Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14602 E. 2025/2002 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ev hizmetlerinde çalışan davacının ücretinin tespiti, fazla mesai ve hafta tatili ücretleri, kötü niyet tazminatı ve vekalet ücreti taleplerinin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ücretinin tespitinde Bölge Adliye Mahkemesi'nin dosya kapsamındaki delilleri değerlendirmesinin ve davacının fazla mesai ve hafta tatili iddialarını ispatlayamamasının, kötüniyet tazminatı koşullarının oluşmadığının ve vekalet ücretinin doğru hesaplandığının gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 07.12.2009-16.01.2017 tarihleri arasında davalı yanında ev hizmetlerinde çalıştığını, aylık ücretinin net 1.000,00 USD olduğunu ve elden ödendiğini, davalı ve ailesinin yaşadığı villanın 4 katlı olduğunu ve davacının yatılı olarak tek başına çalıştığını, çalışma düzeninin haftanın 7 günü sabah 06.00'da başlayıp gece 00.00 ve bazen de 01.00’e kadar sürdüğünü, çeşitli zamanlarda davalının çocuklarının dahi ev temizliğini yaptığını, hatta davalının torunlarına da bakmak zorunda kaldığını, bilahare davacıdan bahçe işlerini yapılmasının istenildiğini, davacının kabul etmemesi üzerine önce izne gönderildiğini ve bilahare iş sözleşmesinin feshedildiğini, davacının çalıştığı süre içinde yıllık izinlerini kullanmadığını ve karşılığının ödenmediğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 421. maddesi uyarınca izin hakkının kullandırılmadığını, 432. madde uyarınca ödenmesi gereken altı haftalık bildirim ücretinin ödenmediğini, haksız fesih sebebiyle altı aydan fazla süreyle işsiz kaldığını ve bu sebeple 438. madde uyarınca altı aylık tazminatın ödenmesi gerektiğini, fesih hakkının açıkça kötüye kullanıldığını ve bu nedenle kötüniyet tazminatı ödenmesi gerektiğini ileri sürerek iddia ederek yıllık ücretli izin alacağı, işsiz kaldığı süreye ilişkin altı aylık tazminatın ve kötüniyetli fesih sebebiyle üç aylık tazminat, ihbar tazminatı, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ev hizmetlerinde çalıştığını ve 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında olmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları ve çalışma izni belgelerinden anlaşılacağı üzere 13.11.2012 tarihinde çalışmaya başlayan davacının ücretinin iddia edildiği gibi olmadığını, davacının sadece ev hizmetlerinde çalıştığını, aksi yöndeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davalının 64 yaşında olup yaşam tarzı göz önüne alındığında sabah 06.00'dan gece yanlarına kadar bir çalışmanın mümkün olamayacağını, çalışma saatlerini kendisinin belirlediğini, davacının 15.01.2017 tarihinde eve gelerek çalışmak istemediğini söyleyip tazminat istemesi ve kendi isteğiyle ayrıldığı için ödeme yapılamayacağının beyan edilmesi üzerine işten kendisinin ayrıldığını, işten çıkarılması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, pasaport kayıtlarının incelenmesi hâlinde davacının uzun sürelerle kendi ülkesine gittiğinin anlaşılacağını, hafta sonları izinli olarak akrabalarında kaldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalıya ait işyerinde 17.08.2012-15.01.2017 tarihleri arasında çalıştığı, en son aylık ücretinin asgari ücret olan net 1.270,75 TL olduğu, 6098 sayılı Kanun’un 432/2 hükmünde göre davacının hizmet süresi karşısında fesih bildiriminin, fesih tarihinden önce en geç altı hafta önceden bildirilmesi gerektiği, 29 gün yıllık izin kullandığından kalan 27 gün yıllık ücretli izin alacağının bulunduğu, iş sözleşmesinin haklı neden olmadan feshedildiği kabul edilerek 6098 sayılı Kanun'un 438. maddesi uyarınca hesaplanan tazminatın hüküm altına alındığı, davacının çalışma şekline ilişkin puantaj kaydı ve benzeri yazılı bir belge sunulmadığı, davacı tanıkları, aynı işyerinde davacıyla birlikte çalışmadıklarından çalışma düzeni hakkında bilgi sahibi olmadıkları, fazla çalışma ve hafta tatilinde çalışmaya ilişkin iddianın yöntemine uygun şekilde ispat edilemediği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraf vekillerince istinaf edilen kararda, davacının ihtilaflı olan hizmet başlangıcının işveren tarafından düzenlenen belge dikkate alınarak belirlenmesinin yerinde olduğu, işveren feshinin haklı sebebe dayandığı hususunun davalı tarafından ispatlanamadığı gibi davacının feshin kötüniyetle yapıldığını ortaya koyamadığı, yıllık izinlerin kullandırıldığı hususunun belgelendirilmediği, fazla çalışma ve hafta tatili çalışmalarının varlığı konusunda davacı tanık beyanlarının kabule elverişli olmadığı, davacı vekilinin aylık ücretin 1.000,00 USD olduğuna ilişkin iddiasının kuşkusuz biçimde ispatlanamadığı ancak davalı işverenlikçe düzenlenerek 17.08.2012 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına verilen çalışma izni başvuru belgesinde bildirilen aylık 1.000,00 TL ücretin dönem asgari ücretinin üstünde bulunduğu dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesince asgari ücret seçeneğinden yapılan hesaplamalara itibar edilmesinin dosya kapsamına uygun bulunmadığı, işçinin altı aylık ücretinden fazla olmamak üzere işverenden tazminat isteyebileceği ancak gerekçesi açıklanmadan üst sınır olan altı aylık ücret tutarında tazminatın hüküm altına alınmasının isabetli görülmediği, davacının hizmet süresi dikkate alındığında tazminatın üç aylık ücret üzerinden hesaplanmasının dosya kapsamına daha uygun olacağı gerekçeleriyle tarafların istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davacının ücretinin net 1.000,00 USD olduğunun tereddüte yer verilmeyecek şekilde ispat edildiğini, zira müvekkili konumundaki yabancı uyruklu ev hizmetlilerinin yabancı para cinsinden ücret aldıklarının bilinen bir olgu olduğunu, davalının bu husustaki beyanlarının çelişkili ve tutarsız olduğunu, davalı tanıkları ile davalı beyanları arasında dahi çelişki bulunduğunu, 07.12.2009 tarihinden itibaren davalının yaşadığı villada ev hizmetlerinde çalışmaya başlayan davacıya yaptığı işe karşılık aldığı ücretin net 1.000,00 USD olduğunu, ödendiği iddia edilen ücretin piyasa şartlarına ve davalıların konumuna uygun olmadığını, müvekkilinin davalı tarafa haftanın yedi günü yirmi dört saat hizmet etiğini,

2. Emsal ücret araştırılması yapılmadan hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, bu araştırma yapılarak talep olunan şekilde 1000,00 USD üzerinden hesaplama yapılarak buna göre hüküm kurulması gerektiğini,

3. İş sözleşmesinin feshedilmiş olmasının kötüniyet tazminatı için yeterli olmadığına ilişkin gerekçenin usul ve kanuna aykırı olduğunu, davalının fesih hakkını gerekçelendirmeyip kötüniyetli davrandığını, görev tanımı dışına çıkılarak başka görevler yüklenmesinin müvekkiline yapılan mobbingi ortaya koyduğunu,

4. Fazla çalışma ve hafta tatili çalışması konularında hesaplama yapılıp karar verilmesi gerektiğini, davalının sabah kalkışından yatışına kadar bilfiil kendisine iştirak eden davacının fazla çalışma yaptığı ve tatil günlerinde de çalışmaya devam ettiğinin tanık beyanlarıyla ispat edildiğini,

5. Aleyhine hükmolunan vekâlet ücretinin hatalı hesaplandığını beyanla ve inceleme sırasında gözetilmesi gereken sair nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davacının ücretinin tespiti, fazla çalışma ve hafta tatili günlerinde çalışma yapıldığı iddiasının ispat edilip edilemediği, kötüniyet tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı ve vekâlet ücreti konularına ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.