"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1245 E., 2024/992 K.
DAVA TARİHİ : 02.09.2020
KARAR : Davanın kabulü
Taraflar arasında İstanbul Anadolu 12. İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 24.12.1992-01.08.2020 arasında en son maliyet muhasebesi ve raporlama müdürü olarak çalıştığını, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunu'nun 22 inci maddesine göre nakle tâbi personel statüsü aldığını, davacı ve diğer bir kısım personele yeni bir iş sözleşmesi teklif edildiğini, 21.10.2000 tarihli yeni sözleşmeyi imzalayarak başka bir kamu kurumuna nakil hakkından vazgeçtiğini, davalı Şirketin 2000 yılının Temmuz ayında özelleştirildiğini, 2001 yılının Temmuz ayında davacının naklen İstanbul’da görevlendirilerek muhasebe uzmanı olarak çalışmasını sürdürdüğünü, 21.10.2000 tarihli iş sözleşmesinin 1 inci maddesinde “personelin 31.10.2000 tarihinde almakta olduğu ücret baz alınmak suretiyle a) 01.11.2000 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere almakta olduğu ücret %50 oranında arttırılacak b) 01.01.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, baz alınan ücret üzerinden hesaplanacak en son 6 aylık TÜFE oranında ücret artışı yapılacak c) personelin görev yaptığı birimin İstanbul ’a taşındığı tarihi izleyen ilk aydan itibaren geçerli olmak üzere aylık ücreti baz maaş üzerinden hesaplanmak üzere %50 oranında arttırılacak d) 01.07.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 30.06.2001 tarihinde almakta olduğu ücret üzerinden hesaplanacak en son 6 aylık TÜFE oranında ücret artışı yapılacak e) bu tarihten itibaren her yıl 1 Ocak ve 1 Temmuz tarihleri itibariyle personelin almakta olduğu ücret son 6 aylık TÜFE oranında arttırılacak” denildiğini, davalı işverenin 2003 yılının Kasım ayında yeni bir iş sözleşmesi imzalattığını, bu sözleşmede ücret artışlarının şirket yönetiminin belirleyeceği oranlara göre yapılacağının düzenlendiğini, davalı işverenin 21.10.2000 tarihli sözleşmede belirtilen artışları yapmayarak yıllar boyunca çok büyük kayıplara sebep olduğunu, bu zamlar yapılmadığından ücret artışlarının ve ikramiye alacaklarının da düşük olduğunu, davacının 01.08.2020 tarihinde emekli olarak işten ayrıldığını, kullanmadığı yaklaşık 6 aylık izin ücretlerinin de eksik ödendiğini ileri sürerek ücret farkı, ikramiye ve yıllık izin ücreti fark alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduğunu, davacının 24.12.1992-04.08.2020 tarihleri arasında çalıştığını ve Sosyal Güvenlik Kurumundan aldığı prim gününü tamamladığına ilişkin yazı doğrultusunda iş sözleşmesini tek taraflı feshettiğini, 2000 yılında imzalanmış sözleşmeden kaynaklı haklarının 20 yıl sonra talep edilmesinin hakkaniyetle bağdaşmadığını ve zamanaşımı nedeniyle hukuken kabul edilebilir olmadığını, 2003 yılında yeni bir sözleşme imzalayarak bundan sonraki dönem için ücret artışlarının davalı Şirketçe belirlenecek dönem ve oranlarda yapılmasını peşinen kabul ettiğini, yeni sözleşmeyi ihtirazı kayıt koymadan imzaladığını, ücretin “maaş ödemesi” adı altında bankadan yapıldığını, 2000 yılında imzalanan iş sözleşmesinin mülga 1475 sayılı İş Kanunu (1475 sayılı Kanun) hükümlerinin geçerli olduğu döneme denk geldiğini, 6 günlük yasal süre içinde ücrete itiraz etmemesi hâlinde ücretini zımni olarak kabul etmiş olacağının kabul edildiğini, 2003 yılındaki sözleşme ile önceki sözleşmelerden farklı olarak yılda 2 defa ikramiye ödemesi yapıldığını, bu nedenle ücret zammından kaynaklı herhangi bir alacağı bulunmadığını, davacı işten ayrılırken kullanmadığı 176,5 günlük yıllık izin ücreti ödendiğini, bordrolara tahakkuk eden ikramiye alacakları bulunduğunu, davacının taleplerinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesine aykırı olduğunu, herhangi bir ücret farkından kaynaklı alacağı olmamakla beraber yeni sözleşme ile feragat etmiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 31.05.2021 tarihli ve 2020/512 Esas, 2021/478 Karar sayılı kararı ile; davacı işçinin davalı nezdinde hizmet süresi 24.12.1992 - 04.08.2020 tarihleri arasında olduğu, davacı işçi ile 21.10.2000 tarihinde özelleştirme sonrası iş sözleşmesi imzalandığı, sözleşme içeriği incelendiğinde davacı işçiye 01.11.2000 tarihinde itibaren geçerli %50 zam yapılacağı belirtildiği, takip eden dönemlerde işçiye 6 aylık tüfe oranında zam yapılacağı ayrıca İstanbul'a taşınması hâlinde %50 zam yapılacağının da sözleşme ile hüküm altına alındığı hâlde bu zam oranlarının davacı işçiye tam olarak uygulanmadığı, ayrıca davacı işçinin İstanbul'a taşındığı da sabit olmasına rağmen buna ilişkin %50 zammın da o dönem işçiye uygulanmadığından takip eden yıllarda davacı işçinin hak kaybı oluştuğu, davalı işveren 18.01.2003 tarihinden itibaren Şirket yönetimince belirlenecek dönem ve oranlarda zam yapılacağının yeni bir sözleşme ile hüküm altına alındığını belirtmiş olup, önceki tarihli sözleşmeye göre zam oranları yapılarak davacı işçinin ücreti tespit edilip sonraki dönemlerde de işçiye Şirket tarafından uygulanan zam oranları doğrultusunda hesaplama yapıldığı böylece davacı işçinin yıllar içerisinde hak kaybına uğradığı ve fark ücret ve ikramiye alacaklarının bulunduğunun tespit edildiği, davalının zamanaşımı savunması, tüm dosya kapsamı, yazılı deliller, Yüksek Mahkeme kararları ve hesaplama yöntemi itibarıyla denetime elverişli hesap uzmanı bilirkişinin 05.04.2021 tarihli raporu nazara alınarak davacının fark ücret, ikramiye ve yıllık izin farkı alacaklarının oluştuğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.10.2023 tarihli ve 2021/2394 Esas, 2023/1961 Karar sayılı kararı ile; davacı işçi ile işveren arasında 21.10.2000 tarihinde özelleştirme sonrası iş sözleşmesi imzalandığı, sözleşme içeriği incelendiğinde davacı işçiye 01.11.2000 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aldığı ücretin %50 oranında, 01.01.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere baz alınan ücret üzerinden hesaplanacak en son 6 aylık TÜFE oranında, personelin görev yaptığı birimin İstanbul'a taşındığı tarihi izleyen ilk aydan itibaren geçerli olmak üzere %50 oranında, diğer dönemlerde ise en son 6 aylık TÜFE oranında artırılacağı, sonraki tarihli olan (18.11.2003) tarihli sözleşmede ise, ücret artışlarının Şirket yönetimi tarafından belirlenecek dönem ve oranlarda uygulanacağının kararlaştırıldığı, dosya kapsamında bulunan sözleşmelerin tarih ve içerikleri dikkate alındığında, davacı işçinin ücretinin 21.10.2000 tarihli sözleşmede öngörülen oranlarda artırılmamasının olumsuz işyeri uygulaması hâline geldiği, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 22 nci maddesine göre yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamasa da işyeri uygulamasının gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mülga 1475 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesinde işçinin haklı fesih ... bulunduğu, işçi fesih hakkını kullanmamışsa eylemli olarak ve zımnen ücrete ilişkin uygulamayı benimsediği kabul edilerek davacının isteminin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulünün hatalı olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 27.03.2024 tarihli ve 2024/1068 Esas, 2024/5940 Karar sayılı kararı ile; davacı işçi nakle tâbi personel olup sözleşme ve eki paket gereği davacının 01.11.2000 tarihindeki baz ücretine %50+50=%100 zam uygulamasının sözleşme gereği olduğu, sözleşme ve işverenin ücret zammına ilişkin iç yazısının işveren için bağlayıcı olup işçi yönünden hak teşkil ettiği, davacının ücretine kararlaştırılan zamların uygulanması gerektiği, kaldı ki daha sonraki sözleşmelerde ücret açıkça belirli olmadığından bu zam oranlarının kaldırıldığından da söz edilemeyeceği bu nedenlerle nakle tâbi personel olan davacının ücretine uygulanması gereken zam oranlarının uygulanmaması nedeniyle oluşan fark alacaklarının belirlenip hüküm altına alınması gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmına uyularak İlk Derece Mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; kararın usul ve kanuna aykırı olduğu, uyuşmazlıkla ilgili uygulanması gerekli mevzuatın dikkate alınmadığı, belirli süreli iş sözleşmesinin devamı süresince şirket yönetim kurulunca tespit edilen oranda zam yapılmasına davacının herhangi bir itirazı olmadığı, ücret ve ikramiye fark alacaklarının reddine karar verilmesi gerektiğini, 4857 sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda karar verilmesinin hatalı olduğunu, ücret ve zamlarına dair bireysel iş sözleşmesi hükümlerinin zorunluluk taşıması, mutlak, kesin ve uygulanır olması gerektiğini, işverenin 2003 yılı sonrası ücret artışını serbestçe belirleme hakkının yok edildiği, 2000 tarihli sözleşmede geçen zam oranlarının uygulanmış olmasının takip eden yıllardaki zam oranının daha düşük olabileceği hususunun Mahkemece dikkate alınmadığını, söz konusu durumun davacı açısından geriye dönük olarak sebepsiz zenginleşme durumu ortaya çıkardığını, aynı zamanda 2003 tarihli sözleşmeyi geçersiz hâle getirdiği, bu sebeple bilirkişi tarafından hazırlanan raporda dikkate alınmayan bu hususun hakkaniyet gereği dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında 2000 yılında imzalanan sözleşmede düzenlenen ücret artışlarının tam uygulanıp uygulanmadığı, buna göre davacının fark ücret, fark ikramiye ve yıllık izin ücret farkı alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un 32 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasınetilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.