Logo

9. Hukuk Dairesi2023/8678 E. 2023/8065 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davada, davalı tarafından cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülen zamanaşımı def'inin geçerliliği, davacının ücret miktarı ve buna bağlı olarak hükmedilen alacak ve vekâlet ücreti miktarlarının doğruluğu tartışmalıdır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, davacının ücretini belirlerken dosya kapsamını, tanık beyanlarını ve emsal ücretleri değerlendirerek uyuşmazlık konusu alacakları hesaplaması ve zamanaşımı def'inin cevap dilekçesinin ıslahıyla ileri sürülmesinde bir sakınca bulunmaması gözetilerek davacı vekilinin temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesinin 27.12.2019 tarihli ve 2018/178 Esas, 2019/779 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2020 tarihli ve 2020/761 Esas, 2020/1227 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince kaldırma kararı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince 11.01.2023 tarihli ek karar ile davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.

Ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, davalı vekilinin ek karara ilişkin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Temyiz istemi, temyiz konusu miktar veya değerin kesinlik sınırının altında olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin 11.01.2023 tarihli ek kararına ilişkindir.

Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 105.554,22 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır.

Temyiz isteminin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek karar yukarıda anılan Kanun hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu ek kararın onanması gerekir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından da temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda asıl karara yönelik temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının tır şoförü olarak şehirler arası çalıştığını, net 3.500,00 TL aylık ücretle çalıştığını, bu miktarın bir kısmının bankadan kalanın ise elden ödendiğini, ... sözleşmesinin haksız nedenle feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, ... ... ve genel tatil, yıllık izin ücret alacakları ile asgari geçim indirimi alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının brüt 2.029,00 TL ücret ile çalıştığını, davacının ... sözleşmesini kendisinin feshetmesine rağmen kıdem ve ihbar tazminatının ödendiğini, fazla çalışması bulunmadığını, haftada 1 ... dinlendiğini, ... ... ve genel tatil günlerinde çalışmasının bulunmadığını, izinlerinin tamamını kullandığını ve bordrolarda gözüktüğü üzere asgari geçim indirim alacağının da ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının ... sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin işverence ispatlanamadığı, dosya kapsamı ve emsal ücret verilerine göre brüt 3.834,385 TL ücretle çalıştığı kanaatine varıldığı, takograf kayıtlarına, kayıt olmayan dönem yönünden ise tanık beyanlarına göre hesaplama yapıldığı, davacı asılın yıllık izin yönünden dinlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; usulüne uygun cevap dilekçesinin ıslahı bulunmadığından zamanaşımı def'inin dikkate alınmaması gerektiğini, yapılmamış bir hukuki işlemin ıslahla düzeltilemeyeceğini, dosya kapsamına ve tanık beyanlarına göre davacının net 3.500,00 TL ve üzerinde ücret aldığının ... olduğunu, davacının düşük ücretle çalıştığı tespit edildiği için tüm alacakların hak ettiğinden daha düşük miktarda kabul edildiğini, indirim nedeni ile vekâlet ücretine hükmedilmeyeceği ilkesinin de ihlal edildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davanın belirsiz alacak olarak açılamayacağını, davacının ücretinin brüt 2.029,00 TL olarak kabulü gerektiğini, ücretlerinin banka üzerinden ödendiğini, giydirilmiş ücret hesabının hatalı yapıldığını, takograf kayıtlarının davacıya ait olup olmadığı hususunun incelenmediğini, davacı tanık beyanlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, puantajlarda incelenerek yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, yıllık izin ücretinin hatalı hesaplandığını, alacaklara uygulanan faiz oranının hatalı olduğunu, davalı taraf lehine eksik vekâlet ücretine hükmedildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kısmi dava olarak açıldığı ve kısmi dava olarak görüldüğü, davacı işçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı ..., emsal ücret araştırması, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte dikkate alındığında; İlk Derece Mahkemesince davacının son aylık ücret miktarının net 3.000,00 TL (brüt 3.834,38 TL) olduğunun kabul edilmesinin yerinde olduğu, takograf kayıtlarının olduğu dönemler bakımından günlük giriş çıkışlara dair kayıtlarda gözetilerek bu kayıtlara göre, kayıt olmayan dönemler bakımından ise davacı tanıkları davacı ile menfaat birliği içinde olduğundan davalı tanıklarının anlatımlarına göre hesaplamaların yapılmış olup, denetime elverişli ve davacının yaptığı işin niteliği gözetilerek yapılan hesaplamalara itibarla söz konusu taleplerin kabulünün yerinde olduğu ve davalı tarafın cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürdüğü zamanaşımı def'inin dikkate alınmasında isabetsizlik bulunmadığı ve son olarak davacı ve davalı taraf lehine hükmedilen vekâlet ücreti miktarlarının da isabetli olup, tarafların bu yöne ilişkin itirazlarının da yerinde görülmediği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı def'inin ileri sürülmesinin usul ve kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığı, davacının ücret seviyesi ve buna bağlı olarak hüküm altına alınan alacak miktarları ile vekâlet ücretine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.

2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun 32 nci maddesi.

3. Dairemizin 27.10.2021 tarihli ve 2021/10852 Esas, 2021/15039 Karar sayılı ilâmında zamanaşımı def'ine ilişkin Dairece benimsenen ilkeler şu şekilde ifade edilmiştir:

"...

Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu 'eksik bir borç' haline dönüştürür ve 'alacağın dava edilebilme özelliği'ni ortadan kaldırır.

Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.

Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.

Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan ... için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.

Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.

...

Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.

Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.....2011 ... 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.). ..."

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer ... sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Bölge Adliye Mahkemesince verilen 11.01.2023 tarihli ek kararın ONANMASINA,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.