"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davalı Tasfiye Hâlinde Maya Turistik Eşya ve Kuyumculuk Ticaret Anonim Şirketi yönünden davanın kabulüne, diğer davalı ... yönünden ise davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı Tasfiye Hâlinde Maya Turistik Eşya ve Kuyumculuk Ticaret Anonim Şirketi ve katılma yolu ile davacı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı katılma yolu ile davacı vekili ve davalı Tasfiye Hâlinde Maya Turistik Eşya ve Kuyumculuk Ticaret Anonim Şirketi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.
Davalı Tasfiye Hâlinde Maya Turistik Eşya ve Kuyumculuk Ticaret Anonim Şirketi vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Mayıs 2000-Kasım 2017 tarihleri arasında davalı işyerinde kuyumcu, satış personeli olarak çalıştığını, Mayıs 2000-Haziran 2004 tarihleri arasında yarım gün kısmi zamanlı bu tarihten sonra ise tam zamanlı çalıştığını, davacının çalışmasının feshe kadar aralıksız sürdüğünü, Mayıs 2000-Ocak 2003 tarihleri arasındaki kısmi zamanlı çalışmasının Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) bildirilmediğini, 2004 yılı Haziran ayında tam zamanlı çalışmaya geçmesine rağmen bu sürelerin de kısmi zamanlı olarak bildirildiğini, davacının ücretlerinin zamanında ve tam olarak ödenmediğini, 2017 yılı Eylül, Ekim ve Kasım aylarına ait ücretinin ödenmediğini, davacının ücretinin aylık net 3.000,00 TL olduğunu, 1 Ocak dışında ... bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ve ücretinin ödenmediğini, davacının son 5 yıldır yıllık izinlerini kullanamadığını, bu nedenlerle davacının ... sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, çalışma 09.00-18.00 saatleri arası olarak görünse de saat 20.00’ye kadar çalışmasının sürdüğünü ileri sürerek kıdem tazminatı, ücret, yıllık ücretli izin, fazla çalışma ve ... bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar; cevap dilekçesi sunmamışlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı Şirket çalışanı olan davacının işçilik hak ve alacaklarından davalı gerçek kişinin sorumluluğu bulunmadığı, SGK kayıtlarında davacı işçinin 02.01.2003-30.11.2017 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı, her ne kadar davacı tarafça Mayıs 2000 tarihinde işe başladığı iddia edilmiş ise de davacı işçinin 2000 yılında işe başladığı ispat edilemediğinden SGK kayıtlarına itibar edilerek davacı işçinin 02.01.2003-30.11.2017 tarihleri arasında 14 yıl, 10 ay, 28 gün hizmet süresi bulunduğunun anlaşıldığı, dinlenen davacı tanıkları ve emsal ücret araştırması neticesi davacı işçinin ücretinin net 3.000,00 TL olduğu, davalı vekiline bilirkişi raporunun 26.02.2019 tarihinde tebliğ edildiği ve davalılar vekili tarafından 18.03.2019 tarihinde iki haftalık itiraz süresi geçtikten sonra dilekçe sunulduğu anlaşıldığından bilirkişi raporunda hizmet süresi yanlış hesaplanmakla birlikte yapılan hesaplamalar gereği karar verilmesi gerektiği, davacı işçinin ücretinin ödendiğini ispat yükü davalı işverene ait olup davalı tarafça herhangi bir delil sunulmadığından davacı işçinin 2017 Eylül, Ekim ve Kasım aylarına ilişkin ücret alacağı bulunduğu, yıllık izinlerini kullandığına ilişkin davalı tarafça herhangi bir delil sunulmadığından davacı işçinin çalıştığı süre boyunca toplam 112 gün izin hakkı bulunduğu, fazla çalışma yaptığı ve ... bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı tanık beyanı ile ispatlandığından bilirkişi raporunda hesaplanan miktar üzerinden %30 indirim yapıldığı gerekçesiyle davalı Şirket yönünden davanın kabulüne, diğer davalı gerçek kişi yönünden ise davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Tasfiye Hâlinde Maya Turistik Eşya ve Kuyumculuk Ticaret Anonim Şirketi vekili ve katılma yolu ile davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili; davacının hizmet süresi 2000 yılının Mayıs ayında başlamasına rağmen gerekçede 02.01.2003 tarihi olarak belirtilmesinin hatalı olduğunu, davalı gerçek kişi hakkında açılan davanın husumetten reddinin hatalı olduğunu, mal kaçırmak amaçlı davalı Şirket üzerinde malvarlığı bulunmadığını, diğer davalı gerçek kişi üzerinde ise birçok malvarlığı bulunduğunu, tüzel kişilik perdesinin aralanması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı Tasfiye Hâlinde Maya Turistik Eşya ve Kuyumculuk Ticaret Anonim Şirketi vekili; davacının hizmet süresi başlangıcının hatalı bilirkişi raporuna göre 2000 yılının Mayıs ayı olarak kabul edildiğini, ücretinin tanık beyanlarına göre fahiş belirlendiğini, tanıkları dinlenmeden karar verildiğini, davacı tanık beyanlarına göre fazla çalışma hesaplanmasının hatalı olduğunu, davacının Viyana'da akrabalarının bulunduğunu, her yıl buraya gittiğini, beş yıl boyunca yıllık izin kullanmadığının kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince SGK kayıtlarında davacı işçinin 02.01.2003-30.11.2017 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının tespit edildiği, davacı tarafça 2000 yılının Mayıs ayında işe başladığı iddiasının ispat edilemediği, davacı işçinin 02.01.2003-30.11.2017 tarihleri arasında 14 yıl, 10 ay, 28 gün hizmet süresi bulunduğu kabul edilip kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla çalışma, ... bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden, davacı işçinin 2000 yılının Mayıs ayında işe başladığı kabulüne göre hesaplama yapılmış ise de, davalı vekiline bilirkişi raporunun 26.02.2019 tarihinde tebliğ edildiği ve davalılar vekilince 18.03.2019 tarihinde iki haftalık itiraz süresi geçtikten sonra dilekçe sunulduğu, bilirkişi raporunda hizmet süresi yanlış hesaplanmakla birlikte yapılan bu hesaplama gereği karar verildiği belirtilmiş ise de davacı tanık beyanları dikkate alındığında, davacının 2000 yılının Mayıs ayında işe başladığının kabulünün gerektiği, İlk Derece Mahkemesince netice olarak doğru karar verildiği anlaşıldığından gerekçenin düzeltilmesiyle yetinildiği, davacının aylık net 3.000,00 TL karşılığı çalıştığını iddiasının davacı tanıkları ve emsal ücret araştırmasıyla doğrulandığı, davalı tarafça süresinde cevap dilekçesi verilmediğinden tanıklarının dinlenmesi imkân bulunmadığı, davacının çalışma gün ve saatlerine ilişkin yazılı delil sunulmadığından tanık beyanlarına göre değerlendirme yapılabileceği, davacının talebi ve tanık beyanları dikkate alınarak yapılan fazla çalışma hesabının dosya kapsamına uygun olduğu, davacının davalı işyerindeki toplam çalışma süresi ve talebine göre yıllık izin alacağının belirlendiği, davalı gerçek kişi hakkındaki açılan davanın husumetten ret kararının dosya kapsamına uygun olduğu gerekçeleri ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde katılma yolu ile davacı vekili ve davalı Tasfiye Hâlinde Maya Turistik Eşya ve Kuyumculuk Ticaret Anonim Şirketi vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; davalı gerçek kişi hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddinin hatalı olduğunu, davalılar arasındaki tüzel kişilik perdesinin aralanması gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Tasfiye Hâlinde Maya Turistik Eşya ve Kuyumculuk Ticaret Anonim Şirketi vekili; davacının ücretinin ve çalışma süresinin hatalı belirlendiğini, davacı tanıklarının beyanının dikkate alınmasının yerinde olmadığını, davacının yıllık izin alacağının bulunmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince tesis edilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesine uygun olup olmadığı noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun'un "Kanun yolları" başlıklı sekizinci kısmının istinafa ilişkin birinci bölümünde yer alan “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353 üncü maddesi şöyledir:
“(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, karar verilmiş olması.
6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir.”
2. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. İlk Derece Mahkemesince, SGK kayıtlarına göre davacı işçinin 02.01.2003-30.11.2017 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı, davacı tarafça 2000 yılının Mayıs ayında işe başladığı iddiasının ispat edilemediği, buna göre işçinin 02.01.2003-30.11.2017 tarihleri arasında 14 yıl, 10 ay, 28 gün hizmet süresi bulunduğu, bilirkişi raporunda hizmet süresinin başlangıcının hatalı şekilde 2000 yılının Mayıs ayı olarak kabul edildiği; ancak davalı vekilince iki haftalık itiraz süresi geçtikten sonra itiraz edildiğinden bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi gerektiği kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesince ise davacı tanık beyanları dikkate alındığında davacının 2000 yılının Mayıs ayında işe başladığının kabul edilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi gerekçesinin yerinde olmadığı ancak sonuç olarak doğru karar verildiği açıklanarak gerekçenin düzeltilmesiyle yetinildiği belirtilmiş; ancak hüküm fıkrasında İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
3. Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda açıklandığı şekilde karar verilmiş ise de bu karar 6100 sayılı Kanun'un atıfta bulunulan 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1), (2) ve (3) üncü alt bentlerine uygun değildir. Kanun'un ilgili hükmünde bölge adliye mahkemesinin verebileceği karar türleri açıklanmış olup bu hâller arasında ilk derece mahkemesi hükmüne ekleme yapmak seçeneği yer almamaktadır. Bölge adliye mahkemesi, incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu sonucuna vardığı takdirde başvurunun esastan reddine; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında ya da yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında karar verebilir.
4. Dosyanın incelenmesinde; Bölge Adliye Mahkemesince bir taraftan taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, diğer taraftan İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirildiği görülmektedir. 6100 sayılı Kanun'da buna cevaz veren bir düzenleme mevcut değildir. Bir diğer ifade ile bir defa başvurunun esastan reddine karar verildiğinde, artık İlk Derece Mahkemesi hükmüne müdahâle anlamına gelecek herhangi bir ekleme yahut düzeltme yapılmasına imkân bulunmamaktadır. Aksine Kanun'un ilgili hükmünde yer alan "Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir" şeklindeki kural gereği Bölge Adliye Mahkemesi böyle bir hâlde ancak düzelterek yeniden esas hakkında karar verebilir. İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılmadan mevcut kararın gerekçesinde değişiklik yapılması, açıklanan Kanun hükümlerine açıkça aykırıdır. Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı geretirmiştir.
5. Diğer yandan Bölge Adliye Mahkemesince, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun sadece davalılardan Tasfiye Hâlinde Maya Turistik Eşya ve Kuyumculuk Ticaret Anonim Şirketi bakımından olduğu, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesi kararının davalılardan Tasfiye Hâlinde Maya Turistik Eşya ve Kuyumculuk Ticaret Anonim Şirketi ve katılma yoluyla davacı tarafından istinaf edildiği gözetilmeden taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olması da doğru bulunmamıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davacı ve davalı Tasfiye Hâlinde Maya Turistik Eşya ve Kuyumculuk Ticaret Anonim Şirketi vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.