"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3936 E., 2022/3605 K.
DAVA TARİHİ : 21.12.2017
KARAR : Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 53. ... Mahkemesi
SAYISI : 2021/1087 E., 2021/124 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 02.07.2019 tarihli ve 2017/765 Esas, 2019/474 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 05.05.2021 tarihli ve 2019/3261 Esas, 2021/1211 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılması için Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından reddedilen ve davacı tarafça temyize konu edilen miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı asılın 14.12.2011 - 18.....2014 tarihleri arasında davalı işyerinin ... Basra'daki konut inşaatı projesinde arıtmacı/sıhhi tesisatçı olarak önce aylık 1.500,00 USD devamında ise 2.000,00 USD ücret, üç öğün yemek, servis ve lojman karşılığında çalıştığını, ücretlerinin geç ödendiğini, 2014 yılına ait son altı aylık ücretin ise tam ödenmediğini, ödenmeyen ücret alacakları için davalı aleyhine ilâmsız takip başlatıldığını, davalı tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davası açıldığını ve müvekkili lehine sonuçlandığını, ... sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini, fazla çalışma yaptığını, hafta tatili günlerinde ve ... bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını; ancak karşılığının ödenmediğini ileri sürerek kısmi dava olarak kıdem ve ihbar tazminatları ile belirsiz alacak davası yoluyla fazla çalışma, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ücreti alacakları ve asgari geçim indirimi alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep konusu alacakların belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğini, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının belirli süreli ... sözleşmesi ile çalıştığını, işçilerin proje bazlı istihdam edildiğini; ayrıca davacının ... sözleşmesinin IŞİD tarafından ...'ın işgal edilmesi sebebiyle mücbir sebeple sona erdiğini bu nedenle de davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmadığını, fazla çalışma yapılmadığını, hafta tatili ile ... bayram ve genel tatil günlerinde çalışma olmadığını, istisnai olarak yapılan çalışmaların ise karşılığının ödendiğini, yurt dışında çalışmasından dolayı davacının asgari geçim indirimi alacağı hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ücret belirlemeye esas alınan ... 24. ... Mahkemesinin 2016/303 Esas sayılı dosyası, ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 11.07.2019 tarihli ve 2018/438 Esas 2019/1692 karar sayılı kararı ile davacının ücretinin 2.000,00 USD olarak kabul edildiği ve kararın kesin olarak verilmiş olması sebebiyle yapılan tespitin tarafları bağlayacağı göz önüne alınarak davacının ücretinin brüt 2.000,00 USD olarak kabul edildiği, tanıkların hizmet döküm cetvelleri ile yurda giriş çıkış kayıtlarının celbi ile tanıkların çalıştıkları dönemle sınırlı görgüleri dikkate alınarak fazla çalışma, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hesaplandığı, kıdem tazminatının ... lirası olarak ödenmesi gerektiği yönünde bir yasal düzenleme bulunmaması sebebiyle istemin niteliği gözetilerek bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaların hükme esas alındığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesince ücretin 2.000,00 USD olarak kabul edildiği belirtilmiş ise de bu kabule göre yapılan ek rapordaki hesaplamaya aykırı olarak hüküm kurulduğu, bütün alacak kalemlerinin net hesaplanmasına rağmen brüt hüküm kurulduğu, kıdem ve ihbar tazminatının giydirilmiş brüt ücretten hesaplanması gerektiği, uygulanan indirim oranının fahiş olduğu, fazla çalışma, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil alacaklarının eksik hesaplandığı, yeni getirilen düzenlemeye göre maaşlardan gelir ve damga vergisi kesintisi yapılamayacağından bu hususta ek rapor alınmadığı, istinaf kaldırma kararı sonrası ıslah ve talep artırım için süre verilmesi gerekirken verilmediği, yurt dışı çalışması nedeniyle asgari geçim indirimi alacağının hesaplanmamasının hatalı olduğu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; davacının belirli süreli ... sözleşmeleri ile çalıştığının kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, zorlayıcı sebebin varlığına rağmen ihbar tazminatının kabul edildiğini davacı ile menfaat birliği içindeki tanık beyanlarına itibar edilerek fazla çalışma, hafta tatili ve ... bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınamayacağını, menfaat birliği içinde olmayan tanık bakımından ise davacı ile çalıştığı dönem ile sınırlı hesap yapılmasının gözetilmesi gerektiğini, fazla çalışmanın ücrete dâhil olduğunu, yurt dışı çalışmalarında asgari geçim indirimi alacağı doğmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davada ıslah bir kere yapılabileceğinden ve Dairenin kaldırma kararı öncesinde ıslah yapılmış olduğundan, İlk Derece Mahkemesince taleple bağlı kalınarak hüküm kurulmasının yerinde olduğu, davacının çalışmasının yurt dışında geçtiği, yurt içi vergilendirme söz konusu olmadığından vergi iadesi niteliğindeki asgari geçim indirimi ödemesinden davacının istifade etmesinin yasal olarak olanaklı olmadığı, fazla çalışma hafta tatili ile ... bayram ve genel tatil ücreti alacaklarında uygulanan indirim oranının yerinde olduğu, davalı tarafça taraflar arasında yapılan ikincil bir sözleşme olduğu ve bu sözleşmede fazla çalışmanın ücrete dâhil olduğu iddia edilmiş ise de söz konusu sözleşmenin yargılama sırasında sunulmadığı ve ilk defa istinaf dilekçesi ekinde sunulmuş olduğu, buna göre süresinde sunulmayan sözleşmeye itibar edilmediği, fazla çalışma, hafta tatili ile ... bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının değerlendirilmesinde tanıkların davacı ile birlikte çalıştıkları dönemin dikkate alındığının anlaşıldığı gerekçeleriyle tarafların istinaf başvurularının yerinde olmadığı ancak davacının Basra'da bulunan iç ... nedeniyle ...'ye döndüğü, sorasında ... sözleşmesinin davalı yanca sona erdirildiği, iç ... sebebiyle işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı nedenin ortaya çıktığı açık olup sözü edilen zorlayıcı neden her iki taraf bakımından gerçekleşmiş sayıldığı, iç ... ortamında yabancı ülkede işçinin çalışması ... sağlığı ve güvenliği kuralları gereğince de mümkün olamadığı, iç ... sebebiyle işveren fesihlerinde de 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin (III) numaralı bendi kapsamında, işçinin ihbar tazminatı isteğinin reddedilmesi gerektiği, buna göre davalı tarafın bu yöndeki istinaf başvurusunun yerinde olduğu gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf yoluna başvuru dilekçesinde belirttiği sebepler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; ... sözleşmesinin kıdem tazminatı gerektirecek şekilde son bulup bulmadığı ile fazla çalışma, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı konularına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 4857 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinin (III) numaralı bendi ile 41, 46 ve 47 nci maddeleri, aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen uygulanan mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı vekili tarafından bilirkişi ek raporuna itiraz dilekçesi ekinde, davacı imzasını havi bir kısım fazla çalışma ücret tutarlarını içeren belge sunulmuştur. Söz konusu belgeler dikkate alınarak davacının fazla çalışma ücreti alacağına ilişkin talebi değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davacı Temyizi Yönünden
Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
B. Davalı Temyizi Yönünden
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
....03.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Davacı işçinin davalı işvrenin ... Basra’da bulunan işyerinde arıtmacı/sıhhı tesisatçı olarak çalıştığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, ... bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve asgari geçim indirimi alacaklarının hüküm altına alınması talebiyle açmış olduğu davada kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, ... bayram genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı işverence, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 28.04.2021 tarihli ve 2019/3261 Esas, 2021/1211 Karar sayılı kaldırma kararından sonra İlk Derece Mahkemesine, esas hakkındaki beyanlarını içeren dilekçe sunulmuştur. Bu dilekçenin ekinde “Dorçe Basra Toplu Konut Projesi ... Personeli Fazla Mesai Çalışması” başlıklı aralarında davacı işçinin de isminin bulunduğu, imzalı bir kısım fazla çalışma tahakkuklarını içeren belgeler bulunmaktadır.
Medeni usul hukukuna hakim ilkelerden birisi de taraflarca hazırlama ilkesidir. Buna göre dava malzemeleri taraflarca mahkemeye getirilmelidir. Taraflarca ileri sürülmemiş vakıalar hâkim tarafından kendiliğinden araştırılamayacağı gibi, taraflarca dava dosyasına intikal ettirilmeyen delillerin mahkemece resen dikkate alınması ve hükme dayanak yapılması da mümkün değildir. Hâkim, dava dosyasına usulüne uygun girmiş olan dava malzemesiyle sınırlı inceleme yapmakla yükümlüdür. Dava malzemelerinin mahkemeye tam olarak getirilmemesinin sorumluluğu taraflara aittir. Taraflar talep sonucunu dayandırdıkları vakıaları ispata yarayan delilleri göstermemişler ve süresinde sunmamışlarsa dava veya savunmalarını ispatlayamadıkları için davanın aleyhlerine sonuçlanması söz konusu olacaktır.
6100 sayılı Kanun'un 119 ve 129 uncu maddelerine göre delillerin tarafların dilekçeleri ile mahkemeye sunulması zorunludur. 6100 sayılı Kanun'un 140 ıncı maddesinin beşinci fıkrasına göre taraflar dilekçede belirtilmiş olup da, ellerinde bulunan ya da getirtilmesi gereken belgeleri mahkemeye sunmamışlarsa hâkim, ön inceleme duruşmasında her iki tarafa da bu eksikliğin tamamlanması için iki haftalık kesin süre verir. Verilen kesin süre içinde belgenin ibraz edilmemesi hâlinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir.
6100 sayılı Kanun'un 145 inci maddesine göre taraflar Kanun'da belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.
İnceleme konusu olayda davalı taraf, yargılama aşamasında cevap dilekçesinde taraflar arasında düzenlenen ikinci ... sözleşmesinde fazla çalışmaların ücrete dâhil olduğunun açıkça düzenlendiğini, yıllık 270 saate kadar fazla çalışmasının ödenmiş kabul edilebileceği uygulaması karşısında davacının ödenmemiş fazla çalışma ücretinin bulunmadığını savunmuş; karar duruşmasına kadar İlk Derece Mahkemesindeki yargılamaya katılmamış; son celse ise cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrar etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin kabul kararından ve tarafların istinafından sonra ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi tarafından İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Dosya ikinci kez İlk Derece Mahkemesinin önüne geldiğinde esasa ilişkin beyan dilekçesi ekinde, ikinci ... sözleşmesi ile birlikte fazla çalışma tahakkuklarını içeren imzalı belgeleri sunmuştur. Tarafların kararı ikinci kez istinaf etmelerinden sonra ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi, ikinci sözleşmenin istinaf aşamasında sunulması nedeniyle delil olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle değerlendirilemeyeceğini belirtmiştir.
Davalı taraf ilk derece yargılaması sırasında süresi içinde ödeme belgelerini sunmamış, 6100 sayılı Kanun'un 145 inci maddesi hükmünün sağladığı imkândan da yararlanmamıştır. Ayrıca söz konusu belgeleri süresinde sunamama gerekçesini istinaf ve temyiz aşamasında belirtmemiştir.
İlk derece yargılaması sırasında elindeki belgeleri dosyaya sunmayan tarafın istinaf veya temyiz aşamasında belge sunmasına imkân vermek, yargılama faaliyetini ciddiye almayanı veya yargılamayı uzatma amacını taşıyan kötüniyetli kişileri ödüllendirmek olur.
Temyiz aşamasında sunulan belgelerin dikkate alınmaması halinde alacağa hak kazanmadığı hâlde dava açan kişinin himaye edilmiş olacağı şeklindeki görüşe de katılmak mümkün değildir. Çünkü, alacaklı olmadığı hâlde dava açan kişi, gizli, hileli ve gayrımeşru bir yöntemle değil, hukuki dinlenilme hakkının geçerli olduğu bir yargılama sistemi içerisinde talepte bulunmaktadır. Ayrıca, hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan tarafla ilgili yapılacak işlem 6100 sayılı Kanun'un 329 uncu maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Buna göre haksız dava açan taraf, yargılama giderinden başka diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilir. Bundan başka beşyüz ... Lirasından beşbin ... Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkum edilebilir. Bu hallere vekil sebebiyet vermişse disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır. Somut olayda davalı taraf belgelerini süresi içinde sunarak fazla çalışma ücreti tahakkuku içeren belgelerin değerlendirilmesini ve sözü edilen hükmün uygulanmasını sağlayabilirdi.
Alacaklı olmadığı hâlde dava açan kişinin dava hakkının olmadığı, bunun dava şartı olduğu şeklindeki görüşe de katılmak mümkün değildir. Bir kimsenin alacaklı veya borçlu olması taraf sıfatı ile ilgilidir. Taraf sıfatı ise dava şartı değildir (Hakan Pekcanıtez, Muhammet Özekes, ... Akkan, Hülya Taş Korkmaz, Medeni Usûl Hukuku, Cilt I, ..., Onbeşinci Baskı, s.612). Taraf sıfatının bulunup bulunmadığı, başka bir anlatımla bir kimsenin alacaklı veya borçlu olup olmadığı mahkeme tarafından resen araştırılacak bir husus değildir.
Bu konuda ayrıca belirtmek gerekir ki usul kanunlarımızda itiraz niteliğindeki belgelerin yargılamanın her aşamasında sunulabileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. İtiraz niteliğindeki belgelerin usulüne uygun şekilde dosyaya ibraz edilmesi hâlinde mahkemece resen göz önünde bulundurulması gerekir. Başka bir anlatımla, usulüne uygun şekilde dosyaya sunulmuş bu tür bir belge sonradan tarafların gözünden kaçsa bile mahkemenin bu belgeyi resen dikkate alması gerekir.
Somut olayda dava 21.12.2017 tarihinde açılmış, dosya istinafa gittikten sonra 16.12.2021 tarihinde ödeme belgeleri ibraz edilmiştir. Bu noktada İlk Derece Mahkemesinin ve istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesinin usul ve kanuna aykırı herhangi bir işlemi bulunmamaktadır.
6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde bozma nedenleri sayılmış olup ilgili hükümde, yasal süresi içerisinde sunulmayan delilin bozma nedeni yapılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Anılan hükme göre temyiz olunan kararın tamamen veya kısmen bozulması için, hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması, dava şartlarına aykırılık bulunması, taraflardan birinin iddiasını ispat için dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi ve karara etki eden yargılama hatası ve eksikliklerinin bulunması gerekir. Temyiz incelemesinde, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen vakıa ve delillerin, hatta mahkemenin karar vermesinden sonra yaşanan vakıaların ileri sürülmesi mümkün değildir. Yeni vakıaların ileri sürülmesi ve bunların incelenmesi, karşı tarafın rızasına da tâbi değildir. Çünkü temyiz incelemesinde tahkikat yapılamaz.
Yukarıda açıkladığımız sebeplerle mahkeme kararının onanması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılamıyoruz. ....03.2023