Logo

9. Hukuk Dairesi2024/7402 E. 2024/10218 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı şirket ile organik bağı bulunduğu iddia edilen dava dışı şirketteki çalışmasından kaynaklanan işçilik alacakları davasında, davalı şirketin husumetten sorumlu olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ve davalı şirketin ticari sicil kayıtları ve işyeri kayıtları gibi delillerin toplanmadan eksik inceleme yapıldığı, şirketler arasında organik bağ bulunsa dahi davalı şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi için işyeri devri, iş sözleşmesi devri, asıl işveren-alt işveren ilişkisi veya birlikte istihdam gibi olguların da değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/450 E., 2024/62 K.

KARAR : Direnme-davanın kabulü

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 13.06.2022 tarihli karar ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 11.09.2023 tarihli ve 2023/4861 Esas, 2023/11743 Karar sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş; İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karar ile bozma kararına direnilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde aralarında organik bağ bulunan dava dışı alt işveren ... Şirketine bağlı olarak 16.06.2011-20.07.2014 tarihleri arasında kalıp ustası olarak kesintisiz şekilde çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, davacının barınma ve yemek giderlerinin davalı tarafından karşılandığını, davacının ücretinin oğlu İ.Ö'nün banka hesabına yatırıldığını, davacıya yılık ücretli izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... Gayrimenkul Yat. İnş. Turz. İth. İhr. ve Tic. Ltd. Şti. (... Gayrimenkul Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının işvereninin dava dışı ... adlı Şirket olduğunu, davacı ile davalı Şirket arasında iş ilişkisinin mevcut olmadığını, bu nedenle davacıya herhangi bir ücret ödemesi yapılmadığını, davalı Şirketin yurt dışında herhangi bir faaliyette bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 13.06.2022 tarihli kararı ile; davacının 30.06.2011-20.07.2014 tarihleri arasında dava dışı ... Şirketi nezdinde çalıştığı, davalı tarafından iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği, davalı ... Gayrimenkul Şirketi tarafından husumet itirazı ileri sürülmüş ise de Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 02.06.2020 tarihli ve 2020/425 Esas, 2020/743 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere davacının Rusya'da çalıştığı ... Şirketinin davalı Şirket tarafından Rusya'da faaliyette bulunabilmek için kurulmuş bir Şirket olduğu, her iki Şirketin ortaklarının da aynı olması dikkate alındığında aralarında organik bağ bulunduğu, davalı Şirketin davacının alacaklarından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 01.12.2022 tarihli kararı ile; davacının davalı ... Gayrimenkul Şirketi ile organik bağı bulunduğu tespit edilen dava dışı ... Şirketi tarafından yapımı gerçekleştirilen ve Rusya'da bulunan alışveriş merkezi şantiyesinde çalıştığı, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bildirilen yurt dışı giriş çıkış kayıtları doğrultusunda çalışma süresinin tespitinin yerinde olduğu, Türk mahkemelerinin davaya bakmakta yetkili olduğu, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi gerektirmeyecek şekilde feshedildiğinin işverence ispat edilmesi gerekmekte olup davalı tarafın ispat külfetini yerine getiremediği, tazminata esas giydirilmiş brüt ücretin tespitinde banka hesap ekstreleri ve tanık beyanı ile ispatlanan ücrete üç öğün yemek ve barınma yardımı ilavesi yapılmasının yerinde olduğu, dava konusu taleplerin yabancı para cinsinden hüküm altına alınmasında isabetsizlik olmadığı, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 11.09.2023 tarihli kararı ile; davalı ile dava dışı ... Şirketi arasında organik bağ bulunduğu iddiasının ispatlanamadığı, davalı ... Gayrimenkul Şirketi hakkında açılan davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 02.06.2020 tarihli ve 2020/425 Esas, 2020/743 Karar sayılı kararına atıf yapılarak davacının Rusya'da çalıştığı ... Şirketinin davalı Şirket tarafından Rusya'da faaliyette bulunabilmek için kurulmuş bir Şirket olduğu, her iki Şirketin ortaklarının da aynı olması dikkate alındığında aralarındaki organik bağ gereğince davalı Şirketin de alacaklardan sorumlu olduğu gerekçesiyle bozma kararına direnilmesine karar verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; husumetin kendilerine yöneltilemeyeceğini ve uygulanacak hukukun Rusya hukuku olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iş sözleşmesine uygulanması gereken hukuk, davacının dava dışı ... Şirketi nezdinde geçen çalışmalarından davalı ... Gayrimenkul Şirketinin sorumlu tutulup tutulamayacağı hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(22)9-3109 Esas, 2021/1075 Karar sayılı kararında organik bağ kavramı şu şekilde açıklanmıştır:

"...

Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram organik bağ kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır (Öztek/Memiş, s. 210). Ancak organik bağ kavramı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına göre daha geniş bir anlama sahip olsa da organik bağın varlığı, tek başına tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmemektedir. Başka bir deyişle şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir.

Şirketler arasında ortakların akraba olması tek başına organik bağ veya tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir veya şirketlerin aynı faaliyeti yürütüyor olması organik bağ için yeterli değildir (Baycık, G.: İşverenin Tespitinde Birlikte İstihdam ve Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Kurumları, İş Uyuşmazlıklarında Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri Kararları Değerlendirme Toplantısı (Seminer Bolu/Abant – 06 Nisan 2019), Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası, Ankara 2019, s. 20).

Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı; şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir. Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır. Ayrıca üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde, ticaret yaparken güçlü bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak, şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp iş alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmelidir.

..."

3. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 ve 27 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yeniden yapılan incelemede; davacı vekilinin dava dilekçesinde ticari sicil kayıtlarına delil olarak dayandığı ancak kayıtların temin edilmediği ve davacının iddiasının ispatı bakımından eksik inceleme yapıldığı, bu hususun bozma kararında gözden kaçırıldığı anlaşılmakla; direnme kararı bu yönüyle yerinde görülmüştür.

2. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Taraflar arasında, davalı ... Gayrimenkul Şirketine husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

5. Grup şirketleri veya holdingler bünyesinde yer alan çalışmalar açısından; çalışma hayatında işçinin sigorta kayıtlarında yer alan işverenin dışında grubun başka şirketlerine hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında birbiri ile bağlantısı olan bu şirketler tarafından sürekli giriş çıkışlarının yapıldığı sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Sadece şirketler arasında organik bağdan söz edilerek işçilik alacaklarından aralarında bağlantı bulunan işverenlerin birlikte sorumluluğuna gidilmesi veya birden fazla şirkette geçen çalışmalar için sadece bir şirketin sorumluluğunun yeterli görülmesi mümkün değildir. Belirtmek gerekir ki aynı gruba ait olan şirketlerin aralarında organik bağ bulunması olağandır. İşçilik alacaklarının belirlenmesi noktasında, kural olarak aynı gruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştirilmesi mümkün olmaz. Bu gibi durumlarda işçilik alacaklarının hesabında, hizmetlerin değerlendirilmesi ve işverenlerin sorumluluklarının belirlenmesi için şirketler/işverenler arasında işyeri devri, iş sözleşmesi devri, asıl işveren alt işveren ilişkisi veya birlikte istihdam olgularının bulunup bulunmadığının somut olarak belirlenmesi gerekir.

6. Tüzel kişiler arasında sadece organik bağ bulunması, çalışma döneminin tamamına ilişkin alacaklardan işçinin çalışmış olduğu her bir tüzel kişinin müteselsilen sorumlu olması sonucunu doğurmaz. Zira sadece organik bağın varlığı tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir.

7. Türk uyruklu kişilerin yabancı ülkelerde o ülke vatandaşları ya da şirketleriyle birlikte kurdukları şirketler aracılığıyla aldıkları işler kapsamında çalıştırdıkları Türk işçilerinin alacaklarından yabancı kişinin şirketteki pay durumuna göre Türk firmasının sorumluluğunun irdelenmesi gerekir. Yabancı kişinin ortaklığı; gerçek bir ortaklık olmayıp o ülkede iş yapabilmek amacıyla salt bir formalitenin yerine getirilmesinden ibaret ise işçilik alacaklarına karşı tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınmak hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir. Bu durumda Türk firmasının sorumluluğu söz konusu olur.

8. Somut uyuşmazlıkta davacı vekili; davacının, davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde aralarında organik bağ olan alt işveren ... Şirketine bağlı olarak çalıştığını, iki Şirketin ortaklarının aynı olduğunu ve aynı iştigal konusunda faaliyet gösterdiklerini bu nedenle davacının işçilik alacaklarından davalı ... Gayrimenkul Şirketinin de sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Davalı ise davacının işvereninin dava dışı ... adlı Şirket olduğunu, davacı ile davalı Şirket arasında herhangi bir iş ilişkisi mevcut olmadığını, organik bağ bulunmadığını savunarak davanın husumet yönünden reddini istemiştir.

9. İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesince davacının Rusya'da çalıştığı ... Şirketinin davalı Şirket tarafından Rusya'da faaliyette bulunabilmek için kurulmuş bir Şirket olduğu, her iki Şirketin ortaklarının da aynı olması dikkate alındığında aralarında organik bağ bulunduğu gerekçesiyle davalı Şirketin davacının alacaklarından sorumlu tutulduğu anlaşılmakta ise de yapılan inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.

10. Davacı taraf, dava dilekçesine ekli delil listesinde ticari sicil kayıtlarına ve işyeri kayıtlarına dayanmış, davalı taraf da cevap dilekçesinde işyeri kayıtlarının istenmesini talep etmiştir. Ancak delil listesinde yer alan bu deliller toplanmamıştır. Davacının bildirdiği banka hesabına ait hesap hareketlerinden uyuşmazlık döneminde ''... aylık ücret- MARASHSTROY'' açıklamalı ödeme yapıldığı görülmüştür. Bu hâlde öncelikle davalı Şirketin ve ... isimli Şirketin ortaklarını gösterir ticaret sicil kayıtları ve davacının işyeri kayıtları yöntemince temin edilmelidir.

11. Yukarıda (10) numaralı paragrafta belirtilen eksiklikler giderildikten sonra (5), (6) ve (7) numaralı paragraflarda açıklanan ilkeler doğrultunda davacının iddiası değerlendirilip sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre karar verilmesi yerine, deliller tam olarak toplanmadan eksik inceleme ile emsal olduğu belirtilen Bölge Adliye Mahkemesi kararına atıf yapılarak davalının sorumluluğuna karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı tarafın direnme kararına yönelik diğer temyiz itirazlarının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca reddine,

2. Davalı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.