Logo

9. Hukuk Dairesi2024/7252 E. 2024/9142 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının işe giriş ücretinin tespitinde hangi işçinin emsal alınacağı ve davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı alacağının olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafın, toplu iş sözleşmesinde belirtilen “aynı görevde halen çalışmakta olan kıdemi en az işçi” kriterlerine uygun emsal işçi tespitine ilişkin ispat yükünü yerine getiremediği ve davalı lehine hükmedilen istinaf vekâlet ücretinin bozma sonrası yapılan duruşma nedeniyle hatalı olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının vekâlet ücreti kısmı düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/3986 E., 2024/360 K.

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında Ankara 29. İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2014 Ocak ayındın itibaren Ankara/Kahramankazan ilçesindeki Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Eğitim Araştırma ve Uygulama Çiftliğinde (Üniversite) hayvan bakıcısı kadrosunda daimi işçi olarak çalıştığını, davacının ..., Eğitim, Büro ve Güzel Sanatlar İşçileri Sendikası (... İş Sendikası) üyesi olduğunu, ilgili Sendikanın tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinin 18 inci maddesinde; “İşbu toplu iş sözleşmesinin yürürlük süresi içinde yeni işe alınacak işçiye verilecek ücret; aynı görevde halen çalışmakta olan kıdemi en az işçiye ödenen ücreti aşmamak ve %80’inden az olmamak kaydıyla işverence belirlenir.” şeklinde düzenleme bulunduğunu, buna rağmen davacının işe giriş ücreti belirlenirken davalı Üniversite tarafından başka bir işyerinde çalışan, kadro ve ünvanı da hayvan bakıcısı olmayan işçinin esas alındığını, buna göre öncelikle davacının işe girdiğindeki aylık ücretinin kendisiyle aynı işyerinde çalışan, aynı kadro ve unvanda olan ve aynı işi yapan kıdemi en az işçiye ödenen ücretin aynısı olarak kabul edilmesi gerektiğini, bunun mümkün olmaması hâlinde de belirtilen nitelikleri haiz kıdemi en az işçiye ödenen ücretin %80’inden az olmayacak şekilde hesaplanması gerektiğini ileri sürerek 2014 yılı Ocak ayından itibaren eksik ödenen ücret, ilave tediye, ikramiye alacaklarının ve bu alacakların temerrüt tarihlerinden itibaren işlemiş faizlerinin tespiti ile fark ücret, fark ilave tediye ve ikramiye alacakları ile temerrüt faizi alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının ücretinin 01.04.2013-31.03.2015 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin 18 inci maddesi de göz önünde bulundurularak aynı dönemde davalı Üniversitenin Ziraat Fakültesinde görevli olup aynı veya benzer işi yapan kıdemi en az işçiye ödenen ücret esas alınarak belirlendiğini, davacının ödenmeyen herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 12.10.2020 tarihli kararıyla; dosya kapsamına sunulan evraktan emsal işçinin L.D. olduğunun kabulu ile bu işçiye ödenen ücret baz alınarak yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2021 tarihli sayılı kararıyla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı vekilinin istinaf talebinin ise davalı Üniversite harçtan muaf olmasına rağmen aleyhine harca hükmedilmesinin hatalı olması sebebiyle yerinde olduğu gerekçesiyle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 12.05.2022 tarihli ilâmı ile; dosya kapsamında yapılan incelemenin, getirtilen kayıtların ve yapılan bilirkişi incelemesi içeriğinin hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olmadığı, davacı taraf beyanı doğrultusunda L.D. isimli işçinin ücretinin emsal olarak alındığı belirtilmişse de bu işçinin kim olduğu, toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanmadığı, kıdemi, eğitim durumu, davacıyla aynı işi yapıp yapmadığı ve sonuç olarak davacının emsali olup olmadığı hususlarının denetlenemediği, Mahkemece davalı işyerinde davacıyla benzer veya aynı işi yapan, aynı kıdeme sahip ve fakat toplu iş sözleşmesinden yararlanan bire bir emsal işçinin bulunup bulunmadığının araştırılarak varsa bordroları kapsama alınmak suretiyle davacıya ödenmesi gereken aylık ücret miktarı ve buna bağlı olarak oluşacak ücret farkları noktasında yeniden değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli kararıyla; işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinde emsal işçinin aynı işi yapan en az kıdemli işçi olarak belirtildiği, bozma ilâmı doğrultusunda yapılan araştırma neticesinde davacının çalışmış olduğu Veterinerlik Fakültesinde çalışan en kıdemsiz işçinin L.D. olduğu, bu işçinin 2011 yılından itibaren sendika üyesi olduğu, dosya kapsamındaki ücret bordroları incelendiğinde L.D'nin de davacının da arazi işçisi olarak belirtildikleri, bu sebeple L.D. isimli işçi esas alınarak talep konusu alacakların hesabının yapıldığı 18.10.2019 tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 23.10.2023 tarihli ilâmı ile; davacı ile davalı Üniversite arasında 24.01.2014 tarihinde imzalanmış iş sözleşmesinde, sözleşmenin 30.01.2014 tarihinden itibaren geçerli olduğu, davacının hayvan bakıcısı olarak Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinde istihdam edileceği hususlarının kararlaştırıldığı; ayrıca davacının 30.01.2014 tarihi itibarıyla da işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan ... İş Sendikası üyesi olduğunun dosya kapsamından anlaşıldığı, davacının işe girdiği tarihte yürürlükte bulunan 13.08.2013 imza tarihli ve 01.04.2013-31.03.2015 yürürlük süreli ... İş Sendikası ile davalı Üniversite arasında yapılan toplu iş sözleşmesinin 18 inci maddesinde emsal işçinin aynı görevde hâlen çalışmakta olan kıdemi en az işçi olarak belirtilmiş olup emsal işçinin aynı Fakülte bünyesinde çalışması şartı aranmadığı; emsal alınan işçiye ilişkin kriterlerin davacı ile hâlen aynı görevi yapan ve bu görevde kıdemi en az işçi olması hâlleri olduğu, Dairemizin 12.05.2022 tarihli bozma ilâmındaki, işçilerin kıdemi, eğitim durumunun emsal işçi tespitinde dikkate alınmasına ilişkin gerekçesinin bu anlamda maddi hataya dayalı olduğu; ayrıca arazi işçisi olan L.D. isimli işçinin hayvan bakıcısı olarak istihdam edilen davacı işçi bakımından emsal kabul edilmesinin mümkün olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince davacının işe girdiği tarih itibarıyla davalı Üniversite bünyesinde hayvan bakıcısı olarak çalışan ve kıdemi en az işçinin bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa ücret bordrolarının gönderilmesi istenerek sonuca göre yeniden değerlendirme yapılması gerektiği; aksi hâlde, her ne kadar davalı Üniversite tarafından emsal olduğu kabul edilen Ziraat Fakültesinde tarım işçisi olarak çalışan Ü.Ö'nün de davacı ile aynı işi yapmaması sebebiyle emsal olmadığı düşünülebilir ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasına göre ispat yükü davacı tarafta olduğundan ve davacı tarafça iddia ispatlanmış kabul edilemeyeceğinden davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilâmı doğrultusunda yapılan araştırma neticesinde davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından verilen 23.10.2023 tarihli ikinci bozma ilâmı ile Dairenin 12.05.2022 tarihli birinci bozma ilâmı tamamen ortadan kalktığından temyiz incelemesinin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılması gerektiğini, davacı yararına ilk bozma ilâmı ile oluşan usuli kazanılmış haklara aykırı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının ücretinin belirlenmesinde davacı ile aynı fakültede (Veteriner Fakültesinde) çalışan arazi işçisi L.D'nin emsal olarak alınması gerektiğini, zira fakültede L.D. dâhil tüm işçilerin unvan ve kadrolarına bakılmaksızın fiilen aynı işi yaptıklarını, bozma ilâmı sonrasında ... Veteriner Fakültesi Dekanlığında sunulan 26.01.2014 tarihli yazıda da bu durumun teyit edildiğini, ilgili toplu iş sözleşmesinin 18 inci maddesinin unvan ve niteliği benzer olan veya birbirine yakın olan başka işlerde/görevlerde olan işçileri de yani davalı işyerinde davacıyla benzer veya aynı işi yapan işçileri de kapsadığı şeklinde yorumlanması gerektiğini, Ziraat Fakültesinde tarım işçisi olarak çalışan Ü.Ö'nün davacıya emsal olamayacağını; ayrıca davalı lehine davanın reddinden kaynaklı 17.900,00 TL ve istinaf vekâlet ücreti olarak 20.400,00 TL olmak üzere iki ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının işe giriş tarihinde davalı ... bünyesinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin 18 inci maddesine göre kendisi ile aynı görevde hâlen çalışmakta olan kıdemi en az işçinin belirlenmesine ilişkin ispat yükünü yerine getirip getirmediği hususu ile davalı lehine hükmedilen istinaf vekâlet ücretine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ve 371 inci maddeleri ile 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası.

2. 6100 sayılı Kanun’un 189 uncu maddesinde tarafların, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahip olduğu vurgulanmış; ispat yüküne ilişkin 190 ıncı maddesinde ise;

“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.03.2021 tarihli ve 2021/2-96 Esas, 2021/205 Karar sayılı ilâmında istinaf yolu incelemesine özgü duruşma vekâlet ücretine hükmedilmesi şartları şu şekilde açıklanmıştır:

"... AÜTT Genel Hükümleri’nin 2. maddesinin ikinci fıkrasında ayrıca vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilen istinaf kanun yolu incelemesine özgü görülmesi gereken duruşmalı iş ile; gerek 1086 sayılı HUMK’nın 429/2. maddesinde belirtilen '…O mahkeme temyiz edenden 434 üncü madde uyarınca peşin olan gideri kullanmak suretiyle kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir,…' duruşmanın, gerekse aynı maddenin karşılığı 6100 sayılı HMK’nın 373/3. maddesinde belirtilen '…Bölge adliye mahkemesi, 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir,…' duruşmanın birbirleriyle karıştırılmaması gerekmektedir.

30. HMK’nın 373. maddesinde, Yargıtay’ın temyiz kanun yolu incelemesi neticesinde verdiği bozma ilamı sonrasında yargılamanın alt mahkemelerden hangisi tarafından yapılması gerektiği hususunda ki ayrım; bölge adliye mahkemesinin esastan ret kararı verip vermediği noktasında, başka bir ifade ile alt derece mahkemeleri kararlarının birbirleri ile paralel olup olmamasına göre düzenleme altına alınmıştır. Bu noktada, temyiz kanun yolunda bir karar verildikten sonra ilk derece mahkemesi ile bölge adliye mahkemesi sadece birer hüküm mahkemesi hâline gelmiş olup, bölge adliye mahkemesinin denetim mahkemesi yetkisi kalmamıştır. Diğer bir ifadeyle, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi arasında bir fark bulunmamaktadır. Buradan hareketle; AÜTT Genel Hükümleri uyarınca bölge adliye mahkemelerinin istinaf kanun yolu incelemesine ilişkin 'duruşmalı işler' tanımlamasından, Yargıtay bozmasından sonra alt derece hüküm mahkemesi olarak HMK’nın 373/3. maddesi uyarınca zorunlu olarak yaptığı duruşma değil, HMK’nın 353. maddesinde belirtilen hâller dışında istinaf kanun yolu incelemesini duruşmalı olarak yapması gereken işlerden bahsedildiği hususu tartışmasızdır.

..."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. İlâmın İlgili Hukuk bölümünün (3) numaralı paragrafında yer verilen Hukuk Genel Kurulu kararında açıklandığı üzere; somut davada Bölge Adliye Mahkemesince, bozma ilâmı sonrasında yapılan duruşma sebebiyle davalı lehine istinaf duruşma vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (D) bendinde yer alan “İstinaf incelemesi duruşmalı (birden fazla duruşma) yapıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 20.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” ibaresinin hükümden çıkartılarak ve bundan sonraki bentlerin buna göre teselsül ettirilmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.