"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2321 E., 2022/2248 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. ... Mahkemesi
SAYISI : 2021/471 E., 2022/253 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 12.07.2021 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi gereğince ortadan kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.09.2023 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat Mediha Gizem Tekiner geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşma son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait işyerinde 15.08.2018-31.05.2020 dönemi için imzalanan teknik sözleşmesi kapsamında sportif direktör olarak çalıştığını, sözleşme başlangıç tarihi itibarı ile sportif direktör olarak çalıştığını, davalı Kulüp tarafından davacının sözleşmesinin haklı bir sebep olmaksızın feshedildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin belirli süreli olduğunu, davacının teknik adam olmayıp sportif direktör olması sebebiyle 4857 sayılı ... Kanunu (4857 sayılı Kanun) kapsamında görevli mahkemenin ... mahkemeleri olduğunu, sportif direktörün teknik kadro ve yönetim arasındaki köprü konumunda bulunduğunu ve futbolcuların özel sorunları da dâhil her konuda onlara destek olan kulübün futbolcu transferlerinde gerekli araştırma ve çalışmaları yürüten kişi olduğunu, 15.08.2018- 31.05.2020 dönemine ilişkin sözleşme kapsamına göre her ay için net 40.000,00 TL ücret karşılığı anlaşıldığını, davalı işverenin haksız feshi sebebiyle 23.10.2018 tarihine kadar Ağustos ayı ücretinin 19.999,99 TL, Eylül ayı ücretinin 40.000,00 TL ve Ekim ayı ücretinin 30.666,66 TL olmak üzere 90.666,66 TL bedele hak kazandığını, davalı işverenin bu tutardan 2 aylık kısmının 80.000,00 TL olarak ödendiğini ve bakiye 10.666,66 TL'nin ise ödenmediğini, belirli süreli sözleşmenin işveren tarafından haksız feshi sebebiyle bakiye süre ücretinin ise 2018-2019-2020 yıllarına ait olmak üzere net 1.009.333,33 TL'nin ise tazminat olarak ödenmesi gerektiğini belirterek bakiye ücret ve ücret alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının teknik adam sözleşmesi kapsamında davalı işyerinde çalıştığını, 5894 sayılı ... Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun'un (5894 sayılı Kanun) 5 inci maddesi kapsamında kulüpler ile teknik adamlar arasındaki sözleşmesel uyuşmazlıkları inceleyerek karara bağlayan ... kurumun Uyuşmazlık ... Kurulu olduğunu, bu sebeple mahkemenin görevli olmadığını, davacının teknik adam olduğunun lisansı ile sabit olduğunu, sportif direktör ile teknik adam lisansının farklı olduğunu, ... Futbol Federasyonu (TFF) sitesinde davacının teknik adam olarak tescil edildiği uyuşmazlık dışı olup teknik adam olarak çalışan davacının antremanlara katılımının zorunlu olduğunu, sözleşmenin özel hükümler bölümünde takıma antreman yaptıracağı, kulüp başkanına bilgi vereceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme hükmüne göre Kulübün izni olmaksızın sürekli 3 gün veya bir sezon içerisinde toplam 10 gün veya daha fazla bir müddetle kulübü ile fiilen irtibatı kesilmiş olduğunun noter aracılığıyla tespiti hâlinde derhal fesih hakkının bulunduğunu, bu kapsamda Noter tarafından 11.10.2018 tarihinden 18.10.2018 tarihine kadar aralıksız bütün günler antremanlara katılmadığının tespit edildiğini, istirahat raporlarının 5 gün içinde Kulübe ve TFF'ye bildirilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 5894 sayılı Kanun'un, Uyuşmazlık ... Kurulu'na ilişkin 5 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve anılan Kurulun bu Kanun'dan doğan ihtilaflarda karar vermeye münhasıran yetkili kılınmasına ilişkin 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının mevcut olduğu, ancak münhasır yetkiye ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesinin 18.01.2018 günlü 2017/136 Esas, 2018/7 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği ve bu kararın 02.03.2018 gününde Resmî Gazete'de yayımlanarak 1 yıl sonra yürürlüğe girmesinin kararlaştırıldığını, her ne kadar dava 25.12.2018 tarihinde, yani anılan iptal kararının yürürlüğe girmesine 2 ay 8 gün kala açılmış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.10.2019 tarihli ve 2017/8-1671 Esas 2019/973 Karar sayılı, 04.03.2020 tarihli ve 2017/8-1670 Esas, 2020/242 Karar sayılı ilâmları ile Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 20.02.2020 tarihli ve 2019/7264 Esas, 2020/3194 Karar sayılı ilâmı dikkate alınarak davanın konusunun, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralının istisnalarından olduğu, iptal gerekçelerinden birinin Anayasa'nın 59 uncu maddesine dayandığı ve anılan maddeye göre ancak spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin olarak zorunlu tahkim düzenlemesi yapılabileceği, dava konusunun ise bu kapsamda olmadığı ve neticeten dava konusu olayın artık zorunlu değil, ihtiyari tahkime tâbi olduğunun kabul edilmesi gerektiği, ihtiyari tahkim şartının ise ... mahkemelerinin yetki ve görevini kaldıramayacağı, davacının 4857 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamındaki istisnalardan da olmadığı, anılan açıklamalar kapsamında Mahkemenin davaya bakmakta yetkili ve görevli kabul edildiği, davacı tarafın davalı spor kulübünde sportif direktör olarak görevlendirildiğini ileri sürdüğü, davalı taraf her ne kadar davacının teknik adam olduğunu savunmuş ve celbedilen TFF sözleşmesinin "Teknik Adam Sözleşmesi" olduğu görülmüş ise de; dosyaya sunulan davalı tarafın resmî internet sitesindeki açıklamalar ile basın açılamaları ve davacı ile davalı kulübün başkanı arasındaki sosyal medya yazışmalarından, ayrıca dinlenen davalı tanıklarının beyanlarından; davacının eylemli olarak sportif direktör olarak görevlendirildiği, davacıyı fiilî istihdam şeklinin sportif direktör olduğunun anlaşılması karşısında artık teknik adamların tâbi olduğu kayıtlara tâbi olmadığını, düzenlenen antreman takvimine göre sporcuları müsabakaya hazırlamasının ve her antreman gününde antreman sahasında bulunmasının beklenemeyeceği; kaldı ki sunulan sağlık raporuna karşı hastaneye müracaat ya da sahtelik sebebiyle ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunulduğuna ilişkin dosyaya herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, ayrıca noter ihtarnamesinden 1 gün önce 22.10.2018 tarihinde davalı Kulübün resmî internet sitesinden, "Sportif direktörümüz ... ile yollarımızı ayırmış bulunmaktayız..." şeklinde açıklama yapıldığı, işten ayrılış bildiriminin 12.11.2018 tarihinde "Kod:03-istifa" açıklaması ile yapıldığı ve dayanılan fesih sebebi sonradan değiştirilerek çelişkili davranıldığı, ... sözleşmesinin feshinde haklı sebep bulunmadığı, incelenen TFF tip sözleşmesinde 2018-2019 sezonu için 10 ay üzerinden aylık net 40.000,00 TL ve 2019-2020 sezonu için aylık net 60.000,00 TL ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ancak 2018 Ağustos ayına ilişkin olarak aylığın yarısının talep edildiği, taleple bağlı kalınarak ilk sezon için 9,5 ay dikkate alınarak hesaplama yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemenin bu davada görevli olmadığını, uyuşmazlığın TFF Uyuşmazlık ... Kurulunca çözümlenmesi gerektiğini, görev yönünden davanın reddi gerekirken esasa yönelik karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı ile müvekkili arasındaki sözleşmenin teknik adam sözleşmesi olduğunu, taraflar arasında bir ... sözleşmesi bulunmadığını, davalı Kulüp tarafından yapılan fesih işleminin ... taraflı haklı fesih olduğunu, davacının kulüpte olmadığı günlere dair tutanakların tutulduğunu, davacının bunlara karşı sonradan hazırlanan geçerliliği olmayan raporlar sunduğunu, davacının sportif direktör olup olmadığı hususunun TFF'ye sorulması gerektiğini, Mahkemece bu konuda yeterli araştırma yapılmadığını, Mahkemece hükmedilen tazminattan %90 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve emsal yargıtay kararları gereğince Mahkemenin görevli olduğu, davalı taraf feshin haklı sebeple yapıldığını iddia ederek devamsızlık tutanaklarını sunmuş ise de dosya kapsamındaki belgelerden davacının 09.10.2018 tarihinden itibaren 15 gün süreyle raporlu olduğunun anlaşıldığı, kaldı ki kulüp başkanının mesajında davacıya kendisi gittiği zaman ...'ya gideceği, onunla beraber hareket edeceği ve işleri ...'dan yürütecekleri yönünde talimat verdiğinin görüldüğü, ayrıca işten ayrılış bildirgesinde ayrılış kodu 03 olarak bildirilerek de davalının çelişkiye düştüğü, bu nedenlerle ... sözleşmesinin işverence feshedildiğine yönelik kabulün yerinde olduğu, her ne kadar taraflar arasındaki sözleşme teknik adam sözleşmesi olarak düzenlenmiş ise de dosya kapsamındaki sosyal medya paylaşımlarından ve tanık beyanlarından davacının sportif direktör olarak çalıştığı anlaşıldığından Mahkemece davacının sportif direktör olarak çalıştığının kabulünün de yerinde olduğu, ücretin ödendiğinin ispat külfeti işveren üzerinde olmasına rağmen işverence imzalı bordro veya banka kaydı gibi bir belgeyle ücretin ödediği ispatlanamadığından ücret alacağının hüküm altına alınmasında isabetsizlik olmadığı, Mahkemece feshin gerçekleştiği 23.10.2018 tarihi ile sözleşmede belirtilen sürenin sonu olan 31.05.2020 tarihi arasındaki süre için bakiye süre ücreti alacağının hesaplandığı, fesihten sonra davacının çalışarak elde ettiği toplam 14.163,00 TL kazancın bakiye süre ücretinden mahsup edilerek indirim yapılmadan 875.173,33 TL bakiye süre ücretin hesaplandığı, Mahkemece yapılan hesaplamada bakiye süre ücretinden doğan tazminattan 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu (6098 sayılı Kanun) 438 inci maddenin ikinci fıkrasına göre indirilmesi gereken tutarların da indirildiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması talebiyle kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, mahkemenin görevi, tahkim itirazı, ... sözleşmesinin feshi ve bu bağlamda davacının bakiye ücret alacağı tutarında tazminata hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 5894 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Uyuşmazlık ... Kurulu Talimatı.
4. 6098 sayılı Kanun'nun 438 inci maddesinin ikinci fıkrası.
5. Anayasa Mahkemesinin 18.01.2018 tarihli 2017/136 Esas 2018/7 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Zorunlu tahkimin, 5894 sayılı Kanun kapsamında olan kişiler bakımından geçerli olduğu muhakkaktır. Somut olayda ise dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler, davacının görev yaptığı tarihlerde davalı spor kulübünün bir teknik direktörünün bulunması, davalı Kulübün sosyal medya paylaşımları ile davacı ve davalı tanık anlatımları hep birlikte değerlendirildiğinde, davacının davalı Kulüpte fiilen sportif direktör olarak görev yaptığı, bu nedenle 5894 sayılı Kanun kapsamında çalışan olmadığı anlaşılmakta olup bu sebeple ... mahkemesinin görevli olduğunun kabulü yerindedir.
3. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesinin yukarı belirtilen 5894 sayılı Kanun'un ilgili hükmüne ilişkin iptal kararının 1 yıl sonra yürürlüğe girmesinin kararlaştırıldığı ve davanın iptal kararının yürürlüğe girmesinden önce açıldığı sabittir. Bu hâlde Anayasa Mahkemesince iptal kararının yürürlüğe girmesi için bir süre öngörüldüğü durumlarda, belirtilen süre içinde iptal edilen hükmün yürürlükte olduğu ve bu hükme göre değerlendirme yapılması gerektiği açıktır.
4.Mahkeme kararında, somut olayda emsal birtakım kararlara yer verilerek Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralının istisnasının söz konusu olduğunun belirtilmesi hatalı ise de kararda aynı zamanda davacının davalı Kulüpte fiilen sportif direktör olarak görev yaptığı, bu sebeple 5894 sayılı Kanun kapsamında çalışan olmadığı ve ... mahkemesinin görevli olduğu da ifade edildiğinden karar sonucu itibarıyla yerinde görülmüştür.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücreti ile aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.