"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/968 E., 2024/133 K.
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 19.02.2018 tarihli ve 2017/1216 Esas, 2018/149 Karar sayılı kararı ile; bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... Sendikası Genel Başkanlığı (Sendika) vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından asıl işveren Konya Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği (11 sağlık tesisi için) ile alt işveren ... Sağlık Bilgi İşlem AŞ arasında veri kontrol hazırlama işletmeni hizmet alım işine ilişkin sözleşmelerin muvazaalı olduğunun tespiti için davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvuruda bulunulduğunu, Türkiye İş Kurumu Konya Çalışma ve İş Kurumu Müdürlüğü tarafından yapılan inceleme sonucunda asıl işveren alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığına dair rapor düzenlendiğini, belirtilen işyerlerinde yapılan işlerin İşkolları Yönetmeliği'ne göre 17 sıra numaralı sağlık ve sosyal hizmetler işkoluna girdiğini ve sağlık hizmetinin bir parçası olduğunu ileri sürerek aksi yöndeki raporun iptali ile asıl işveren alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (Bakanlık) vekili cevap dilekçesinde; müfettiş raporunda asıl işveren alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığının belirlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.02.2017 tarihli ve 2016/666 Esas, 2017/123 Karar sayılı kararı ile; 4857 sayılı İş Kanunu’nda (4857 sayılı Kanun) muvazaalı işlemin tespiti hâlinde buna karşı itiraz yolunun düzenlendiği, muvazaanın bulunmadığına ilişkin tespit ile ilgili itiraz yolunun olmadığı, kanun koyucunun düzenleme yaparken eksik düzenleme yaptığından bahsedilemeyeceği, davacı Sendikanın dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, genel hükümler çerçevesinde de Konya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine bağlı 11 sağlık tesisinde yapılan ihale sonucunda yürürlüğe giren hizmet alımına ilişkin sözleşmelerin muvazaalı olduğunun tespitinin davacı Sendika tarafından ileri sürülmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 09.06.2017 tarihli ve 2017/1704 Esas, 2017/1409 Karar sayılı kararı ile; 4857 sayılı Kanun'da muvazaalı işlemin tespiti hâlinde buna karşı itiraz yolu düzenlenmiş olup muvazaa bulunmadığına ilişkin tespite karşı itiraz yolu bulunmadığı, açılacak bir davada bu talebin esas uyuşmazlıkla birlikte tartışılmasının ve değerlendirilmesinin mümkün olduğu, nitekim 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesindeki düzenlemenin bu düşünceyi doğruladığı, açılacak bir eda davasında işyerindeki bütün asıl işveren alt işveren ilişkilerinin muvazaalı işleme dayandığı, alt işveren işçilerinin başlangıçtan itibaren asıl işveren işçisi sayılmak suretiyle karar verilmesi talep edilebileceğinden muvazaa bulunmadığına ilişkin olumsuz tespite itiraz ve mücerret tespit istemiyle açılan davanın dinlenmesinin ve hüküm altına alınmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla davacı Sendika açısından eldeki davayı açmakta hukuki yarar bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukukî değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 25.10.2017 tarihli ve 2017/40952 Esas, 2017/22871 Karar sayılı kararı ile; 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi uyarınca sendikaların, çalışma hayatından, mevzuattan, örf ve adetten doğan uyuşmazlıklarda işçi ve işverenleri temsilen dava açmak ve bu nedenle açılmış davada davayı takip yetkisine sahip olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) “Topluluk davası” başlıklı 113 üncü maddesine göre de dernekler ve diğer tüzel kişiler, statüleri çerçevesinde, üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için, kendi adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya hukuka aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin gelecekteki haklarının ihlal edilmesinin önüne geçilmesi için dava açabileceğinin düzenlendiği, davacı Sendikanın iş müfettiş raporuna karşı itiraz hakkı yok ise de inceleme konusu davada işçilerin muvazaalı çalıştırılıp çalıştırılmadığının tespitine göre işyerlerinde çoğunluğun sağlanıp sağlanmadığı, yetki tespiti, işkolu tespitleri ve toplu iş sözleşmesi imzalanması ile üye işçilerin alacak davası açma aşamalarında bir kısım hak ve yetkilere sahip olduğu ve davacı Sendikanın bu tür bir dava açmakta güncel hukuki yararının bulunduğu, davanın esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 19.02.2018 tarihli ve 2017/1216 Esas, 2018/149 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.
C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. Direnme kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.09.2021 tarihli ve 2018/(22)9-678 Esas, 2021/1110 Karar sayılı kararı ile; davacı Sendikanın üyesi olan işçilerin çalıştıkları işyerlerinde asıl işveren ile alt işveren arasında yapılan sözleşmelerin muvazaalı olduğu yönünde eldeki dava ile üyelerinin haklarının tespitine, üyeleri hakkındaki hukuka aykırı durumun giderilmesine ve üyelerinin gelecekteki haklarının ihlal edilmesinin önüne geçilmesine yönelik olarak bir topluluk davası açtığı, her ne kadar muvazaanın bulunmadığına dair tespit raporuna karşı itiraza yönelik yasal bir düzenleme mevcut değil ise de kuruluş amacı üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek olan davacı Sendikanın, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespitine yönelik dava açmasında hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunduğu gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince Hukuk Genel Kurulu Kararı Üzerine Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler ile hizmet alım sözleşmeleri ve şartnameleri nazara alınarak yapılan değerlendirme neticesinde, dava dışı şirket işçilerinin hizmet alım sözleşmelerine uygun şekilde çalıştırıldığı, dava dışı şirket işçilerinin yaptığı işlerin yardımcı iş kapsamında olduğu, alt işverene verilebileceği ve hizmet alım sözleşmesi kapsamında kaldığı, dava dışı Sağlık Bakanlığı ile dava dışı diğer şirket arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun olarak kurulduğu ve bu itibarla muvazaaya dayanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporlarının denetime elverişli olmadığını, söz konusu raporlara ilişkin yapmış oldukları itirazların dikkate alınmadığını, alanında uzman başka bir bilirkişi heyetine yerinde inceleme yetkisi verilerek mahallinde keşif yapılması ve denetime elverişli, şüpheye yer vermeyecek yeni bir rapor aldırılması gerektiğini, yardımcı işlerin asıl işin bağlı olduğu işkolunda yer alması, uluslararası normlar, yapılan işin niteliği, bütünlüğü, işyerinin adı ve verilen hizmetlerin niteliği emsal mahkeme kararları, ihale şartnameleri, ihale sözleşmeleri, çalışanların fiilen yaptıkları işler birlikte değerlendirildiğinde; tespit kararında yer alan Hastanede ihale yolu ile şirkete bağlı olarak çalışan işçilerin ve bu işyerlerinin 17 sıra numaralı sağlık ve sosyal hizmetler işkolunda yer aldığını gösterdiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı Bakanlık ile dava dışı alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 106, 113, 114, 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un 2 ve 3 üncü maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi, 6356 sayılı Kanun'un 2 ve 26 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
27.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.