Logo

9. Hukuk Dairesi2023/24 E. 2023/3175 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacının, kadroya geçiş öncesi ve sonrası dönemdeki ücret alacakları ve ek ders ücreti alabileceğinin tespiti taleplerinin hukuki niteliği ve yargı yolunun tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının kadroya geçiş sonrası döneme ilişkin ücret ve ek ders tespit taleplerinde hukuki yarar bulunmadığı, kadroya geçiş öncesi döneme ilişkin ücret talebinin ise idari yargı yetkisinde olduğu gözetilerek, istinaf başvurusunun reddine ve davanın usulden reddine ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2355 E., 2022/1923 K.

Avukat ...

DAVA TARİHİ : 16.09.2020

KARAR : İstinaf başvurularının kabulü ile davanın usulden ve esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Muş ... Mahkemesi

SAYISI : 2021/324 E., 2022/126 K.

Taraflar arasındaki alacak ve tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın esastan ve usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, kamu düzenine ilişkin yapılan inceleme neticesinde İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın esastan ve usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 04.03.2016, 16.01.2017 ve 17.07.2017 tarihli 3 ayrı Sosyal Hizmet Uzmanı Personeli Hizmeti Alımına Ait Sözleşme kapsamında ... bünyesinde alt işveren işçisi sosyal hizmet uzmanı olarak çalıştığını, müvekkilinin sosyal hizmet uzmanı olarak çalışmaktayken yürürlüğe giren 696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (696 sayılı KHK) 127 nci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23 üncü madde kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçmesi gerekirken bütün şartları sağlamasına rağmen sürekli işçi kadrosuna geçişinin yapılmadığını, hukuka aykırı olan bu durum için dava açıldığını, İdare Mahkemesince müvekkili lehine karar verilmesi üzerine Mahkeme kararı gereğince 08.04.2019 tarihinde 4/D kapsamında sürekli işçi olarak ... bünyesinde öğretmen statüsünde kadroya alındığını, davalı Bakanlık ve dava dışı alt işveren tarafından imzalanan ihale sözleşme ve şartnamelerinde ücretin asgari ücretin %35 fazlası olarak kararlaştırıldığını, buna göre ücretinin Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan ve 31.10.2020 tarihine kadar geçerli olacak toplu ... sözleşmesine istinaden içinde bulunulan yılın asgari ücretin brütünün %35 fazlası brüt ücrete eklenerek belirlenmesi gerekirken davalı tarafından bu miktarın çok altında ödeme yapıldığını, bu nedenlerle müvekkilinin ücretinin davalı kurum ve dava dışı alt işveren arasında imzalanan 17.07.2017 tarih ve 2017/270485 ihale kayıt numaralı son hizmet alım sözleşmesi gereği her yıl düzenli olarak yapılan zamlara ek olarak asgari ücretin %35 fazlası olduğunun tespiti ile müvekkilinin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Ders ve Ek Ders saatlerine ilişkin esaslara göre ek ders alabileceğinin tespitine, ücret tespiti yapıldıktan sonra geçmişe dönük olarak müvekkilinin atamasının yapıldığı 08.04.2019 tarihinden karar tarihine kadar geçen süre zarfında mahrum kalmış olduğu eksik (ücret) ücret alacağının davalıdan tahsiline, atamasının yapılması gereken 02.04.2018 tarihi ile atamasının yapıldığı 08.04.2019 tarihi aralığında mahrum kaldığı ücret alacağının davalı Kurumdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davada söz konusu talep ve miktarlar belirlenebilir olduğundan davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasının usule aykırı olduğunu, kaldı ki eda davası açılması mümkün olan hâllerde tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacı her ne kadar sosyal hizmet uzmanı olarak çalıştığını beyan etmişse de sosyal hizmet uzmanı olmadığını, Sosyal Hizmet Uzmanı Personeli Hizmeti Alımına Ait Sözleşme ile sehven bu unvanla yazıldığını, sosyal hizmet uzmanı değil, alt işveren şirketin personeli olarak Kurumlarında sosyal çalışma görevlisi unvanı ile istihdam edildiğini, Müdürlüklerinin 15.02.2019 tarihli Tespit Komisyonu Kararı ile söz konusu karışıklığın giderildiğini, davacı 04.03.2016 tarihinden itibaren Muş Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünde alt işveren işçisi olarak çalışmaktayken 01.01.2018 tarih ve 30288 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta Olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına veya Mahallî İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Geçici 23. Madde ve Geçici 24. Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar’ın "İşçi kadrosuna geçirilme" başlıklı 16’ncı maddesinin (b) fıkrasında; “En son çalıştığı idare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı ... sözleşmelerinden dolayı 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 23’üncü madde ile tanınan haklar karşılığında idarelerden herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair sulh sözleşmesini idareye ibraz etmek” şeklinde ifade edilen düzenleme gereğince davacı ile sulh sözleşmesi imzalandığını ve davacının bu şekilde 08.04.2019 tarihinde 4/D kapsamında işçi öğretmen statüsüyle sürekli işçi kadrosuna alındığını, kadroya geçirilen hizmet alım personelinin, kadroya geçmeden önceki en son aldığı ücret üzerine toplu ... sözleşmesi düzenlemeleri doğrultusunda 6 aylık dönemlerde %4 zam yapılarak yıllık bazda %8’in üzerinde zam yapıldığını, davacının talebinin hem asgari ücrete gelen artıştan hem de toplu ... sözleşmesi ücret artışından mükerrer şekilde yararlanmaya yönelik haksız bir talep olduğunu, davacının kadroya geçen personele tanınan diğer haklardan da yararlandırıldığı göz önüne alındığında ücretinin düşürüldüğünden söz etmenin mümkün olmadığını, 02.04.2018 tarihi ile 08.04.2019 tarihleri arasındaki ücret farkının ödenmesinin ise yersiz bir talep olduğunu savunarak hukuki dayanaktan yoksun davanın öncelikle usulden reddine, aksi hâlde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının aylık ücretinin asgari ücretin %35 fazlası olduğuna ilişkin ve ek ders ücreti alabileceğine ilişkin tespit talebi yönünden; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı yazısından davacıya Yüksek Hakem Kurulu kararı ile uygulanan toplu ... sözleşmesinden kaynaklı artışların yapıldığının anlaşıldığı, davacının talebinin Yüksek Hakem Kurulu kararı ile uygulanan toplu ... sözleşmesinden kaynaklı %35'lik ücret artışının uygulanması talebi olup toplu ... sözleşmesinde bu yönde bir hüküm bulunmadığı, davacının kadroya geçiş sonrası davalı Kurum ile imzaladığı 08.04.2019 başlangıç tarihli sözleşmede de asgari ücretin %35 fazlası şeklinde ücret belirlemesinin olmadığı, davacının davalı Kurumda sürekli işçi sosyolog olarak çalıştığı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun (657 sayılı Kanun) 89 uncu maddesi gereği 24 Nisan 2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslar isimli tespit düzenlemesinin 4 üncü maddesinin (g) bendinde "Öğretmen: Eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfında görev yapan öğretmenlerden sözleşmeli statüde çalışmayanları... ifade eder" şeklinde düzenleme bulunduğu, davacının Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığı'nın 412895 sayılı yazısına istinaden 15.02.2019 tarihli tespit komisyonu kararı ile "Sosyal Çalışma Görevlisi" unvanı ile istihdam edildiği, davacının kadroya geçiş sonrası davalı Kurum ile imzaladığı 08.04.2019 başlangıç tarihli sözleşmede de unvan kısmında "Sosyolog (İşçi)" ibaresinin bulunduğu, davacının bu yöndeki tespit taleplerine ilişkin inşai sonuç doğuracak eda davası açma hakkı bulunduğu hâlde tespit davası açması mümkün olmadığından bu talepleri açısından hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddi gerektiği, davacının atamasının yapıldığı 08.04.2019 tarihinden karar tarihine kadar mahrum kaldığı eksik ücretin tahsili talebi yönünden; hizmet alım esnasında alt işveren ile İdare arasında yapılan sözleşmedeki asgari ücretin yüzdelik oransal üzerinde ücret belirlemesinin kadroya geçtikten sonra hüküm ifade etmeyeceği, davacının kadroya geçiş sonrası davalı Kurum ile imzaladığı 08.04.2019 başlangıç tarihli sözleşmede de ücretin asgari ücretin oransal olarak üzerinde olacağı şeklinde bir madde bulunmadığı, bilirkişi raporunda davacının ücretlerine, Yüksek Hakem Kurulu kararı ile uygulanan toplu ... sözleşmesinin uygulandığı ve yıllık % 8 oranında zam yapıldığının tespit edildiği, dolayısıyla kadroya geçişten sonra eksik ödenen alacağı bulunmadığından davacınını kadroya geçiş ile karar tarihi arasında doğmuş eksik ücret alacağının ödenmesi talebinin reddi gerektiği, davacının 02.04.2018-08.04.2019 tarihleri arasına ilişkin eksik ücret alacağı talebi yönünden; davacının kadroya alınma talebinin kabul edilmemesi üzerine ... 1. İdare Mahkemesinin 17.10.2018 tarih ve 2018/676 Esas ve 2018/1816 Karar sayılı kararıyla kadroya alınmama işleminin iptaline karar verildiği davacının sınav prosedürü işletilmek suretiyle mülakat usulüyle kadroya atandığı, Kuruma yazılan müzekkerede Kurum bünyesinde 4/D işçi öğretmenlerden mahkeme başvurusu olmaksızın kadroya atananın bulunmadığı ve Mahkeme kararı sonrası tamamının sözlü mülakat yapılarak atandığı, dolayısıyla işçiler arasında eşit işlem ilkesine aykırı uygulama bulunmadığı, mevcut olayda davacının kadroya alınmama işlemi ve ... sözleşmesinin feshi şeklinde iki ayrı işlem mevcut olup davacı vekilince yalnızca kadroya alınmama işleminin iptali yönünde İdare Mahkemesi başvurusunun bulunduğu, belirsiz süreli ... sözleşmesinin feshine bağlı olarak 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 20 nci maddesi ve devamı gereği işe iade talebinde bulunulmadığı, dolayısıyla İdare Mahkemesi kararının yalnızca kadroya atanmama işlemi açısından sonuç doğuracağı, hizmet ilişkisine son verilmesi ve davacının kadroya atanması dönemi arasında doğacak ücret alacaklarına ilişkin sonuç doğurmayacağı, İdare Mahkemesi iptal kararının gereği olarak davacının kadroya atanmasının sözlü sınav sonucu Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığının işlemi ile gerçekleştiği, dolayısıyla davacının kadroya geçiş dönemi ile kadroya atanma dönemi arasında davacının kadroya atanması ile ortaya çıkan haklarının uygulanması talebinin yerinde olmadığı, alt işveren ile İdare arasında yapılan hizmet alım sözleşmesinde asgari ücretin yüzdelik oranı üzerinden ücret belirlemesinin davacının kadroya alınmaması ve dolayısıyla ... sözleşmesinin sona ermesi dönemi ile kadroya geçiş dönemi arasındaki dönem için hüküm ifade etmeyeceği, davacının kadroya geçiş sonrası davalı Kurum ile imzaladığı 08.04.2019 başlangıç tarihli sözleşmede de ücretin asgari ücretin oransal olarak üzerinde olacağı şeklinde bir madde bulunmadığı gerekçesiyle davacının aylık ücretinin asgari ücretin %35 fazlası olduğunun tespiti ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslar'a göre ek ders alabileceğinin tespiti taleplerinde hukuki yarar bulunmadığından davanın ayrı ayrı usulden reddine, eksik ücret ödemesinin tahsiline ilişkin talebinin reddine, 02.04.2018-08.04.2019 tarihleri arasına ilişkin ücret alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili, dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaları tekrar etmekle beraber, İlk Derece Mahkemesinin aylık ücretin asgari ücretin %35 fazlası olduğuna ilişkin tespit talebine ilişkin ret kararının hukuka aykırı olduğunu, hukuki yarar yokluğu nedeniyle ret kararı kaldırılarak yeniden ücret tespit edilerek eksik ücretin ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, ücret tespiti yapıldıktan sonra müvekkilinin atamasının yapıldığı 08.04.2019 tarihinden karar tarihine kadar geçen süre zarfında mahrum kaldığı toplam eksik ücret alacağının hüküm altına alınması gerektiğini, yine 02.04.2018-08.04.2019 tarihleri arasındaki eksik ücret alacağı talebi yönünden hukuki dayanaktan yoksun olarak karar verildiğini, müvekkilinin sözlü mülakat ve sınav esasına dayalı olarak herkes gibi eşit bir şekilde atamasının yapılmadığını, hakkı olmasına rağmen kadroya geçirilmediğini, İdare Mahkemesinde açtıkları davanın kazanılması üzerine mecburi olarak kadroya geçirildiğini, atamasının gerçekleşmesi gereken tarihle yargı kararı ile atamasının gerçekleştiği tarih arasında ciddi ve telafisi mümkün olmayan bir mağduriyetin oluştuğunu, buradaki taleplerinin eksik ücret alacağı değil bu mağduriyetin oluşmasından dolayı oluşan zararın tazminine ilişkin olduğunu, müvekkilinin sürekli işçi öğretmen olarak kadroya alınmasından sonra, davalı Kurum ile aralarındaki uyuşmazlıklarda ... mahkemelerinin görevli hâle geldiğini, İlk Derece Mahkemesinin ek ders ücreti alabileceğine ilişkin tespit talebi yönünden verilen ret kararının da hatalı olduğunu, müvekkilinin söz konusu tespit komisyonu kararında sosyal çalışma görevlisi olarak çalıştığı hususunun kadroya geçirilmeden önceki durumla alakalı olduğunu ve kadroya geçirilince sosyal çalışma görevlisi unvanı kaldırılarak yargı kararı sonucunda işçi öğretmen olarak atamasının yapıldığını, sürekli işçi öğretmen olarak çalışan müvekkiline ek ders verilmesinin önünde hukuki olarak hiçbir engel bulunmamasına rağmen davalı Kurumun söz konusu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, dava açıldıktan sonra davalı Bakanlığın Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından ek ders ücreti ödenmesi hakkında yazı ile 08.03.2021 tarihinde Yönetmelik'te değişikliğe gidildiğini ve Yönetmelik'e "Adalet Bakanlığı ile Aile Çalışma Bakanlığında görev yapan sözleşmeli öğretmenlere" ibaresinin eklendiğini, bu nedenle müvekkiline ek ders ücreti ödenebileceği konusunda tereddüt kalmadığını, tespit talebinin hukuki yarar olmadığı gerekçesiyle reddinin hatalı olduğunu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslar'a göre müvekkilinin ek ders alabileceğinin tespiti gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; vekâlet ücretinin hatalı belirlendiğini ve davacı tarafından belirsiz alacak davası açılması nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının sürekli işçi kadrosuna geçtiği aşamada ... sözleşmesinde ücretin belirlenmemesi, taraflar arasında asgari ücretin belli bir oranı seviyesinde ücret ödeneceğine ilişkin bir koşul öngörülmediği dikkate alındığında, kadroya geçiş itibariyle önceki dönem sözleşmelerin geçerliliğini yitirdiği ve ücretin asgari ücretin %35 fazlası üzerinden ödendiği hizmet döneminin davalı işvereni bağlamayacağı değerlendirildiğinde, 4857 sayılı Kanun'un 22 ve 62 nci madde hükümlerinin ihlalinden söz edilemeyeceği, 08.04.2019 tarihinden karar tarihine kadar olan eksik ücret alacağı talebinin eksik ödeme bulunmaması sebebiyle reddinin yerinde olduğu, davacı ücretinin aylık asgari ücretin %35 fazlası olduğunun tespiti ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslar'a göre ek ders alabileceğinin tespiti talebi yönünden, davacının bu yöndeki tespit taleplerine ilişkin inşai sonuç doğuracak eda davası açma hakkı bulunduğu hâlde tespit davasına konu etmesi mümkün olmadığından bu taleplerinde hukuki yararının bulunmadığı, esasen açılacak eda davası sonucunda verilecek karar ile de ödenmeyen bir alacak bulunup bulunmadığı ve varsa ödenmeyen alacaklardan kimlerin sorumlu olduğu hususlarının karara bağlanacağı, bu itibarla somut olayda eda davası açma imkanının bulunması sebebiyle tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girip karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu, gerekçeli karar başlığında husumet ehliyeti bulunmayan il müdürlüğünün ismi çıkarılarak yeni kurulan hükümde davalı olarak Bakanlığın gösterildiği dava dilekçesindeki davacının ücretinin asgari ücretin %35 fazlası olduğunun tespiti, ücret tespiti yapıldıktan sonra geçmişe dönük olarak davacının atamasının yapıldığı 08.04.2019 tarihinden karar tarihine kadar geçen süre zarfında mahrum kalınan eksik ücret alacağının tahsili ve ek ders alabileceğinin tespiti taleplerinin davacının sürekli işçi kadrosuna geçtikten sonraki döneme ilişkin olup işçi-işveren ilişkisi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ancak davacının sürekli işçi kadrosuna atamasının yapılması gereken 02.04.2018 tarihi ile atamasının yapıldığı 08.04.2019 tarihi aralığında mahrum kalınan ücret alacağının tazminat olarak tahsiline ilişkin talep bakımından, bahsi geçen dönemde davacı ile davalı arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığının anlaşıldığı, bu talep bakımından uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) alt bendi ve 115 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince davanın yargı yolu caiz olmaması sebebiyle usulden reddi gerekirken esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine, ancak kararda kamu düzenine aykırılık bulunması nedeniyle resen İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacının aylık ücretinin asgari ücretin %35 fazlası olduğunun tespiti ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslar'a göre ek ders alabileceğinin tespiti taleplerinde hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden ayrı ayrı reddine, davacının atamasının yapıldığı 08.04.2019 tarihinden karar tarihine kadar olan ücret alacağı talebinin reddine, 02.04.2018-08.04.2019 tarihleri arasına ilişkin ücret alacağı talebi bakımından uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek davanın yargı yolu caiz olmaması sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar etmekle beraber, davacının açılan tespit davasında hukuki yararının bulunduğunu, davacının idari yargı davasından önce de, sonra da işçi işveren ilişkisi içinde çalıştığını, ücretinin kadroya geçtikten sonra eksik ödendiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın tümden kabulüne karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının ücret ile ek ders alabileceğinin tespiti isteminde hukuki yararı bulunup bulunmadığı, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli ... sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile 08.04.2019 tarihi ile dava tarihi arasındaki dönemde fark ücret alacağına hak kazanıp kazanmadığı, yargı kararı üzerine sürekli işçi kadrosuna geçişin yapıldığı 08.04.2019 tarihinden önceki dönemde mahrum kalınan ücret alacağının tazmini istemi bakımından yargı yolunun belirlenmesine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanun'un 22 ve 62 nci maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 106 ncı maddesi, 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) alt bendi ve 115 inci maddesinin ikinci fıkrası ile 696 sayılı KHK ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen geçici 23 üncü madde.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

....03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.