Logo

9. Hukuk Dairesi2024/11100 E. 2025/62 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İş müfettiş raporunda tespit edilen fazla mesai ücretlerinin eksik ödendiği iddiasına ilişkin işverenin raporun iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporda fazla mesai ücretlerinin eksik ödendiğinin tespit edildiği, ancak mahkemece imzalı ücret bordrolarına itibar edilerek raporun iptaline karar verildiği, davalı işçilerin tamamının davaya dahil edilmesinin hatalı olduğu, ancak işverenin bu işçilere borçlu olmadığı yönünde bir tespit hükmü kurulmadığı ve temyiz edenin sıfatı gözetilerek bu hususun bozma nedeni yapılmadığı, imzalı bordrolarda yer alan fazla çalışma tahakkuklarının aksinin işçi tarafından yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği, bordrolarda tahakkuk bulunup imza olmayan veya tahakkuk bulunmayan durumlarda ise tüm dosya kapsamına göre değerlendirme yapılması gerektiği, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile teftiş raporunun tümden iptali yönünde karar verilmesinin doğru olmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1522 E., 2024/1201 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Amasya İş Mahkemesi

SAYISI : 2018/34 E., 2022/106 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılardan ... ile ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; teftiş yapılan transfer merkezinde üçlü vardiya çalışma sistemi olduğunu, vardiyaların sarkması hâlinde yapılan fazla çalışma ücretlerinin işçilere ödendiğini ve ücret bordrolarına yansıtıldığını, iş müfettiş raporunun hatalı ve haksız düzenlendiğini iddia ederek Amasya Çalışma ve İş Kurumu Genel Müdürlüğünün 26.01.2018 tarihli ve 23747377-309.3-257 sayılı raporunun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; teftiş sonucu düzenlenen raporda işçilere eksik ödenen fazla çalışma ücretlerinin tespit edildiğini, işverence yapılan eksik ödemelerin 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) ilgili hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; teftiş sonucu düzenlenen raporda işçilere eksik ödenen fazla çalışma ücretlerinin tespit edildiğini, işverence yapılan eksik ödemelerin 4857 sayılı Kanun'un ilgili hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

3. Davaya dâhil edilen işçiler davaya cevap vermemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; imzalı ücret bordrolarında her ay fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının ödemelerinin tespit edilmesine rağmen müfettiş raporunun tanık beyanları esas alınarak hazırlandığı, davaya dâhil edilen taraflarca da davaya başkaca delil sunulmadığı, bu itibarla müfettiş raporunda yer alan tespitlerin Yargıtayın yerleşik ilke ve içtihatlarına aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kabulü ile raporun iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan ... ile ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin karar ve gerekçesinin dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalılar ... ile ... vekili temyiz dilekçesinde;

1.İşverence fazla çalışmaların aylık olarak hesaplanması nedeniyle ödenmeyen fazla çalışmaların bulunduğunu, ara dinlenme sürelerinin işçilere farklı kullandırıldığını, denkleştirme usulünde normal haftalık çalışma süresinin günde on bir saati aşmamak üzere dağıtılabileceğini,

2. İşçilere 7 günlük zaman diliminde en az 24 saat dinlenme verilmesi gerektiğini,

3. Fazla çalışma ücretlerinin eksik ödenmesinin 4857 sayılı Kanun'un 41. maddesine göre idari para cezası uygulanmasını gerektiren bir durum olduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, 4857 sayılı Kanun'un 92. maddesine göre 26.01.2018 tarihli ve 23747377-309.3-257 sayılı teftiş raporunun iptali istemine ilişkindir.

1. Dairemiz uygulamasına göre 4857 sayılı Kanun'un 92. maddesi kapsamındaki davalarda husumetin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yanında kimliği belirlenebilen şikâyetçi veya ihbar eden işçiye de yöneltilmesi gerekir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 15.04.2024 tarihli ve 2024/2742 Esas, 2024/6814 Karar sayılı karar). Ancak şikâyetçi veya ihbar eden işçi konumunda olmadığı sürece, sırf tutanakta veya teftiş raporunda adı geçen işçilere husumet yöneltilmesi gerekli değildir. Dava konusu rapor ve tutanaklarda, şikâyetçi veya ihbar eden konumunda olmayan işçilerin işçilik alacaklarına ilişkin tespitlere yer verilmesi de bu sonucu değiştirmez.

Şu hâlde, bir taraftan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının uyuşmazlık konusu tutanak veya rapor bakımından yasal hasım olması diğer taraftan da tutanak veya raporların yalnızca işçilik alacaklarına ilişkin kısımlarına itiraz edilebilir oluşu, açılacak davada kimliği belirlenebilen şikâyetçi veya ihbar eden işçinin de davada Bakanlık ile birlikte yer almasını gerektirmektedir. Aksi takdirde ihbar veya şikâyeti ile iş müfettişlerini harekete geçiren işçinin yokluğunda yargılama yapılmak suretiyle dava konusu edilen teftiş raporu veya tutanağın, aynı işçinin işçilik alacaklarına ilişkin kısımları da tartışılarak hukuka uygun olup olmadığı mahkeme kararı ile tespit edilecektir. Oysa Devletin çalışma hayatını izleme ve denetleme ödevi gereği Bakanlığın kendiliğinden hasım olması gereken bir davada, Devletin denetim mekanizmalarını ihbar veya şikâyeti ile harekete geçiren işçiye, kendi hukukunu koruyacak açıklama ve ispat hakkı tanınması hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı ve hem de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen hukuki dinlenilme hakkının bir gereğidir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 16.04.2024 tarihli ve 2024/2947 Esas, 2024/6831 Karar sayılı karar).

Açıklanan sebeplerle, bir veya birden fazla kimliği belirlenebilen işçinin şikâyet veya ihbarı üzerine düzenlenen rapor veya tutanağa itiraza ilişkin davada, davalı ... ile kimliği belirlenebilen şikâyetçi veya ihbar eden işçiler arasında şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunun kabulü gerekir. Görüldüğü üzere bu çözüm tarzı maddi ve usuli bakımdan her iki tarafın haklarının korumasını sağlayan bir çözümdür (Yargıtay 9. HD, 2024/2947 E., 2024/6831 K. sayılı karar).

Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı işverence çalışma sürelerine riayet edilmediği ve fazla çalışma yapan işçilere bu çalışmaları karşılığı ücretlerinin eksik ödendiği yönünde yapılan şikâyet üzerine başlatılan teftiş sonucunda, iş müfettişleri tarafından işçilerin fazla çalışma ücreti alacaklarının eksik ödendiğine dair tespitler içeren teftiş raporunun düzenlendiği anlaşılmaktadır. Dava konusu yapılan inceleme raporundaki tespitler ... iş müfettişi tarafından yapılmış olmakla; tespit ile ilgisi bulunmayan Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilmesinin hatalı olduğunun gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.

Diğer yandan davalı işçilerden ...'ın BİMER hattına yaptığı şikâyet üzerine başlatılan teftiş sonucunda iş müfettişlerince, işçilerin fazla çalışma ücreti alacaklarının eksik ödendiğine dair tespitler içeren teftiş raporu düzenlendiği anlaşılmaktadır. Buna göre tutanakta adı geçen diğer işçilerin tamamına husumet yöneltilmesi gerekli olmamasına rağmen işçilerin tamamının davaya dâhil edilmesi hatalı ise de işverenin bu işçilere borçlu olmadığı yönünde bir tespit hükmü kurulmamış olması ve temyiz edenin sıfatı gözetilerek bu husus bozma nedeni yapılmamış, eleştirilmekle yetinilmiştir.

2. İş Müfettişlerince hazırlanan teftiş raporunun iptali gerekip gerekmediği uyuşmazlık konusudur.

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş ve işyerinden çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda dahi işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı hâlde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazı kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması hâlinde, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.

Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

Somut olayda 26.01.2018 tarihli ve 23747377-309.3-257 numaralı iş teftiş raporunun incelenmesinde; müfettişlerce işçilerin fazla çalışma ücretlerinin eksik ödendiğinin, bu hususun işverence ibraz edilen puantaj kayıtları, parmak basma kayıtları, ücret bordroları ile sair evraklar değerlendirilerek tespit edildiğinin belirtildiği görülmektedir. İlk Derece Mahkemesince ise imzalı ücret bordrolarının aksinin tanık beyanı ile ispatlanamayacağı gerekçesiyle teftiş raporunun iptaline karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesince sözü edilen gerekçe dosya kapsamına uygun bulunmuştur.

Dosya içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda, bahsi geçen puantaj kayıtları ile diğer evrakların hiçbirine rastlanılmamıştır. Bu nedenle öncelikle İlk Derece Mahkemesince iptali istenilen teftiş raporunda incelendiği belirtilen kayıtlar dosyaya kazandırılmalı, bundan sonra sözü edilen kayıtlar ile ücret bordroları karşılaştırılarak bir değerlendirme yapılmalıdır.

Yukarıda da belirtildiği üzere işçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Bu nedenle fazla çalışma tahakkuku bulunan imzalı bordroların ait olduğu aylar bakımından; bordroda gözüken fazla çalışma tahakkuklarının aksinin puantaj kaydı, parmak basma kaydı gibi yazılı bir belge ile kanıtlanmaması hâlinde ilgili bordrolarda yer alan tahakkukların gerçeği yansıttığı kabul edilmelidir. Fazla çalışma tahakkuku olmayan veya tahakkuk olup da imza olmayan bordroların ait olduğu aylar bakımından ise; teftiş raporu içeriği, teftiş kapsamında beyanları alınan işçi ifadeleri ve tüm dosya kapsamına göre değerlendirme yapılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.

Eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile teftiş raporunun tümden iptali yönünde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

3. Mahkemelerce gerekçeli karar başlığında davalı olarak ... yerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yazılması ve kabule göre davalı ... harçtan muaf olmasına rağmen hükmün (3) numaralı bendinde harçtan sorumlu tutulması da doğru bulunmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.