Logo

9. Hukuk Dairesi2024/13113 E. 2024/15228 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Birden fazla işyerine sahip işverenin işletme toplu iş sözleşmesi yapılması için yetki tespiti başvurusuna yapılan itirazda, işyerlerinin tek bir işyeri mi yoksa birden fazla işyeri mi olduğunun tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: İki birimin birbirinden bağımsız faaliyet yürüttüğü, teknik amaç ve operasyonel anlamda bütünlük ve bağımlılık bulunmadığı, her iki birimin de diğerine ihtiyaç duymadan ticari faaliyet yürütebildiği ve ürünlerini piyasaya arz edebildiği gözetilerek, işletme toplu iş sözleşmesi yetkisi kapsamında davalı Sendikanın yüzde kırk çoğunluğu sağladığından, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi kararlarının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 15. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bursa 15. İş Mahkemesinin 14.03.2022 tarihli ve 2021/142 Esas, 2022/85 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 21.09.2022 tarihli ve 2022/1647 Esas, 2022/2050 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca ortadan kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın Bursa 15. İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili Şirketin tekstil sektöründe apre/boya alanında faaliyet yürüttüğünü, ham kumaş temininin zorlaşması, fabrika binasının eskiliği, depo yetersizliği, üretim potansiyelinin düşük olması ve sair sebeplerle yeni bir fabrika binası inşa edildiğini, üretim sürecinde ipliğin satın alınması dışında, dokuma ve boyama işlemlerinin tamamının iki fabrika arasında bütünleşmiş bir şekilde yürütüldüğünü, satın alınan ipliğin bir fabrikada dokunduğunu ve diğer fabrikada ise boyanmak suretiyle nihai ürün hâline getirildiğini, aynı sanayi bölgesinde birbirine çok yakın mesafede olan bu iki fabrika binasında yapılan tüm işlerin üretim sürecinin birbirinden ayrılmayan ve zincirleme bir disiplinle devam eden parçaları olduğunu, aynı işverene ait iki birim olarak nitelendirilecek iki fabrikanın, Şirketin teknik ve nihai amacının gerçekleşmesi için birbirine bağımlı konumda olduğunu, aynı işverene ait iki üretim biriminde aynı teknik amacı elde etmek için örgütlenmiş tek bir işyeri olduğunu, yetki belgesi için işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının davalı Sendika üyesi olması gerektiğini, ancak davalı Sendika tarafından işyeri düzeyinde çoğunluk sağlanamadığını, yetki tespitinin öncelikle bu nedenle iptalinin gerektiğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davalı ... ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının diğer davalı Sendika lehine yapmış olduğu 26.04.2021 tarih ve 930 sayılı olumlu yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesi ekinde dava ile ilgili somut hiçbir delil yer almadığını, soyut olarak bir kısım temelsiz ve mesnetsiz iddialarda bulunulduğunu, davanın yetki işlemlerini durdurarak işyerindeki işçilerin Anayasal haklarını kullanarak toplu iş sözleşmesi yapma haklarını engellemek amacıyla açıldığını, dava açma hakkının kötüye kullanıldığını, dava dilekçesinde işletme değil işyeri çoğunluğunun aranması gerektiği gibi gayri hukuki ve somut olayla ilgisi bulunmayan bir iddiada bulunulmasının kötüniyetin açık tezahürü olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde; yetki tespit başvuruları karşılanırken, işverenler tarafından SGK'ya yapılan işyerlerine ilişkin tescil ve işçi bildirimlerinin esas alındığını, sendika yetki sistemine SGK kayıtlarından otomasyon sistemiyle yansıyan bilgiler doğrultusunda işlem yapıldığını, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 34 üncü maddesi uyarınca aynı işverene ait aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde toplu iş sözleşmesinin ancak işletme düzeyinde yapılabileceğini, dava dilekçesinde belirtildiği üzere bir işyerinde ipliğin kumaş hâline getirildiği ve ardından diğer işyerinde boyama işleminin yapıldığı, her iki tesisin ayrı işyerleri olarak değerlendirilmesi hususunda herhangi bir yanlışlık olmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; üretim birimlerinin aynı yönetim organizasyonu çerçevesinde tek elden yönetildiği ve yönetimde birliğin sağlandığı, yine bu birimlerin kumaş üretimi bakımından aynı teknik amaca yönelik olduğu ve ortak teknik amacın farklı aşamalarını oluşturarak birbirini tamamladığı, davacıya ait olan iki ayrı adresteki üretim birimlerinin birbirinden bağımsız birer ayrı işyeri değil, tek bir işyerini oluşturduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile yetki tespitinin iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı Bakanlık vekili istinaf dilekçesinde; davalı Sendikanın başvuru tarihinde ilgili işyerinde çalışan ve sendika üyesi sayılarına ilişkin bilgilerin elektronik ortamda sağlandığını ve sistem üzerinden gerçekleştirildiğini, yetki tespitinde dikkate alınan işçi sayısında işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan bildirimlerin dikkate alındığını, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu ve bilirkişi raporuna yapılan itirazların dikkate alınmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı Sendika vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesinin vermiş olduğu 14.03.2022 tarihli ilk kararın hukuka ve dosya kapsamına uygun olduğunu ve davacı yanın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken kaldırma kararı verilmesinin dosya kapsamına ve delil durumuna aykırı olduğunu, her iki işyeri yönetimlerinin farklı olduğunun bilirkişiler tarafından açıkça tespit edildiğini, amaçta birlik olmadığının da müzekkerelere verilen yanıtlarla ortaya çıktığını, bir işyerinin boyahane diğer işyerinin ise dokuma üzerine hizmet verdiğini, her iki işyerinin bağımsız olarak başka firmalarla iş yaptığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacıya ait yetki tespitine konu üretim birimlerinin aynı yönetim organizasyonu çerçevesinde tek elden yönetildiği ve yönetimde birliğin sağlandığı, yine bu birimlerin kumaş üretimi bakımından aynı teknik amaca yönelik olduğu ve ortak teknik amacın farklı aşamalarını oluşturarak birbirini tamamladığı, yetki tespitine konu üretim birimlerinin birbirinden bağımsız ayrı birer işyeri değil tek bir işyerini oluşturduğu, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile 26.04.2021 tarih ve 930 sayılı yetki tespitinin iptaline karar verilmesinde isabetsizlik görülmediğinden bahisle başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekilleri; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun’un 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında yetki tespitine itiraz istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”

2. 6356 sayılı Kanun'un “Tanımlar” kenar başlıklı 2 nci maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı da şöyledir:

“Bu Kanunun uygulanmasında;

...

d) İşletme toplu iş sözleşmesi: Bir gerçek veya tüzel kişiye ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait aynı işkolundaki birden çok işyerini kapsayan sözleşmeyi,

...

ifade eder.”

3. 6356 sayılı Kanun'un “Toplu iş sözleşmesinin kapsamı ve düzeyi” kenar başlıklı 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası ise şöyledir:

“Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılabilir.”

4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrası da şöyledir:

“Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”

5. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki tespiti için başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi ise şöyledir:

“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.

(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.

(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.

(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.

(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”

6. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki itirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi de şöyledir:

“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.

(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.

(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.

(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.

(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”

7. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalıların aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle bir toplu iş sözleşmesi ünitesi olarak işyeri ve işletme kavramlarının açıklanması faydalı olacaktır. 6356 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında işyeri kavramı yönünden 4857 sayılı İş Kanunu'na (4857 sayılı Kanun) atıf yapılmıştır. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin gerekçesinde işyeri, teknik bir amaca diğer bir deyişle mal ve hizmet üretimine yönelik ve değişik unsurlardan meydana gelen bir birim olarak belirtilmiştir. İşyerinin sınırlarının saptanmasında işyerine bağlı yerler ile eklentiler ve araçların bir birim kapsamında oldukları belirtildikten sonra, özellikle bir işyerinin mal ve hizmet üretimi için ayrı bir alanı da kullanması hâlinde bunların tek işyeri mi yoksa birbirinden bağımsız işyerleri mi sayılacağı konusunda amaçta birlik yani aynı teknik amaca bağlı olarak üretimde bulunma, nitelik yönünden bağlılık ve yönetimde birlik yani aynı yönetim altında örgütlenmiş olma şartlarının aranacağı düzenlenmiştir. Öte yandan, teknolojik ve ekonomik gelişmeler doğrultusunda bir işyeri çerçevesinde mal ve hizmet üretimi, pazarlama ve müşterilere sunum hususlarının çok yönlü bir yapısal değişikliği gerektirmesi sebebiyle, bir işyerinin amacının gerçekleşmesinde işlerin görülmesi işyerinin kurulu bulunduğu yerin dışına taşmıştır. Bu bağlamda 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde “İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür.” hükmü düzenlenmiştir.

3. Diğer taraftan 6356 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesinin ancak işletme düzeyinde yapılabileceği ifade edilmiştir. Belirtilen düzenleme emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkindir (... ..., Toplu İş Sözleşmesinin Düzeyi ve Türleri, İstanbul, 2013, s.128; Kübra Doğan Yenisey, İş Hukukunda İşyeri ve İşletme, İstanbul, 2007, s.344). Dairemizin uygulaması da işletme toplu iş sözleşmesine ilişkin hükmün kamu düzenine ilişkin olduğu yönündedir.

4. İnceleme konusu davada, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, 26.04.2021 başvuru tarihi itibarıyla davacı işverene ait 1292941.016, 1200115.016 ve 1219552.016 sicil numaralı üç birimde toplam 453 işçi çalıştığı ve davalı Sendikanın 184 üyesi bulunduğu gerekçesiyle işletme toplu iş sözleşmesi yapabilmek için davalı Sendikanın yüzde kırk çoğunluğu sağladığına dair 18.05.2021 tarihli ve 930 sayılı olumlu yetki tespit kararı verilmiştir.

5. Öncelikle yetki başvuru tarihinde çalışan işçi bulunmadığı ve işyeri niteliğini haiz olmadığı anlaşılan .... sicil numaralı işyerinin yetki tespitinin kapsamında gösterilmesi doğru değil ise de bu husus sonuca etkili görülmemiştir.

6. Davacı işveren tarafından, yetki tespitine esas alınan ... ve .... sicil numaralı birimlerin tek bir işyeri niteliğinde olduğu ve davalı Sendika tarafından yarıdan fazla çoğunluğun sağlanması gerektiği iddia edilmiş, İlk Derece Mahkemesince davacıya ait iki birimin iş organizasyonu kapsamında tek bir işyeri niteliğinde olduğu ve davalı Sendikanın işyeri toplu iş sözleşmesi için gereken yarıdan fazla çoğunluğa sahip olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmiş ise de karar, dosya içeriğine uygun düşmemektedir.

7. Mahallinde yapılan incelemelerde yetki tespitine konu ... sicil numaralı işyerinde hammadde olarak alınan ipliğin dokuma-örme işlemlerinin yapıldığı ve ham kumaş hâline dönüştürüldüğü, bir kısım boyamaların aynı fabrika binası içerisinde bulunan sekiz adet jet boya makinesi ile yapıldığı, diğer kısmının ise boyama ve terbiye işlemlerinin yapılmak üzere yetki tespitine konu ... sicil numaralı işyerine taşındığı, boyama ve terbiye işlemleri sonrasında işlem gören kumaşların yeniden depolanmak ve müşteriye sevkiyatının gerçekleştirilebilmesi için tekrar ... sicil numaralı işyerine getirildiği, icra edilen keşifte yapılan gözlem ve dosyada mevcut olan faturalardan her iki işyerinin birbirine ihtiyaç duymaksızın ayrı ayrı kumaş satımı veya apre boyama işi yaptığı, birbirlerine ihtiyaç duymaksızın ticari faaliyette bulunabildikleri, imal ettikleri ürünü veya hizmeti diğer işyerine ihtiyaç duymaksızın piyasaya arz edilebildikleri, her iki birimde yapılan işlerin birbirini tamamlayan unsur niteliğinde kabul edilemeyeceği, bağlı yer olarak değerlendirilen boyama biriminin kumaş üretilen birimden bağımsız faaliyet yürüttüğü, teknik amaç ve operasyonel anlamda bütünlük ve bağımlılık oluştuğunun söylenemeyeceği, işyerlerinin bağımsız olarak faaliyet yürüttükleri anlaşılmaktadır.

8. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular ışığında, yetki tespitine esas alınan iki birimin bağımsız işyerleri olduğu, söz konusu işyerleri bakımından işletme toplu iş sözleşmesi yetkisi kapsamında davalı Sendikanın yüzde kırk çoğunluğu sağladığı, davacı işveren tarafından yetki tespitinin iptalini gerektirecek başkaca bir olgunun da kanıtlanamadığının anlaşılmasına göre İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi isabetsizdir. Belirtilen sebeplerle, 6356 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca hükümlerin bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan sebeplerle;

Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

1. Davanın REDDİNE,

2. Karar tarihi itibarıyla alınması gerekli olan 427,60 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 368,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,

3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Tarife'ye göre 30.000,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara müştereken verilmesine,

4. Davalı Teksif Sendikası tarafından yatırılan 1.169,40 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 2.107,80 TL temyiz yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalı Sendikaya verilmesine, davalı Sendika tarafından yatırılan 427,60 TL istinaf karar harcının istek hâlinde davalı Sendikaya iadesine,

5. Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı Teksif Sendikası tarafından yapılan 1.455,35 TL yargılama gideri ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan 30,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile ilgili davalılara ödenmesine,

6. Yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili taraflara iadesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgili Teksif Sendikasına iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.11.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.