Logo

9. Hukuk Dairesi2024/5968 E. 2024/9712 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yabancılık unsuru taşıyan iş davasında, uygulanacak hukukun tespiti ve davanın hak düşürücü süreye tabi olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından Türk hukukuna göre açılan davada, davalı tarafça yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde açık bir itirazda bulunulmaması ve ön inceleme aşamasında da tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları nedeniyle, uygulanacak hukukun zımnen Türk hukuku olarak seçildiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2043 E., 2024/92 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 36. İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/1 E., 2023/241 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan ilk yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin ortadan kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin Türkmenistan'da bulunan şantiyelerinde 21.08.2011-24.11.2013 tarihleri arasında boru montaj teknikeri olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin iş bitimi nedeniyle davalı tarafından haksız olarak sona erdirildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan davacının iş sözleşmesinin projenin sona ermesi sebebiyle kendiliğinden sona erdiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, çalıştığı süreçte tüm hak ve alacaklarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonucunda, davacının 21.08.2011-24.11.2013 tarihleri arasında davalıya ait işyerine çalıştığı, iş sözleşmesine davalı tarafından son verildiği, somut uyuşmazlığa Türkmenistan hukuku kurallarının uygulanması gerektiği gerekçesi ile Türkmenistan iş hukukuna göre düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; Yargıtay içtihatları ile sabit olduğu üzere Türkmenistan iş mevzuatında zamanaşımı süresinin 3 ay olarak düzenlendiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, uyuşmazlığın çözümünde Türkmenistan hukukunun uygulanmasının hatalı olduğunu, davacının hizmet süresinin hatalı saptandığını, ücretin brütleştirilmesinin hatalı yapıldığını, davacının ücretinin hatalı tespit edildiğini, dava konusu alacakların hatalı hesaplandığını, ödenmemiş alacak bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı Şirket nezdinde 21.08.2011-24.11.2013 tarihleri arasında 2 yıl, 3 ay 3 gün süre ile boru montaj teknikeri olarak çalıştığı, talebe konu işçilik alacaklarının Türkmenistan iş hukuku kapsamında değerlendirilmesinin yerinde olduğu, dosyada mevcut Türkmenistan İş Kanunu'nun iş anlaşmazlığının çözülmesi için başvuru sürelerini düzenleyen 382 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) üncü bendinde 3 aylık mahkemeye başvuru süresinin düzenlendiği, bu kapsamda İlk Derece Mahkemesince zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden değerlendirme yapılmamasının hatalı olduğu, ancak bu durumun yeniden yargılamayı gerektirmediği, işçinin haklarının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmiş olması gerektiği tarih itibarıyla ki bu tarihin somut olayda en geç iş sözleşmesinin feshi tarihi olan 24.11.2013 tarihi olmakla, fesih tarihi ile dava tarihi (29.12.2016) tarihi arasında 3 aylık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin taraflar arasında uygulanması gereken hukuk yönünden anlaşma bulunması durumuna ilişkin olarak içtihat değişikliğine gittiği, bu kapsamda hukuk güvenliği, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerinin ihlaline yol açacağı değerlendirilmekle davalı lehine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davalı tarafça 18.04.2017 tarihli cevap dilekçesinde uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanması yönünde bir talepte bulunulmadığını, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine ilişkin kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, Türkmenistan iş hukukunun da hatalı uygulandığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; müvekkili lehine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, davanın süresinde açılıp açılmadığı, vekâlet ücreti ve yargılama gideri noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 üncü maddesi şöyledir:

"(1) Sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tâbidir. Sözleşme hükümlerinden veya hâlin şartlarından tereddüde yer vermeyecek biçimde anlaşılabilen hukuk seçimi de geçerlidir.

(2) Taraflar, seçilen hukukun sözleşmenin tamamına veya bir kısmına uygulanacağını kararlaştırabilirler.

(3) Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili olarak geçerlidir.

(4) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde sözleşmeden doğan ilişkiye, o sözleşmeyle en sıkı ilişkili olan hukuk uygulanır. Bu hukuk, karakteristik edim borçlusunun, sözleşmenin kuruluşu sırasındaki mutad meskeni hukuku, ticarî veya meslekî faaliyetler gereği kurulan sözleşmelerde karakteristik edim borçlusunun işyeri, bulunmadığı takdirde yerleşim yeri hukuku, karakteristik edim borçlusunun birden çok işyeri varsa söz konusu sözleşmeyle en sıkı ilişki içinde bulunan işyeri hukuku olarak kabul edilir. Ancak hâlin bütün şartlarına göre sözleşmeyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşme, bu hukuka tâbi olur."

3. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi ise şöyledir:

" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.

(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.

(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.

(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."

3. Değerlendirme

1. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir.

2. Somut uyuşmazlıkta, davacının işini Türkmenistan'da ifa etmesi nedeniyle taraflar arasındaki ilişkide yabancılık unsuru bulunduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak dava dilekçesi içeriği incelendiğinde, davacı tarafça davanın Türk hukukuna göre açıldığı açıktır. Davalı tarafça da cevap dilekçesinde, yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde açık itirazda bulunulmadığı gibi ön inceleme duruşmasında da tarafların hukuk seçimi konusunda herhangi bir anlaşmaya varmadıkları görülmektedir. Buna göre, somut uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın Türk hukuku hükümlerine göre çözülmesi gerekirken uyuşmazlığa Türkmenistan hukukunun uygulanması hatalı olmuştur. Dava konusu alacaklar hakkında usuli kazanılmış haklar da gözetilerek, Türk hukuku hükümlerine göre yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerekmekte olup bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.