Logo

9. Hukuk Dairesi2024/7214 E. 2024/11755 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalının, davacı şirketin ruhsatlandırma ve fiyatlandırma departmanındaki görevi esnasında ihmali nedeniyle davacı şirkete maddi zarar verip vermediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı şirketin, davalının ihmali ile zarara uğradığını ispatlayamaması ve illiyet bağını ortaya koyamaması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1251 E., 2024/456 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 25. İş Mahkemesi

SAYISI : 2017/332 E., 2021/157 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derecesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 01.04.1999-10.05.2017 tarihleri arasında müvekkiline ait işyerinde çalıştığını, 10.05.2017 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını, davalının iş tanımı arasında görevli olarak bulunduğu marka isimlerinin belirlenmesi ruhsatlandırma, ürün fiyatlarının tespiti, yeniden belirlenmesi, yeni fiyat kararnamelerine göre yeni fiyat belirlenmesinin olduğunu, davalının ruhsatlandırma departmanı görevleri arasında bulunan ürün marka belirlenmesi ve ruhsatlandırması görevini gereği gibi fa etmediğini "VitaDe-3" markası adı altında sürülen D vitamini oral damla ampulün marka tescilini vaktinde yaptırmadığı için davacı Şirketin zarara uğratıldığını, davalının ruhsatlandırma departmanı görevleri arasında bulunan ürün fiyat takibinin yeniden belirlenmesi ve takibi olduğunu, "Aralık 2015 ayında çıkan yeni fiyat kararnamesi doğrultusunda 14 adet ürün fiyatının Mayıs 2016 başvurularında yenilendiği, 2016 yılı fiyat değişikliği yapılmaması sebebiyle şirketin 4.200.000,00 TL zarara uğratıldığını, 2016 yılı Temmuz 2. Döneminde başvuruların yapılmadığını, bu dönemin kaçırılması sebebiyle 2017 yılında 3.300.000,00 TL zarara uğratıldığını, 2016 yılı başvurularının ikinci döneminde kaçırılmasına rağmen 08.03.2017 tarihinde gecikmeli olarak başvuru yapıldığını, öncelikli dört ürün için fiyat yükseltilmesi yapılması gerekirken, Karazepin 400 mg ürünün başvurusunun elektronik olarak yapılması gerekirken bu işlemlerin yapılmaması sebebiyle davacı Şirketin 2017 yılında 860.000,00 TL civarında zarara uğratıldığını" ileri sürerek, davacı Şirketin ticari kayıtları incelenmek suretiyle davalı yanın davacı Şirkete verdiği zararın tespit edilmesini, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 1999 yılında üretim müdürü olarak göreve başladığını, 2002 yılında ruhsatlandırma ve departman sorumlusunun işten ayrılması sebebiyle, bu görevin ifasının da davalıdan istendiğini, davalının zaman buldukça bu alandaki işlemlerle ilgilendiğini, görev alanı dışında başka bir yükü yüklendiğini, iş geliştirme, lojistik, depo gibi sorumlulukların davalıya verildiğini, davalının kendi alanı dışındaki işlerle ikinci iş olarak fırsat buldukça ilgilendiğini, iş yükünün arttığını, davalı Şirketin gerekli sayıda işçi almadığını, işçilerin gerçek yaptıkları iş alanı dışındaki işlerde görevlendirildiğini, davalının 2014 yılından işten ayrılmak istediğini, davalının görev alanının " Üretim Müdürü" olarak tanımlı olduğunu, davacı Şirketin 2015 ve 2016 yıllarında, Şirket zararına ilişkin olarak davalıya herhangi bir ihtarda bulunmadığını, davalının işçilik alacaklarının tahsili için İstanbul Anadolu 28. İş Mahkemesi 2017/1459 Esas sayılı davasının bulunduğunu, davacı Şirketin hatalı işlemleri sebebiyle yıllar içerisindeki zararlarını davalıya yıkmaya çalıştığını, bu durumun ticari kayıtların incelenerek ortaya çıkarılmasının mümkün olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı Şirkette davalının üretim ve ruhsat müdürü olduğu, kimya mühendisi olan davalının üretim müdürü olarak başladığı görevinde daha sonra ruhsatlandırma sorumluluğunu da devir aldığı, her ne kadar davacı vekili tarafından davalının Farmakovijilans sorumluluğunu da yürüttüğü iddia edilmiş ise de, Sağlık Bakanlığı yönetmeliklerinde Farmakovijilans uzmanı olarak çalışması gereken bir kişinin eczacı ya da doktor olması gerektiği, oysa davacının kimya mühendisi olduğu, söz konusu bilirkişi raporunda davacı Şirketin uğramış olduğunu iddia ettiği zararın 5.893.889,40 TL olduğunun ortaya konulduğu, bununla birlikte ticari bir şirketin yıllara ve dönemlere göre kar ve zararının, serbest piyasa koşulları çerçevesinde, basiretli bir tacirin uyguladığı politikaya ve rekabet koşullarına göre değişmesinin mümkün olduğu, davaya konu edinilen 3 iddiaya ilişkin işlemin yapılması hususunda davalıya yazılı olarak talimat verildiğine ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığı; işveren tarafından zararın öğrenildiği tarihten 6 iş günü içerisinde gerekli savunma ve ifadelerin alınması yoluna gidilmediği, uğranıldığı iddia edilen zarar ile davalının işini gereği gibi yapmaması ile illiyet bağı bulunan herhangi yazılı talimat ve görevlendirme hususunda bilgi ve belgeye rastlanılmadığı, davacı Şirketin ticari kazanç kaybına ilişkin iddia edilen zararın davalının aylık brüt ücretin çok çok üzerinde olduğu, buna rağmen davacı tarafından davalı işçinin çalıştığı dönemde iş sözleşmesinin feshi yoluna başvurulmadığı, dava konusu edilen maddi zararın davalının hatalı eylemleri ile oluştuğu hususunun davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde;sundukları deliller ve bilirkişi raporlarına göre uğradıkları maddi zarar ispatlanmasına rağmen davanın reddinin hatalı olduğunu, Mahkeme gerekçesine katılmadıklarını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı, İlk Derece Mahkemesi kararının dayandığı deliller, delillerin takdiri, karar gerekçesine göre istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olmak ve kamu düzeni kapsamında yapılan inceleme sonucunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının iddia ettiği maddi zararlardan dolayı davalı işçinin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 396 ve 400 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.