Logo

9. Hukuk Dairesi2024/5213 E. 2024/8217 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin işverenden kaynaklanan kıdem, ihbar, kötüniyet tazminatları, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının tespiti ve ödenmesi talebiyle açtığı alacak davasında, davalı işverenin ücret ödemelerine ilişkin itirazları ve davacının hak kazanıp kazanmadığına dair uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı işverenin davacıya yaptığı ücret ödemelerine dair sunduğu dekontların ücret mahiyetinde olup olmadığının ve Türk Lirası cinsinden yapılan ödemelerin ödeme günündeki rayice göre Euro karşılığının hesaplanarak mahsup edilip edilmediğinin tespit edilmemesi ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu hususların dikkate alınmaması hatalı görülerek, bozma kararı verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2425 E., 2024/163 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 23. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/591 E., 2023/221 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı nezdinde 05.12.2018-01.07.2021 tarihleri arasında ülke satış müdürü olarak en son 4.000,00 Euro ücretle kesintisiz olarak çalıştığını, 05.12.2018 tarihinde davalının Türkiye'deki şubesinde işe başlayan davacının, davalının görevlendirmesi ile 01.02.2019 tarihi itibarıyla İspanya'da bulunan şubede çalışmaya devam ettiğini, davacının 14.03.2021 tarihinde doğum yaptığını, analık izninde olan davacının iş sözleşmesine son vermek isteyen davalının müvekkiline haklarını ödeyeceğini beyan ederek ve müvekkilini zorlayarak istifa dilekçesi almaya çalıştığını, henüz analık izni bitmeyen müvekkilinin iş sözleşmesine kötüniyetli ve haksız olarak davalı tarafından son verildiğini, haksız feshe rağmen davacının hak ettiği alacaklarının ödenmediğini, yalnızca 27.07.2021 tarihinde 15.580,47 TL tutarında bir ödeme yapıldığını, davacıya işveren tarafından 900,00-1.000,00 Euro tutarında özel sağlık sigortası yapıldığını, bu tutarın giydirilmiş ücret hesabında dikkate alınması gerektiğini, davacının İspanya'ya gitmesinden sonra 14 ay boyunca ücretinin eksiksiz ödendiğini, 2020 yılının üçüncü ayından sonra ücretinin 2.000,00 Euro olarak ödenmeye başlandığını, bazı aylarda hiç ödenmediğini, davacının sadece 5 gün yıllık izin kullandığını, davacının iş sözleşmesi işveren tarafından kötüniyetli olarak feshedildiğinden kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 05.12.2018 tarihinde Türkiye'de satış sorumlusu olarak 14.03.2019 tarihinde İspanya şubesinde çalışmaya başladığını, 14.03.2021 tarihinde doğum yapan davacının 01.07.2021 tarihinde istifa ederek işyerinden ayrıldığını, davacının kendi el yazısı ile yazdığı beyan dilekçesinde işyerinden kendi isteğiyle ayrıldığını beyan ettiğini, davacının iş tanımı gereği sık sık seyahat etmesi gerektiğini, davacının yeni doğmuş bir bebek ile seyahat etmenin kendisine yol açacağı zorlukları düşünerek ve işini gereği gibi ifa edemeyeceğini fark ederek kendisinin işten ayrılmaya karar verdiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan whatsapp konuşmalarındaki Ö.D'nin müvekkili Şirkette çalışan bir işçi olup diğer işçileri işe almaya veya işten çıkartma yetkisine sahip olmadığını, konuşmaların iki arkadaş arasında yapılan konuşma olduğunu, ücret ödemelerinin eksiksiz yapıldığını, davacıya İspanya'da bulunduğu süre zarfında ev kirası ve benzer giderler için aylık 4.000,00 Euro harcırah ödendiğini, ancak pandemi sürecinin başlamasından sonra tarafların karşılıklı anlaşmasıyla daha sonra 2.000,00 Euro olarak bu ek ödemelerine devam edildiğini, davacının hak ettiği bütün yıllık izinlerini kullandığı, davacının işten ayrılırken işyerini yazılı olarak ibra ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının brüt ücretinin 5.595,18 Euro olduğu, işten ayrılış bildirgesinde işten ayrılış kodunun 25 "İşçi tarafından işverenin ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranış nedeni ile fesih" olduğu, davacı tarafından iş sözleşmesinin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğinin iddia edildiği, davalı tarafça davacının istifa ettiği savunmasında bulunulduğu, davacının işten çıkış kodunun istifa olarak bildirilmediği ve savunmayla uyumlu olmadığı, davalı tarafça iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatını gerektirmeyecek şekilde sona erdiğinin ispat edilemediği, davalı işveren tarafından davacının yıllık izinlerini kullandığına dair herhangi bir belge sunulmadığı, davacının hizmet süresi itibarıyla hak kazanmış olduğu bakiye 23 günlük yıllık izin ücreti bakımından talebin kabulune karar verildiği, dosyadaki banka kayıtlarına göre davacının bakiye ücret alacağının bulunduğu, davalı tarafça ispat yükümlülüğünün yerine getirilmediği, davacının iş güvencesi kapsamında kaldığı ve iş sözleşmesinin kötüniyetle feshedildiği ispat edilemediğinden kötüniyet tazminatına hak kazanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; kötüniyet tazminatına ve lehlerine arabuluculuk ücretine hükmedilmesi gerektiğini, uygulanan faiz oranlarının ve faiz başlangıç tarihlerinin hatalı olduğunu, arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, davalı vekiline ödenmesi gereken vekâlet ücretinin hatalı hesaplandığını belirterek İlk Derece Mahkemesinin ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacıya 4.000,00 Euronun ücret değil harcırah olarak ödendiğini, bu ödemeyle kendisinin kira, ulaşım ve çeşitli masraflarının karşılanmasının amaçlandığını, davacının İspanya'da çalıştığı dönemde COVID-19 pandemi sürecinin başladığını, bu dönemde yaşanan olumsuz koşullar nedeniyle davacı ile konuşulup anlaşılarak pandemi sürecinde harcırah ödemesinin 2.000,00 Euro olarak ödenmeye devam edildiğini, bilirkişi tarafından 4.000,00 Euro tutarındaki ödemenin maaş ödemesi olarak kabul edilerek yapılan hesaplamaların hatalı olduğunu, iş sözleşmesinde davacının ücretinin 3.500,00 TL olarak belirlendiğini, davacının istifa ederek işten ayrıldığını, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, davacının hak kazandığı bütün yıllık izinleri kullandığını, Türk Parası Kıymetinin Korunması Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar uyarınca sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden kararlaştırılmayacağına dair düzenleme getirildiğini, iş sözleşmelerinin de bu düzenlemeye dâhil olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin davacının aylık ücretinin 4.000,00 Euro olduğu yönündeki tespitinin yerinde olduğu, davalı işveren tarafından banka kanalı ile davacıya yapılan ödemelerin aylık harcırah ödemesi olduğunun ispatlanamadığı, dosyaya sunulan Garanti Bankası ödeme dekontları, 2018/12-2020/5 dönemleri arası imzasız ücret bordroları ve yurt dışı geçici görevlendirme formunun, davacının iş sözleşmesinin feshi tarihinde en son aldığı ücretin tespitine yeterli nitelikte olmadığı, işçinin çalışma koşullarında yapılacak esaslı değişikliklerin ancak imzalı muvafakati doğrultusunda hüküm ifade edeceği, bu kapsamda, davalı tarafın pandemi sürecinin başlamasıyla ekonomik sebeplerden ötürü davacı ile anlaşarak 4.000,00 Euro harcırah yerine 2.000,00 Euro harcırah ödemeye devam edildiğine ilişkin savunmasına itibar edilemeyeceği, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı gerektirmeyecek şekilde feshedildiğini davalı işveren tarafından ispat edilemediği, davacı vekilinin, davalı tarafından dosyaya sunulan davacının kendi el yazısı ile yazdığı istifa dilekçesinin hataya yönelik irade fesadına uğradığına ilişkin iddialarını ispatladığı, kaldı ki davalı tarafça davacıya 15.880,77 TL tutarında kıdem tazminatı ödendiği, davalı işveren tarafından davacının yıllık izinlerini kullandığına dair dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı ibranamenin gerekli şartları taşımadığı, kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin yerinde olduğu Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendindeki yasal düzenleme, avukat ile müvekkili arasındaki vekâlet ilişkisine dayanan akdi vekâlet ücretinin miktarına yönelik olup arabuluculuk sonrasında açılan davada, arabuluculuk vekâlet ücretinin yargılama gideri kapsamında karşı tarafın sorumlu olacağı vekâlet ücreti olarak değerlendirilemeyeceği, davacı vekili tarafından kısmi dava olarak açılan dava dilekçesi ile, kıdem tazminatı alacağının fesih tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faiziyle, ihbar tazminatı alacağı, kötüniyet tazminatı alacağı ve yıllık izin ücreti alacağının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle, ücret alacağının dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiği, yine ıslah dilekçesi ile de söz konusu alacak kalemlerinin sözleşmenin feshi tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte tahsilinin talep edildiği, taleple bağlılık ilkesi doğrultusunda, İlk Derece Mahkemesi tarafından talep konusu alacaklara işletilen faizin başlangıç tarihi yönünden verilen kararın yerinde olduğu, yıllık izin ücreti ve ücret alacakları yönünden, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 4 üncü maddesinin (a) fıkrasına aykırı şekilde faize ilişkin hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle ve müvekkili Şirket tarafından davacıya Türkiyede yapılan ödemelerin mahsup edilmediğini, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından alacakların fesih tarihindeki kur üzerinden değerlendirilmesi gerekirken karar tarihindeki kur üzerinden değerlendirildiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, aylık ücret miktarının tespiti, ödeme itirazı ve ücret alacağının hesabı, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanıp kazanmadığı ile yıllık izin ücreti alacağının ispatı ve hesaplanması noktalarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17, 32, 53, 57 ve 59 uncu maddeleri ile 120 nci maddesindeki atıf uyarınca yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 4857 sayılı Kanun'un 37 nci maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan ücret hesap pusulası verilmesi zorunludur.

3. Uygulamada çoğunlukla ücret bordrosu adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde, banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.

4. Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.

5. Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının ücretinin 4.000,00 Euro olduğu kabul edilerek, 2020 yılı Nisan ayı ile 2021 yılı 6.ayı arasında davacıya toplam 60.000,00 Euro ücret ödemesi yapılması gerektiği, dosya içerisinde bulunan banka kayıtlarına göre 26.890,00 Euro ödeme yapıldığı gerekçesi ile davacının 33.110,00 Euro ücret alacağı olduğu hesaplanmıştır. Ancak davalı tarafın cevap dilekçesinin ekinde örneğin, "2020 Nisan maaş ödemesi", "2020 Aralık maaş ödemesi", "2021 Nisan maaş ödemesi" açıklamalı bir kısım dekontlar ibraz ettiği görülmüştür. Sunulan dekontlar uyarınca yapılan ücret ödemeleri araştırılarak, Türk lirası olarak yapılan ödemeler tespit edildikten sonra ödeme günündeki rayice göre Euro karşılığının hesaplanıp belirlenen tutar mahsup edilerek varsa ücret alacağının hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.