"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3647 E., 2024/2011 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 12. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/547 E., 2023/323 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 07.09.2017-29.04.2020 tarihleri arasında davalı Şirketin Rusya'da bulunan şantiyelerinde aylık net 2.500 USD ücret ile çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak işveren tarafından feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirkette çalışmadığını, zamanaşımı def'i ve husumet itirazında bulunduklarını, davacının yurt dışında çalıştığını ve somut olayda Türk hukukunun uygulanmasının mümkün olmadığını, talep edilen alacakların Rusya İş Kanunu'na tâbi olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının 07.09.2017-29.04.2020 tarihleri arasında aralıklı olarak çalıştığı, davacının yurt dışında çalıştığı dönemde ve iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte yurt dışında çalışan Türk işçilere ilişkin davalarda Türk iş hukuku uygulandığından Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinin son fıkrası gereğince Türk İş hukukunda uygulanan 5 yıllık zamanaşımı süresinin uyuşmazlıkta uygulandığı ve taleplerin ıslah tarihi itibari ile zamanaşımına uğramadığı, Rusya Federasyonu İş Kanunu kapsamında alacakların hesaplandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı Şirket ile dava dışı.... arasında bağ bulunduğunun yargı kararları ile sabit olduğu, davacı ile iş sözleşmesi imzalandığı, davacının 07.09.2017-29.04.2020 tarihleri arasında aralıklı olarak Rusya’da bulunan davalıya ait işyerinde çalıştığı, dosya ve iş sözleşmesi içeriğine göre davacı işçinin esas olarak işverene karşı yükümlülüklerini yerine getirdiği, işini ifa etmek üzere zaman geçirdiği ve işin yapıldığı yerin Rusya ülkesi olduğu, bu durumda mutad işyerinin Rusya olduğu sabit olmakla tüm çalışma dönemi yönünden somut uyuşmazlığa Rusya iş mevzuatının uygulanması gerektiği, iş sözleşmesinin işverence feshedildiği, davacının 29.04.2020 tarihinden sonra bir daha işe çağrılmaması ve dava tarihi (11.05.2021) birlikte nazara alındığında Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesinde başvurma süresi olan 1 yıllık sürenin dolduğu, açık iş sözleşmesi hükmü karşısında taleplerin Rusya iş hukukuna göre tümden reddi yönünde karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince zamanaşımı değerlendirmesinin Türk hukukuna göre yapılmasının hatalı olduğu, davalı tarafın istinaf başvurusunun yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesine göre davanın 1 yıllık süre içinde açıldığını, Covid-19 salgın hastalığı nedeniyle duran sürelerin dikkate alınmadığını,
b. Davalı tarafından cevap dilekçesinde ve ön inceleme duruşmasında yabancı hukuk itirazında bulunulmadığını,
c. Önceki Yargıtay yerleşik içtihatları uyarınca Türkiye'de Türk hukukuna göre dava açılmış olmasının Rusya iş hukukuna göre mahkemeye başvurma süresinin kaçırılmasında geçerli neden olarak kabul edilmesi ve sürelerin yeniden başlatılması gerektiğini,
d. Uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiğini,
e. Verilen kararın hukuki belirlilik, öngörülebilirlik ve sürpriz karar yasağına aykırı olduğunu,
f. Yargılama giderleri ve harçların davalı üzerinde bırakılması gerektiğini beyan etmiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Müvekkili lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu,
b. Dava reddedilmesine rağmen yargılama giderlerinin müvekkili üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin kanuna aykırılık teşkil ettiğini beyan etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, zamanaşımı def'i, davanın süresinde açılıp açılmadığı, vekâlet ücreti ve yargılama giderine ilişkindir.
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava konusu alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığının açıklığa kavuşturulması gereklidir.
26.03.2020 tarihli ve 31080 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (7226 sayılı Kanun) geçici 1 inci maddesinin ilgili bölümü:
"(1)Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;
“a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden, … İtibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. ..." şeklindedir.
Bilahare 30.04.2020 tarihli ve 31114 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile de yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla getirilen bu sürelerin 01.05.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15.06.2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatılmasına karar verilmiştir.
Öte yandan, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun (6325 sayılı Kanun) "Arabuluculuk sürecinin başlaması ve sürelere etkisi" kenar başlıklı 16 ncı maddesi;
"(1) Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Dava açılmasından sonra arabulucuya başvuru hâlinde ise bu süreç, mahkemenin tarafları arabuluculuğa davetinin taraflarca kabul edilmesi veya tarafların arabulucuya başvurma konusunda anlaşmaya vardıklarını duruşma dışında mahkemeye yazılı olarak beyan ettikleri ya da duruşmada bu beyanlarının tutanağa geçirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
(2) Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz." hükmünü içermektedir.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) "Dava şartı olarak arabuluculuk" kenar başlıklı 3/17 hükmü; "Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez." şeklindedir.
Somut uyuşmazlıkta Bölge Adliye Mahkemesince iş sözleşmesinin feshedildiği 29.04.2020 ile davanın açıldığı 11.05.2021 tarihleri birlikte değerlendirilip Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesindeki 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu kabul edilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince; 7226 sayılı Kanun, 6325 sayılı Kanun ve 7036 sayılı Kanun'un yukarıda işaret edilen hükümleri gereğince Covid-19 salgın hastalığı nedeni ile 13.03.2020-15.06.2020 tarihleri arasında 95 gün ile arabuluculuk süreci nedeniyle 12.04.2021-20.04.2021 tarihleri arasında 9 gün olmak üzere toplam 104 gün durduğu anlaşılan sürelerin zamanaşımı hesabında dikkate alınması gerektiğinin gözden kaçırılması hatalıdır. Şu hâlde Bölge Adliye Mahkemesince, Covid-19 salgını nedeniyle getirilen durma süreleri ile arabuluculuk süreci için öngörülen durma süresinin davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı def'i kapsamında değerlendirilerek dava konusu alacakların hesaplatılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
3. Kabule göre Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtayın daha önceki görüşüne güvenerek dava açanlar yönünden hukuki güvenlik, belirlilik, hukuki öngörülebilirlik ilkelerinin ihlaline yol açmamak amacıyla davalı lehine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiği kabul edilmiştir. Ancak eldeki dava 11.05.2021 tarihinde açılmış olup dava tarihi dikkate alındığında davacının Dairemizin önceki uygulamasına güvenerek dava açtığından bahsetmek mümkün değildir. Bu hâlde Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323 ve 326. maddeleri dikkate alınarak yargılama giderleri ve vekâlet ücreti konusunda değerlendirme yapılmaması da hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.01.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.