"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3638 E., 2024/292 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 60. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/249 E., 2022/301 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalı Şirketin alt yüklenici olarak üstlendiği Irak/ ... Termik Elektrik Santrali işinde, 09.11.2016-05.04.2018 tarihleri arası mekanik türbin ekipman montaj formeni olarak çalıştığını, ücretinin 3.250,00 USD olduğunu, ancak sözleşmede ücretin düşük gösterildiğini, gerçek ücret ile sözleşme ücreti arasındaki farkın bordrolarda fazla çalışma, hafta tatili ücreti gibi diğer işçilik alacaklarına dağıtılmak suretiyle davacıya ödendiğini, ücretlerin bankadan ödendiğini; aylık yaklaşık 200,00-300,00 USD arası avans kullandırıldığını, geri kalanının bankaya yatırıldığını, üç öğün yemek ve barınmanın işverence sağlandığını, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, şantiyenin bulunduğu Ülkede yaşanan terör olayları nedeniyle işverence yılda net iki aylık ücret tutarında sadakat primi ödendiğini, sabah 07.00'de çalışmaya başladığını ve işin duruma göre akşam saat 21.00 veya 22.00'ye kadar çalıştığını, çalışma saatlerinin mevsim durumuna ve hava sıcaklığına göre değiştiğini, ayda iki gün hafta tatili kullanabildiğini, dinî bayramların birinci günü hariç diğer ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığını, benzer davalarda davalı tanık beyanları ile işyerinde fazla çalışma yapıldığının ispatlandığını, iş sözleşmesinde davacıya baskı ve yıldırma ile imzalatılan belgelerin geçersiz olduğunu ileri sürerek ihbar tazminatı, sadakat primi, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, ücret ve hizmet süresine ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının hizmet süresinin Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) bildirildiği kadar olduğunu, iş sözleşmesinde belirtilen ücretle çalıştığını, talep edilen faize itiraz ettiklerini, sadakat primi uygulamasının bulunmadığını, ihbarname ile davacıya ihbar öneli tanındığını, davacının fazla çalışma yapmadığını, hafta tatillerinin kullandırıldığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışılmadığını, davacının fesih sırasında ibraname ve feragatname imzaladığını, kıdem tazminatının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı nezdindeki hizmet süresi 1 yıl 4 ay 26 gün olan davacının son ücretinin net 3.250,00 USD, brüt 4.546,04 USD olduğu, yemek ve barınma yardımı ilavesi ile toplam brüt ücretinin 5.220,28 USD olduğu, 06.04.2018 tarihli "İbraname Feragatname" başlıklı belgede işten çıkış nedeninin iş bitimi olarak belirtildiği, davacı lehine kıdem ve ihbar tazminatı hesaplaması yapıldığı, ibranamenin imzasız olduğu, işin sona ermesinin fesih için haklı neden sayılamayacağı ve davalının ispat yükünü yerine getiremediği anlaşılmakla; davacının ihbar tazminatına hak kazandığı, davacı tarafça sunulan belgeler ve dinlenen tanıkların ortak beyanlarından davacıya yılda iki aylık ücret tutarı toplamında sadakat primi ödeneceğinin tespit edildiği, ücret bordrolarında tahakkuk ettirilen fazla çalışma ve hafta tatili ücretlerinin davacının aylık ücretinin diğer hak ve alacaklara dağıtılmak suretiyle ödenen asıl ücretler olduğu tespit edildiğinden imzasız ücret bordroları ile tahakkuk ettirilen miktarların hesaplanan miktardan mahsup edilmediği, davacının fazla çalışma yaptığının ve ayda iki hafta tatilinde çalıştığının, dinî bayramların birinci günü hariç diğer tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek mükerrer hesaplamaya neden olmayacak şekilde hesaplama yapıldığının anlaşıldığı, bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu gerekçeleriyle bilirkişi raporuyla hesaplanan alacakların hüküm altına alınmasına dair davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; alacakların zamanaşımına uğradığını, bilirkişi raporunun hukuka aykırı olduğunu, bu rapora karşı itiraz dilekçelerinde yer alan beyanlarının görmezden gelindiğini, doğrudan davacı yanın beyanları ile yargılama yapıldığını, bu durumun anayasal ilkelere aykırılı olduğunu, çalışma süresinin hatalı tespit edildiğini, somut gerçeğe aykırı işten çıkış tarihinin kabul edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, iki aylık deneme süresinin dikkate alınmadığını, giydirilmiş ücret hesabının hatalı yapıldığını, davacının iş sözleşmesinde yazılı ücretle çalıştığını, ücretin davacı imzasını taşıyan yazılı belgeler ile sabit olup bu konuda ihtilaf bulunmamasına rağmen yalnızca davacı yanın iddialarını ve sunmuş olduğu belgelerin dikkate alındığını, davalı işyerinde sadakat primi ödenmesi yönünde bir uygulama bulunmadığını, bu hususun dinlettikleri tanığın beyanıyla da açıkça ifade edildiğini, davacının da bu husustaki iddiasını ispata yarar delil ortaya koyamadığını, aksi kabul edilse bile istisnai ve tek seferlik bir uygulama olduğu anlaşılan bu durumun işyeri uygulaması hâline gelmediğini, barınma ve iaşe tutarının neye göre belirlendiğinin açık olmadığını, davacının haftanın yedi günü çalıştığı değerlendirmesiyle yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, davacının fazla çalışma yapmadığı gibi ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmadığını, davacı tarafından imzalanan ibraname ile davacıya ihbar öneli tanındığından davalı aleyhine ihbar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından ihbar öneli verilmeksizin işin bitimi sebebiyle feshedildiği, imzasız ibranameye göre davacıya kıdem ve ihbar tazminatı hesabı yapıldığı, bu nedenle davalının ihbar tazminatına hak kazandığı; hizmet süresi, fesih, dava ve ıslah tarihlerine göre alacakların zamanaşımına uğramadığı, bilirkişi raporunun hükme esas alınmaya yeterli olduğu, hizmet süresinin işveren belgeleri ile doğrulandığı, giydirilmiş ücrete eklenen sadakat priminin ödendiğinin davalı tanığı tarafından da doğrulandığı ve emsal dosyalarda çalışılan Ülke koşulları sebebiyle sadakat primi ödemesi yapıldığının işverenin de kabulünde olduğunun Daire incelemesinden geçen dosyalardan anlaşıldığı, konuya ilişkin emsal Yargıtay kararında davalı Şirketin temyizi üzerine “uyuşmazlık, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk, davacının iş sözleşmesinin feshi buna bağlı olarak kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı ile sadakat primi, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacaklarının ispat ve hesaplanmasına ilişkindir” tespiti sonrasında sadakat primine hak kazanılmadığı yolundaki davalı itirazının reddedilerek bu uygulamanın var olduğunun kabul edildiği, bu nedenle sadakat priminin giydirilmiş ücrete eklenmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı, yerleşik yargı kararları ile işçilere aylık 150,00 USD barınma ve yemek yardımı yapıldığının sabit olduğu, İlk Derece Mahkemesince belirlenen giydirilmiş ücretin doğru olduğu, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının tanık beyanları ile sübut bulduğu, denetime elverişli bilirkişi raporuyla hesaplanan alacak tutarlarının indirim uygulanarak hüküm altına alınmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen hususları tekrar etmiş ve inceleme sırasında resen gözetilmesi gereken sair nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, zamanaşımı, aylık ücretin tespiti ve brütleştirilmesi, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının ispatı ve hesaplanması, uygulanan faiz oranı konularına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 24 ve 27 nci maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17, 32, 41, 44, 46, 47 ve 63 üncü maddeleri.
3. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) geçici 6 ncı maddesi.
4. 5510 sayılı Kanun'un "Bazı sigorta kollarının uygulanacağı sigortalılar" kenar başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi şu şekildedir:
"(Ek: 17/4/2008-5754/3 md.) Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır ve bunlar hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır. Bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak istemeleri halinde, 50 nci maddenin ikinci fıkrasındaki Türkiye’de yasal olarak ikamet etme şartı ile aynı fıkranın (a) bendinde belirtilen şartlar aranmaksızın haklarında isteğe bağlı sigorta hükümleri uygulanır. Bu kapsamda, isteğe bağlı sigorta hükümlerinden yararlananlardan ayrıca genel sağlık sigortası primi alınmaz.(Ek cümle: 13/2/2011-6111/24 md.) Bu bent kapsamında yurt dışındaki işyerlerinde çalışan sigortalıların, bu sürede ödedikleri isteğe bağlı sigorta primleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık sayılır."
5. 5510 sayılı Kanun'un "Prim oranları ve Devlet katkısı'" kenar başlıklı 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (c) ve (f) bentleri sırasıyla şöyledir:
"a) Malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranı, sigortalının prime esas kazancının %20'sidir.Bunun % 9'u sigortalı hissesi, % 11'i işveren hissesidir.
c) (Değişik: 10/1/2013-6385/9 md.) Kısa vadeli sigorta kolları prim oranı, sigortalının prime esas kazancının %2’sidir. Bu primin tamamını işveren öder. Bu oranı %1,5 oranına düşürmeye ya da %2,5 oranına artırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
f) (Değişik: 17/4/2008-5754/48 md.) Genel sağlık sigortası primi, kısa ve uzun vadeli sigorta kollarına tâbi olanlar için 82 nci maddenin birinci fıkrasına göre hesaplanan prime esas kazancın %12,5’idir. Bu primin %5’i sigortalı, %7,5’i ise işveren hissesidir. Yalnızca genel sağlık sigortasına tâbi olanlar ile 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (e) bendi ve bu Kanunun geçici 13 üncü maddesinde belirtilenlerin genel sağlık sigortası primi, prime esas kazancın %12’sidir. (Ek cümle: 23/2/2017-6824/15 md.) Ancak, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (g) bendine tabi olanlar için genel sağlık sigortası primi, prime esas kazancın %3’ü olup, bu oranı %12’ye kadar artırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacının net ücretinin, brüt tutarının nasıl tespit edilmesi gerektiği uyuşmazlık konusudur.
3. Ülkemiz ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçilerinden isteğe bağlı sigortalılık talebinde bulunanlardan Türkiye’de ikamet şartı aranmamaktadır. İlâmın İlgili Hukuk kısmının (4) numaralı paragrafında yer verilen 5510 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi gereğince 2008 yılı Ekim ayı başından itibaren Ülkemiz ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanacaktır. Bu durumda işçinin net ücretine yurt içinde çalışan işçiler gibi %14 oranında Sosyal Güvenlik Kurumu primi ve %1 oranında işsizlik primi eklenmek suretiyle brüt ücret hesaplaması yapılması hatalı olur.
4. Yukarıda yapılan açıklamaya göre davacının, Ülkemiz ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan bir ülkede çalıştığı dikkate alınarak ücreti brütleştirilirken dosya kapsamından tespit edilen net ücretine 5510 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi gereğince yalnızca %5 oranında genel sağlık primi eklenmek sureti ile sonuca gidilmesi gerekmektedir. Belirtilen husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.