Logo

9. Hukuk Dairesi2024/6681 E. 2024/8866 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Aile hekimliğinde sözleşmeli sağlık memuru olarak çalışan davacının, toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakları için açtığı davada, iş mahkemesinin görevli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu kapsamında sözleşmeli personel statüsünde görev yapması ve işçi sayılmaması, uyuşmazlığın idari sözleşmeye dayanması sebebiyle iş mahkemesinde yargı yolunun caiz olmadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesinin yargı yolu yokluğundan davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2024/82 E., 2024/137 K.

KARAR : Davanın usulden reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yargı yolu caiz olmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğü ... Aile Sağlığı Merkezi Aile Hekimliğinde 01.08.2011 tarihinden itibaren sağlık memuru ünvanı ile çalıştığını, 28.09.2012 tarihinden itibaren ... Sendikası üyesi olduğunu, toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmasına dair yazının 19.12.2012 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, yine 18.12.2012 tarihli ve 2143 sayılı yazı ile davacının çalıştığı Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğü ... Aile Sağlığı Merkezine de bu hususta bilgi verildiğini, Sendika ile davalının üyesi bulunduğu Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (...) arasında 01.01.2013-31.12.2014, 01.01.2015-31.12.2016 ve 01.01.2017-31.12.2018 tarihleri arasında yürürlük süreli toplu iş sözleşmelerinin imzalandığını, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 36 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince dava tarihine kadar toplu iş sözleşmesi hükümleri doğrultusunda hesaplama yapılması gerektiğini, usulünce yapılan bildirimlere rağmen davacının toplu iş sözleşmesinin sosyal yardımlarından yararlandırılmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesi olduğunu, davacının temel ücretinin Sendikaya üye olduğu 19.12.2012 tarihine göre ve toplu iş sözleşmesi hükümleri dairesinde belirlenerek takip eden dönem ve toplu iş sözleşmelerinde belirlenen zam artış oranlarına göre belirlenip alacakların hesaplanması gerektiğini, talep konusu alacakların toplu iş sözleşmesinden kaynaklanması sebebiyle alacaklara her ay için ayrı ayrı belirlenecek tarihten itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek işletme kredisi faizi uygulanmak suretiyle tahsili gerektiğini iddia ederek toplu iş sözleşmesinden kaynaklı ücret farkı zammı, ikramiye, ilave tediye, yol parası, sosyal yardım, hizmet zammı, giyim yardımı, konut yardımı, yemek yardımı, denge ödeneği alacaklarının bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu (5258 sayılı Kanun) kapsamında çalıştırılan davacının işçi statüsünde olmadığını, bu sebeple davacıya yapılacak ödemelerin kanunda tahdidi olarak sayıldığını, davacının toplu iş sözleşmesi hükümlerinden faydalanmasına olanak bulunmadığını, aksi durumun kabulü hâlinde dahi müvekkili Bakanlığın, ... Sendikası ile ... arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 21.03.2022 tarihli 2019/741 Esas, 2022/187 Karar sayılı kararı ile; davacının davalı Bakanlık bünyesinde Diyarbakır ili İl Sağlık Müdürlüğü ... Aile Sağlık Merkezi Aile Hekimliği bünyesinde 28.09.2012 tarihinden itibaren sağlık memuru olarak çalıştığı, ... Sendikası üyesi olduğunun davalı tarafa 18.12.2012 tarihinde tebliğ edildiği, Sendika ile ... arasında 01.01.2013-31.12.2014, 01.01.2015-31.12.2016 ve 01.01.2017-31.12.2018 tarihleri arasında yürürlük süreli toplu iş sözleşmelerinin imzalandığı, davacının Sendika üyesi olmasına rağmen toplu iş sözleşmelerinden kaynaklı fark alacaklarının ödenmediği gerekçesiyle bilirkişi raporundaki hesaplama doğrultusunda, dava ve ıslah dilekçeleri de nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin 04.05.2023 tarihli ve 2022/737 Esas, 2023/874 Karar sayılı kararı ile; davacının ... Sendikası üyesi olduğu, davacının Sendika üyeliğinin Sağlık Bakanlığına 18.12.2012 tarihinde tebliğ edildiği, ... Sendikası ile davalı Bakanlığın üyesi bulunduğu, ... arasında imzalanan dönem toplu iş sözleşmelerinin dosyada mevcut olduğu, davacının Sendika üyesi olduğu, üyeliğin işverenliğe bildirilmesini takiben toplu iş sözleşmesinden faydalanabileceğinin açık olduğu, dosya kapsamında davacının 01.08.2011 tarihinde işe girdikten sonra dava tarihi itibarıyla bu işyerindeki çalışmasını sürdürdüğünün anlaşıldığı, davacının ücretinin ücret bordrolarına göre tespit edildiği, dosyada mevcut toplu iş sözleşmeleri uyarınca toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacaklar ve sosyal yardımlardan faydalanması gerektiği, bu kapsamda Mahkemece verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 13.12.2023 tarihli ve 2023/13124 Esas, 2023/19362 Karar sayılı kararı ile; davacının davalı ... Bakanlığına ait Aile Sağlığı Merkezi işyerinde, 5258 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca açıktan atamayla sağlık memuru olarak çalıştığı hususunun tartışmasız olduğu, davacının sözleşmeli personel olarak görev yaptığı ve işçi sayılamayacağı, taraflar arasında imzalanan idari sözleşmeye dayalı uyuşmazlığın çözümünün iş mahkemesinin görev alanına girmediği, anlaşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olması nedeniyle davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle usulden reddi gerektiği gerekçesiyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak taraflar arasında imzalanan idari sözleşmeye dayalı uyuşmazlığın çözümünün iş mahkemesinin görev alanına girmediği, uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargı olduğu gerekçesiyle yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; aynı konuda Uyuşmazlık Mahkemesinin verdiği emsal kararlar varken görevsizlik kararının hatalı olduğunu, A.D., İ.C., Ö.Ö.Y. dosyalarında Uyuşmazlık Mahkemesinin kararıyla davaların iş mahkemelerinde görülüp Mahkemece verilen kısmen kabul kararlarının onandığını, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'na (7036 sayılı Kanun) göre de bu davaya iş mahkemelerinde bakılacağını ayrıca toplu iş sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara iş mahkemelerinde bakılması gerektiğini, Mahkeme kararıyla hukuk güvenliğinin zedelendiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının işçi sayılıp sayılmayacağı, buna dayalı olarak da anılan davada iş mahkemesi yönünden yargı yolunun caiz olup olmadığı, mahkeme kararının bozmaya uygun olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci maddesi, 5258 sayılı Kanun'un 3 ve 8 inci maddeleri, 7036 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi.

3. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 09.06.2016 tarihli ve 2015/3721 Esas, 2016/17324 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

22.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.