığını ayrıca feshin 6 günlük hak düşürücü süre içinde yapıldığını, davalı Şirketin feshin son çare olması ilkesi kapsamında ve kendi iç prosedürlerini işleterek işçinin olaya ilişkin savunmasını yazılı olarak vermesi için süre vermesi ve makul bir süre beklemesi, dolayısıyla iyiniyetli davranmasının müvekkili Şirket aleyhine yorumlanmasının kabul edilebilir olmadığını, davacının çalıştığı 16 sene boyunca yıllık izinlerini kullanmadığına ilişkin iddiasının gerçekle ve hayatın olağan akışı ile örtüşmediğini, davacının izinlerini kullandığının tanık Volkan’ın beyanlarıyla saptandığını, ayrıca davacının Ocak 2020 ve Şubat 2020 çalışma dönemleri sürecinde iş görme borcunu ifa etmediğini, bu nedenle anılan dönem için ücrete hak kazanmadığını ve dolayısıyla ücret alacağının bulunmadığını savunarak, kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı vekilinin istinaf itirazları bakımından; iş sözleşmesinin tazminat gerektirmeyecek şekilde sonlandığı, yıllık izinlerin kullanıldığı ve ücret alacağının ödendiği konularında ispat yükü davalı işveren üzerinde olduğu, somut uyuşmazlıkta davalı işveren iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini savunmakta ise de, haklı fesih nedeni olarak dayanılan eylemin tek başına haklı fesih nedeni olmadığı ancak geçerli fesih nedeni olabilecek bir eylem niteliğinde olduğu, kaldı ki bahse konu davacı eylemi haklı fesih nedeni kabul edilse dahi feshin 6 iş günlük hak düşürücü süre içinde yapılmaması nedeniyle davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, ispat yükü altında olan davalı işverence davacının yıllık izin kullandığına veya karşılığının ödendiğine yönelik herhangi bir kullanma veya ödeme belgesi ibraz edilmediği gözetildiğinde davacı asılın isticvap edilerek beyanına göre yıllık izin alacağının hüküm altına alınmasında da isabetsizlik bulunmadığı, yine 2020 yılının Ocak ve Şubat aylarına ait ücretlerin ödendiğinin ortaya konulamadığı, davalı tarafından anılan aylarda davacının fiilen çalışmadığı ileri sürülmüş ise de, bu iddia da ispat olunmadığından Mahkemece ücret alacağının kabulünde bir hata olmadığı ve davalı vekilinin karara karşı ileri sürdüğü istinaf itirazlarının yerinde görülmediği, davacı vekilinin istinaf itirazları bakımından ise; davacı vekili tarafından 29.11.2020 tarihli ıslah/harç tamamlama dilekçesinde her ne kadar fazla çalışma alacağının artırıldığından söz edilmiş ise de, bu artırımın harcının yatırılmadığı buna göre fazla çalışma ücretinin artırıldığından söz edilemeyeceği, Mahkemece harcı yatırılmayan miktarın hesaplamaya dâhil edilerek davalı lehine fazla vekâlet ücretine karar verilmiş olmasının hatalı bulunduğu belirtilerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek ve Bölge Adliye Mahkemesince davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti miktarının da azaltıldığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı, 6 iş günü hak düşürücü süre içerisinde yapılıp yapılmadığı ve davacının talep edilen tazminat ve ücret alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı ile davalı lehine vekâlet ücretinin tespiti hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 109 uncu maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı Kanun'un 17, 25, 26, 53, 57 ve 59 uncu maddeleri ile 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihâi kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.