Logo

9. Hukuk Dairesi2024/8016 E. 2024/12741 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız yere feshedilip feshedilmediğinin tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının işsizlik maaşı alabilmek için İŞKUR'a yaptığı başvurunun, iş sözleşmesinin disiplin kurulu kararı ile feshedildiği gerekçesiyle reddedilmesi ve hatalı kod sebebiyle sicilinin kötü etkilenmesi nedeniyle dava dilekçesindeki talebinin işten çıkış kodunun düzeltilmesine yönelik olduğu gözetilerek, mahkeme kararının sonucu itibarıyla yerinde görülerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/49 E., 2024/755 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gönen (Balıkesir) 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

SAYISI : 2020/71 E., 2021/252 K.

Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 27.10.2018 tarihinde davalı işveren nezdinde su ürünleri mühendisi olarak çalışmaya başladığını, müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından herhangi bir yazılı bildirim yapılmaksızın ve sebep gösterilmeksizin 15.10.2019 tarihinde haksız şekilde sona erdirildiğini, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshinden sonra işsizlik maaşı alabilmek için 16.10.2019 tarihinde Türkiye İş Kurumuna (İŞKUR) başvurduğunu, iş sözleşmesinin disiplin kurulu kararı ile feshedildiği gerekçesi ile talebinin reddine karar verildiğini, müvekkilinin işsizlik maaşı alamadığını, davalı işveren nezdindeki çalışma süresi bir yıldan az olduğu için kıdem tazminatı talep edemediğini, bu sebeple iş sözleşmesinin haksız yere feshedildiğini kıdem tazminatının tahsili amacıyla açacağı bir ... davasında da kayıtlayamadığını, sözleşmenin haksız yere feshedildiğini tespit ettirmesi hâlinde işsizlik maaşı alabileceği için bu davanın açılmasında hukuki yararının bulunduğunu, ayrıca işten çıkış bildirimi nedeniyle müvekkilinin sicilinin kötü etkilendiğini, davalı işverenin iş sözleşmesinin feshinden sonra 05.11.2019 tarihinde müvekkilinin hesabına "Ekim 2019 ücret ve ihbar tazminatı" adı altında 3.100,00 TL para yatırıldığını belirterek müvekkilinin davalı yanındaki çalışmasının 15.10.2019 tarihinde davalı işverence tek taraflı olarak haksız yere feshedildiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile işyerinde çalışan N.Y. arasında 01.10.2019 tarihinde işyerinde tartışma çıktığını, işyerindeki kişilerin araya girmesi ile olayın sona erdiğini, 14.10.2019 tarihinde davacı ile N.Y. arasında tekrar bir tartışma yaşandığını, bunun üzerine müvekkili Şirketin 15.10.2019 tarihli disiplin kurulu kararı ile 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (d) alt bendi uyarınca davacı ile N.Y'nin iş sözleşmelerine son verme kararı alındığını, davacının iş sözleşmesinin görgü ve işyeri kurallarına aykırı davranışlar sergilemesi, şirket çalışanlarından N.Y'yi tehdit etmesi ve hakaret etmesi nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini, davacı taraf işyerinde bir yılını doldurmadığı ve iş sözleşmesi haklı nedenle feshedildiği için kıdem tazminatına, yıllık izine, ihbar tazminatına hak kazanmadığı hâlde müvekkili Şirketin iyiniyetli hareket ederek davacının hesabına 3.100,00 TL'lik bir ödeme yaptığını, müvekkilinin bu yaklaşımının davacı tarafça kötüniyetli değerlendirilerek aleyhe kullanılmaya çalışıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı taraf davacının iş sözleşmesinin N.Y. isimli çalışanla yaşadığı tartışma nedeniyle disiplin kurulu kararıyla sona erdirildiğini belirtmiş ise de; dinlenen tanık G.L'nin "...duyduğum kadarıyla aşçı ile olan tartışmasından dolayı işten çıkarılmıştır, ben tartışmaları sırasında yanlarında değildim ...... hanıma yaptığı baskılardan dolayı davacıyı işten ben yönetim kurulu kararı ile çıkardım, çıkarma işlemi ve olay aynı gün yönetim kuruluna bildirilmiştir, aynı gün karar alınmıştır, davacı zaten işten çıkarılacaktı, hataları birikmişti, yönetim kurulunun zaten işten çıkarılacağından haberi vardı, işten çıkarmaya ilişkin iç yönetmelik olup olmadığını bilmiyorum" şeklindeki beyanları, ortak tanık Ö.F'nin "davacı, ... hanıma bir hakarette bulunmadı, bir kötü söz söylemedi, saldırmadı, hatta ... hanım davacıya bıçak çektiğinde davacı beni öldürecek misin diye sorduğunda ... hanım evet öldüreceğim dedi. Davacı olay olduktan sonra tutanak tutulmasını istediğini ancak tutanak tutulmadığını bana söylemişti." şeklindeki beyanları, yine tanık M.E'nin "Ben işyerinde olaydan sonra olayın nasıl olduğuna dair herhangi bir ifade vermedim. Bana göstermiş olduğunuz ifade tutanağını imzalayıp imzalamadığımı hatırlamıyorum." şeklindeki beyanları ve tüm tanık beyanları dikkate alındığında davacının söz konusu disiplin kurulu kararında belirtilen eylemleri gerçekleştirdiğinin davalı tarafından ispat edilemediği, tanık beyanlarından dosyada yer alan tarihsiz tanık ifade tutanaklarının davacı işten çıkarıldıktan sonra düzenlendiği ve disiplin kurulu kararının da davacı işten çıkarıldıktan sonra alındığının anlaşıldığı, dolayısıyla usulüne uygun alınmış bir disiplin kurulu kararı da olmadığı, yine dosyada tanık olarak dinlenen N.Y. hakkında söz konusu olay nedeniyle davacıya karşı silahla tehdit suçundan kamu davası açıldığı hâlde bu kişinin davacı ile birlikte işten çıkarıldıktan kısa bir süre sonra yeniden davalı işveren bünyesinde çalışmaya başladığının sabit olduğu, dolayısıyla davalı işverenin olayın taraflarına eşitlik ilkesine aykırı olarak davrandığı vicdani kanaatine varıldığı, davacının iş sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacı ile işyeri mutfağında çalışan N.Y. arasında 01.10.2019 tarihinde bardakları kirli bulması sebebiyle tartışma yaşandığını, olay yerine gelen diğer işçilerin müdahalesiyle tartışmanın sona erdiğini, 14.10.2019 tarihinde davacı ile N.Y. arasında tekrar bir tartışma yaşandığını, 15.10.2019 tarihli disiplin kurulu kararı ile 4857 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (d) alt bendi uyarınca hem davacının hem N.Y'nin iş sözleşmelerinin feshedildiğini, yapılan feshin usul ve hukuka uygun olduğunu, davacının görgü ve işyeri kurallarına aykırı davranışlar sergilemesi, N.Y'yi tehdit etmesi ve ona hakaret etmesi nedeniyle haklı nedenle derhal fesih kararı alındığını, davacı hak kazanmadığı hâlde müvekkili Şirket tarafından iyiniyetle hareket edilerek davacının hesabına 3.100,00 TL'lik ödeme gerçekleştirildiğini, 11 aylık kıdeme sahip davacı hakkında Şirket içerisinde huzuru ve işlerin işleyişi bozmaktan şikayetler mevcut olduğunu, N.Y'nin ise işyerinde 2 yıl kıdeme sahip olduğunu ve işyerinde yapmış olduğu işlerden tüm çalışanlar ve işverenlerin memnun olduğunu, Şirkette yapılan araştırmada mutfakta çıkan ve davacı tarafın iş sözleşmesinin sonlanmasına sebep olan olayda davacının N.Y'nin üzerine yürüdüğü, N.Y'nin ise kendisini savunmaya çalıştığının anlaşıldığını, eşitlik ilkesinin işverenin işçiler arasında makul ve haklı bir neden olmadıkça farklı davranmasını engellediğini, burada Şirket içinde sevilen, sayılan N.Y'nin kendisini savunmaya çalışmasından dolayı iş sözleşmesinin sonlandırılmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğuna karar verilip tekrardan işe alınmasının aynı zamanda eşitlik ilkesinin bir gereği olduğunu, eşit durumda olmayanlara da eşit davranmamanın eşitlik ilkesinin bir gereği olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı tarafça davacının iş sözleşmesinin N.Y. isimli çalışanla yaşadığı tartışma nedeniyle disiplin kurulu kararıyla 15.10.2019 tarihinde sona erdirildiğinin belirtildiği, ancak dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler doğrultusunda disiplin kurulu kararının davacının çıkışı verildikten sonra alındığı, bu hâliyle yapılan usulsüzlüğün feshi haksız hâle getirdiği, diğer yandan davacının iş sözleşmesinin feshine sebep gösterilen olaya karışan dava dışı işçinin işe devam ettirilmesi de davalının eşit işlemde bulunma yükümlülüğüne aykırı olduğundan yapılan fesih bu yönden de haklı görülmediğinden İlk Derece Mahkemesinin kararında isabetsizlik bulunmadığı, davacının İŞKUR'a işsizlik ödeneği ödenmesi için yaptığı müracaatın bildirilen çıkış sebebi nedeniyle reddedildiği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 09.05.2022 tarihli ve 2022/4828 Esas, 2022/5676 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının iş sözleşmesinin haklı olarak feshedilip feshedilmediğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı Kanun'un 25 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Somut olayda Mahkemece feshin haksız olduğunun tespitine yönelik hüküm kurulması hatalı ise de davacının işsizlik maaşı için İŞKUR'a yaptığı başvurunun iş sözleşmesinin disiplin kurulu kararı ile feshedildiği gerekçesi ile reddedildiğini, hatalı kod sebebiyle sicilinin de kötü yönde etkilendiğini ileri sürmesi karşısında, dava dilekçesindeki talebinin işten çıkış kodunun düzeltilmesine yönelik olduğu ve Mahkemece verilen hükmün de bu talebi temin etmeye yönelik olduğu anlaşıldığından karar sonucu itibarıyla yerinde görülmüştür.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.