Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14715 E. 2025/3427 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davaya konu işçilik alacaklarının Türk Lirası mı yoksa Amerikan Doları cinsinden mi hüküm altına alınması gerektiği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava dilekçesinde alacağını Türk Lirası olarak talep etmesi ve kısmi ıslah ile Amerikan Doları cinsinden talepte bulunmasının, dava tarihinden itibaren yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklının vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebileceği ve bu şekilde talepte bulunan alacaklının artık bu tercihinden dönerek borcun yabancı para olarak aynen ifasını isteyemeyeceği, alacaklının seçimlik hakkını kullandıktan sonra bu hakkın tükeneceği gözetilerek, yerel mahkemenin alacakların Türk Lirası üzerinden hüküm altına alınması gerektiği yönündeki kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/5106 E., 2024/1544 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 18. İş Mahkemesi

SAYISI : 2016/372 E., 2020/49 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352/1-(b) hükmü uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktarın Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.04.2025 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı firma bünyesinde yurt dışı işlerinde formen olarak çalıştığını, davacının haftanın 7 günü 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını, hafta tatili izinlerinin ayda 2 hafta tatili gününde kullandırıldığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de bu çalışmanın devam ettiğini, davalının ücretleri “Maaş + Fazla Mesai” açıklamasıyla yatırdığını ancak bunun gerçeği yansıtmadığını, her ay aynısı kadar fazla çalışma yapılmasının mümkün olmadığını, davacının ücretinin 2.750,00 USD olduğunu, her ay 700,00 USD elden ödendiğini, kalan ücretin banka kanalıyla ödendiğini, iş sözleşmesinin feshiyle birlikte kıdem ve ihbar tazminatının eksik ödendiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ve raporlu olduğu döneme ilişkin ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 21.11.2014-07.04.2016 tarihleri arasında davalı Şirkette inşaat teknikeri olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiğini, hak edişlerinin ödendiğini, en son ücretinin 1.528,00 USD olduğunu, aylık ücretin üzerinde yapılan ödemelerin fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil gibi işçilik alacaklarından kaynaklandığını, davacının tüm alacaklarının kendisine ödendiğini, kıdem ve ihbar tazminatlarının eksiksiz olarak ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı işverene ait Türkmenistan'da bulunan işyerlerinde 21.11.2014-07.04.2016 tarihleri arasında davalıya ait inşaat işlerinde çalıştığı, davacının iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacak şekilde sona erdiği, bilirkişi raporunda davacının aylık net ücret miktarının 2.050,00 USD olarak hesaplanmasına Mahkemece de itibar edildiğinden bu ücret üzerinden davacının kıdem tazminatı hesaplandığında davacının kıdem tazminatının tamamen ödenmiş olduğunun anlaşıldığı, davacının 1.854,75 USD ihbar tazminatı alacağının bulunduğu, davacının fazla çalışma yaptığının davacı tarafça görgüye dayalı bilgisi bulunan tanık beyanları ile ispatlandığı, davacının bu çalışmalarının karşılığının ödendiğinin ise davalı tarafça ispat edilemediği, 20.01.2020 tarihli hesap bilirkişisi ek raporunda davacının hak kazandığı fazla çalışma ücretinin davalı tarafça davaya ve ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def'i de dikkate alınarak usulünce hesaplandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerektiği, buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafın dava dilekçesinde alacağını Türk lirası olarak talep ettiği, kısmi ıslah ile USD cinsinden talepte bulunduğu, Mahkemece bu talebe değer verilerek alacakların hüküm altına alındığı, dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 99. maddesi uyarınca yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi hâlinde alacaklının, bu borcun vade veya fiilî ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebileceği, bu şekilde talepte bulunan alacaklının artık bu tercihinden dönerek borcun yabancı para olarak aynen ifasını istemesi mümkün olmadığı, somut uyuşmazlıkta davacı tarafın dava dilekçesiyle davada tercih hakkını kullandığı ve borcun Türk lirası üzerinden ödenmesini istediği, alacaklı davacının seçimlik yetkiyi kullandıktan sonra bu hak tükeneceğinden artık bu tercihini değiştirerek alacağı yabancı para cinsinden talep etmesinin mümkün olmadığı, buna göre alacakların Türk lirası üzerinden hüküm altına alınması gerekirken USD üzerinden hüküm altına alınmasının hatalı olduğu, sunulan sözleşmede fazla çalışma karşılıklarının ücrete dâhil olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığı ve aylık yapılan ödemelerin yanı sıra davacının teknikerlik gibi nitelikli bir iş yapması karşısında banka kayıtları nazara alınarak net 2.050,00 USD ücretin hükme esas alınması gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

a. Kıdem tazminatı ve raporlu günlere ait ücret alacağı isteminin konusuz kalmasından dolayı reddine karar verilmesi ve buna göre vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini,

b. Islah ile yabancı para biriminde talepte bulunulabileceğini, aksi kabulün mağduriyete neden olacağını ileri sürmüştür.

2. Davalı vekilinin alacak davasına ilişkin temyizi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davaya konu edilen ve kabulüne karar verilen alacakların döviz cinsinden hüküm altına alınıp alınamayacağı ve vekâlet ücretine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Davalı yararına takdir edilen 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.