"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki Yönetim Kurulu kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2003 yılı Kasım ayında dava dışı Şirkette saha operatörü olarak işe başladığını, müvekkilinin davalı ...- Sendikası üyesi olduğunu ve 2016 yılından itibaren yapılan seçim ile birlikte işyerinde sendika temsilciliği görevini ifa ettiğini, 28.04.2023 tarihli fesih bildirimi ile iş sözleşmesinin dava dışı işveren Şirketçe herhangi bir geçerli nedene dayanmaksızın 30.04.2023 tarihli itibarıyla feshedildiğinin bildirildiğini, söz konusu fesih bildirimi ile davalı ...- Sendikası Yönetim Kurulu tarafından 27.04.2023 tarihli 38 sayılı kararı işyeri sendika temsilciliği görevinden alındığını öğrendiğini, müvekkilinin seçim ile işbaşına gelmiş işyeri sendika temsilcisi olduğunu ve herhangi bir gerekçe ortaya konulmadan görevden alındığını beyanla davalı ...-İş Sendikası Yönetim Kurulunun 27.04.2023 tarihli müvekkilinin işyeri sendika temsilci görevinden alınmasına yönelik kararın iptalini, müvekkilinin sendika işyeri temsilciliği görevine iadesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; işyeri sendika temsilcisinin görevden alınmasının tamamıyla Sendikanın tasarrufunda olduğunu, gerek 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu (6356 sayılı Kanun) gerekse de müvekkili Sendikanın Tüzük'ü uyarınca Genel Merkez Yönetim Kurulu tarafından işyeri sendika temsilcilerinin gerekli görülen hâllerde görevden alınabileceğinin düzenlendiğini, söz konusu kararlara karşı da belirlenmiş herhangi bir kanun yolu ya da başvuru imkânının bulunmadığını, Sendikanın tüzel kişiliğini temsil edecek temsilcilerini seçimle göreve getirebileceği gibi resen de seçebileceğini, temsilci ise gerek seçimle gerekse de resen belirlensin yönetim kurullarının yazılı atama kararları ile görevlerine başladıklarını ve gerekli görülen hâllerde de yine yazılı bir karar ile görevden alınabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı Sendika tarafından herhangi bir gerekçe ve neden belirtmeksizin, herhangi bir yazılı bildirim veya tebliğde bulunmaksızın, disipline sevki sağlanmaksızın ve savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle sendika temsilciliği görevinden hukuka aykırı şekilde alınması ve ardından işvereni tarafından herhangi bir geçerli neden olmaksızın haksız şekilde iş sözleşmesinin feshedilmesine yönelik olarak söz konusu kararın iptalini talep ettiği, dava konusu Yönetim Kurulu kararında belirtilen; "davacının 5 yıldır sağlık problemlerini gerekçe göstererek işyerinde herhangi bir işte çalışmadığı, kendisine önerilen uygun işleri de kabul etmediği, bu hususta defalarca uyarıldığı hâlde görevini yerine getiremediği" şeklindeki davacının sendika temsilciliği görevinden alınmasına sebep olayları ispata yarar delil gösteremediği gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; işyeri sendika temsilcisinin Sendika Tüzük'ü uyarınca gerekli görülen hâllerde görevden alınabileceğini, davacının seçimle göreve gelmiş olmasının bu durumu değiştirmeyeceğini, davacının işyeri sendika temsilciliği görevinin gereklerinin yerine getiremediğini, davacının işyeri sendika temsilciliği görevine son verilmesinin müvekkili Sendikanın Tüzüğü'nden aldığı yetkisine dayandığı ve Sendika Genel Merkez Yönetim Kurulunun dava konusu kararını verirken davacıya herhangi bir bildirim yahut gerekçe sunmak zorunda olmadığını aksi kabul edilse dahi kararın makul gerekçelere dayandığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Sendika Yönetim Kurulunun dava konusu 27.04.2023 tarihli ve 38 sayılı kararı ile 6356 sayılı Kanun'un ve Sendika Tüzüğü'nün 16 ncı maddesinin (m) bendi uyarınca davacının işyeri sendika temsilciliği görevinden alınmasına karar verildiği, davalı Sendika tarafından Sendika Tüzüğü'nün 16 ncı maddesine dayanılmış ise de Yargıtay içtihadına atfen ilgili maddede yer alan yetkinin görevi devam eden temsilci yönünden keyfi olarak kullanılabileceği anlamına gelmediği, Sendika Tüzüğü'nde gerekli görüldüğü takdirde bu yetkinin kullanılabileceğinin düzenlendiği, Sendikaca gerekli görülen hâllerin ortaya konulup ispatlanması gerektiği, davalı Sendika tarafından görevden alma kararında yer alan nedenleri ispata yarar bir delilin dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Sendika vekili istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Sendika Yönetim Kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci madde hükümleri.
2. 6356 sayılı Kanun'un “Diğer kanunların uygulanması” kenar başlıklı 80 inci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Kuruluşlar hakkında, bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde 4721 sayılı Kanun ile 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.”
3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “Kararın iptali” kenar başlıklı 83 üncü maddesi de şöyledir:
“Toplantıda hazır bulunan ve kanuna veya tüzüğe aykırı olarak alınan genel kurul kararlarına katılmayan her üye, karar tarihinden başlayarak bir ay içinde; toplantıda hazır bulunmayan her üye kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her hâlde karar tarihinden başlayarak üç ay içinde mahkemeye başvurmak suretiyle kararın iptalini isteyebilir.
Diğer organların kararlarına karşı, dernek içi denetim yolları tüketilmedikçe iptal davası açılamaz.
Genel kurul kararlarının yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayıldığı durumlar saklıdır.”
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.11.2017 tarihli ve 2016/2316 Esas, 2017/1461 Karar sayılı kararının ilgili kısmı ise şöyledir:
“...
Öte yandan 6356 ve 4688 sayılı Kanunlarda sendika yönetim kurulu kararlarına karşı dava açılabileceğine ilişkin açık hüküm yoksa da, bu Kanunların atıf yaptığı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun derneklere ilişkin 83'üncü maddesinde genel kurul ve yönetim kurulu kararlarına karşı dava açılabileceği düzenlendiğinden yönetim kurulu kararına karşı dava açılabileceği kabul edilmektedir.
...”
5. Sendika Tüzüğü'nün 16 ncı maddesi (m) bendi
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.