"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2466 E., 2024/13 K.
KARAR : Davalı-birleşen dava davacısı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesi
SAYISI : 2018/111 E., 2022/504 K.
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. İş Mahkemesi
SAYISI : 2018/202 E., 2019/276 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali ve alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davalı- birleşen davada davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 04.06.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı-birleşen davada davacı vekilleri Avukat ... ile Avukat ... ve davacı-birleşen davada davalı vekili Avukat ... geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkette 01.06.2000-23.08.2017 tarihleri arasında çalıştığını, 23.08.2017 tarihinde ikale sözleşmesi yoluyla hizmet ilişkisinin sona erdirildiğini, davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ile ikale tazminatı ve prim olarak net 140.000,00 Euro ödeneceği, 30.000,00 Euro tutarın daha önce ödendiği, geri kalan 110.000,00 Euro tutarındaki ödemenin ise 22.000,00 Euro hâlinde 5 taksitte ödeneceği konusunda anlaştıklarını, davalı tarafın ikale sözleşmesi gereğince ilk üç taksiti ödediğini, 44.000,00 Euro tutarlı son iki taksitin vadeleri geçmesine rağmen davacıya ödenmediğini, bunun üzerine davacının alacağını tahsil amacıyla İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğünün 2018/1591 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak söz konusu takibe davalı Şirket tarafından haksız olarak itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, davalı Şirket icra takibine yapmış olduğu itirazda davacının davalı ile "Yeni Kurulacak Şirket için Niyet Mektubu" sözleşmesine uyulmadığından bahisle 23.08.2017 tarihli ikale sözleşmesinin işlem temelinin çöktüğünü iddia etmişse de bu iddianın hukuki dayanağının olmadığını, ikale sözleşmesi ile niyet mektubunun tarafları aynı olmadığı gibi birbirleri ile hiçbir bağlantısının olmadığını, davalı tarafla yapılan 23.08.2017 tarihli ikale sözleşmesinin geçerli olduğunu, zaten davalı Şirketin söz konusu sözleşme gereğince yapması gereken ödemelerin ilk üç taksitini ödediğini, ancak daha sonra nedense ödemesi gereken son 2 taksiti ödemediğini belirterek takibe itirazın iptali ile icra takibinin devamına karar verilmesini ve %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
2. Davalı- birleşen davada davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; müvekkili Şirketin 13.08.2017 tarihli ikale sözleşmesi gereği davalıya ödemiş olduğu 96.000,00 Euro'dan davalının 23.449,44 Euro kıdem ve ihbar tazminatının düşülmesi sonucu kalan 72.550,56 Euro bedelin ve davalıya verilen ve müvekkili Şirkete ait olan ve davalının kullandığı arabanın devir tarihi itibarıyla 19.388,15 Euro değerindeki bedelinin sebepsiz zenginleşme kuralları gereği davalıdan geri alınmasına ve davalı aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 01.06.2000 tarihinden itibaren davalı Şirket bünyesinde çalışmaya başladığını, 23.08.2017 tarihine kadar genel müdür olarak görev yaptığını, davacının 2012, 2015 ve 2017 yıllarında davalı Şirketten ayrılmak istediğini ancak davacı istifa etmek istediği için gerçekte kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadan ayrılması gerektiği hâlde, davalı ... sürekli olarak tehdit ederek hak ettiğinin çok üzerinde bedeller talep ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı- birleşen davada davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; davacı tarafın talebi üzerine taraflar arasında 23.08.2017 tarihli ikale sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında ödenmesi gereken taksitlerin son iki tanesinin ödenmediğini, davacının tarafı olmadığı sözleşmeye dayanarak işbu davayı açtığını, davacı tarafın işlem temelinin çöktüğü yönündeki iddialarının yerinde olmadığını, davacı Şirketin davalı hakkındaki iddialarının kabulünün mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının hizmet süresinin 01.06.2000 tarihinde başladığı, 23.08.2017 tarihinde de ikale sözleşmesi ile sona erdirildiği, bunun üzerine 23.08.2017 tarihi itibarıyla işten çıkışın işten çıkış bildirgesi ile resmî olarak bildirildiği, niyet mektubunun 23.05.2017 tarihli feshi protokolünün eki niteliğinde kabul edilebileceği, dava konusu 23.08.2017 tarihli "İkale (Sona Erdirme) Sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin incelenmesinde; taraflar arasında ikale sözleşmesi yapıldığı, sözleşmede taraflar arasında önceden akdedilmiş bulunan 23.05.2017 tarihli sözleşmenin bu sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren yürürlükten kaldırıldığının belirtildiği, 23.08.2017 tarihli ikale sözleşmesinde 23.05.2017 tarihli yeni kurulacak Şirket için niyet mektubuna yer verilmediği, davalı işverenin ikale bedelini ödemesi gerektiği, davacıya yapılan ödemelerden kıdem ve ihbar tazminatının düşülmesi sonucu kalan bedel ve araç bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesine ilişkin birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiği, asıl dava konusu alacak miktarının ikale sözleşmesinde açıkça belirtildiği, icra takibine konu alacağın likit olması nedeniyle asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-birleşen davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-birleşen dava davacı vekili; taraflar arasında 23.05.2017 tarihinde iki sözleşme imzalandığını, davalı Şirketin "Personel iş feshi anlaşma protokolü" gereği ödemek zorunda olduğu peşinat olan 30.000,00 Euro bedelin davacıya ödemesine ve davacının davalı Şirket nezdinde 31.12.2017 tarihine kadar çalışma zorunda bulunmasına rağmen davacının davalı Şirkete gelmemeye başladığını, davacının taraflar arasında imzalanan sözleşmelere ve iş ahlakına aykırı davranışları üzerine davalı Şirket ile davacı arasında 23.08.2017 tarihinde sadece bir sözleşme imzalandığını, taraflar arasında imzalanan ikale sözleşmesine göre 23.05.2017 tarihli sözleşme yürürlükten kaldırılarak davalı Şirketin davacıya 140.000,00 Euro ödeyeceğini, bunun 30.000,00 Euro kısmının zaten ödendiğini, bakiye 110.000,00 Euro kısmının her ay 22.000,00 Euro ödemek suretiyle ifa edileceğini, davalı Şirkete ait 79.790,00 TL değerindeki arabayı vereceğini, davacının davalı Şirketten ayrılacağını, davacının işinden ayrılmak istemesi nedeniyle gerçekte kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, gerçekte kazansa dahi hak etmiş olduğu bedelin 96.503,83 TL tuttuğunu, görüldüğü üzere davalı Şirketin tekrar böyle bir sözleşme yapmak zorunda bırakılmasının dahi davacının davalı Şirkete ne denli baskı kurduğunun ve davalı ... ne denli tehdit ettiğinin göstergesi olduğunu, davacının davalı Şirketten ayrıldıktan tam tamına 12 gün sonra dava dışı Şirket nezdinde işe başladığını, söz konusu firma yetkilisi olarak davalı Şirketin müşterilerine yapmış olduğu iş görüşmelerinde hem davalı Şirketin ürünlerini kötülediği hem de davalı Şirketin ticari sır niteliğinde olan ürünleri hakkındaki bilgileri ifşa ettiğinin öğrenildiğini, bunun üzerine davacıya ihtarname keşide edildiğini, 23.08.2017 tarihli ikale sözleşmesiyle sadece 23.05.2017 tarihli sözleşmenin yürürlükten kaldırıldığını, 23.05.2017 tarihli sözleşmelerin yürürlükten kaldırılmadığını, 23.05.2017 tarihinde taraflar arasında biri diğerinin eki olan değil birbiri ile bağlantılı iki ayrı sözleşme imzalandığını, davacıya 23.08.2017 tarihli ikale sözleşmesinden kaynaklı herhangi bir borcun bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut uyulmazlığa ilişkin İlk Derece Mahkemesinin hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hâkiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, hükme dayanak alınan bilirkişi raporuna göre İlk Derece Mahkemesinin, davalı-birleşen dosya davacı vekilinin tüm istinaf sebeplerini karşılar mahiyetteki karar ve gerekçesinin dosya kapsamına, usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-birleşen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-birleşen davada davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacı ile davalı işveren arasında yapılan 23.08.2017 tarihli ikale sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, buna göre ikale sözleşmesi kapsamında davacının alacağının bulunup bulunmadığı, davalının da davacıdan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebileceği bir alacak bulunup bulunmadığı noktalarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-birleşen davada davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı-birleşen davada davalı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücreti ile aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı-birleşen dava davacısına yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.