Logo

9. Hukuk Dairesi2023/8978 E. 2023/12360 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İşçinin yurt içi ve yurt dışı çalışma sürelerine ilişkin kıdem, ihbar, fazla mesai, hafta tatili, dini ve milli bayram ücreti alacaklarının hesaplanması ve ödenip ödenmediği ile davalı şirketlerin bu alacaklardan sorumluluk derecesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının yurt dışı çalışma dönemine ilişkin alacakları için tarafların sözleşme ile Rusya Federasyonu hukukunu seçmiş olmaları, yurt içi çalışma dönemi için ise fazla mesai alacağının hesabında başka bir dava dosyasındaki fazla çalışma süresinin hatalı olarak esas alınması ve tanık beyanlarındaki çelişkiler gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/496 E., 2023/340 K.

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 9. ... Mahkemesi

SAYISI : 2017/351 E., 2020/606 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalılar ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ ve ... İnşaat San. Tic. AŞ vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalılar ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ ve ... İnşaat San. Tic. AŞ vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı ve davalılar ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ ve ... İnşaat San. Tic. AŞ vekillerince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.09.2023 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalılar vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 05.10.2011-01.04.2017 tarihleri arasında, davalı Şirketlerden ... İnş. San. Tic. AŞ nezdinde elektrik formeni olarak çalıştığını, 12.03.2014 tarihinde bu firma tarafından üstlenilen Sn.... yüksek hızlı batı çevre yolu inşaatında işinde çalışmak üzere Rusya'ya götürüldüğünü, fesih tarihine kadar çalıştığını, ...'deki çalışma döneminde haftanın 7 günü 07.00-18.00 saatleri arasında, Rusya'daki çalışma döneminde ise haftanın 7 günü 08.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını, her iki ülkede de ... bayram genel tatil günlerinde çalıştığını, yıllık ücretli izin kullandırılmadığını, ...'de sigorta bildirimlerinin gerçek ücretine göre yapıldığını, Rusya'da ise aylık net 2.250,00 Euro ücret aldığını, 2.000,00 Euro kadarının banka kanalıyla, 250,00 Euro kadarının ise Rusya'daki bir banka hesabına yatırıldığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili ile ... bayram ve genel tatil alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ...-... İnşaat AŞ vekili cevap dilekçesinde; davacıyla aralarında hukuki ilişki bulunmadığını, davacının ... ...-... ... İnş. AŞ tarafından yürütülen işte çalıştırıldığını, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... ...-... ... İnşaat AŞ (yeni ünvanı ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ) vekili cevap dilekçesinde; davalı Şirket tarafından davacıya Rusya’da çalıştığı dönemde hak kazandığı her türlü alacak kalemlerinin ödendiğini, davada Rusya hukukunun uygulanması gerektiğini, ... sözleşmesinin davacının talebi üzerine ikale ile sona erdirildiğini, ihbar tazminatına hak kazanmadığını, kıdem tazminatının ödendiğini, yıllık izin ve ücret alacaklarının ödendiğini, davacının elden yapılan ödeme ile birlikte 2.000,00 Euro ücret aldığını, bordrolarda fazla çalışma tahakkuku yapıldığını ve "ek mesai" adı altında ödendiğini, bordroların imzalı olduğunu, ... bayram ve genel tatil ve hafta tatili çalışmaları karşılığı ücretlerinin de "ek tatil günleri ödemesi" adı altında tahakkuk ettirildiğini ve ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

3. Davalı ... İnşaat San. ve Tic. AŞ vekili cevap dilekçesinde; davacının 05.10.2011-25.02.2014 tarihleri arasında çalıştığını, hak kazandığı tüm ücretlerinin ödendiğini, 25.02.2014 tarihi itibarıyla kıdem tazminatının eksiksiz ödendiğini, ödemenin net 8.991,70 TL olduğunu, 25.02.2014 tarihinden sonra Rusya'da çalışmak üzere davacıyla dava dışı ... ...-... ... İnş. AŞ arasında ... sözleşmesi imzalandığını, davalı Şirketin bu dönemden sorumluluğu bulunmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 05.10.2011-25.02.2014 tarihleri arasında 2 yıl, 4 ay, 21 gün ve 22.04.2014-16.03.2017 tarihleri arasında 2 yıl, 10 ay, 23 gün olmak üzere toplam davalılar nezdinde 5 yıl, 3 ay, 10 gün ... sözleşmesi ile en son aylık net 2.000,00 Euro ücretle çalıştığı, davacının yurt içi hizmetinin ... İnşaat San. Tic. AŞ nezdinde geçtiği, bu firma tarafından davacının 25.02.2014 tarihli işten çıkış bildirgesinde çıkış kodu (16) yani sözleşme sona ermeden sigortalının aynı işverene ait diğer işyerine nakli olarak bildirildiği, daha sonra davacının ... ...-... ... İnş. AŞ nezdindeki yurt dışı çalışmasının başladığı, dosyaya ... ...-... ... İnş AŞ vekilince sunulan vekâletnameden, Yönetim Kurulunda diğer davalı ... İnşaat San. Tic. AŞ'yi temsilen üye bulunduğu, her iki firmanın bağlantılı olduğu, davalılar arasındaki organik bağ göz önünde alınarak davacı alacaklarından her iki davalının sorumlu tutulduğu, davacıya kıdem tazminatının ödendiği ve bakiye kıdem tazminatı alacağının bulunmadığı, ... sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir neden olmadan ve bildirimsiz olarak feshedildiği, bu nedenle davacının ihbar tazminatının hüküm altına alındığı, davacının toplam 132 gün ...'de izinde olduğu, izin döneminde ücret tahakkukuna devam edildiği, bu nedenle davacının yıllık ücretli izin alacağı isteğinin reddine karar verildiği, davacının yurt dışı çalışması için davalı ... ...-... ... İnş. AŞ tarafından dosyaya işyeri kayıtları sunulduğu, bu kayıtlara göre davacının yurt dışı çalışmalarında çalıştığı ve ödenmeyen fazla çalışma alacağının hüküm altına alındığı, dinlenen tanık beyanlarına göre davacının ...'deki çalışması için hafta tatili alacağı bulunmadığı, davacının yurt dışı çalışmalarında çalıştığı ve ödenmeyen hafta tatili alacağının hüküm altına alındığı, dinlenen tanık beyanlarına göre davacının ...'deki çalışması için ... bayram ve genel tatil ücreti alacağı bulunmadığı, davacının yurt dışı çalışmalarında ... bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı ve ödenmeyen ... bayram ve genel tatil ücreti alacağının hüküm altına alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılar ... İçtaş İnşaat San. ve Tic. AŞ ve ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; davacının ...’deki çalışma dönemi kapsamında hafta tatili alacağının reddedilmesinin hatalı olduğunu, yine ...’deki çalışma döneminde hafta tatilindeki çalışmaları dikkate alınmadan fazla çalışma hesabı yapılmasının da hatalı olduğu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı ... İnşaat San. ve Tic. AŞ vekili; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, diğer davalı ile aralarında organik bağ varmış gibi hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacının kendi bünyelerinde 22.04.2014 tarihine kadar çalıştığını, kıdem tazminatının ödendiğini akabinde diğer davalının üstlendiği farklı bir projede 20.05.2014 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını, tüm alacaklardan diğer davalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarının hatalı olduğunu, birlikte istihdamın söz konusu olmadığını, birbirinden farklı tüzel kişiliğe sahip Şirketler olduklarını, davacının ... sözleşmesi sona erdikten sonra ibraname alındığını, kendisine ihbar öneli verildiğini, ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, hak ettiği tüm alacakların zamanında ödendiğini, fazla çalışma, hafta ve genel tatil çalışmalarının ispatı hususunda dinlenen tanıkların menfaat birlikteliği içinde olduklarını, işverene karşı açılmış davalarının bulunduğunu, davacının da o davalarda tanıklar lehine tanıklık yaptığını, faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, dava konusu alacaklara dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, hükme esas alınan raporun ilk raporla çeliştiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

3. Davalı ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ vekili; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, diğer davalı ile aralarında organik bağ varmış gibi hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacının kendi bünyelerinde 20.05.2014 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını, diğer davalı yanında ise farklı bir projede 05.10.2011-25.02.2014 tarihleri arasında çalıştığını, ihbar öneli verilerek ... sözleşmesinin feshedildiğini, kıdem tazminatının da 30.....2017 tarihinde banka hesabına yatırıldığını, diğer davalı yanında çalıştığı dönemi ilişkin tüm alacaklardan diğer davalı ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulmalarının hatalı olduğunu, birlikte istihdamın söz konusu olmadığını, birbirinden farklı tüzel kişiliğe sahip Şirketler olduklarını, davacının ... sözleşmesinin ikale ile sona erdiğini, kıdem tazminatının ödendiğini, ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, hak ettiği tüm alacakların zamanında ödendiğini, fazla çalışma, hafta tatili ve ... bayram ve genel tatil ücreti çalışmalarının ispatı hususunda dinlenen tanıkların menfaat birlikteliği içinde olduklarını, işverene karşı açılmış davalarının bulunduğunu, davacının da o davalarda tanıklar lehine tanıklık yaptığını, faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, dava konusu alacaklara dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, temerrüt ihtarnamesinin başlığında kendilerinin gösterilmediğini, hükme esas alınan raporun ilk raporla çeliştiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının, 05.10.2011- 25.02.2014 tarihleri arasında davalı ... İnşaat San. ve Tic. AŞ'nin ...’de bulunan hızlı tren hattı inşaatı şantiyesinde, 22.04.2014-16.03.2017 tarihleri arasında ise diğer davalı ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ'nin Rusya’da bulunan tren hattı inşaatında elektrik formeni olarak en son aylık net 2.000,00 Euro ücret ile çalıştığı, davacının ... sözleşmesinin her iki dönem de haksız olarak feshedildiği, kıdem tazminatının ödendiği, davalı tarafça ikale ile ... sözleşmesinin sona erdiği ve bu sebeple davacının ihbar tazminatına hak kazanamayacağı belirtilmiş ise de ikale talebinin davacıdan geldiği ispat edilemediğinden ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının dinlenen tanık beyanlarıyla ...’deki çalışmaları bakımından fazla çalışma ve ... bayram ve genel tatil çalışması yaptığı, yine yurt dışındaki çalıştığı dönem bakımından fazla çalışma, hafta ve ... bayram ve genel tatil çalışması yaptığını hem tanık beyanı hem de puantaj kayıtları ve ücret bordrolarıyla ispat ettiği, bordrolarda gösterilen miktarların eksiksiz olarak davacıya ödendiğinin ispat edilemediği, davacı tarafça ...’de çalıştığı dönemde hafta tatili çalışması yaptığı ileri sürülmüş ise de bu hususun ispat edilemediği, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamaların yerinde olduğu, davalılar arasında organik bağ bulunmakta olup davacının 25.02.2014 tarihinde işten çıkışı yapılırken verilen bildirgede işçinin başka işyerine nakline ilişkin (16) kodunun işaretlendiği, her iki davalının da hüküm altına alınan alacaklardan müteselsilen sorumlu tutulmalarının yerinde olduğu, davacı tarafından dava açılmadan önce ihtarname ile davalıların temerrüde düşürüldüğü, hüküm altına alınan alacaklara temerrüt tarihinden itibaren faiz uygulanmasında bir hata bulunmadığı, dava ve ıslaha karşı yapılan zamanaşımı savunmasının dikkate alındığı, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılar ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ ve ... İnşaat San. ve Tic. AŞ vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.

2. Davalı ... Köprü ve Üst Yapı İnşaat AŞ (eski ünvan: ... ...-... ... İnşaat AŞ) vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.

3. Davalı ... İçtaş İnşaat San. ve Tic. AŞ vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; ... sözleşmesine uygulanacak hukuk, dava konusu alacaklara hak kazanılıp kazanılmadığı, alacakların hesaplanması ve ödenip ödenmediği ile davalıların alacaklardan sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun 41 ve 63 üncü maddeleri.

3. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesi şöyledir:

" (1) ... sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.

(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde ... sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.

(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde ... sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.

(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre ... sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."

4. 5718 sayılı Kanun'un 2,5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.

5. Dairemizin 17.05.2023 tarihli ve 2022/8636 Esas, 2023/7226 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Yabancılık unsuru, bir hukuki işlemi veya ilişkiyi ya da olayı birden fazla devletin hukuku ile irtibatlı hâle getiren unsurdur. İşçinin veya işverenin yabancı olması, işverenin işletme merkezinin yabancı bir ülkede bulunması, işçinin kendi işini mutad olarak yabancı bir ülkede yapması veya ... ilişkisinin yabancı bir ülke ile sıkı irtibatlı olduğunun durumun genelinden anlaşılması gibi hâllerde ... sözleşmesinde yabancılık unsurunun bulunduğundan söz edilir.

2. 5718 sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesine göre, ... mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibarıyla yetki kuralları belirler. Aynı Kanun’un 44 üncü maddesi ise ... ... sözleşmesinden veya ... ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda ... mahkemelerinin milletlerarası yetkisini tayin eden özel bir yetki kuralı getirmiştir. Buna göre, ... ... sözleşmesinden veya ... ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda işçinin işini mutaden yaptığı işyerinin ...’de bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. İşçinin, işverene karşı açtığı davalarda işverenin yerleşim yeri, işçinin yerleşim yeri veya mutad meskeninin bulunduğu ... mahkemeleri de yetkilidir.

3. 5718 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin birinci fıkrasında hâkimin, ... kanunlar ihtilafı kurallarını ve yetkili olan yabancı hukuku resen uygulayacağı ve yetkili yabancı hukukun içeriğinin tespitinde taraflardan yardım isteyebileceği belirtilmiştir. Yabancı hukukun içeriğinin tespiti, özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden, hâkim gerekirse bilirkişi incelemesine de gidebilir. Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi hâlinde ... hukuku uygulanır.

4. 5718 sayılı Kanun'un 5 inci maddesine göre yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün ... kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde ... hukuku uygulanır. Kamu düzeni müdahalesi sınırlı ve istisnai niteliktedir. ... kamu düzeninin ihlalini gerektirecek hâller, çoğunlukla emredici bir hükmün açıkça ihlali hâlinde düşünülecektir. Fakat her emredici hükmün ihlali hâlinde veya her emredici hükmü ihlal eden bir yabancı kararın ... kamu düzenine aykırı bulunduğunu söylemek olanaklı değildir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı). Örneğin; ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, hafta ve genel tatil alacaklarına ilişkin hükümler iç hukukumuz bakımından emredici nitelikte olmakla birlikte, bunlara dair yabancı hukukun farklı düzenlenmeleri, sırf farklılıkları nedeniyle somut uyuşmazlıkta ortaya çıkan durum değerlendirilmeden 5718 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi uyarınca kamu düzeni müdahalesine neden olmaz. Keza uygulanması gereken yabancı hukukun işçiye ... hukukundan daha az koruma getirmesi de ... başına kamu düzeni müdahalesi için yeterli bir sebep değildir. Kanunlar ihtilafı hukukundaki kamu düzeni anlayışı, iç hukukun kamu düzeni anlayışından farklı ve daha dar kapsamlıdır.

5. Bir yabancı hukuk kuralı ... hukukunun temel değerlerine, ... genel adap ve ahlâk anlayışına, ... kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, 2709 sayılı ... Cumhuriyeti Anayasası’nda yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ikili anlaşmalara, gelişmiş toplumların ortak benimsedikleri ahlâk ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine aykırı olması hâlinde Kamu düzenimize aykırılığı söz konusu olabilir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar). Örneğin yabancı hukukun, küçük çocukların çalışmasına ya da ücret ve diğer haklarda ırka dayalı ayrımcılık yapılmasına izin vermesi kamu düzenimize aykırıdır.

6. Yabancı hukukun uygulanmasını engelleyen diğer bir durum ise doğrudan uygulanan kurallardır. Müdahaleci normlar olarak adlandırılan bu kurallar, taraflardan ziyade, devlet organizasyonunun sosyal, ekonomik ve politik menfaatlerini gerçekleştirmeyi amaçlar. Bu açıdan vatandaş yabancı ayrımı gözetilmeden, yabancılık unsuru taşısın taşımasın, hukuk seçimi yapılsın yapılmasın, uygulama alanına giren her ilgili olay ve hukuki ilişkide mutlaka uygulanması gereken kurallardır (Cemal ..., ... Esen, İnci ... Figanmeşe, Milletlerarası Özel Hukuk, ..., 2019, s.7; Aysel Çelikel, B. Bahadır Erdem, Milletlerarası Özel Hukuk, ..., 2020, s.155). ... hukukunda işçiyi koruyan her emredici kural, doğrudan uygulanan kural olarak nitelendirilmez; ayrıca Devlet organizasyonunun sosyal, ekonomik ve politik menfaatlerini de koruması gerekir. Bununla birlikte emredici hükümler ile doğrudan uygulanan kuralların ayırt edilmesi her zaman kolay değildir ve tartışmalıdır. Doğrudan uygulanan kurallara, kamu hukuku nitelikli ... güvenliği hükümleri, özel işçi gruplarını koruyucu hükümler ve yasal greve ilişkin hükümler ve asgari ücrete ilişkin düzenlemeler örnek olarak gösterilebilir (..., Milletlerarası Unsurlu ... ve Toplu ... Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk, ..., 2012, s.189-195). Devlet organizasyonun korunması, çoğu olayda ülke ile belirli bir şekilde irtibatlı ya da ülkede gerçekleştirilen ... sözleşmelerinde söz konusu olur. Örneğin, tamamen yurt dışından ifa edilen bir ... ilişkisinde ... hukukundaki asgari ücrete ilişkin kuralın uygulama alanına giren bir olay ya da ihtilaf söz konusu olmaz (Musa ..., “Yabancı Unsurlu ... Hukuku İhtilâfları ile İlgili Yargıtay Kararlarının Değerlendirilmesi”, ... ... Tanrıbilir, ... ... (Editörler), 10. Yılında Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun, ..., 2017, s.525-526; Belkıs Vural ..., “Yabancı Unsurlu ... Sözleşmelerinde For Devletinin Doğrudan Uygulanan Kurallarının Tespiti ve Uygulaması”, Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, 2017/1, s. 286).

7. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ... sözleşmesinin tarafları, sözleşme ile irtibatlı olsun olmasın diledikleri bir ülkenin hukukunu seçebilirler. Ancak tarafların seçmiş oldukları bu hukuk düzeninin, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgari korumanın altında kalması hâlinde mutad işyeri hukuku uygulanır. Bu durumda, seçilen hukuk ile mutad işyeri hukuku arasında bir yararlılık karşılaştırması yapılmalıdır (... Doğan, “5718 sayılı Kanunu'na Göre ... Akdine Uygulanacak Hukukun Tespiti”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XI, 2007, Sayı 1-2, s.153; A. İpek ..., “Mutad İşyeri Kavramı ve MÖHUK m.27/f.3’ün Uygulanması Sorunu”, Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 8, 2018, Sayı 2, s.211-212; ..., s.89-100). Mutad işyeri, işin zaman ve içerik olarak ağırlıklı ifa edildiği işyeridir. Başka bir anlatımla mutad işyeri, işçinin işini fiilen yaptığı yerdir. İşçinin ücretinin ne şekilde ve hangi para biriminden ödendiği mutad işyerinin belirlenmesi açısından belirleyici değildir. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması, örneğin montaj için yurt dışında görevlendirilmesi durumunda, bu işyeri mutad işyeri sayılmayacaktır. Geçici çalışmanın ne kadar olacağı her olayın özelliğine göre hâkim tarafından belirlenmelidir. İşçi sadece yabancı ülkede çalışmak için işe alınmışsa ya da işveren çalışmak üzere yabancı ülkeye gönderdiği işçisini geri alma niyetinden veya işçi geri dönme niyetinden vazgeçerse, yabancı ülkeye gönderilen işçinin fiilen çalıştığı yer, mutad işyeri hâline gelir (Musa ..., ... Çoban, “Birden Fazla Ülkede İfa Edilen ... Sözleşmelerinde Mutad İşyerinin Tespiti”, Terazi Hukuk Dergisi, 2020, Sayı 169, s.1822-1824; ..., s.118-137; ..., s.217).

8. Yabancılık unsuru taşıyan ... sözleşmelerinde taraflar uygulanacak hukuku seçmemişlerse veya yapmış oldukları hukuk seçimi anlaşması herhangi bir sebepten geçerli değilse, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince işçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz. İşin birden fazla ülkede ifa edilmesinde de mutad işyerinin tespitine çalışılmalıdır. Bu hâlde mutad işyeri, Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarında ve doktrinde belirtildiği üzere, işçinin işini ifa faaliyetlerini veya ifa faaliyetlerinin çoğunluğunu gerçekleştirdiği yer, işçinin esas olarak işverene karşı yükümlülüklerini yerine getirdiği yer, işçinin işini ifa etmek üzere hangi ülkede daha çok zaman geçirdiği, işin organize edildiği yer, işin esas kısmının ve ağırlıklı bölümünün yapıldığı yer gibi kriterlerden hareket edilebilir (Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi, 18.09.2019 tarihli ve 2016/9339 Esas, 2019/16564 Karar sayılı kararı; ..., Çoban, s.1822-1824). Ancak aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre işçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde ... sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir. Esas işyeri ile kastedilen, işverenin işyeri merkezinin bulunduğu ülkedir. Örneğin açık denizlerde görev alan gemi adamları bakımından esas işyerinin bulunduğu ülke hukuku önem taşır. Maddenin dördüncü fıkrasında ise hâlin bütün şartlarına göre ... sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye mutad işyeri hukuku ve işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukuku yerine bu hukukun uygulanabileceği ifade edilmiştir. Daha sıkı ilişkili hukukun uygulanmasındaki en önemli unsur, işçinin menfaatidir (..., s.147). Örneğin, işçinin sosyal çevresinin ...’de bulunması, ...’nin sosyal güvence sistemi içinde yer alması, ücretinin ...’de ve ... lirası üzerinden ödenmesi, işverenin ... olması, ... sözleşmesinin ... hukukuna özgü kurumlar gözetilerek düzenlenmesi, ... hukukuna tâbi daha önceki bir ... sözleşmesine gönderme yapılması, ... sözleşmesinin Türkçe kaleme alınması gibi unsurların tamamının ya da önemli bir bölümünün varlığı hâlinde, ... sözleşmesinin ... hukuku ile sıkı ilişki içinde olduğu sonucuna varılabilir (..., s.152).

9. Sözleşmenin belirli süreli olarak yapılıp yapılamayacağı, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle işçinin hak kazanacağı tazminatlar, fazla çalışma, yıllık izin, işverence yapılan uygulama ve ödemelerin niteliği, zamanaşımı gibi hususlar 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi uyarınca tayin edilen hukuka göre değerlendirilmelidir. Hafta tatili, dinî ve millî bayram günleri ve ücretlerini düzenleyen hükümler, doğrudan uygulanan kuraldır; ancak uygulama alanına giren ... ilişkilerine uygulanır. Örneğin tamamen yurt dışında ifa edilen bir ... ilişkisinde, dinî ve millî bayram günleri ... hukukuna göre belirlenemez (..., s. 528; ... Erdoğan, Canan Erdoğan, “...’den Yurt Dışına Götürülen İşçiler Hakkında Yargıtay Kararının Değerlendirilmesi”, ... Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Cilt 13, 2016, Sayı 50, s.971-972).

10. Somut uyuşmazlıkta davacı işçi; davalının yurt dışında bulunan şantiyelerinde çalıştığını, ücretinin USD olarak ödendiğini ileri sürerek ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, ... bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiş; davalı işveren ise davacının yurt dışı şantiyelerinde çalışması sebebiyle uyuşmazlığın yabancı hukuka göre çözümlenmesi gerektiğini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, davalı vekilinin bu savunmasına değer verilmeksizin uyuşmazlığa ... hukuku uygulanmak suretiyle yargılama sonuçlandırılmış ve istinaf yolu incelemesinde de sözü edilen savunma gerekçe belirtilmeksizin reddedilmiştir. Ne var ki varılan sonuç, dosya kapsamına uygun düşmemiştir.

11. Davacının 22.04.2014-16.03.2017 tarihleri arasındaki dönemde taraflar arasında düzenlenen 22.04.2014 tarihli yurt dışı ... sözleşmesinin 6.5 inci maddesinde sözleşmenin sona erdirilmesi konusunda Rusya Federasyonu ... Kanunu'nun uygulanacağı belirtilmiş, yine sözleşmenin 8.2 inci maddesinde de sözleşme ile bağlantılı tüm anlaşmazlıkların Rusya Federasyonu kanunlarına uygun olarak çözüme kavuşturulacağı açıklanmıştır.

12. Buna göre davacının bu çalışma dönemi için ise tarafların ... sözleşmesi ile bir hukuk seçimi anlaşması yaptıkları açıktır. Davacı işçi, dava konusu alacakların ait olduğu çalışma döneminde davalıya ait Rusya'da bulunan işyerinde çalışmış olup bu durumda ilgili dönemde mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Rusya olduğu sabittir. Bu nedenle 5718 sayılı Kanun'un 27 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında hukuk seçimi anlaşması bulunduğu anlaşıldığından 22.04.2014-16.03.2017 tarihleri arasındaki dönem için somut uyuşmazlığa ... sözleşmesi ile seçilen hukuk uygulanmalıdır. Hâl böyle olunca, uzman bir bilirkişiden de denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek bu dönem için usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

13. Davacının ...'deki çalışma dönemi için fazla çalışma alacağı bakımından hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacı tanığı O.M tarafından açılan dava dosyasında kabul edilen haftada 18 saat fazla çalışma süresinin işbu dava dosyasında da kabul edilmesi ihtimaline binaen hesaplama yapılmış ve bu hesaplama İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınmıştır. Başka bir dava dosyasında kabul edilen fazla çalışma süresinin işbu dava dosyası bakımından kabulü hatalı olmuştur. Her dava dosyasının kendi delil ve ispat durumuna göre değerlendirilmesi gerektiği açıktır.

14. Somut uyuşmazlıkta, davacı tanıklarının iki kez dinlendiği ve çalışma saatleri bakımından farklı beyanlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı tanığı O.M. ilk beyanında, ...'de çalışma saatlerinin 07.00-18.00 saatleri arasında olduğunu beyan etmiş, ikinci beyanında ise ...'de 07.00-19.00 saatleri arasında çalışma olduğunu belirtmiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde ...'de çalışma saatlerinin 07.00-18.00 saatleri arasında olduğunu ileri sürmüştür. Hâl böyle olunca tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, tanık beyanları ve davacı tarafın dava dilekçesindeki beyanı dikkate alındığında; davacının ...'deki çalışma döneminde 07.00-18.00 saatleri arasında çalıştığının kabulü gerekli iken yazılı gerekçe ile hüküm kurulması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Davalılar yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.