Logo

9. Hukuk Dairesi2024/13796 E. 2024/15914 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı Bakanlığın olumlu yetki tespit yazısının iptali istemine ilişkin yetki tespitine itiraz davasında, farklı işkollarında faaliyet gösteren işyerlerinin yetki tespiti bakımından tek işyeri olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri gereğince uyuşmazlığın yetki tespiti başvurusu tarihindeki şartlara göre değerlendirilmesi ve başvuru tarihinde farklı iş kollarında kayıtlı işyerlerinin tek işyeri gibi kabulünün mümkün olmadığı gözetilerek, davacı işverenin farklı iş kolundaki işyerinin de yetki tespitinde dikkate alınması gerektiği yönündeki itirazının reddiyle, davanın reddine dair istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 2. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Bakanlıkça yetki tespit tarihinde çalışan işçi sayısının eksik hesaplandığını, müvekkili Şirketin 45 çalışanının işçi sayısına dâhil edilmediğini, yetki tespiti incelemesinin hatalı yapıldığını, sendika üyeliklerinin 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'na (6356 sayılı Kanun) uygun usul ve süreye göre hesaplanmadığını, müvekkili Şirketin faaliyet konusunun davalı Sendikanın kurulu bulunduğu metal işkolunda yer almadığından Sendikanın toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi olmadığını ileri sürerek davalı Bakanlığın 11.08.2023 tarihli ve 278881 sayılı olumlu yetki tespit yazısının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde; diğer davalı Sendikanın başvurusu üzerine gerekli inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle İşkolları Yönetmeliği'nin 12 sıra numaralı metal işkolunda faaliyet gösteren davacı Şirkete ait işyerinde toplam 61 işçinin çalıştığı ve 36 işçinin davalı Sendikaya üye olduğunu, Bakanlığın yetki tespit başvurularını Yetki Tespit Otomasyon Sistemi üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarını esas alarak gerçekleştirdiğini, işverenler tarafından SGK'ya bildirilen işyerine ilişkin tescil bilgileri ve çalışan sayısı bakımından otomasyon sistemi üzerinden doğrudan işlem yapıldığını, yetki otomasyon sistemine yansıyan veriler dikkate alındığında 1044562.054 SGK sicil numarası ile bahse konu işyeri ile ilgili aynı işkolunda tek bir işyeri olduğunun tespit edildiğini, Bakanlık işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.

2. Davalı Sendika vekili cevap dilekçesi vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı Şirketin itirazına konu işyerinin farklı bir işkolunda faaliyet gösterdiği, söz konusu işyerinin davalı Sendikanın kurulu bulunduğu metal işkolunda kayıtlı olmadığı, anılan işyeri için yetki başvuru tarihinden önce işkolu tespitine ilişkin yapılmış herhangi bir başvuru bulunmadığı, işyerinin işkolu değişmediği müddetçe bu işyerinde çalışanların metal işkolunda örgütlü bir sendikaya üye olmalarının hukuken ve teknik olarak mümkün olmadığı, işverence bu işyerinin de yetki tespitinde nazara alınması gerektiği iddiasının esas itibarıyla işkolu itirazı niteliğinde olduğu, 6356 sayılı Kanun’un 5 inci maddesindeki açık düzenleme gereği bu itirazın mevcut yetki uyuşmazlığında ileri sürülemeyeceği, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri gereği, uyuşmazlığın; yetki tespiti için başvuru tarihindeki şartlara göre değerlendirilmesi gerekeceği, farklı işkollarında faaliyet kaydı yapılan işyerlerinin tek bir işyeri yahut işletme niteliğinde değerlendirilmesi mümkün olmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; davalı Sendikanın yeterli çoğunluğu sağlayamadığını, bu durumun bilirkişi raporu ile ispat edildiğini, İlk Derece Mahkemesince sadece işkolu tespiti açısından değerlendirme yapılarak ret kararı verildiğini, Sendikanın yeterli çoğunluğu sağlayamadığı için davanın kabulüne karar verilmesinin gerekli olduğunu, aynı yönetim birliği altında çalışan işyerlerinin tek işyeri olarak sayılmasının kanun gereği olduğunu, Mahkeme kararı gerekçesinde de açıklandığı üzere davalı Sendikanın metal işkolunda örgütlendiği, işkolu itibarıyla müvekkili işyerinde toplu iş sözleşmesi yapma yetkisini haiz olmadığını, bu durumun dava dilekçesinde de belirtildiğini, bilirkişinin de bu durumu tespit ettiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Bakanlığın yetki tespit kararı ile işverene ait 1044562.054 SGK sicil numaralı metal işkolunda yer alan işyerinde davalı Sendikanın yarıdan fazla çoğunluğu sağladığının belirlendiği, davacının temel itirazının aynı iş organizasyonu kapsamında yer aldığı iddiasıyla 1025621.041,1158169.054 ve 1035037.041 SGK sicil numaralı işyerlerinin de yetki tespitinde dikkate alınması gerektiğine ilişkin olduğu, dosya içeriğine göre itiraz konusu işyerlerinin sırasıyla 10 No.lu ticaret, büro, eğitim ve güzel .., 13 No.lu inşaat, 04 No.lu petrol, kimya, lastik, plastik ve ilaç işkoluna kayıtlı oldukları, yetki tespitinden önce itiraz konusu işyerlerinin işkoluna dair bir itiraz ve başkaca bir tespit talebi de söz konusu olmadığı, inceleme konusu davada, işverenin farklı işkolunda yer alan başkaca işyerinin de yetki tespitinde nazara alınması gerektiği iddiasının esas itibarıyla itiraz konusu işyeri bakımından işkolu itirazı niteliğinde olduğu ve bu itirazın mevcut yetki uyuşmazlığında ileri sürülemeyeceği, hukuk devleti kavramı çerçevesinde “hukuki belirlilik” ve “hukuki öngörülebilirlik” ilkeleri nazara alındığında, uyuşmazlığın yetki tespiti için başvuru tarihindeki hukuki duruma göre değerlendirilmesi gerektiği, başvuru tarihi itibarıyla farklı işkollarında yer alan birim yahut işyerlerinin tek bir işyeri yahut işletme niteliğinde kabul edilmesi mümkün olmadığı, nitekim işçi sendikasının Bakanlık kayıtlarına güvenerek örgütlenme faaliyetini yürüttüğü ve çoğunluk tespitine dair talepte bulunduğu gözetildiğinde, yetki tespit başvuru tarihinden sonra ileri sürülen işkolu itirazının dikkate alınmayacağı, bu itibarla davacı işverenin farklı işkolunda yer alan işyerinin de dikkate alınması gerektiğine dair itirazı nazara alınamayacağından davanın reddine karar verilmesinde bir hata bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun'un 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında yetki tespitine itiraz istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”

2. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin ilgili fıkraları şöyledir:

“(1)Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.

(2) İşletme toplu iş sözleşmeleri için işyerleri bir bütün olarak dikkate alınır ve yüzde

kırk çoğunluk buna göre hesaplanır.

(3) İşletmede birden çok sendikanın yüzde kırk veya fazla üyesinin olması durumunda

başvuru tarihinde en çok üyeye sahip sendika toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”

3. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki tespiti için başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi ise şöyledir:

“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.

(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.

(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.

(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.

(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”

4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki itirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi de şöyledir:

“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.

(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.

(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.

(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.

(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”

5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Somut uyuşmazlık hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi gereken nitelikte olduğundan 6100 sayılı Kanun’un 266 ncı maddesine aykırı olarak İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporu alınması hatalı ise de bu durum sonuca etkili görülmediğinden eleştiri ile yetinilmiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.