"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/208 E., 2024/47 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.07.2011-01.03.2019 tarihleri arasında davalı nezdinde avukat olarak çalıştığını, iş sözleşmesini ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle haklı nedenle feshettiğini, ücret+prim usulü ile çalışan müvekkiline 2.400,00 TL olan ücretinin en son 2016 yılı Ekim ayında ödendiğini, bu tarihten sonra herhangi bir ödeme yapılmadığını, 2016 yılı sonrası ücretinde bir güncellemeye gidilmediğini, son ücretinin asgari ücrete oranlanması suretiyle ücretinin tespit edilmesi gerektiğini, işyerinde bir öğün yemek verildiğini, kıdem tazminatı ile ücret alacağının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ödenmeyen ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iş sözleşmesinin kendisi adına düzenlenen vekâletnamelere dayanarak takip edilen dosyalarda kendi adını UYAP ile oluşturulan elektronik ortamdan sildirmek ve/veya hiç ekletmemek suretiyle dava ve takipleri tek başına sonuçlandırması, tahsil edilen paraları kendi banka hesabına yatırıp iade etmemesi, büroya gelen veya bilgisi dışındaki müvekkillerle kendi adına vekâlet ücreti sözleşmesi yapması, avukatlık ücretlerini ve takip edilen işlerden elde edilen ücretleri sahte imza atmak suretiyle zimmetine geçirmesi nedenleriyle 21.02.2019 tarihinde haklı olarak feshedildiğini, davacının buna rağmen 01.03.2019 tarihinde prim dışında ücret ödeme sistemi varmış da bu nedenle iş sözleşmesini feshetmiş gibi 04.03.2019 tarihinde ihtarname gönderdiğini, ödenmemiş prim borcu bulunmadığını, ücret konusundaki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, davacının büroda çalışırken bilirkişilik, adli yardım görevi, uzlaştırmacı, arabuluculuk gibi görevleri de bulunduğunu, sayılan işlerden aldığı ücret ve primler dikkate alındğında aylık kazancının ortalamanın çok üzerinde olduğunun ortaya çıkacağını, kıdem tazminatı talebinin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.02.2021 tarihli ve 2019/381 Esas, 2021/221 Karar sayılı kararı ile; emsal ücret araştırması, Türkiye İstatistik Kurumu kayıtları ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının fesih tarihindeki ücretinin net 3.727,49 TL (brüt 5.213,93 TL) ve yemek bedeli ile birlikte giydirilmiş brüt ücretinin 5.546,73 TL olduğu, davalı işveren tarafından davacının prim karşılığı çalıştığı iddia edilmiş ise de primle çalışıldığına dair herhangi bir sözleşme ya da belge sunulmadığı gibi bu iddianın davalı işveren tarafından da ispatlanamadığı, davacının davalı işveren bünyesindeki çalışmasının 01.07.2011-01.03.2019 tarihleri arasında 7 yıl 8 ay olduğu, iş sözleşmesinin, ücretlerinin ödenmediği gerekçesiyle davalı tarafından haklı nedenle feshedildiği, davacıya ücretin ödendiğinin işverence ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 29.11.2022 tarihli ve 2021/1485 Esas, 2022/4422 Karar sayılı kararı ile; davalı tarafça iş sözleşmesinin eylemli olarak 21.02.2019 tarihinde feshedildiği ileri sürülmekte olup yazılı fesih bildirimi bulunmadığı, sözleşmenin 21.02.2019 tarihinde feshedildiğine dair işten ayrılma bildirgesinin Kuruma 01.03.2019 tarihinde verildiği, dosya içeriğine göre sözleşmenin eylemli feshedildiği belirtilen tarih sonrası davacıya duruşmalarla ilgili talimatlar verildiği ve davacının bu talimatlar doğrultusunda duruşmalara katıldığı, bu nedenle davalı tarafın sözleşmenin eylemli feshedildiğine dair savunmasının yerinde olmadığı, İlk Derece Mahkemesince yapılan ücret araştırması dikkate alındığında davacının temel ücret+prim şeklinde ücret aldığının kabulü gerekeceği, ücretin prim kısmının tam olarak belirlenmesi mümkün olmadığından bilirkişi tarafından her ay asgari ücret kadar prim ödemesi yapıldığının kabulü ile giydirilmiş ücretin tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu, davacının ödenmeyen ücret alacağı bulunduğu, davalı tarafça ispat külfeti yerine getirilemediğinden davacı işçinin feshinin haklı nedene dayandığı ve İlk Derece Mahkemesi kabulünün yerinde olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 05.04.2023 tarihli ve 2023/2234 Esas, 2023/5007 Karar sayılı kararı ile; iş sözleşmesinde ücrete yapılacak zam oranı kararlaştırılmamışsa asgari ücret oranında zam yapılacağına dair işvereni bağlayan bir düzenleme bulunmadığı, davacı tanıklarından C.A, kendisinin 2017-2018 yıllarında davalıya ait avukatlık bürosunda staj yaptığını ve davacının sabit ücretinin 2.500,00 TL olduğunu beyan ettiğinden bu husus ve dosya kapsamı dikkate alındığında, davacının aylık sabit ücretinin 2016 yılı için Kasım ayı ve sonrasında net 2.400,00 TL; 2017 yılından fesih tarihine kadar ise 2.500,00 TL olduğu kabul edilerek asgari ücrete oranlama yapılmadan hesap yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmına uyularak davacının ücretinin 2016 yılı için Kasım ayı ve sonrasında net 2.400,00 TL, 2017 yılından fesih tarihine kadar ise 2.500,00 TL olduğu kabul edilerek yapılan hesaplama ile sonuca gidilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; net ücretin brütleştirilmesinde ve tekrar net olarak hükmedilmesinde vergi oranlarının hesaplama tarihine göre % 15, 20, 27 oranında olması gerektiğini, bozma sonrası davacı vekilinin kendi yaptığı hesaplamada kıdem tazminatını brüt 26.955,02 TL olarak belirttiğini, Mahkemece fazlaya hükmedilmesinin talep aşımı teşkil ettiğini, yemek ücreti eklenmesinin ve hesabının hatalı olduğunu, vergi dairesince toplam alacak bedeline göre artan oranlı vergi alındığını, vergi dilimi nedeniyle farkın davacı uhdesinde kaldırğını ileri sürerek hükmün bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu alacak ve tazminatın hesaplamasına esas ücretin belirlenmesine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendi, 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendi, 32 nci maddesi ile aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
02.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.