Logo

9. Hukuk Dairesi2024/605 E. 2024/4197 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, davalı işverenden ücret, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ile yıllık izin ücretleri alacaklarının tahsili istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilerek fazla mesai ücretinin hesaplanmasında yanılgıya düşülmesi, yıllık izinlerin kullanıldığına dair işveren tarafından sunulan izin formlarının değerlendirilmemesi ve fazla çalışma alacaklarının ispatında gerekli özenin gösterilmemesi gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/2650 E., 2023/2367 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 30. İş Mahkemesi

SAYISI : 2016/481 E., 2019/67 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

Davalı vekili tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 05.03.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 26.01.2011-31.05.2015 tarihleri arasında davalı Şirketin Türkmenistan'daki projesinde topoğraf olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı Şirket tarafından sonlandırıldığını, davacının aylık ücretinin 3.000,00 USD olduğunu, 600,00 USD kısmının elden avans olarak ödendiğini, kalanının bankaya kısım kısım yatırıldığını, davacının hafta içi normal çalışma saatlerinin 08.00-19.00 saatleri arasında olduğunu, pazar günleri 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını, Ramazan Bayramı'nda 1 gün, Kurban Bayramı'nda 2 gün izin kullandığını, bunun dışında ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, 2014 ve 2015 yılı yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacının 28.01.2011-31.05.2011, 07.06.2011-24.10.2011 ve 03.11.2011-26.06.2015 tarihleri arasında topoğraf olarak çalıştığını ve son ücretinin 1.667,00 USD olduğunu, kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiğini, tüm yıllık izinlerini kullandığını, hafta tatili iznini kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının 28.01.2011-31.05.2015 tarihleri arasında çalıştığı, davacıya bankadan ödenen tutar ve tanık beyanlarına göre elden avans ödemesi olduğu, buna göre davacının aylık ücretinin net 2.950,00 USD olduğu, yapılan ödemenin mahsubu ile davacının bakiye kıdem ve ihbar tazminatı hakkının olduğu, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının da ispatlandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının fazla çalışma, genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacağının bulunmadığını, dosyada var olan bordro ve banka kayıtları ile bu alacakların ödendiğinin sabit olduğunu, davalıya karşı davası olan tanık beyanlarına göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının hak ettiğinden fazla yıllık izin kullandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut uyuşmazlıkta davalının cevap ve istinaf dilekçesinde yabancı hukukun uygulanması gerektiğini savunmadığı, hukuk seçiminin bu şekilde taraflarca açık ya da zımni şekilde yapılabileceği, Türk hukukunun uygulanması konusunda tarafların zımni anlaşma yaptığının kabulüyle İlk Derece Mahkemesinin Türk hukukuna göre verdiği kararın bu yönüyle yerinde olduğu, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılabilmesinin mümkün olduğu, davacının yaptığı işin mahiyeti, kıdemi, tanık beyanları, aynı işkolunda faaliyette bulunan sendika yazı cevabı içeriği, banka cevabı içeriği nazara alındığında davacının ücretinin bir kısmının avans olarak elden aldığı, aylık olarak yatan tutarlar arasında farklılık bulunduğu, bu nedenle hükme esas alınan bilirkişi raporunda aylık yatan tutarların ortalamasının ücret olarak tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu, tanık beyanlarına itibar edilerek fazla çalışma yaptığı, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığının anlaşıldığı, çalışmalarına karşılık gelen ücretin ödenmediği, ispat külfeti kendisinde bulunan işverenlikçe dosyaya davacı tarafından imzalanmış yıllık izin formları veya yıllık izinlerini kullandığı gösterir herhangi bir belge sunulmadığı, toplam 70 gün yıllık izin talep hakkının bulunduğu, davacının talebiyle de bağlı kalınarak 2014 ve 2015 yıllarına karşılık gelen 28 günlük yıllık izin süresi gözetilerek ayrıca davacıya ödenen 222,24 USD yıllık izin ücreti de mahsup edilmek suretiyle bakiye yıllık izin ücret alacağının belirlenmesinin dosya kapsamına usul ve kanuna uygun olduğu gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçeleri tekrar ederek ayrıca somut uyuşmazlığa Türkmenistan hukukunun uygulanması gerektiğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; ücretin miktarı ile bakiye kıdem ve ihbar tazminatları, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık izin alacaklarının ispatına ve hesaplanmasına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ncı maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17, 32, 41, 44, 46, 47, 53 ve 63 üncü maddeleri ve 4857 sayılı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun hâlen yürürlükte olan 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş ve işyerinden çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

4. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı hâlde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazı kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.

5. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

6. Aynı ispat kuralları hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları için de geçerlidir.

7. Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatında salt davacı ile menfaat birliği içinde bulunan veya işverene karşı davası bulunan tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte başkaca delil ya da olgularla desteklenen bu tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar başkaca delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.

8. Somut uyuşmazlıkta davacının tanık beyanlarına göre bir hafta haftanın 6 günü 08.00-21.00 saatleri arası çalıştığı ve haftalık 24 saat fazla çalışma yaptığı, diğer hafta ise haftanın 7 günü 08.00-21.00 saatleri arası çalıştığı ve hafta tatili günü çalışması olan 7,5 saat sürenin mahsubu ile haftalık 28 saat fazla çalışma yaptığı, iki haftanın ortalaması alındığında haftalık fazla çalışma süresinin 26 saat olduğu kabul edilerek fazla çalışma alacağı hesaplanmıştır.

9. Davacı tanıklarının davalı işverene karşı davaları bulunması nedeniyle davacı ile menfaat birliği içinde bulunduklarından bu beyanlara ihtiyatlı yaklaşılması ve salt bu beyanlara göre sonuca gidilmemesi gereklidir. Davalı tanığı davalı işyerinde tüm çalışanların 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını, ayda iki hafta tatilinde çalışmanın devam ettiğini beyan etmiştir. Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, yapılan işin niteliği ve özellikle davalı tanık beyanı birlikte değerlendirildiğinde; davacının haftanın 6 günü 08.00-19.00 saatleri arası ve ayda iki hafta tatilinde de aynı saatlerde çalıştığını ispatladığı kabul edilmelidir.

10. Yukarıda yapılan açıklamalara göre ispatlanan çalışma düzeni ile k yasal ara dinlenme süreleri dikkate alındığında davacının; haftada 6 gün çalıştığında haftalık 15 saat, haftada 7 gün çalıştığında ise hafta tatili günü çalışması olan 7,5 saatlik sürenin mahsubu ile haftalık 16,5 saat fazla çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu husus gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

11. 4857 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi hâlinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.

12. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.

13. Somut olayda, davacı ödenmeyen yıllık izin ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiş olup İlk Derece Mahkemesince davacının talebi ile bağlı kalınarak davacının yıllık izinlerini kullandığına dair yıllık izin defteri veya eş değer bir belge sunulmadığından davacının 2014 ve 2015 yılları bakımından 28 gün yıllık izin hakkının bulunduğu kabulü ile söz konusu alacak hüküm altına alınmıştır. Ancak dosya kapsamında davacı tarafından imzalanmış yıllık izni talep formları bulunmaktadır. Bu formlarda belirtilen tarihlerde davacının, yurt dışı giriş çıkış kayıtlarına göre, Türkiye'de bulunduğu sabittir. Hâl böyle olunca dosya kapsamında bulunun yıllık izin formları değerlendirilmeden yazılı gerekçe ile yıllık izin alacağının hüküm altına alınması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davalı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.