Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14254 E. 2025/1718 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı, davacının aylık ücret miktarı, davacı taleplerinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve ıslahın süresinde yapılıp yapılmadığı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasında işçi-işveren ilişkisinin bulunduğu, davacının ücret iddiasını ispatladığı, zamanaşımı ve ıslah hususlarında davalı vekilinin itirazlarının yerinde olmadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 18.09.2014-08.02.2019 tarihleri arasında davalının Etiyopya'daki şantiyelerinde formen olarak çalıştığını, aylık ücretinin net 4.000,00 USD olduğunu, iş sözleşmesinin işveren tarafından sonlandırıldığını, işyerinde fazla çalışma yapılmasına, haftanın yedi günü çalışılmasına rağmen işverence söz konusu çalışmalarının karşılığının ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını; ayrıca ilk iki aylık ücreti dışında çalıştığı süre boyunca ücretlerinin ödenmediğini, iş ilişkisi sona erdikten sonra davalı tarafça ücret karşılığı olmak üzere 250.000,00 TL ödeme yapıldığını, bakiye ödenmeyen ücret alacağı da bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık ücretli izin, bakiye ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın taleplerinin zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesindeki iddiaların somutlaştırılması gerektiğini, davacının Ankara 54. İş Mahkemesinin 2021/497 Esas sayılı dosyasında tanık olarak verdiği beyanlarında kâr ortağı olduğunu ifade ettiği hususu dikkate alındığında taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının ücrete ilişkin iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacıya yapılan tüm ödemelerle ilgili olarak takas-mahsup def'inde bulunduklarını, davacının talep konusu alacaklara hak kazanamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı tarafından Etiyopya' da kurulan Şirketin işlerini yürütmek amacıyla görevlendirildiğinin, müdür ve sorumlu sıfatıyla söz konusu işleri yürüttüğünün dosyadaki bilgi ve belgeler ile tanık beyanlarıyla sabit olduğu, davacının söz konusu işçileri işverenin emir ve talimatlarıyla yürüttüğü, karşılığında aylık ücret aldığının tanık beyanlarında ifade edildiği, zira yurt dışından döndükten sonra da davacıya bir kısım ücret ödemesi yapıldığının da sabit olduğu, davacı asılın duruşma beyanı incelendiğinde müdür olarak çalıştığını ve zarar edildiği iddia edilerek herhangi bir ödemenin yapılmadığını da beyan ettiğinin anlaşıldığı, davalı tarafından davacının ortak olduğunu gösterir herhangi yazılı bir belgenin sunulmadığı hususu dikkate alındığında taraflar arasında işçi işveren ilişkisinin mevcut olduğu, yurda giriş çıkış kayıtları da esas alındığında davacının 18.09.2014-05.03.2019 tarihleri arasında 3 yıl 3 ay süreyle çalıştığının kabulü gerektiği, tanık beyanları dikkate alındığında davacının aylık ücretinin 4.000,00 USD olduğuna ilişkin iddiasını ispatladığı; davacı tarafça yapıldığı belirtilen ödemeler mahsup edildiğinde davacının ödenmeyen bakiye ücret alacağının bulunduğu, üçüncü şahıslara yapılan ödemeler ile iş avansı adı altında davacı hesabına yapılan ödemelerin ise ücrete mahsuben yapıldığı belirtilmediği gibi davalı tarafından da iş ilişkisinin bulunmadığının ileri sürüldüğü dikkate alındığında ücrete mahsuben yapılmadığı sabit olduğundan bu miktarların dikkate alınmadığı; ayrıca davalı tarafça iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği hususu ispatlanmadığından davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının ödenmeyen yıllık ücretli izin alacağının bulunduğu; ancak davacının davalıya ait Etiyopya'daki işyerinde en üst düzey yönetici olarak çalıştığı hususu ve tanık beyanları dikkate alındığında davacının fazla çalışma yaptığını, hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığını ispatlayamadığı anlaşıldığından kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin ve bakiye ücret alacaklarının kabulüne; diğer alacakların reddine dair davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının duruşmadaki beyanı, tanık beyanları ve davalı tarafça davacıya yapılan ödemeler de dikkate alındığında taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğunun kabulü gerektiği, davacının yaptığı iş ve tanık anlatımları değerlendirildiğinde davacının ücret iddiasını kanıtladığı, davacının ücretinin ödendiğini kanıtlama yükümlülüğünün davalıya ait olduğu, davalı tarafça davacıya yapılan ödemelerin ve davacının kabulünde olan ödemenin ücret alacağından mahsup edildiği, bakiye ücret alacağının ödendiğinin davalı tarafça kanıtlanmadığı, ıslahın tahkikat tamamlanıncaya kadar yapılabileceği, Mahkemece davasını ıslah eden tarafa gerekli harçların yatırılması için kesin süre verilebileceği dikkate alındığında davacıya sırf ıslah yapması için verilen kesin sürenin sonuç doğurmayacağı, bu konudaki davalı itirazlarının yerinde olmadığı, dava tarihi dikkate alındığında kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacaklarının 5 yıllık zamanaşımına uğramadığı, ücret alacağının ise davacı tarafça ıslaha karşı ileri sürülebilecek zamanaşımı def'i dikkate alınarak ıslah edildiği dikkate alındığında ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def'inden etkilenmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Salt tanık anlatımlarıyla yeterli araştırma yapılmadan davacının aylık ücretinin 4.000,00 USD olduğunun kabulünün hatalı olduğunu,

2. Davacı tarafça verilen kesin süre içerisinde dava ıslah edilmediğinden ıslah işlemi yapılmadığı kabul edilerek hüküm kurulması gerektiğini,

3. Davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını,

4. Davacının kâr ortağı olduğunu beyan ettiği hususu ile yurt dışı giriş çıkış kayıtları dikkate alındığında taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esastan inceleme yapılmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı ve buna bağlı olarak görevli mahkemenin belirlenmesi, davacının kabul edilen aylık ücretinin miktarı, davacı taleplerinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, ıslahın süresinde yapılıp yapılmadığı hususlarına ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 24/1 hükmüne göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.