"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 27.10.2022 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 05.07.2023 tarihli kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca ortadan kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin ortadan kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin Rusya'da bulunan şantiyesinde kalıpçı ustası olarak 2017 yılına kadar çalıştığını, aylık 1.800,00 USD ücret aldığını, aylık ücretinin bir kısmının banka şubesine yatırılırken bir kısmının elden ödendiğini, davacının haftanın 7 günü 07.00-19.00 saatleri arasında çalışması bulunduğunu, ortalama haftada 3,4 gün çalışmasının 01.00'a kadar uzadığını, on beş günde bir izin kullandırıldığını, dini bayramlar dâhil tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, iş sözleşmesini müvekkilinin ücret alacakları ödenmediğinden ve sigortası yaptırılmadığından haklı nedenle feshettiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin ücreti, belirsiz alacak davası olarak fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirkette herhangi bir çalışmasının olmadığını, işe alınış ve iş sözleşmesinin feshi ile ilgili müvekkilinin herhangi bir müdahalesinin olmadığını, davacının tüm taleplerinin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenen davacı tanıklarının davacı ile birlikte davalı Şirketin yurtdışındaki işyerinde birlikte çalıştıklarına ilişkin beyanları, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 2016 yılı ... Faaliyet Raporu olduğu belirtilen belge içeriğinden davacının çalıştığı havalimanı inşaatına ilişkin olarak ... ortağı Marashstory ile inşaat sözleşmesi imzalandığının belirtilmiş olması hep birlikte değerlendirildiğinde, davalı işverenin sorumlu olduğuna dair verilen kararlar dikkate alındığında davalının husumet itirazının yerinde olmadığı, bilirkişi tarafından hesaplamalara esas alınan ücretin tanık beyanları, banka kayıtları ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, işçinin yaşı, kıdemi ve yaptığı işin niteliği ile uyumlu olduğu, davacının ücret alacakları ödenmediğinden iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği ve kıdem tazminatına hak kazandığı ancak ihbar tazminatının reddi gerektiği, davacının fazla çalışma ve hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının bulunduğu ve ödenmeyen yıllık ücretli izin alacağının bulunduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı vekili; işbu davanın müvekkili Şirkete yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davacının çalıştığı “...” isimli Şirketin Rusya Federasyonu kanunlarına göre kurulmuş ve Rusya Federasyonu Ticaret Sicili içerisinde tanımlanmış ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan bir şirket olduğunu, davacının Türkiye sınırları içerisinde müvekkili ... İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ ile bir iş sözleşmesi bulunmadığını, davaya Rusya hukukunun uygulanması gerektiğini, davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinde belirtilen vade veya fiilî ödeme tarihindeki rayiç üzerinden değil, dava tarihindeki rayiç üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, davacının ücretinin ve hizmet süresinin fazla hesaplandığını, Türkiye İş Kurumunun davaya sunmuş olduğu sözleşmede davacının hizmet süresinin 11.11.2015 - 11.11.2016 tarihleri arasında olduğunu, iş sözleşmesinin işçi tarafından istifa edilmesi ile sona erdirilmesi hâlinde kıdem tazminatına hak kazanılamayacağını, davacının fazla çalışma alacağı, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı ve yıllık izin ücreti bulunmadığını ayrıca en az %50 hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davacı vekili; müvekkilinin aylık ücretinin net 1.500,00 USD olarak tespit edildiğini ancak müvekkilinin dava dilekçesinde detaylı olarak izah edildiği üzere, aylık net 1.800,00 USD ücret aldığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda davacının Rusya'da çalıştığı, davalının cevap dilekçesinde olayda yabancı hukukun uygulanacağına dair beyanı bulunmadığı, güncel içtihatlar doğrultusunda Türk hukukunun uygulanmasının yerinde olduğu, Mahkemece esas alınan ücretin dosya kapsamına uygun olduğu; davacının iki dönem hâlinde çalıştığı, hizmet süresinin polnet kayıtlarına göre belirlendiği, dosyadaki iş sözleşmesinde işverenin... olduğu, davalı Şirketin internet sitesinde ...'un ortağı olduğunun belirtilmesi karşısında husumet itirazının yerinde olmadığı, tanıkların uyumlu beyanlarına göre davacının 08.00-19.00 saatleri arası çalıştığı, davacının ayda iki hafta tatili yaptığı, dinî bayramlarda iki gün çalışmadığı, bu alacaklardan yapılan hakkaniyet indirim oranının makul olduğu; davacının iş sözleşmesini ödenmeyen alacakları nedeniyle haklı olarak feshettiği ve kıdem tazminatına hak kazandığı ayrıca davacının yıllık izin alacağı da olduğu gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, uygulanacak hukuk, husumet, hüküm altına alınan alacakların ispatı ve hesaplanması, hizmet süresi, ücret seviyesi ile davacının iş sözleşmesinin tazminatı gerektirecek şekilde son bulup bulmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 24 ve 27 nci maddeleri.
3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24, 32, 41, 44, 46, 53 ve 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Taraflar arasında, davalı Şirkete husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
2. Tüzel kişiler arasında sadece organik bağ bulunması, çalışma döneminin tamamına ilişkin alacaklardan işçinin çalışmış olduğu her bir tüzel kişinin müteselsilen sorumlu olması sonucunu doğurmaz. Zira sadece organik bağın varlığı tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir.
3. Grup şirketleri veya holdingler bünyesinde yer alan çalışmalar açısından; çalışma hayatında işçinin sigorta kayıtlarında yer alan işverenin dışında grubun başka şirketlerine hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında birbiri ile bağlantısı olan bu şirketler tarafından sürekli giriş çıkışlarının yapıldığı sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Sadece şirketler arasında organik bağdan söz edilerek işçilik alacaklarından aralarında bağlantı bulunan işverenlerin birlikte sorumluluğuna gidilmesi veya birden fazla şirkette geçen çalışmalar için sadece bir şirketin sorumluluğunun yeterli görülmesi mümkün değildir. Belirtmek gerekir ki aynı gruba ait olan şirketlerin aralarında organik bağ bulunması olağandır. İşçilik alacaklarının belirlenmesi noktasında, kural olarak aynı gruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştirilmesi mümkün olmaz. Bu gibi durumlarda işçilik alacaklarının hesabında, hizmetlerin değerlendirilmesi ve işverenlerin sorumluluklarının belirlenmesi için şirketler/işverenler arasında işyeri devri, iş sözleşmesi devri, asıl işveren alt işveren ilişkisi veya birlikte istihdam olgularının bulunup bulunmadığının somut olarak belirlenmesi gerekir.
4. Türk uyruklu kişilerin yabancı ülkelerde o ülke vatandaşları ya da şirketleriyle birlikte kurdukları şirketler aracılığıyla aldıkları işler kapsamında çalıştırdıkları Türk işçilerinin alacaklarından yabancı kişinin şirketteki pay durumuna göre Türk firmasının sorumluluğunun irdelenmesi gerekir. Yurt dışında kurulan firmanın hâkim ortağı Türk firması ise yurt dışında bu işyerinde çalıştırılan işçiler yönünden hâkim ortağın sorumluluğuna gidilmesi mümkündür. Yabancı kişinin ortaklığı; gerçek bir ortaklık olmayıp o ülkede iş yapabilmek amacıyla salt bir formalitenin yerine getirilmesinden ibaret ise işçilik alacaklarına karşı tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınmak hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir. Bu durumda Türk firmasının sorumluluğu söz konusu olur.
5. Somut uyuşmazlıkta davacı vekili; davacının, davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde ortağı olan... Şirketine bağlı olarak çalıştığını, davalı işverene ait yurt dışı projesinde çalıştığını bu nedenle davalı işverenin işçisi olup müvekkilinin hak ve alacaklarından davalı Şirketin sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Davalı ise davacının imzaladığı yurt dışı iş sözleşmesinde işyerinin Rusya'da kurulu olan unvanı ... olduğunu, işveren olarak ...S'nin gözüktüğünü, davacı ile davalı Şirket arasında herhangi bir iş ilişkisi mevcut olmadığını savunarak davanın husumet yönünden reddini istemiştir.
6. İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesince davacının Rusya'da çalıştığı, davalı Şirketin, ... Şirketinin ortağı olduğu gerekçesiyle davalı Şirketin davacının alacaklarından sorumlu tutulduğu anlaşılmakta ise de yapılan inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
7. Öncelikle davalı Şirketin ve... isimli Şirketin ortaklarını gösterir ticaret sicil kayıtları ve davacının işyeri kayıtları yöntemince temin edilmelidir.
8. Yukarıda (7) numaralı paragrafta belirtilen eksiklikler giderildikten sonra (2), (3) ve (4) numaralı paragraflarda açıklanan ilkeler doğrultunda davacının iddiası değerlendirilip sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre karar verilmesi yerine, deliller tam olarak toplanmadan eksik inceleme ile davalının sorumluluğuna karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.