Logo

9. Hukuk Dairesi2024/13598 E. 2024/16055 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının Rusya'daki çalışmaları sebebiyle işverenden talep ettiği kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri alacaklarının yasal dayanağı, miktarı ve zamanaşımına uğrayıp uğramadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının Rusya’daki çalışmaları yönünden uygulanacak hukukun Rusya hukuku olduğu, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde düzenlenen zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafından zamanaşımı def'inin usulüne uygun olarak yapıldığı gözetilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

KARAR : Davanın kısmen kabulü

TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işverenlerin Rusya'daki çeşitli projelerinde 24.05.2009 ile 26.05.2016 tarihleri arasında aralıksız şekilde ambar memuru olarak çalıştığını, son aylık

ücretinin 1.650,00 USD olduğunu, iş sözleşmesinin davalı işverenler tarafından iş bitimi gerekçe gösterilerek sonlandırıldığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Şirketi (Eski ünvanı: ...) vekili; davacı işçinin müvekkili Şirket ile hiçbir hukuki bağının bulunmaması sebebiyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının dava konusu ettiği alacak kalemlerinin çalıştığı ülke mevzuatına göre değerlendirilmesi gerektiğini, davacının son ücretinin bilinmediğini, ancak davacının belirttiği fahiş ücretin de kabul edilmediğini, yurt dışı giriş-çıkış kayıtlarına göre davacının fasılasız çalışma yapmasının mümkün olmadığını, davacı işçinin Türkiye’deki sigortalılık sürelerinin yurt dışı çalışma iddialarından dışlanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... AŞ vekili; davacı işçinin hangi şirketlerde, hangi yıllar arasında çalıştığının açıklattırılması gerektiğini, yargılama konusu davada müvekkili Şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili Şirkette davacıya ilişkin kayda rastlanmadığını, alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, uyuşmazlığın çözümünde işin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili olduğunu, davacının dava konusu ettiği alacak kalemlerinin çalıştığı ülkenin mevzuatına göre değerlendirilmesi gerektiğini, davalı Şirketlerin ayrı tüzel kişiliği olan, ayrı ülkelerde kurulan şirketler olduğunu, dava konusu alacak kalemlerinin varlığına itiraz ettiklerini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2019 tarihli ve 2017/723 Esas, 2019/374 Karar sayılı kararı ile; davacının, davalı işyerinde 24.05.2009-26.05.2016 tarihleri arasında çalıştığı, en son net ücretinin 1.650,00 USD olduğu, iş sözleşmesinin iş bitimi nedeniyle haklı neden olmaksızın feshedildiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin emsal mahiyetteki kararlarına ve dosya kapsamındaki diğer belgelere göre davalılar arasında organik bağ bulunduğu, bu nedenle davacının alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 08.02.2022 tarihli ve 2019/3673 Esas, 2022/285 Karar sayılı kararı ile; davalı ... AŞ ile Rusya ülkesinde iş yapabilmek için o ülke kanunlarına göre kurulan ...Şirketi arasında organik bağ bulunduğunun yerleşik yargı kararları ile sabit olduğu, davacının sadece 15.12.2011-15.06.2012 tarihleri arasında geçen hizmeti için bir iş sözleşmesi sunulduğu, 24.05.2009-26.05.2016 tarihleri arasındaki tüm hizmet dönemi yönünden Rusya hukuku uygulanacağına dair sözleşme sunulmaması sebebiyle Türk hukuku uygulanmasının yerinde olduğu, hizmet süresinin Pol-Net kayıtlarına göre tespitinin doğru olduğu, davacının ücretinin işçi tarafından sunulan "puantaj-bordro" başlıklı belgelere göre belirlendiği, davalının bu belgelerin doğru olmadığına dair savunmasını ispat için bordro asıllarının sunulmaması nedeniyle bu belgelere itibar edilmesinin yerinde olduğu, bordrolarda son aylarda çıplak ücret üzerinde yapılan indirimler sebebiyle gerçek ücretin 1.650,00 USD olarak tespitinin yerinde olduğu, davacının net ücreti brütleştirirken net ücrete sadece %5 genel sağlık sigortası eklendiğinin anlaşıldığı, davacının giydirilmiş ücretinin davacıya sağlanan ek yararlar ilave edilerek tespiti gerektiği, sunulan bordro ve puantaj belgelerinden davacıya düzenli olarak GSM ücreti ile kira yardımı yapıldığının anlaşıldığı, bu iki yardımın tutarının 200,00 USD’den fazla olduğu, bu nedenle yapılan eklemenin davalının yararına olarak düşük olduğu, davalının Rusya'da bulunan ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapılmadığını ispatlayamadığı, puantaj kaydı bulunan dönemlerin puantaja göre, bulunmayan dönemin tanık beyanlarına göre belirlenmesinin ve indirim oranının yerleşik içtihatlara uygun olduğu gerekçesiyle davalıların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 12.05.2022 tarihli ve 2022/4390 Esas, 2022/5882 Karar sayılı kararı ile; davacının 15.12.2011 ile 26.05.2016 tarihleri arasında Rusya’da geçen çalışmaları yönünden 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan uyuşmazlık hakkında Rusya hukukunun uygulanması gerektiği, hâl böyle olunca gerekirse Rusya hukukunda uzman bir bilirkişiden de rapor alınmak suretiyle dava konusu uyuşmazlık bakımından değerlendirme yapılması ve dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 06.07.2023 tarihli ve 2022/451 Esas, 2023/441 Karar sayılı kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında davalı ve davacı vekillerince uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasının talep edildiği gerekçesiyle bozma öncesinde olduğu gibi tüm dönem yönünden Türk hukukuna dayalı yapılan hesaplamaya göre davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 23.11.2023 tarihli ve 2023/18377 Esas, 2023/18036 Karar sayılı kararı ile; dosya kapsamına göre davalılar tarafından sunulan cevap dilekçelerinde dava konusu alacaklar hakkında yabancı hukukun uygulanması gerektiğinin savunulmuş olunduğu, uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde yapılan bozma sonrası yargılamada tarafların uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması konusunda anlaşmalarının davanın esasına girilmiş olduğundan geçerli bulunmadığı, buna göre önceki bozma kararı gereğinin yerine getirilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyulmasına karar verildiği hâlde bozma gereği yerine getirilmeksizin karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, 12.05.2022 tarihli bozma gereğinin yerine getirilmesi için hükmün ikinci defa bozulmasına karar verilmiştir.

D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ikinci bozma kararına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılamada, Rusya Federasyonu İş Kanunu'na göre değerlendirme yapılması için bilirkişiden rapor aldırılmış, neticede davacının Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Sözleşmesi kapsamında bulunduğu değerlendirilen 15.12.2011-26.05.2016 tarihleri arasındaki Rusya'da geçen çalışma dönemi yönünden taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğu kabul edilerek ilgili dönemde Rusya hukukunun uygulanması gerektiği, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesinide bireysel iş uyuşmazlıklarının mahkemeye götürülebilme süresinin düzenlendiği, davacının iş sözleşmesinin 26.05.2016 tarihinde sona erdiği, davanın ise 22.12.2017 tarihinde açıldığı, buna göre davacının kanunda öngörülen 3 aylık süre içerisinde dava açmadığı, davacının dava açması için gerekli hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle bu dönem yönünden taleplerin reddine karar verildiği, Türk hukuku uygulanan 24.05.2009 - 18.01.2011 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise bozma öncesi alınan 15.12.2022 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davacının 24.05.2009-17.05.2010 ve 12.11.2010-18.01.2011 tarihleri arasında olmak üzere toplamda 1 yıl 2 ay davalıların Rusya'da bulunan projelerinde çalıştığı, bu dönemde net ücretinin 600,00 Euro olduğu, emsal Ankara Bölge Adliye Mahkemesi kararları ve dosya kapsamına göre davalıların dava konusu alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, kıdem ve ihbar tazminatı dışındaki alacakların zamanaşımına uğradığı, iş sözleşmesinin iş bitimi sebebiyle sona erdiği ve bunun haklı fesih sebebi olmadığı gerekçesiyle, diğer alacak talepleri reddedilerek, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili, Mahkemece hükme dayanak alınan 19.12.2022 tarihli raporda davacının ücretinin hatalı belirlendiğini, temel ücretin 600,00 Euro olduğu kabulüyle yapılan belirlemelerin kabul edilemeyeeceğini, davacının hesaplamaya esas ücretinin son ücreti olan 1.650 USD olması gerektiğini, davacı işçinin söz konusu dönemde Rusya'da 600,00 Euro ücretle çalıştığının kabulünün mümkün olmadığını belirterek bozulmasını istemiştir.

2. Davalı ... vekili; davacının tüm çalışma dönemi bakımından hak düşürücü süre dikkate alınarak davanın tümden reddedilmesi gerektiğini, davacının "İŞKUR Hizmet Sözleşmesi" ile davalı Şirket bünyesinde belirli süreli olarak istihdam edilmiş olduğunu ve alacaklarının çalıştığı ülke kanunları uyarınca ödendiğini, belirli süreli iş sözleşmesi ile istihdam edilen davacının iş sözleşmesinin kendiliğinden son bulması nedeniyle fesih gerçekleşmediğinden kıdem ve ihbar tazminatına da hak

kazanamadığını, çalışmanın yurt dışında geçmesi nedeniyle ücretin brüte çevrilmesinin kabul edilemeyeceğini beyanla kararın bozulmasını ve davanın tümüyle reddedilmesini istemiştir.

3. Davalı ... AŞ vekili; Rus iş hukukunda zamanaşımı süresinin 3 ay olduğunu, bu nedenle dava konusu alacakların tümüyle zamanaşımına uğradığını, yetkili kılınan hukukun işçinin işini fiilen yerine getirdiği yer ülke hukuku olduğunu, mutad işyeri hukukunun karakteristik edimin ifa yeri hukuku olarak iş sözleşmesiyle en sıkı ilişkili olan hukuk olduğunu, daha sıkı ilişkili hukukun tespitinde sadece işçi ve işverenin Türk olmasının tek başına belirleyici kriter olarak kabul edilmediğini, hukuk seçimi anlaşması bulunmayan ve daha sıkı ilişkili hukukun Türk hukuku olmadığı anlaşılan ilgili çalışma döneminde uyuşmazlığa mutad işyeri hukukunun uygulanması gerektiğini, mutad işyeri mevzuatınına göre de hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalının diğer şirket bünyesinde istihdam edilmesi nedeniyle davalı ... AŞ bakımından davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının ücretinin brüte çevrilmesinin hukuka aykırı olduğu, hesaplamalarda %30 indirimiuygulanması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, ücretin miktarı ve brütleştirilmesi, zamanaşımı ile davacının dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanamadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri..

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 32, 41, 44, 46 ve 47 nci maddeleri ile 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürülükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun, Rusya hukukuna tâbi çalışmanın sona erdiği tarihte yürülükte olan 392 nci maddesi şöyledir:

" Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.

Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir."

4. Dairemizin 14.12.2022 tarihli ve 2022/16498 Esas, 2022/16753 Karar sayılı ilâmında usuli kazanılmış hak ilkesi şu şekilde açıklanmıştır:

"....

3. Bilindiği üzere 6100 sayılı Kanun'da usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

4. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı karar ) Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında

bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı karar)..."

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (...., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.

3. İİâmın İlgili Hukuk bölümünün (3) numaralı paragrafında yer verilen Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392 nci maddesinde belirtilen sürelerin Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede, bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Dava tarihi itibarıyla söz konusu zamanaşımı süresinin dolduğu ve davalı tarafça usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesi gerekçesinin bir bölümünde söz konusu sürelerin hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi hatalı ise de bu hata sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen ve yukarıda açıklanan gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalılara yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

12.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.