"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında ... 17. ... Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davacının 05.05.2001 yılında davalıya ait işyerinde değişen alt işverenler bünyesinde elektrik teknisyeni olarak çalışmaya başladığını ve hâlen çalışmaya devam ettiğini, davacının fiilen yaptığı işin sayaç açma kesme işe olduğunu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ... müfettişleri tarafından düzenlenen teftiş raporu ile davalı ... AŞ (...) ile Şirketler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığının belirlendiğini, bu tespitin yargı kararı ile kesinleştiğini, kesinleşen tespite göre davacının ... itibaren davalı ...’ın işçisi sayılması gerektiğini, davacının işyerinde uygulanan toplu ... sözleşmesine taraf sendikaya üye olmasına rağmen toplu ... sözleşmesinden yararlandırılmadığını beyan ederek toplu ... sözleşmesinden kaynaklanan ilave tediye, cumartesi çalışma zammı, ikramiye, sosyal yardım alacağı, ... güçlüğü tazminatı ve elektrik yardımı alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, toplu ... sözleşmesinden kaynaklanan alacakların zamanaşımına uğradığını, ... ile davacının çalıştığı işverenler arasında arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığı gibi muvazaa da bulunmadığını, aksi kabul edilse dahi muvazaa tespitine ilişkin kararın karar tarihinden sonraya teşmil edilemeyeceğini, muvazaa olgusunun her bir alt işveren yönünden ayrı ayrı yapılması gerektiğini, davacının özlük dosyasının onu çalıştıran firmalardan celbi gerektiğini, davacının sendika üyeliğinin olmadığını, varsa üye olarak bildirilen işçiler arasında davacının olmadığını, üyeliği mevcut olsa dahi asıl işverenin taraf olduğu toplu ... sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığını, davalı ...’ın kamu işvereni sıfatının sona erdiğini, davacının ilave tediye talebinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.12.2016 tarihli ve 2014/480 Esas, 2016/749 Karar sayılı kararıyla; toplanan kanıtlara ve aldırılan bilirkişi raporuna dayanılarak davacının muvazaalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştığı anlaşıldığından ... itibaren ... işçisi sayılması gerektiği, davacının Tes- ... Sendikasına üye olduğu ve toplu ... sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesinin 03.07.2019 tarihli ve 2017/2286 Esas, 2019/1424 Karar sayılı kararıyla; alt işverenler ile davalı ... arasındaki ilişkinin muvazaalı işleme dayandığı ve ... işverenin davalı ... olduğunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ... Teftiş Kurulu Başkanlığının raporu ile tespit edildiği bu yönüyle İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu ancak davalı ...'ın 28.05.2013 tarihinde özelleşmesi sebebi ile bu tarihten sonraki döneme ilişkin ilave tediye alacağının hesaplanmasının hatalı olduğu, elektrik yardım alacağı ve ikramiye alacağının miktar olarak hüküm yerinde davacı aleyhine hatalı yazıldığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 26.01.2021 tarihli ve 2019/6591 Esas, 2021/2379 Karar sayılı kararıyla; davacının 26.01.2012 tarihinde sendikaya üye olduğu dosya kapsamından anlaşılmakta ise de, üyeliğin işverene bildirilip bildirilmediği tespit edilemediğinden öncelikle, davacının asıl işverenin taraf olduğu sendikaya imza tarihi itibarıyla üye olup olmadığı ve üyeliğinin işverene bildirilip bildirilmediği araştırılarak, oluşacak sonuca göre davacının toplu ... sözleşmesinden yararlanma şartlarını taşıyıp taşımadığının belirlenmesi, taşıdığı takdirde hangi tarihten itibaren toplu ... sözleşmesinden yararlanması gerektiğinin belirlenmesi, toplu ... sözleşmelerinin dosyaya kazandırılması, bir işçinin aynı anda iki ayrı toplu ... sözleşmesinden yararlandırılması mümkün olmadığından davacının iki toplu ... sözleşmesinden birinin uygulanmasını istemekte seçim hakkına sahip olduğu kabul edilerek ancak aynı anda iki toplu ... sözleşmesinden yararlanamayacağı da dikkate alınarak, davacının yararlanmakta olduğu toplu ... sözleşmesine göre yapılan ödemelerin mahsubu suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği, davalının temyiz aşamasında sunduğu ödeme belgeleri incelenerek davacının toplu ... sözleşmesinden ... alacaklarının ödenip ödenmediğinin açıklığa kavuşturulması gerektiği ve davacının ... bünyesindeki çalışması 01.08.2013 tarihinde sona erdiğinden bu tarihten sonraki döneme ilişkin alacaklarından davalı ...’ın sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmında belirtilen eksikliklerin tamamlanarak bilirkişi raporu aldırıldığı, davacının 26.01.2012 tarihinde sendikaya üye olduğu ve üyeliğinin davalı işverene 07.02.2012 tarihinde bildirildiği, davacının 01.03.2011-28.02.2013 yürürlük dönemli 14. Dönem Toplu ... Sözleşmesinden 07.02.2012 tarihinden, 01.03.2013-28.02.2015 yürürlük dönemli 15. Dönem Toplu ... Sözleşmesi'nden yürürlük başlangıç tarihinden itibaren yararlanabileceği, davalının temyiz aşamasında sunduğu ödeme belgeleri davacının Beda Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hiz. A.Ş (BEDA Şirketi) bünyesinde geçen çalışmalarına ilişkin olduğundan ve bozma ilamında açıkça ... döneminde çalışmanın sona ermesinden sonraki döneme ilişkin alacaklardan davalının sorumlu tutulmaması belirtildiğinden ödeme belgelerinin dikkate alınmasının mümkün olmadığı yine aynı gerekçeyle 2013 Ekim ayından sonraki döneme ait hesaplanan cumartesi çalışma zammı alacağının reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının 31.07.2013 tarihinde ... sözleşmesinin feshedilmediğini, 01.08.2013 tarihinde BEDA Şirketi bünyesinde çalışmaya devam ettiğini, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından verilen yüzlerce karar olmasına rağmen, birebir emsal geçen davalar göz ardı edilerek ...'ın 01.08.2013 tarihinden sonraki dönemden sorumlu olmamasının kabul edilemeyeceğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının alt işveren işçisi olarak çalıştığından davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmayacağını, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, alt işveren şirketlerle arada muvazaa olmadığından davacının toplu ... sözleşmesi hükümlerinden faydalanamayacağını, vardiya tazminatı ve ikramiye alacağının ispatlanamadığını, devlet memurlarına ödenen ... güçlüğü tazminatının davacıya ödenemeyeceğini, elektrik yardımı alacağının da davacı tarafça ispatlanamadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyetine ve kapsamına göre taraflar arasında davacının asıl işverenin taraf olduğu toplu ... sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağı, yararlanabilir ise hangi tarihten itibaren yararlanabileceği, ... güçlüğü tazminatı, ikramiye alacağı, elektrik yardımı alacağına davacının hak kazanıp kazanamadığı ve davalı ...'ın alacaklardan sorumlu olduğu dönem konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 ... maddesi.
2. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ... Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi.
3. 4857 sayılı ... Kanunu’nun 2 nci maddesi.
4. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi.
5. Dairemizin 14.12.2022 tarihli ve 2022/16498 Esas, 2022/16753 Karar sayılı ilâmında usuli kazanılmış hak ilkesi şu şekilde açıklanmıştır:
"...
3. Bilindiği üzere 6100 sayılı Kanun'da usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
4. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı karar). Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı karar).
..."
6. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara Mahkemece uyulmasına karar verilmesi hâlinde dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.
2. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta, davacının davalı ... ile hizmet alım sözleşmesi bağıtlayan değişen alt işverenler bünyesinde çalıştığı, ...’ın özelleştirilmesi sonucunda davalı ... yerinden 31.07.2013 tarihinde çıkışının yapılarak davacının aynı işyerindeki çalışmasına dava dışı BEDA bünyesinde 01.08.2013 tarihi itibarı ile devam ettiği uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece, ... ile alt işverenler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu sonucuna varılarak buna göre davacının ... itibaren ... işçisi ile aynı haklardan yararlanması gerektiği sonucuna varılarak davacının asıl işverene ait işyerinde uygulanan toplu ... sözleşmesinden sendika üyeliğinin davalı işverene bildirildiği 07.02.2012 tarihinden itibaren yararlandırılması da isabetli olmuştur.
3. Yukarıda ki paragrafta açıklandığı üzere davacının davalı ... bünyesindeki çalışmasının muvazaalı olduğu ve bu ... yerinde ki ... sözleşmesi feshedilmeyerek özelleştirme sonrasında 01.08.2013 tarihinden itibaren dava dışı BEDA Şirketi bünyesinde aynı sözleşme kapsamında aynı işi yapmaya devam ettiği, ...'ın özelleştirme öncesi alt işverenlerle olan hizmet alım sözleşmelerine son verilmişse de, daha sonrasında aynı işlerin ...'ın %100 hissesine sahip dava dışı BEDA Şirketi tarafından görülmeye devam olunduğu hususu değerlendirilmeyerek davalının sorumlu olduğu dönemin hatalı tespit edilmesi nedeniyle bozma ilâmının maddi hataya dayalı olduğunun kabulü gerekir.
4. Maddi hataya dayalı bozma ilâmına uyulması hâlinde dahi diğer taraf yararına usuli kazanılmış hak doğmayacağından Yargıtayın maddi hataya dayalı kararından dönülmesi mümkündür. İlâmın İlgili Hukuk kısmının (6) numaralı paragrafında belirtildiği üzere, Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara Mahkemece uyulmasına karar verilmesi usuli kazanılmış hak oluşturmaz.
5. Bu itibarla davacının 01.08.2013 tarihi itibari ile dava dışı BEDA Şirketi bünyesinde devam eden çalışması yönünden de davalı ...'ın dava konusu işçilik alacaklarından sorumluluğunun bulunduğu kabul edilerek hüküm kurulması gerekirken maddi hataya dayalı bozma ilamına uyularak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgilisine iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.