"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/24 E., 2024/293 K.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 427 ve 432. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar 13.614,97 TL olup bu miktar, Mahkemenin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 20.520,00 TL’nin altında kaldığından, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya ait işyerinde 14.03.2005 tarihinde sekreter olarak çalışmaya başladığını, buna rağmen Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) 01.03.2007 tarihinden itibaren çalışmalarının bildirildiğini, iş sözleşmesinin işverence haksız şekilde feshedildiğini, fesih sonrası bir kısım ödeme yapılmakla birlikte alacaklarının eksik ödenmiş olduğunu ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 14.03.2005-01.03.2007 tarihleri arasında dava dışı ... Turizm AŞ ve Sümer Turizm AŞ tarafından istihdam edildiğini ve müvekkili Şirket çalışanı olmadığını, dava konusu taleplerini bu tarihlerde işvereni olan Şirketlere yöneltmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda 29.01.2014 tarihli ve 2010/897 Esas, 2014/13 Karar sayılı karar ile toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkemenin 29.01.2014 tarihli kararının taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 28.09.2015 tarihli ve 2014/13937 Esas, 2015/26353 Karar sayılı kararıyla; tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, gerekçenin yarım bırakılmasının usule aykırı olduğu, tazminat hesabına esas ücretin hatalı tespit edildiği, davacının dava ve ıslah dilekçesindeki anlatımlarına göre ulusal bayram ve genel tatil ücreti yanında hafta tatili ücreti de talep ettiğinin anlaşıldığı, bu nedenle hafta tatili alacağı talebi yönünden de değerlendirme yapılması gerektiği hususları bozmaya konu edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 24.03.2022 tarihli ve 2015/904 Esas, 2022/238 Karar sayılı kararla; davacının 14.03.2005-13.05.2010 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının ve kıdem tazminatına hak kazandığının sabit olduğu, bozma kararı sonrası alınan bilirkişi raporuna itibar edildiği açıklandıktan sonra kıdem tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil ve yıllık ücretli izin alacaklarına yönelik taleplerin reddine dair karar verilmiş; kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 08.11.2022 tarihli ve 2022/14424 Esas, 2022/14516 Karar sayılı kararıyla; sair temyiz itirazları incelenmeksizin kıdem tazminatı talebi yönünden gerekçeyle hüküm fıkrası arasında çelişki olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu, ayrıca ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile hafta tatili ücreti alacaklarının ayrıştırılmadan birlikte hüküm altına alınmasının hatalı olduğu, davacıya bu konudaki taleplerinin açıklattırılması gerektiği gerekçeleriyle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının hizmet süresinin kesinleşen hizmet tespit davası ile belirlendiği, iş sözleşmesinin tazminat ödemesini gerektirmeyecek şekilde sona erdiğinin ispat külfeti üzerinde olan davalı tarafça ispat edilemediği, buna göre davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, davacı vekilinin taleplerinin tamamının hafta tatili ücreti alacağı olduğunu beyan ettiği ve davacının hafta tatili çalışmalarının dosyada mübrez çizelgelere göre yöntemince tespit edildiği, bu husustaki hesaplamada hata bulunmadığı, yıllık ücretli izinlerin kullandırıldığı hususu imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlanmadığından yıllık ücretli izin alacağının hüküm altına alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; hafta tatili alacağının hatalı hesaplandığını, en azından 37 hafta sonu günü üzerinden hesap yapılması gerekirken 12 gün üzerinden hesap yapıldığını, ancak yargılamanın uzadığını bu nedenle kararın bu yönden düzeltilerek onanmasını, aksi hâlde bozulması gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar nedeniyle reddine karar verildiğinden temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; hafta tatili ücreti alacağının ispat ve hesaplanmasına ilişkindir.
Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2 hükmü atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428. maddesi ile 439/2 hükmünde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekillinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
B. Davacı Temyizi Yönünden
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin davacıya yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
14.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.