Logo

9. Hukuk Dairesi2023/21168 E. 2024/3697 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının işvereni tarafından ücretinin tek taraflı düşürülmesi nedeniyle açtığı işçilik alacakları davasında, ücretin tespiti ve eksik ödenen ücret farkının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ücretinin tek taraflı düşürülemeyeceği, ancak ücret tespit talebinin ön sorun niteliğinde olduğu ve ayrıca hüküm kurulmasının hatalı olduğu, ek bilirkişi raporunda ücret farkı hesabının arabuluculuk son tutanak tarihi yerine dava tarihine göre yapıldığı ve arabuluculuk dava şartı gereğince dava tarihinden sonra muaccel olan alacaklar yönünden davanın şartının gerçekleşmediği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2839 E., 2023/3087 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Burdur 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

SAYISI : 2022/327 E., 2023/286 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın davanın yeniden görülmesi için İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince ortadan kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı bünyesinde alt işveren şirketlere bağlı şekilde güvenlik görevlisi olarak çalışmaya başladığını, 2015 yılından itibaren de güvenlik şefi olarak çalıştığını, 2018 yılında 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) ile sürekli işçi kadrosuna tüm özlük hakları ve asgari ücretin belirli oranda fazlası ile geçirildiğini, davacının kadroya geçirilmesinden sonra güvenlik müdürü tarafından birimlerde nöbet tutmaya gönderildiğini ve bu görevlendirmeler sebebiyle ücretinde herhangi bir değişiklik olmadığını, ancak 2021 Mayıs ayında davacının görev yerinin değiştirildiğini ve yerine başka bir personelin getirildiğini, bu değişikliklerde davacının onayının alınmadığını ve davacının ücretinin herhangi bir neden gösterilmeksizin düşürüldüğünü, davacının görev değişikliğine gerekçe olarak 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun'da (5188 sayılı Kanun) güvenlik şefinin üniversite mezunu olma şartının getirildiğinin belirtildiğini ancak bu Kanun yürürlüğe girdiğinde de davacının güvenlik şefi olarak çalışmaya devam ettiğini ve işverence tek taraflı olarak ücretin düşürülemeyeceğini ileri sürerek ücret tespiti ile 2021 Mayıs ayından itibaren eksik ödenen ücret, ikramiye ve ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının sürekli işçi kadrosuna geçiş yaptığı sırada 5188 sayılı Kanun’un ilgili maddesi uyarınca güvenlik sorumlusu olarak çalıştığını ve bu görevi nedeniyle ek ücret aldığını ancak 5188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin 4 üncü bendinde yapılan değişiklikle güvenlik sorumlusu olarak çalışacak kişilerin en az ön lisans mezunu olma şartının getirildiğini, davacının bu niteliği taşımaması nedeniyle güvenlik sorumlusu görevinden alınarak yerine üniversite mezunu başka bir kişinin güvenlik sorumlusu olarak atandığını ancak güvenlik sorumlusu olarak çalışmayan davacıya Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesine istinaden 31.10.2020 tarihine kadar ücreti düşürülmeden ödendiğini ve bu toplu iş sözleşmesinin sona erme tarihi olan 31.10.2020 tarihinden 24.04.2021 tarihine kadar yeni toplu iş sözleşmesi imzalanmadığı için davacıya sorumlu görevi verilmemesine rağmen ücretinde kesintiye gidilmediğini ancak 28.04.2021 tarihinde imzalanan toplu iş sözleşmesinin 37 nci maddesinde ücretlendirmeler kişilere göre değil belirtilen iş tanımlarına göre olduğundan ücretlerin bu toplu iş sözleşmesi uyarınca belirlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hizmet alım sözleşmeleri ile belirlenen ücretin davacının açık rızası olmadan düşürülmesinin mümkün olmadığı, 03.05.2023 tarihli ek raporun dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının sürekli işçi kadrosuna geçiş yaptıktan sonra 5188 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinin 4 üncü bendinde yapılan değişiklik ile güvenlik sorumlusu olarak görev yapan kişilerin en az ön lisans mezunu olma şartının öngörüldüğünü, davacının bu niteliği taşımaması nedeniyle güvenlik sorumlusu görevinden alınarak yerine üniversite mezunu başka bir kişinin güvenlik sorumlusu olarak atandığını ancak güvenlik sorumlusu olarak çalışmayan davacıya Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesine istinaden 31.10.2020 tarihine kadar ücreti düşürülmeden ödendiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı işverence kadroya geçiş sonrası 01.04.2018 ile Nisan 2021 dönemi yönünden davacıya asgari ücretin yüzde fazlası şeklinde işverence ödeme yapıldığı, 2021 Mayıs ayı itibarıyla güvenlik sorumlusu konumundan güvenlik görevlisi konumuna geçirilerek ücretinin düşürüldüğü, buna dayanak işlemin ise kadroya geçiş tarihi olan 01.04.2018 tarihinde de mevcut olduğu fakat işverence bu düzenlemenin o tarihte değerlendirme dışı tutulduğu, İlk Derece Mahkeme kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekilince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacıya dava konusu dönemde ödenmesi gereken ücretin tespiti ile dava konusu fark işçilik alacaklarının bulunup bulunmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106, 163 ve 164 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) "Çalışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi" kenar başlıklı 22 nci maddesinin birinci fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:

"İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. ..."

3. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun "Dava şartı olarak arabuluculuk" kenar başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca; "Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise "... Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." düzenlemesi yer almaktadır.

4. 4857 sayılı Kanun'un 32 ve 34 üncü maddeleri, 696 sayılı KHK ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen geçici 23 üncü madde, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle ileri sürülen temyiz nedenlerine göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olayda; davacının 2021 yılı Mayıs ayı itibarıyla ücretinin geldiği seviyenin işverence tek taraflı düşürülmesi mümkün olmadığından Mahkemece Nisan ayındaki ücret seviyesi korunarak 2021 yılı Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına ilişkin fark alacaklarının hüküm altına alınması doğrudur. Ayrıca, davacının güvenlik şefi olarak çalışma şartlarını taşımadığı açık olup taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde de ücretin, her ay için asgari ücretin %50 fazlası olarak ödeneceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Buna göre, işverenin asgari ücret artış dönemlerinde davacı işçiye asgari ücretin %50 fazlası oranında ücret ödemekle yükümlü olduğu söylenemez.

3. Ayrıca belirtmek gerekir ki davacı dava dilekçesinde ücretin tespiti talebiyle birlikte bu sebeple doğan fark alacaklarını talep etmiştir. Davacının bu tespit talebi ayrı bir dava değil, ön sorundur. Dolayısıyla ayrı bir dava gibi değerlendirilip tahsil hükmünün yanında ayrı bir tespit hükmü kurulması hatalıdır.

4. Diğer taraftan hükme esas alınan 03.05.2023 tarihli ek bilirkişi raporunda ücret farkı alacağı için arabuluculuk son tutanak tarihi olan 03.08.2021 tarihi yerine, dava tarihi olan 23.08.2021 tarihine kadar hesaplama yapıldığı görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince, ek bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya itibar edilerek davacının alacaklı olduğu miktarlar belirlendikten sonra ücret farkı alacağı yönünden taleple bağlı kalınarak karar verilmiştir. Ancak arabuluculuk dava şartı olup arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra muaccel olan alacaklar bakımından dava şartı gerçekleşmemiştir. Mahkemece davacının hak kazandığı toplam ücret farkı alacağının arabuluculuk son tutanak tarihi ile sınırlı olarak belirlenmesi ve bu tespite uygun şekilde taleple bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekmektedir. Açıklanan ilke ve esaslara aykırı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.