Logo

9. Hukuk Dairesi2023/9034 E. 2023/12370 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İş sözleşmesinin fesih şekli, kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının ödenip ödenmeyeceği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: İş sözleşmesinin davacının isteği üzerine karşılıklı anlaşma ile sona erdiği, bu nedenle kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulmasının hatalı olduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1369 E., 2022/1849 K.

KARAR : İstinaf başvurularının kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/128 E., 2021/205 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.09.2023 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı vekili Avukat ... geldi. Davacı adına duruşmaya katılan olmadı.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; 10.12.2011-30.11.2016 tarihleri arasında davalı Hastahanede çalıştığını, ancak sözleşmede kararlaştırılan ücret, ikramiye, prim ve fazla çalışmaya ilişkin ödemelerin eksik ödendiğini, davalı tarafından sözleşme değişikliği olmadan oranlarda keyfî değişiklik yapılarak ek ödemelerin eksik yatırıldığını, eksik yatan ücret ve ikramiye alacaklarının kendisine ödenmesi için davalı Kuruma yaptığı başvuru neticesinde kendisinden istifa etmesinin istendiğini, ancak istifa edip tüm haklarını kaybetmemek için şahsına dayatılan ikaleyi imzalayıp ibraname ibraz etmek zorunda kaldığını, ancak şekil şartlarına uygun olmadığı için sözleşmenin geçerli olmadığını, hafta içi 08.00-17.30 veya 18.00 saatleri arasında çalıştığını, cumartesi günleri 08.00-13.00 saatleri arasında çalıştığını, ayda 1 ya da 2 kez gece nöbeti tuttuğunu, 26.01.2017 tarihinde haklarını noter aracılığı ile gönderdiği ihtar ile talep etmek zorunda kaldığını ancak taleplerinin karşılanmadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili ve ... bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının özel klinik açmak amacıyla davalı işyerinden ayrılacağını ifade ettiğini ve yapılan görüşme sonunda 23.09.2016 tarihli ikale ile ihbar öneli başlatıldığını ve karşılıklı olarak 30.11.2016 tarihinde ... sözleşmesinin son bulacağının kararlaştırıldığını, davacının kendisine özel klinik açtığını, ihbar süresini kullandığını ve tüm hak ve alacaklarını banka kanalı ile aldığını, çalıştığı süre boyunca tüm izinlerini kullandığını, fazla çalışma ve hafta tatili ile ... bayram ve genel tatil ücreti alacağı talep etmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı her ne kadar baskı görerek ikale imzaladığını beyan etmiş ise de davalı tarafından dosyaya sunulu belgeler ile davalı tanıklarının birbirleriyle tutarlı beyanları göz önünde bulundurulduğunda, davacının işyeri açmak üzere ... sözleşmesine kendisinin son verdiği, bu nedenle de kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına hak kazanamadığı, davacının çalıştığı dönemde toplamda 22 gün yıllık izin kullanabildiği, hak edilen bakiye 34 gün yıllık iznin kullandırıldığının davalı işverence yazılı olarak ispatlanamadığı, bilirkişi heyeti tarafından davalı işyerine ait kayıtlar üzerinde yerinde inceleme yapıldığı, hazırlanan raporda davacı tarafından sunulu hasta işlemlerine ait dökümler de göz önünde bulundurularak prim ve ikramiye alacağına hak kazandığı, davacının yasal çalışma süresini aşacak şekilde fazla çalışma yaptığına ya da nöbet çalışması yaptığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı, tanık anlatımlarına göre davacı yanın dinî bayramların biri hariç tüm resmî tatillerde çalıştığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili; davalı tanıklarının ... sözleşmesinin ne şekilde sonlandığına dair görgüye dayalı bir bilgileri bulunmadığını, davacının matbu olarak düzenlenmiş olan istifa dilekçesini imzalamaya zorlandığını, ... sözleşmesinin işveren tarafından haksız bir şekilde sonlandırıldığını ve ikalenin geçersiz olduğunu, kabul edilen alacaklar yönünden ıslah dilekçesine de esas teşkil eden 29.10.2018 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamaların hükme esas alınması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacının hizmet süresi boyunca ücretinin 10.000,00 TL olduğu yönündeki tespitin kabul edilemeyeceğini, ücret tespitinin hatalı yapıldığını, davacının hak ettiği hâlde kullanmadığı yıllık izninin mevcut olmadığını, davacı tanıklarından H.C'nin işyerine tamamen yabancı bir kişi olduğunu, beyanınından da anlaşılacağı üzere davacının beyanları dışında herhangi bir bilgisinin bulunmadığını, üstelik ... bayram ve genel tatil günlerine ilişkin herhangi bir beyanının da olmadığını, yalnızca tanık B.A'nın davacı ile davalının işyerinde çalışması nedeniyle tanıştığını, davacı ile planlayarak işten ayrılan ve davacının işyerinde çalışan kişi olduğunu, bu nedenlerle ... bayram ve genel tatil alacağının reddine karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda ... bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmaların yıllık 270 saati aşıp aşmadığının dikkate alınmadığını, prim ve ikramiye alacağı yönünden dosyada mevcut imzası inkâr edilmeyen sözleşmeye göre hesaplama yapılması gerekir iken davalının imzası olmayan ve davacı tarafından düzenlenen sözleşmeye göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, davalı işverence kabul edilmeyen e-posta üzerinden hüküm kurulamayacağını, davacının prim ve ikramiye alacağının reddi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının işverenden sözleşmeden kaynaklı, ödenmemiş işçilik alacaklarının ödenmesini talep etmesi üzerine işverenin davacıdan istifa etmesini istediği, davacının bunu kabul etmemesi üzerine yaklaşık iki üç ay sonra ikale teklif ettiği (Davalı tanığı Mutlu ikale teklifinin kendisi tarafından dillendirildiğini açıkça belirtmiştir. ... bu tanık işvereni temsilen bu teklifte bulunmuştur. Zira işveren adına davacı ile o dönemde, fesih konusunda işbu tanık muhatap olmaktadır.), davacının da bu teklifi kabul ederek ikaleyi imzaladığı, ikale teklifinin işverenden gelmesi durumunda işçiye kanuni tazminatlarına ilaveten ek bir menfaatın sağlanması (makul yarar) gerektiği, davalı işveren kıdem tazminatı ve ek menfaat ödediğini ispatlayamadığından ikalenin geçersiz olduğu, bu sebeple İlk Derece Mahkemesince davacının kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu, davacı vekilinin 29.10.2018 tarihli bilirkişi raporuna beyan ve itirazlarını içerir dilekçesinde " 29/10/2018 tarihli bilirkişi raporundaki (prim ve ikramiye alacakları 246.129,95 TL olacak şekilde) hesaplamalara herhangi bir itirazının bulunmadığını" beyan ettiği, buna göre davacının ücret konusunda kabulü oluştuğu, ücreti 29.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen şekilde kabulünün davacı açısından kesinleştiği, buna göre davacının ücretinin tüm hizmet süresi için net 10.000,00 TL olduğu yönündeki İlk Derece Mahkemesi kararının isabetsiz olduğu, dosya kapsamına göre davacının bakiye yıllık izin süresinin 29 gün olduğunun anlaşıldığı, taraflarca imzalanan 23.09.2016 tarihli protokolde de davacının kullanmadığı yıllık izin süresinin 29 gün olduğunun belirtildiği, taraf tanıklarının anlatımları ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında davacının fazla çalışma yaptığını ispatlayamadığı, davacı tanığının beyanı uyarınca davacının bir yıl Ramazan bayramında çalışması hâlinde ertesi yıl Kurban bayramında çalıştığı, ayrıca millî bayram günlerinde de çalışmasına devam ettiği; tanık beyanları, sunulan belgeler, ücret bordroları ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, davacının uzman doktor gece nöbeti tuttuğu yönündeki iddiasını ispatlayamadığı, davacı tarafça sunulan tablolarda hesaplanan hak ediş tutarı toplamından işverence ödenen tutarın mahsubu ile ikramiye ve prim alacağının hüküm altına alınacağı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; ... sözleşmesinin kıdem tazminatı gerektirecek şekilde son bulup bulmadığı ile ücret miktarı, ikramiye ve prim, ... bayram ve genel tatil ve ücret alacaklarının ispatı ve hesaplanması hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun 17, 32, 25, 41, 44, 46, 47 ve 63 üncü maddeleri ile aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. Dairemizin 21.10.2020 tarihli ve 2016/28137 Esas, 2020/12795 Karar sayılı ilâmında ikaleye ilişkin ilkeler şu şekilde belirtilmiştir:

"...

Bozma sözleşmesi (ikale) yasalarımızda düzenlenmiş değildir. Sözleşme özgürlüğünün bir sonucu olarak daha önce kabul edilen bir hukuki ilişkinin, sözleşmenin taraflarınca sona erdirilmesi mümkündür. Sözleşmenin, doğal yollar dışında tarafların ortak iradesiyle sona erdirilmesi yönündeki işlem ikale olarak adlandırılır.

... Kanununda bu fesih türü yer almasa da, taraflardan birinin karşı tarafa ilettiği ... sözleşmesinin karşılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren bir açıklama (icap), ardından diğer tarafın da bunu kabulü ile bozma sözleşmesi (ikale) kurulmuş olur.

Bozma sözleşmesinde icapta, ... ilişkisi karşı tarafın uygun irade beyanı ile anlaşmak suretiyle sona erdirmeye yönelmiştir. Bu sebeple, ikale sözleşmesi akdetmeye yönelik icap, fesih olarak değerlendirilip, feshe tahvil edilemez.

Bu anlamda bozma sözleşmesinin şekli, yapılması, kapsam ve geçerliliği Borçlar Kanunu hükümlerine göre saptanacaktır. Buna karşılık ... sözleşmesinin bozma sözleşmesi yoluyla sona erdirilmesi, ... hukukunu yakından ilgilendirdiği için ikalenin yorumunda ... sözleşmesinin yorumunda olduğu gibi, genel hükümlerin yanı sıra ... hukukundaki “işçi yararına yorum” ilkesi de göz önünde bulundurulacaktır.

Borçlar Kanunun 23-31 maddeleri arasında düzenlenmiş olan irade fesadı hallerinin, bozma sözleşmeleri yönünden titizlikle ele alınması gerekir. Bir işçinin bozma sözleşmesi yapma konusundaki icap veya kabulde bulunmasının ardından işveren feshi haline özgü ... güvencesi hükümlerinden yararlanmak istemesi ve yasa gereği en çok bir ay içinde işe iade davası açmış olması hayatın olağan akışına uygun düşmez.

... ilişkisi taraflardan her birinin bozucu yenilik doğuran bir beyanla sona erdirmeleri mümkün olduğu halde, bu yola gitmeyerek karşılıklı anlaşma yoluyla sona erdirmelerinin nedenleri üzerinde de durmak gerekir. Her şeyden önce bozma sözleşmesi yapma konusunda icapta bulunanın makul bir yararının olması gerekir. ... ilişkisinin bozma anlaşması yoluyla sona erdirildiğine dair örnekler 1475 sayılı ... Kanunu ve öncesinde hemen hemen uygulamaya hiç yansımadığı halde, ... güvencesi hükümlerinin yürürlüğe girmesinin ardından özellikle 4857 sayılı ... Kanunu sonrasında giderek yaygın bir hal almıştır.

Bu noktada, işveren feshinin karşılıklı anlaşma yoluyla fesih gibi gösterilmesi suretiyle ... güvencesi hükümlerinin bertaraf edilmesi şüphesi ortaya çıkmaktadır. Bu itibarla irade fesadı denetimi dışında, tarafların bozma sözleşmesi yapması konusunda makul yararının olup olmadığının da irdelenmesi gerekir. Makul yarar ölçütü, bozma sözleşmesi yapma konusundaki icabın işçiden gelmesi ile işverenden gelmesi ve somut olayın özellikleri dikkate alınarak ele alınmalıdır. Dairemizin 2008 yılı kararları bu yöndedir (Yargıtay 9.HD. 21.4.2008 gün 2007/31287 E, 2008/9600 K).

Bozma sözleşmesi yoluyla ... sözleşmesi sona eren işçi, ... güvencesinden yoksun kaldığı gibi, kural olarak feshe bağlı haklar olan ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanamayacaktır. Yine 4447 sayılı Yasa kapsamında işsizlik sigortasından da yararlanamayacaktır. Bütün bu hususlar, ... hukukunda hâkim olan ibranamenin dar yorumu ilkesi gibi, hatta daha da ötesinde, ikale sözleşmesinin geçerliliği noktasında işçi lehine değerlendirmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Tarafların bozma sözleşmesinde ihbar ve kıdem tazminatı ile ... güvencesi tazminatı hatta boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklardan bazılarını ya da tamamını kararlaştırmaları da mümkündür. Bozma sözleşmesinin geçerliliği konusunda bütün bu hususlar dikkate alınarak değerlendirmeye gidilmelidir.

Bozma sözleşmesinde kıdem tazminatının ödenmesi kararlaştırıldığı takdirde, kıdem tazminatı 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesine göre hesaplanmalı ve anılan maddedeki kıdem tazminatı tavanı gözetilmelidir. Belirtmek gerekir ki, sözü edilen Yasada düzenlenen kıdem tazminatı tavanı mutlak emredici niteliktedir.

..."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki parağrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı, davalı işverenin ücretlerini ve hak edişlerini eksik ödediğini, bu alacaklarını talep ettiğinde davalı tarafça istifa etmesinin istendiğini, davacının istifayı kabul etmediğini, davalı tarafın bu kez ... sözleşmesini karşılıklı ikale ile sonlandırmak istemesi üzerine ikaleyi kabul ettiğini ancak makul yarar sağlanmadığından ikalenin geçerli olmadığını ileri sürmüştür. Davalı taraf ise davacının özel klinik açmak amacıyla işten ayrılmak istediğini, yapılan görüşme sonunda ikale ile ... sözleşmesinin ihbar öneli tanınarak karşılıklı olarak sonlandırıldığını savunmuştur.

3. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince özellikle davalı tanığı M.S'nin beyanına göre ikale teklifinin davalı işverenden geldiği, bu nedenle davacıya kanuni tazminatlarının yanında ek menfaatin sağlanması gerektiği, ancak davalı işverence kıdem tazminatı ve ek menfaat ödendiği ispatlanamadığından ikalenin geçersiz olduğu gerekçesiyle davacının kıdem tazminatına hak kazandığı kabul edilmiş ise de; davalı tanığı M.S'nin "...davaya konu ikale yoluyla ... sözleşmesinin feshini ben hazırladım, her iki tarafta imza attı... davacı işyeri yönetimine ayrılmak istediğini söyleyince yönetim de bana durumu bildirdi, bende karşılıklı fesih yani ikale yapılması gerektiğini söyledim,..." şeklinde beyanda bulunduğu, bu beyana göre işten ayrılma isteğinin davacı taraftan geldiği, davacı ve davalı tanık beyanları ve dosyada mevcut belgelere göre davacının işten ayrıldıktan sonra kendi özel muaynehanesini açtığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler ile tanık beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde; ... sözleşmesinin davacının isteği üzerine karşılıklı anlaşmayla son bulduğu anlaşılmakla, kıdem tazminatı talebinin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davalı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.