"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1163 E., 2023/2968 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 17. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/277 E., 2022/730 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı Bakanlığa bağlı işyerinde çalıştığını, 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, alt işveren bünyesinde çalışmakta iken ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak ödendiğini, kadroya geçerken bireysel iş sözleşmesi imzaladığını ve ücretinin yine asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Toplu İş Sözleşmesi Genelgesi yayımlanmak suretiyle 01.01.2018-31.12.2020 arası ücret zamları ile mali ve sosyal hakların belirlendiğini, 10.08.2020 tarihinde de davalı ... Bakanlığının üyesi olduğu Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) ile Öz Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri (Öz Sağlık İş) Sendikası arasında toplu iş sözleşmesi imzalanarak 01.01.2019 - 31.12.2020 tarihleri arasındaki ücret zamları ile mâli ve sosyal hakların belirlendiğini ve bu toplu iş sözleşmesi ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının toplu iş sözleşmesi hükümlerinin ortadan kaldırılmış olduğunu; ancak davalının 01.01.2019 tarihinden itibaren ne Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının toplu iş sözleşmesi hükümlerini ne de TÜHİS ile Öz Sağlık- İş Sendikası arasındaki 10.08.2020 imza tarihli toplu iş sözleşmesi hükümlerini uygulamadığını ileri sürerek Ekim 2019 ile Mart 2020 tarihleri arasındaki 6 aylık dönem bakımından ödenmeyen fark ücret ve ekleri alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçiş sonrası işçi ücretlerinin Yüksek Hakem Kurulu tarafından düzenlenen toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak belirlendiğini, davacının ücretinin düşürülmesi gibi bir uygulama söz konusu olmadığından dava konusu alacaklara hak kazanamayacağını; ayrıca talep edilen faiz oranı ile faiz başlangıç tarihlerinin de hatalı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İİlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ile davalı İdare arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde davacının ücretinin her ay asgari ücretin belirli bir oran fazlası olacağına dair açık düzenleme olduğu, bu düzenlemenin her asgari ücret artış dönemi için işvereni bağlayıcı olduğu gözetilmeksizin davacının ücretinin işveren tarafından eksik ödendiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinin ve Öz Sağlık-İş Sendikası ile TÜHİS’in tarafı olduğu 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca yapılan hesaplamalar doğrultusunda davanın kabulüne kesin olarak karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; çalışması devam eden davacı işçinin ücreti bakımından ileriye etkili biçimde tespitte bulunulmuş olması nedeniyle karara karşı istinaf yolunu açık tutmayarak kesin olarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının sürekli işçi kadrosunda istihdam edildiğini, davacı gibi sürekli işçi kadrosuna geçen işçilerin ücret ile diğer mali ve sosyal haklarının Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinin uygulanması ile oluşan ücret ile diğer mali ve sosyal haklardan fazla olamayacağını, bireysel sözleşmede kastedilen asgari ücretin 2018 yılı asgari ücreti olup kadroya geçiş ücretinin de davacının 2018 yılı ücreti korunarak belirlendiğini, davacının ücretinde herhangi bir indirime gidilmediğini, Bakanlık uygulamasının hukuka uygun olduğunu, Yüksek Hakem Kurulu tarafından yürürlüğe konulan toplu iş sözleşmesi ile eşit işi yapanlar arasında eşit ücretin ödenmesinin amaçlandığını, aksi uygulamanın işçilerin kariyer meslek grupları ile aynı ve hatta daha fazla ücret almalarına yol açacağını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının kadroya geçişi aşamasında davalı Bakanlık ile arasında imzalanan iş sözleşmesinde ücretinin asgari ücretin yüzde fazlası olarak kararlaştırıldığı, bu durumda davacının ücret farkı alacağının hüküm altına alınmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesindeki gerekçelere ilaveten 2021 yılı ve sonrası için işyerinde yürürlükte bulunan 08.09.2021 imza tarihli toplu iş sözleşmesi ile taban ücret uygulamasına gidildiğinden bu tarihten sonra alacaklara hak kazanmanın mümkün olmadığını, davacının bir yandan bireysel iş sözleşmesindeki günlük brüt ücretin esas alınmasını bir yandan da toplu iş sözleşmesi ile öngörülen ücret kriterlerinin uygulanmasını istemesinin mümkün olmadığını, bu durumda işçilere hem asgari ücrete yapılan zammın hem de toplu iş sözleşmesinden kaynaklı zammın yapılması gibi (çifte zam) bir durum oluşacağını ve ücretlerin fahiş bir hâl alacağını ileri sürerek ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçiye kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ödenmesi gereken ücretin tespiti, davacının Öz Sağlık-İş Sendikası ile TÜHİS arasında 10.08.2020 tarihinde imzalanan ve 01.01.2019 - 31.12.2020 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinden hangi tarihten itibaren yararlanabileceği, fark ücret alacağının bulunup bulunmadığı ve dava konusu talepler bakımından somutlaştırma yükünün yerine getirilip getirilmediğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 25, 119, 194 ve 297 nci maddeleri ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22 ve 32 inci maddeleri, 696 sayılı KHK ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname' ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23 üncü madde.
3. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve 2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı kararında şu şekilde açıklanmıştır:
"...
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde, bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 375 sayılı KHK'nın ilgili hükmünün ve bu KHK gereğince 31.10.2020 tarihine kadar uygulanması öngörülen toplu iş sözleşmesinin amacı; gerek alt işverenin taraf olduğu ve 31.10.2020 tarihinden önce sona erecek olan toplu iş sözleşmesinden yararlanmakta olan gerekse alt işverenin taraf olduğu herhangi bir toplu iş sözleşmesinden yararlanmayan işçileri belli bir süre için toplu iş sözleşmesi etkisinden mahrum bırakmamaktır. Bu nedenle 02.04.2018 tarihinde 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri'nden yararlanmaya başlayan yahut alt işveren nezdindeki toplu iş sözleşmesinin bitimini müteâkip kanun gereği kendiliğinden yararlanmaya başlayan işçilerin, aynı dönem içinde bir başka toplu iş sözleşmesinden yararlanmayı talep etmeleri, 375 sayılı KHK gereği mümkün değildir. Bir toplu iş sözleşmesinin geriye etkili olarak yürürlüğe konulabilmesi kural olarak mümkün olsa da sonraki toplu iş sözleşmesi hükümlerinin geriye etkili olabileceği en erken süre önceki toplu iş sözleşmesinin bitim tarihidir. Sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler yönünden yapılacak değerlendirmede de bu ilkeden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Buna göre sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin kadroya geçirildikleri işyerinde yürürlükte bulunan bir toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri için en erken tarih her hâlükârda 01.11.2020 tarihi olmalıdır.
3. Yukarıda yapılan açıklama ile davacının, davalıya bağlı işyerinde hizmet alım sözleşmesi kapsamında alt işveren işçisi olarak çalışmakta iken 02.04.2018 tarihi itibarıyla 375 sayılı KHK'nın geçici 23 üncü maddesi kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğinin dosya kapsamından anlaşılması birlikte değerlendirildiğinde, sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı bakımından Öz Sağlık-İş Sendikası ile TÜHİS arasında 10.08.2020 tarihinde imzalanan ve 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinden yararlanma en erken 01.11.2020 tarihinde mümkün olabilir ise de davacının uyuşmazlığa konu talep döneminin 2019 Ekim ile 2020 Mart ayları arası olduğu, bu talep döneminde söz konusu toplu iş sözleşmesinin uygulanma imkânının bulunmadığı gözden kaçırılarak hüküm kurulması isabetsizdir.
4. Somut olayda, dava dilekçesinde “2019 Ekim 2020 Mart ayları arası altı aylık döneme ilişkin maaş ve ekleri üret alacağı farkı” şeklindeki ifade ile toplam bir tutar belirlenerek talepte bulunulmuştur. Davacı tarafın talep konusunu hangi alacak kalemlerinin oluşturduğunu ve uyuşmazlık konusu her bir alacak kalemi için ne miktar talep ettiğini belirtmemiş olması hatalıdır. Mahkemece bu konudaki eksiklik giderilmeden tüm alacak talepleri yönünden tek toplam tutar üzerinden tahsil hükmü kurulması, davacının davasını somutlaştırma yükümlülüğüne aykırı olduğu gibi, infazda da tereddüt yaratır mahiyettedir. Bu nedenle, davacıya davasını somutlaştırma yükümlülüğü çerçevesinde dava dilekçesinin açıklattırılması, hangi alacak kaleminin ne tutarda dava konusu yapıldığının belirtilmesinin istenilmesi ve oluşacak sonuca göre yukarıda açıklanan bozma gerekçesi de dikkate alınarak yeniden hüküm kurulması gerekmektedir. Belirtilen yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma sebebidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.