"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/216 E., 2024/320 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 32. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/263 E., 2023/393 K.
Taraflar arasındaki yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 25.01.2021 tarihli ve 2019/713 Esas, 2021/114 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 07.03.2022 tarihli ve 2022/322 Esas, 2022/215 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... (Bakanlık) vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Bakanlığın 09.10.2019 tarihli ve 2500529 sayılı yetki tespit yazısının müvekkiline 15.10.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, söz konusu yetki tespit yazısında, müvekkili Şirkete ait 12939662.034 ve 1166028.009 Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sicil numaralı işyerlerinden oluşan işletmede davalı Sendikanın işletme toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yeterli çoğunluğu sağladığı belirtilmiş ise de müvekkili Şirketin ayrı ayrı işyerleri bulunmadığını, 1293962.034 SGK sicil numaralı sayılı birimde Şirketin muhasebe, finans genel yönetim işlemlerinin yürütüldüğü, bu birimin ayrı bir işyeri olarak kabul edilemeyeceğini, bu durumun çoğunluk hesabında önem arz ettiğini, davalı Bakanlıkça birden fazla işyerinden oluşan işletme varmış gibi değerlendirme yapılarak verilen yetki tespit kararının hukuka aykırı olduğunu, yetki tespit başvuru tarihi itibarıyla çalışan sayısı 45 olarak belirtilmiş ise de işyerinde toplam çalışan personel sayısının 54 olduğu, davalı Sendikanın 23 üyesi ile işyerinde yarıdan fazla çoğunluğu sağlayamadığını ileri sürerek Bakanlığın 09.10.2019 tarihli ve 2500529 sayılı yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde; kayıtlara göre aynı işverene ait aynı işkolunda faaliyette bulunan birden çok işyeri bulunması sebebiyle işletme toplu iş sözleşmesi yetki tespitinin düzenlendiğini, başvuru tarihinde söz konusu işyerlerinde çalışan sayısı 45 ve davalı Sendika üye sayısı da 23 olarak tespit edildiğini, davalı Sendikanın işletme toplu iş sözleşmesi için aranan yüzde kırk çoğunluk oranını sağladığını, bu nedenle dava dilekçesinde ileri sürülen iddialara katılma imkânı bulunmadığı gibi davacı iddialarının somut olay yönünden de yerinde bulunmadığını ileri sürerek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Sendikanın Bakanlığa yaptığı yetki tespit başvurusu sonucu davalı Bakanlıkça yapılan incelemede müvekkili Sendikaya işletme toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi verildiğini, yapılan tespitte davacı Şirkette çalışan sayısının 45 olarak tespit edildiğini, davacı işveren Şirkete ait iki farklı işyerinin bulunduğunu, Bakanlıkça işletme seviyesinde tespit edilen olumlu tespit yazısında hukuka aykırılık bulunmadığını, yeterli çoğunluğun sağlanamadığına yönelik davacı iddialarının tutarsız olduğunu, davalı Bakanlıkça müvekkili sendika lehine yapılan olumlu yetki tespitinin hukuka uygun olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı Şirket merkezinin, başvurunun yapıldığı tarih itibarıyla İstanbul’da faaliyet gösteren birim olduğu, bu birimde çalışanlarının tümünün üst yönetim görev tanımı ve unvanlarına sahip oldukları, bu hâliyle Şirketin İstanbul’daki birimden yönetildiği kanaatine varıldığı, davacı Şirketin Aydın ilinde bulunan biriminde tamamen üretim faaliyetine yönelik bir organizasyonel yapılanmanın mevcut olduğu, her iki birimin yönetim birliği içinde hareket ettiği, bu durumun Şirketin organizasyon yapılanmasından tespit edilebildiği, başvuru tarihi itibarıyla aralarındaki yönetim bağı nedeniyle ayrı iki işyeri olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bilirkişi raporu içeriğinin dosya kapsamına uygun, denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, bu rapordaki tespitlere göre Şirket merkez çalışanları ile Aydın'da yer alan saha çalışanlarının sayısı birlikte değerlendirilerek işyeri seviyesinde yetki incelemesi yapıldığında davalı Sendikanın 23 üye ile kanunun aradığı yarıdan fazla çoğunluğu sağlayamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne ve davalı Bakanlığın 09.10.2019 tarihli ve 2500529 sayılı yetki tespitinin iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Bakanlık vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Bakanlık vekili; bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazlarının dikkate alınmadığını, eksik ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilemeyeceğini, aynı işverene ait aynı işkolunda faaliyette bulunan birden çok işyeri bulunması sebebiyle işletme toplu iş sözleşmesi yetki tespitine karar verildiğini, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 41 inci maddesinin birinci fıkrasında işletme için aranan yüzde kırk çoğunluk oranının davalı Sendika tarafından sağlandığını, müvekkili Bakanlığın tespitinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı Şirkete ait her iki birimin de enerji işkolunda yer aldığı, başvuru tarihi itibarıyla İstanbul'da bulunan birimde dikkate alınması gereken 4 çalışanla birlikte işyerinde çalışan sayısının 49 olduğu, İstanbul'daki birimin dava tarihi itibarıyla Şirketin merkezi olduğu ve Şirket kuruluş sözleşmesi uyarınca, enerji üretiminin organizasyon, satın alma, iştirak etme, idare ve organizasyon fonksiyonlarını da kapsayan geniş bir yönetim faaliyetini gerçekleştirdiği, mal ve hizmet üretimine ilişkin bir faaliyet bulunmadığı, bu birimde genel müdür, bilgi işlem sorumlusu, satın alma yönetmeni, yatırım uzmanı gibi üst düzey yönetim kadrosunun bulunduğu, Aydın'daki birimde ise güvenlik, teknik, makine, operatör, kaynak, beden işçisi ve benzeri gibi saha operasyon ekiplerinden oluşan üretim odaklı yapılanmaya gidildiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince bu iki birimin ayrı iki işyeri olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığının kabulünde ve yetki tespitinin işyeri düzeyinde ele alınmasında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Bakanlık vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Bakanlık vekili istinaf dilekçelerinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun'un 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında yetki tespitine itiraz istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme ...” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
2. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrası da şöyledir:
“Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
3. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi ise şöyledir:
“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.
(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.
(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.
(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.
(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”
4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki İtirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi de şöyledir:
“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
5. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davalı işçi Sendikasının temyizinin bulunmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı Bakanlık vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.