Logo

9. Hukuk Dairesi2024/12166 E. 2024/12481 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının iş sözleşmesinin sendikal nedenlerle feshedilip feshedilmediği ve feshin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararı ve işçilerin eyleminin demokratik tepki niteliğinde olduğu gözetilerek, feshin sendikal nedenlerle yapıldığı ve geçerli bir sebebe dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, işe iadeye ve sendikal tazminata hükmedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2017/1090 E., 2017/818 K.

KARAR : Davanın kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki işe iade davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 26.09.2017 tarihli ve 2017/39579 Esas, 2017/19362 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

Davacının bireysel başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesince 2018/6851 Başvuru numaralı ve 10.05.2023 tarihli karar ile; davacının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 51 inci maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı doğrultusunda Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 26.09.2017 tarihli ve 2017/39579 Esas, 2017/19362 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı işyerinde ...-İş Sendikasının 2016 yılı Şubat ayından itibaren örgütlenme çalışmalarına başladığını, 200’e yakın işçiden yaklaşık 130 tanesinin Sendikaya üye olduğunu, davalı işverenin işçilerin Sendikaya üye olduklarını öğrenmesinden sonra sendikalaşmanın önüne geçmek ve gözdağı vermek üzere “15 kadar işçinin kafası koparılacak” dediğinin ve fesih hazırlığı yapıldığının duyulduğunu, 01.04.2016 tarihinde sabah 08.00’de gece vardiyasından çıkan ve sendika üyesi olan Ş.K. isimli işçinin iş sözleşmesinin performans düşüklüğü gerekçe gösterilerek feshedildiğini; ancak performans düşüklüğü gerekçesinin sendikal nedenle feshi gizlemek için kullanıldığını, 08.00-17.30 vardiyasında çalışan tüm işçilerin Sendikaya üye oldukları için işten çıkarılacağı duyumunu aldıklarını, 15 işçinin kimler olduğunun ve hangi sebeple iş sözleşmelerine son verileceğinin öğrenilmesi için toplu hâlde fabrika binası içinde kendilerine işverence açıklama yapılmasını beklediklerini, uzun bir süre sonra işyerine gelen işverenin ise açıklama yapmak yerine onların ... ve haysiyetini zedeleyici şekilde hakaret ve ithamlarda bulunduğunu, görevlerini yerine getirmedikleri iddiasıyla 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (h) alt bendi uyarınca iş sözleşmelerini feshettiğini, 01.04.2016 tarihinde fabrika içinde çalışan 109 işçinin tamamının sendika üyesi olduklarını, sendikalı işçilerin işten çıkarılmasının ve dolayısıyla sendikal faaliyetlerin engellenmek istendiğini, fesih tarihi olan 01.04.2016 tarihi itibarıyla sendikadan 14 işçinin istifa ettiğini, iş sözleşmelerinin sendikal nedenlerle feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; ... Keramik-İş Sendikasının kurulu bulunduğu işkolunda toplam çalışan işçi sayısının %1’ini üye yapmadığından işyerinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasını üye kaydetmiş olsa da toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetki alması mümkün olmadığından yetkili olmayan sendikanın işvereni toplu iş sözleşmesi yapmaya zorlamasının da mümkün olmadığını, işyerinde davacının iş sözleşmesinin feshi ile sonuçlanan kanun dışı grev niteliğindeki eylemlerin gerçek nedeninin de işverenle toplu iş sözleşmesi yapma olanağı bulunmayan bir Sendikanın 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nda (6356 sayılı Kanun) yer almayan usul ve yöntemleri kullanarak işvereni toplu iş sözleşmesi yapmaya zorlamak olduğunu, müvekkilinin 01.04.2016 günü 08.00 itibarıyla iş sözleşmesi feshedilen Ş.K. isimli işçinin işten çıkartılmasını bahane eden ve davacının da aralarında bulunduğu 76 çalışanın aynı tarih ve saatte topluca işi bırakarak fabrikayı işgal etmelerine ve akabinde ... Keramik-İş Sendikası görevlilerinin de işyeri önüne gelmesine kadar işyerinde çalışan işçilerin Sendikaya üye oldukları konusunda hiçbir bilgisinin bulunmadığını, Ş.K. isimli işçinin iş sözleşmesinin de 4857 sayılı Kanun'un 18 inci madesi kapsamında davranışları ve veriminden kaynaklanan sebeplerle feshedildiğini, hizmet süresi itibarıyla iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacak olmasına rağmen bu işçinin işe iade davası açtığını, ayrıca iş sözleşmesinin feshi ile birlikte Sendikayı aradığını, Sendika yetkililerinin de durumu fırsat bilerek işçileri iş bırakmaya ve üretimi durdurmaya yönlendirdiğini, sonuç olarak davacının iş sözleşmesinin 01.04.2016 tarihinde işyerinde kendisi ile birlikte toplam 76 çalışan tarafından iş bırakma ve fabrika işgali suretiyle gerçekleştirilen kanun dışı greve katılması, uyarılara rağmen kanun dışı grevi sürdürmekte ısrar edip işbaşı yapmamakta direnmesi üzerine haklı nedenle feshedildiğini ve feshin sendikal nedenlerle yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; toplu eylemin yapıldığı 01.04.2016 tarihine kadar işten çıkarılan sendikalı işçi bulunmadığı gibi işyerinde başlatılan bir yetki prosedürünün de mevcut olmadığı, işçilerin Sendikaya üye olduklarının işverene bildirildiğine ilişkin delil bulunmadığı gibi işyerinde somut olarak hangi işçilerin sendikaya üye olduğunun işverence bilindiğinin de ispat edilemediği, işverenin topluca iş bırakan işçilerin iş sözleşmelerini 4857 sayılı Kanun'un 17 ve 18 inci maddelerine göre sona erdirmesi sonucu işyerinde sendika üyesi işçi kalmamasının feshin doğurduğu fiilî bir sonuç olup buradan fesihlerin sendikayı işyerinden tasfiye maksadıyla yapıldığı sonucuna ulaşılmasının mümkün olmadığı, işveren tarafından işçilerle yapılan toplantıya ilişkin ses kaydının ve işçilere iş başı yapılmasına ilişkin videonun çözümünde sendikal örgütlenme aleyhine bir tutum izlendiğine ilişkin tespit bulunmadığı, işverence yapılan feshin haklı nedene değil ancak geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; davalı işverenin sendikal örgütlenmeden haberdar olup işçi çıkarma hazırlığına başladığını,işverenin sendikalı işçi çıkarmaya hazır olduğundan olay günü vardiyası olmayan işçileri dahi çıkarmaktan geri durmadığını, sendikal tazminat için bir işçinin dahi sendikalı olmasının yeterli olduğunu, işçilerin işverenden toplu iş sözleşmesi talebinin bulunmadığını, işverenin buna zorlanmadığını, sendikalı işçilerin tamamına yakınını çıkartmanın sendikal faaliyeti engellemek olduğunu, Sendikadan istifa eden beş işçinin çalışmaya devam ettiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacı ve diğer eylemci işçilerin, ... baskısı ile üyesi oldukları ve işkolu barajını aşamadığı için yetki belgesi alması mümkün olmayan Sendikanın yönlendirmesi ve kararıyla, işvereni yetkisiz sendika ile toplu iş sözleşmesinin fonksiyonlarını ifa etmek üzere bir protokol yapmaya zorlamak amacıyla hareket ettiklerini, eylemin barışçıl ve ölçülülük ilkesi sınırlarına uygun demokratik bir hakkın kullanılması niteliğinde olmadığını, eylemin demokratik hakkın kullanımı sınırlarını aştığını, emredici yetki koşullarının dolanılması, yok sayılmasına yönelik işlemlerin kolektif sendika özgürlüğünün kapsamı içinde mütalaa edilmesinin mümkün olmadığı gibi bu amaca yönelik olarak sendika kararına uymak veya kendi aralarında anlaşmak suretiyle işçi topluluğu tarafından yapılan iş bırakma ve diğer davranışların bireysel sendika özgürlüğü kapsamında da amaçsal yönden meşruiyet taşımadığını, davacının iş sözleşmesinin feshine neden olan eylemin kanun dışı grev niteliğinde olduğunu ve davalı işverenin de davacının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğunu, davacı işçinin iş görme borcunu yerine getirmemekteki direngen tutumunun dosya kapsamı ile sabit olduğunu, davanın bu sebeple reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bir süredir işyerinde sendikalı olanların çıkarılacağına yönelik söylentilerin varlığı, 01.04.2016 tarihinde de sendikalı bir işçinin performans yetersizliğinden bahisle işten çıkartılması ve aynı gün bir kısım işçiye ilişkin tutanaklar düzenlendiği yönünde söylentilerin yayılması üzerine önceden verilmiş bir karar olmaksızın işçilerin işyerinde toplanarak işyeri yetkililerinden bilgi almak istedikleri, görüşmelerin ve toplanmanın yaklaşık 9 saat kadar sürdüğü, aynı gün işçilerin bu eylemi sonlandırdığı yönünde ihtilaf olmadığı, Yargıtay kararlarında bir güne kadar iş bırakma eyleminin demokratik tepki ve barışçıl nitelikte toplu ... olarak nitelendirildiği, ulusal ve uluslararası hukuk ilkeleri uyarınca işçilerin barışçıl toplu eylemlerde bulunma haklarının mevcut olduğu, davacı işçilerin işyerine giriş-çıkışı engellemedikleri, üretim araçlarına işçiler tarafından zarar verilmediği, yapılan eylemin oluşma şekli, süresi, işçilerin sorununun çözümünün sağlanmasına yönelik istekleri, gerektiği takdirde mesai ücreti almadan o günkü iş kaybının fazlasını çalışma isteklerini dahi işverene iletmeleri hususu da dikkate alındığında eylemin demokratik tepki ve barışçıl nitelikte olduğunun değerlendirildiği, eylemin başlayış ve bitiş tarzı, süresi gibi olgular; davacı ve diğer işçilerin sendikanın arabulucu mahiyetinde muhatap alınmasını kastederek sendikanın tanınması yönünde talepte bulundukları iddiasını doğruladığı gerekçesiyle geçerli ve haklı fesih koşullarının oluşmadığı belirtilerek davacının işe iadesi gerektiği, davalı tarafın istinaf sebepleri ile davacının feshin sendikal nedene dayandığı yönündeki diğer istinaf sebeplerinin ise yerinde olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacının işe iadesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili; davalı işverenin sendikal örgütlenmeden haberdar olup işçi çıkarma hazırlığına başladığını, işverenin sendikalı işçi çıkarmaya hazır olduğundan olay günü vardiyası olmayan işçileri dahi çıkarmaktan geri durmadığını, sendikal tazminat için bir işçinin dahi sendikalı olmasının yeterli olduğunu, sendikal tazminat talebinin de kabul edilmesi gerektiğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; Bölge Adliye Mahkemesinin işe iade talebini kabul etmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek istinaf dilekçesinde belirttiği sebepler ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Yargıtay Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 26.09.2017 tarihli ve 2017/39579 Esas, 2017/19362 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak feshin haklı nedene dayanmadığı ancak geçerli nedenin mevcut olduğu belirtilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

D. Bireysel Başvuru

Kesinleşen karara karşı davacı taraf Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

E. Anayasa Mahkemesi Kararı

1. Anayasa Mahkemesinin 2018/6851 Başvuru numaralı ve 10.05.2023 tarihli kararı ile; işveren tarafından başvurucuların sendika hakkına yapılan müdahalenin onların ve başkalarının sendika haklarını kullanmaları üzerinde caydırıcı bir etkiye neden olacağı, buna karşın yeterli bir yargısal inceleme yapılmaması nedeniyle Devlet tarafından pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmemiş olduğu, Anayasa’nın 51 inci maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiği sonucuna varıldığı belirtilmiştir.

2. Anayasa Mahkemesince, davacının Anayasa'nın 51 inci maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmiş ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılması amacıyla dosya Dairemize gönderilmiştir.

F. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davacının iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedilip feshedilmediğine, feshin geçerli bir nedeni bulunup bulunmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı Kanun'un 18, 19, 21 ve 25 inci maddeleri ile aynı Kanun'un 25.10.2017 tarihli 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 11 inci maddesi ile değiştirilmeden önceki 20 nci maddesi, 6356 sayılı Kanun'un 25 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) 98 Sayılı Örgütlenme ve Toplu Pazarlık ... Sözleşmesinde; çalışanlar ve işverenlerin, teşkilatlanma ve ihtiyari toplu müzakere hakkına dair düzenlemeler öngörülmüş olup Sözleşme’nin 3 üncü maddesinde, teşkilatlanma hakkına riayet edilmesini sağlamak üzere icap ettiği takdirde millî şartlara uygun teşkilat kurulacağı; 4 üncü maddesinde ise çalışma şartlarını kollektif mukavelelerle tanzim etmek üzere işverenler veya işveren teşekkülleriyle işçi teşekkülleri arasında ihtiyari müzakere usulünden faydalanılmasını ve bu usulün tam bir surette geliştirilmesini teşvik etmek ve gerçekleştirmek için lüzumu hâlinde milli şartlara uygun tedbirler alınacağı belirtilmiştir. Ülkemizin taraf olduğu bu Sözleşme’de öngörülen ihtiyari müzakere usulünün geliştirilmesi, sendikaların güçlü bir şekilde yapılanmalarına bağlı olup toplu iş sözleşmesi yapabilme yetkisi için işkolu barajı öngörülmesinin gerekçesi de güçlü sendikacılığı sağlamaktır. ILO’nun denetim organları da en çok temsil gücüne sahip örgütlere mevzuat yoluyla bazı ayrıcalıklar tanınabileceğini kabul etmektedir. ILO Yönetim Kurulunun alt organı olan Sendika Özgürlüğü Komitesine göre; gerek en çok temsil yeteneği olan sendikaya münhasır toplu pazarlık ... tanıyan sistemler gerekse bir işletmenin bir çok sendikasına toplu sözleşme imzalama yetkisi tanıyan sistemler, sendika özgürlüğü ilkeleriyle bağdaşmaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi 14.05.2015 tarihli ve 2014/177 Esas, 2015/49 Karar sayılı kararında; tüm sendikalara toplu sözleşme ... tanınmasının, çalışanların ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerinin korunması amacı bakımından zorunluluk taşımadığı, en yüksek temsil gücüne sahip sendikalara toplu görüşme yapma yetkisi tanınmasının kanun koyucunun takdirinde olduğu gerekçesiyle yüzde bir olarak uygulanması öngörülen işkolu barajının iptali istemini reddetmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince de her sendikanın toplu sözleşme yetkisine sahip olmasının bir zorunluluk olmadığı, taraf devletlerin gerekli gördükleri takdirde temsilci sendikalara özel statü tanıyacak şekilde düzenleme yapabilecekleri kabul edilmiştir (Demir ve Baykara/Türkiye, B. No: 34503/97, 12.11.2008).

2. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşıldığı üzere, Ülkemiz tarafından örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının gerçekleşmesi amacıyla 6356 sayılı Kanun ile oluşturulan sistem, gerek uluslararası sözleşmeler gerekse Anayasa’da öngörülen sendikal hakların kullanımına aykırı olduğu kabul edilmemektedir. Bu bağlamda somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde işverenin; ... baskısıyla işkolunda yüzde bir üye barajını henüz aşamamış ve yetki belgesi almamış bir sendika ile yetki tespitine ilişkin prosedür tümüyle bir tarafa bırakılarak emredici yetki koşullarına aykırı şekilde protokol yapmaya zorlanması, 6356 Sayılı Kanun’a aykırıdır. İşverence yapılan feshin sendikal nedene dayanmadığı yönündeki Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi kabulü; henüz işyerinde toplu iş sözleşmesi imzalanmamış olması ya da işçinin sendika üyeliği bulunmaması gerekçesine değil Ülkemizin uluslararası sözleşmelere uygun olarak kurmuş olduğu sisteme aykırı ya da bu sistemi yok saymaya yönelik işçi davranışının meşru ve ölçülü kabul edilmesi mümkün olmadığından geçerli bir fesih nedeni bulunmasına dayalıdır.

3. Diğer yandan Anayasa’nın 148 inci maddesinin dördüncü fıkrasında ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 49 uncu maddesinin altıncı fıkrasında belirtildiği üzere, kanun yolu denetiminde gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz. Bu nedenle bir yargılamada usul meseleleri hakkında karar verilmesi, maddi vakıaların ortaya konması ve değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve somut uyuşmazlığa uygulanması görevli ve yetkili mahkemelerin işidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bireysel başvuru yolunun bir kanun yolu olarak kullanılamayacağını ifade etmektedir (... ... ve Perihan .../Türkiye, B. No: 13279/05, 20.10.2011). Anayasa Mahkemesi de bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar dışında, mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmamasının bireysel başvurunun konusu olamayacağını kabul etmektedir (... Sağlam, B. No: 2013/3351, 18.9.2013). Somut uyuşmazlıkta ise Anayasa Mahkemesince; dosyadaki deliller değerlendirilmiş ve bireysel başvuru kurumu bir kanun yolu gibi kullanılarak kararda açıkça bir keyfîlik ya da bariz bir takdir hatası bulunmamasına karşın feshin sendikal nedene dayandığı sonucuna varılmıştır.

4. Yukarıda yapılan açıklamalara karşın Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı nedeniyle feshin sendikal nedene dayanmadığını kabul eden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 26.09.2017 tarihli ve 2017/39579 Esas, 2017/19362 Karar sayılı ilâmının ORTADAN KALDIRILMASINA,

B. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 02.06.2017 tarihli ve 2017/1090 Esas, 2017/818 Karar sayılı kararının bozularak ORTADAN KALDIRILMASINA,

C. Davanın KABULÜNE,

1. Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının davalı nezdinde İŞE İADESİNE,

2. Davacının iş sözleşmesi sendikal nedenle feshedildiğinden; 6356 sayılı Kanun'un 25 inci maddesi uyarınca 4857 sayılı Kanun'un 21 inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmama şartına bağlı olmaksızın ödenmesi gereken tazminat miktarının 1 yıllık brüt ücret tutarı olarak BELİRLENMESİNE,

3. Davacının işe iadesi için işverene başvurması hâlinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar gerçekleşen 4 aya kadar ücret ve sair hakların davacıya ödenmesi gerektiğinin TESPİTİNE,

4. Alınması gereken 31,40 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,

5. Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 1.980,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

6. Davacı tarafça yapılan 280,00 TL yargılama gideri ile 85,70 TL istinaf başvurma harcı ve 154,30 TL temyiz yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 520,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 31,40 TL istinaf karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine, davalının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

7. Taraflarca yatırılan gider avanslarının kullanılmayan kısımlarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,

8. Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.