Logo

9. Hukuk Dairesi2024/9480 E. 2024/13283 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İş sözleşmesinin işçi tarafından emeklilik nedeniyle mi, yoksa işverenin işçinin iradesini fesada uğratması suretiyle haksız fesih yoluyla mı sona erdirildiği ve buna bağlı olarak işe iade kararı verilip verilmeyeceği hususunda bölge adliye mahkemeleri arasında görüş ayrılığı bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Her bir dosyadaki iddia, savunma ve delil durumuna göre iş sözleşmesinin kim tarafından ve ne şekilde sonlandırıldığının farklılık gösterebileceği, ispatın her dosya için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği ve bölge adliye mahkemelerinin dosya kapsamındaki deliller ve somut olayın koşullarına göre karar vermesi nedeniyle, 5235 sayılı Kanun'un 35. maddesi kapsamında giderilmesi gereken bir uyuşmazlığın bulunmadığı gözetilerek, uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

I. BAŞVURU

Başvurucu vekili dilekçesinde; Adana Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 07.02.2024 tarihli ve 2023/1861 Esas, 2024/205 Karar sayılı ve Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 01.04.2024 tarihli ve 2024/43 Esas, 2024/421 Karar sayılı kararları ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 15.02.2024 tarihli ve 2024/87 Esas, 2024/197 Karar sayılı kararı arasında, işyerinde çalışan işçiler arasında emekli olma şartlarını taşıyan işçilerin tekrardan işe alınacakları belirtilerek beyanları alınmak suretiyle iş sözleşmelerinin yanıltma yolu ile haksız şekilde feshedilmiş olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık olduğunu belirterek sözü edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.

II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 05.06.2024 tarihli ve 2024/7 Esas, 2024/7 Karar sayılı kararı ile; başvuran davacı vekilinin Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9. ve 14. Hukuk daireleri arasında farklı uygulama olduğunu ve çelişkinin giderilmesini talep ettiği, sözü edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının kesin nitelikte olduğu, kararlar arasındaki uyuşmazlığın davacılardan alınan dilekçelerin ... iradelerini yansıtıp yansıtmadığı ve bu dilekçelere üstünlük tanınıp tanınmayacağı noktasında olduğu, uyuşmazlığa konu dava dosyalarının her ikisinde de davacı tarafın davalı işyerinde çalışan işçiler arasında emekli olma şartlarını taşıyan işçilerin tekrardan işe alınacak şekilde beyanları alınarak iş sözleşmelerinin 30.03.2023 tarihinde yanıltma yolu ile haksız şekilde feshedildiğinin iddia edildiği, davalı tarafın ise davacının iş sözleşmesinin Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) kapsamında emeklilik nedeniyle feshedildiğini savunduğu, İlk Derece Mahkemesince davacının işe iadesine karar verildiği, davacıların el yazılı 08.03.2023 tarihli dilekçelerde "...Emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinin 5 inci fıkrasına istinaden feshediyorum. İş sözleşmemin feshinden dolayı kıdem tazminatı, bakiye yıllık izin ücreti ve hak edilmiş ücretimin tarafıma ödenmesi için gereğinin yapılmasını arz ederim." şeklinde beyanda bulundukları, ancak aynı tarihli el yazılı diğer bir dilekçe ile "...08.03.2023 tarihinde vermiş olduğum dilekçe ile emeklilik nedeniyle iş akdimi sonlandırmış bulunuyorum. Kulübümüz tarafından uygun görülmesi durumunda emeklilik sonrasında çalışmaya devam etmek istiyorum.Bu nedenle de her ne kadar 08.03.2023 tarihinde vermiş olduğum dilekçe ile kıdem tazminatı ve kullanmadığım yıllık izin ücretini talep etmişsem de çalışmaya devam etme talebimin uygun görülmesi halinde kıdem tazminatı hakkım saklı kalmak ve kullanmadığım yıllık izinleri de emeklilik sonrası dönemde kullanmak kaydıyla mevcut görevimde ve mevcut haklarımla emekli statüsünde çalışmaya devam etmek istiyorum. Talebimin değerlendirilmesi hususunda..." şeklinde beyanda bulundukları, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince "...Her ne kadar husumetli olsalar da birbirleriyle örtüşen beyanlarında davacı tanıklarının EYT kapsamında emekli olabilmeleri için dilekçe verilmesinin, emekli olduktan sonra tekrar işe alınacaklarının söylendiği beyanında bulundukları görülmüştür. Dosya kapsamına göre davacının emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini feshederken aynı tarihli dilekçe ile asıl iradesinin işe devam etme yönünde olduğu, EYT'den faydalanmak amacıyla hareket ederek işe devam etme iradesinin bulunduğu, dolayısıyla emeklilik nedeniyle iş sözleşmesinin feshinin gerçek iradesini yansıtmadığı...." gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince verilen işe iade kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince ise "...Davacı davalı işveren verdiği dilekçe ile emeklilik nedeniyle işten ayrılmıştır. Davacı taraf davalı işverenin tekrar işe başlatılacağını taahhüt etmesi üzerine davacının istifa dilekçesi verdiğini ileri sürmüştür. Davacı bu iddiasını ispat bakımından davacı ile aynı şekilde işten ayrılan ve davalı işverene karşı aynı sebeple dava açan husumetli tanıkların beyanları dışında bir delil sunmamıştır. Davacı iddialarını ispat edememiştir. İş akdini kendisi fesheden davacı işe iade talep edemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır." şeklinde gerekçe ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verildiği, UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda yapılan karar aramaları sonucunda aynı iddialarla ve aynı davalı aleyhinde açılan davalar sonucunda "...davalı işveren tarafından işçilerde emeklilik sonrası çalışmaya devam edecekleri konusunda izlenim oluşturulduğu, bu hali ile davacının sunmuş olduğu dilekçenin fesih amacı ile değil SGK'da emeklilik işlemlerinin yapılmasına yönelik olduğu, bu hali ile işçi feshinden bahsedilemeyeceği" gerekçesiyle işe iade davalarının kabulüne dair kararlara karşı davalı işveren tarafından yapılan istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği (Adana Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 07.02.2024 tarihli ve 2023/1861 Esas, 2024/205 Karar sayılı kararı; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 08.05.2024 tarihli ve 2024/679 Esas, 2024/987 Karar sayılı kararı), bu durum karşısında uyuşmazlığın Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği gerekçesiyle dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR

A. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 01.04.2024 Tarihli ve 2024/43 Esas, 2024/421 Karar Sayılı Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafın davalı Kurumda çalışan işçiler arasında emekli olma şartlarını taşıyan işçilerin tekrardan işe alınacak şekilde beyanları alınarak iş sözleşmelerinin 30.03.2023 tarihinde yanıltma yolu ile haksız şekilde feshedildiğini iddia ettikleri, davalı tarafın ise davacının iş sözleşmesinin emeklilik (EYT kapsamında) nedeniyle feshedildiğini savunduğu, İlk Derece Mahkemesince davacının işe iadesine karar verildiği, davacının el yazılı 08.03.2023 tarihli dilekçesinde "...Emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinin 5 inci fıkrasına istinaden feshediyorum. İş sözleşmemin feshinden dolayı kıdem tazminatı, bakiye yıllık izin ücreti ve hak edilmiş ücretimin tarafıma ödenmesi için gereğinin yapılmasını arz ederim." şeklinde beyanda bulunduğu, ancak aynı tarihli el yazılı diğer bir dilekçe ile "...08.03.2023 tarihinde vermiş olduğum dilekçe ile emeklilik nedeniyle iş akdimi sonlandırmış bulunuyorum. Kulübümüz tarafından uygun görülmesi durumunda emeklilik sonrasında çalışmaya devam etmek istiyorum.Bu nedenle de her ne kadar 08.03.2023 tarihinde vermiş olduğum dilekçe ile kıdem tazminatı ve kullanmadığım yıllık izin ücretini talep etmişsem de çalışmaya devam etme talebimin uygun görülmesi halinde kıdem tazminatı hakkım saklı kalmak ve kullanmadığım yıllık izinleri de emeklilik sonrası dönemde kullanmak kaydıyla mevcut görevimde ve mevcut haklarımla emekli statüsünde çalışmaya devam etmek istiyorum. Talebimin değerlendirilmesi hususunda..." şeklinde beyanda bulunduğu, işverene karşı davaları bulunsa da birbirleriyle örtüşen beyanlarında davacı tanıklarının EYT kapsamında emekli olabilmeleri için dilekçe verilmesinin, emekli olduktan sonra tekrar işe alınacaklarının söylendiği beyanında bulundukları, dosya kapsamına göre davacının emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini feshederken aynı tarihli dilekçe ile asıl iradesinin işe devam etme yönünde olduğu, EYT'den faydalanmak amacıyla hareket ederek işe devam etme iradesinin bulunduğu, dolayısıyla emeklilik nedeniyle iş sözleşmesinin feshinin gerçek iradesini yansıtmadığı kanaatine varılmakla iş sözleşmesinin işverence aksi ispatlanamadığından haklı ve geçerli bir nedene dayalı olarak feshedilmediği, İlk Derece Mahkemesince işe iadeye dair kararın dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.

B. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 15.02.2024 Tarihli ve 2024/87 Esas, 2024/197 Karar Sayılı Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı işverene verdiği dilekçe ile emeklilik nedeniyle işten ayrıldığı, davacı tarafın davalı işverenin tekrar işe başlatılacağını taahhüt etmesi üzerine istifa dilekçesi verildiğini ileri sürdüğü, ancak davacının bu iddiasını ispat bakımından davacı ile aynı şekilde işten ayrılan ve davalı işverene karşı aynı sebeple dava açan tanıklar dışında bir delil sunmadığı, davacının iddialarını ispat edemediği, iş sözleşmesini kendisi fesheden davacının işe iade talep edemeyeceği, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.

C. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 07.02.2024 Tarihli ve 2023/1861 Esas, 2024/205 Karar Sayılı Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; iş sözleşmesinin davalı işverenin talebi nedeni ile her iki dilekçenin davacı tarafça imzalanması üzerine sonlandırıldığı, davacı ile bir kısım işçilerin 12.04.2023 tarihli noter ihtarnamesinde; "...öncelikli olarak şunu ifade etmeliyiz ki bizler emeklilik nedeniyle, kulübümüzde çalışmaya devam etmek isteyen çalışanlarız. Bizler EYT sebebi ile iş akdimizin kesinlikle feshini talep eden çalışanlar olmamamıza rağmen tekrar işe alınacağımız vaadi ile bu iki dilekçeyi işverenimize güvenerek vermiş bulunmaktayız. Yukarıda ifade ettiğimiz üzere kesinlikle işten çıkış irademiz bulunmamaktadır. Yine aynı şekilde kıdem tazminatı, bakiye yıllık izin ücreti ve dilekçeyi vermiş olduğumuz tarihe kadar hak edilmiş ücret taleplerimizde bulunmamaktadır. Aldığımız duyumlara göre bizim verdiğimiz gibi ikili dilekçe veren bir takım çalışanların çeşitli bölgelerde gerekse bizim bölgemizde çalıştırılmaya devam ettirildikleri, bizim yerimize de yeni personel alımları yapılacağı öğrenmiş bulunuyoruz. Kesinlikle işten ayrılma irademiz olmamasına karşın işimize son verilmesini kabul etmiyor ve kıdem tazminatı, bakiye yıllık izin ücreti ve dilekçeyi vermiş olduğumuz tarihe kadar hak edilmiş ücret taleplerimizin de bulunmaması göz önüne alınarak tekrar işimize dönmek istiyoruz. İş bu ihtarnamemizin tebliğini izleyen 3 gün içerisinde iş başı yaptırılmamızı aksi takdirde yapmış olduğunuz bu feshin işveren feshi olarak sayılacağını ihbar ve ihtar ederiz." şeklinde beyanda bulundukları, davacı tanığı A.A'nın; "…. Davacının ve benim iş akdimiz zorunlu emekli ettiler EYT sebebiyle. Tüm çalışanlar EYT kapsamında dilekçe yazmamız istendi yazmazsak EYT'nin şartlarından yararlanamayacağımızı söylediler, biz yeniden iş ümidi ile bu dilekçeleri imzaladık, ben emeklilik dilekçesini kendi isteğimle vermedim, emekli olmak ta istemiyordum 1 sene öncesinde de emekliliği hak etmiştim, biz işten çıkarılınca yeni işçiler alındı, dilekçesi alındığı halde Adana ve tüm Türkiye'de çalıştırılan oldu ..." şeklinde beyanda bulunduğu, davacı tanığı O.Y'nin; "....İş yeri bize EYT'den faydalanmak isteyenlerin dilekçe yazmasını akabinde tekrar işe başlatacaklarını söylediler, 2 dilekçe yazmamız istendi ben EYT kapsamında değilim, EYT kapsamında güvenlikte çalışan işçiler çıkarıldı tekrar aynı işçiler işe alınmadı, ama diğer bölümde çalışan işçileri geri aldılar. İşe alınan işçiler ... görevlendirildiler. Yeni başka güvenlikçiler işe alındı ..." şeklinde beyanda bulunduğu, dosya kapsamına göre davacı tarafça imzalanan belgenin ... iradesinin ürünü olmadığı, irade kapsamı dışında alındığı, iş sözleşmesinin işverence aksi ispatlanamadığından haksız ve geçersiz olarak feshedildiği gerekçesiyle işe iadeye yönelik İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına dair istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

A. Uyuşmazlık

Uyuşmazlık, iş sözleşmesinin işçi tarafından emeklilik nedeniyle mi sonlandırıldığı yoksa işveren tarafından işçilerin iradeleri fesada uğratılmak suretiyle haksız şekilde mi feshedildiği ile sonucuna göre işçinin işe iadesine karar verilip verilemeyeceğine ilişkindir.

B. İlgili Hukuk

1. Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.

2. 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) üncü bendinde yer alan düzenlemeye göre; “Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.

3. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası ise şöyledir:

“(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.”

4. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 18, 21 ve 25 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 30 vd. maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi.

C. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunması durumunda, 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde belirtilenler tarafından yapılacak gerekçeli başvuru sonrasında, mevcut başvuru hukuk daireleri başkanlar kurulunca değerlendirilerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesi istenecektir.

2. Uyuşmazlığın giderilmesinin gerekip gerekmediği veya hangi daire kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği yönündeki karar, Yargıtay ilgili hukuk dairesince verilir. Keza ilgili daire uyuşmazlığı mutlaka uyuşmazlık konusu daire kararları çerçevesinde ele alıp gidermek zorunda değildir. Gerektiği takdirde uyuşmazlığın, bölge adliye mahkemesi kararlarında belirtilen gerekçelerden farklı gerekçe ile de giderebilir.

3. Uyuşmazlığın esasına yönelik değerlendirmeden önce, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesine dayanan taleplerle ilgili olarak dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar verdiği sırada, uyuşmazlığın hangi daire görüşü doğrultusunda veya ne şekilde giderilmesi gerektiğine yönelik görüş bildirip bildiremeyeceği ele alınmalıdır.

İlgili hükümde, uyuşmazlığın giderilmesinin gerekçeli olarak istenmesi üzerine bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunun kendi aralarında toplanacakları ve kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini isteyecekleri düzenlenmiştir. Kanun'daki "kendi görüşleri" ifadesinden anlaşılması gereken husus, başkanlar kurulunun bölge adliye mahkemesi kararları arasında uyuşmazlık bulunup bulunmadığı yönündeki görüşüdür. Uyuşmazlığın giderilmesinin gerekip gerekmediği veya hangi daire kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği yönündeki karar, Yargıtay ilgili hukuk dairesince verilir. Keza ilgili daire uyuşmazlığı, mutlaka uyuşmazlık konusu daire kararları çerçevesinde ele alıp gidermek zorunda değildir. Gerektiği takdirde uyuşmazlığı, bölge adliye mahkemesi kararlarında belirtilen gerekçelerden farklı gerekçe ile de giderebilir. Buna göre Başkanlar kurulunun uyuşmazlığın hangi bölge adliye mahkemesinin kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği konusunda bir görüş ortaya koyması, ilgili yasal düzenlemeye aykırı olduğu gibi yargısal bir faaliyette bulunulması anlamına geleceğinden yerinde de değildir.

Somut olayda Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunca; Daire kararları arasında uyuşmazlık bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile yetinilmesi gerekirken, uyuşmazlığın hangi Daire görüşü doğrultusunda giderilmesi gerektiğinin belirtilmesi isabetsiz olup eleştirilmiştir.

4. Diğer yandan başvurucu dilekçesinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9. ve 14. Hukuk Daireleri kararlarının yanı sıra Adana 11. Hukuk Dairesinin 07.02.2024 tarihli ve 2023/1861 Esas, 2024/205 Karar sayılı kararı kararından da bahsetmek suretiyle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin aynı yöndeki kararları ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi kararı arasındaki çelişkinin giderilmesini istemiştir. Buna rağmen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu tarafından Adana Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 07.02.2024 tarihli ve 2023/1861 Esas, 2024/205 Karar sayılı kararının da uyuşmazlığın giderilmesi istemine konu olduğu göz ardı edilmiş ise de Başkanlar Kurulunca görüş aykırılığı olduğu belirtilerek dosya Dairemize gönderilmiş olduğundan, Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulundan tekrar görüş istenmesine gerek görülmemiş; bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.

5. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi kararları arasındaki uyuşmazlığın, iş sözleşmesinin işçi tarafından emeklilik nedeniyle mi sonlandırıldığı yoksa işveren tarafından işçilerin iradeleri fesada uğratılmak suretiyle haksız şekilde mi feshedildiği ile sonucuna göre işçinin işe iadesine karar verilip verilemeyeceği konusunda toplandığı görülmektedir.

6. Bu noktada belirtmek gerekir ki 5235 sayılı Kanun ile bu Kanun'da sayılan kişi ve kurumlara tanınan uyuşmazlığın giderilmesini talep etme hakkı, mutlak biçimde her uyuşmazlığın esasına yönelik çözüm geliştirilmesine imkân vermez. Uyuşmazlığın giderilmesi talebi bir kanun yolu olmayıp böyle bir talebin varlığı hâlinde Yargıtayca temyiz incelemesine benzer bir inceleme yapılması da mümkün değildir.

İlk bakışta, yukarıda özetlerine yer verilen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi kararları arasında 5235 sayılı Kanun anlamında benzer olaylar bulunduğu sonucuna varılabilir. Şüphesiz benzer olaylardan söz edebilmek için davaların taraflarının aynı olması yahut olaylar arasında mutlak bir özdeşlik bulunması gerekmez. Ancak bazı dava dosyalarındaki maddi vakıaların fazlasıyla farklılık göstermesi farklı sonuçlara ulaşılmasına neden olabilir.

7. Başvuru konusu dava dosyalarında da her bir dosyadaki iddia, savunma ve delil durumuna göre iş sözleşmesinin kim tarafından ne şekilde sonlandırıldığı hususunun farklılık göstermesi mümkündür. Bu hâlde uyuşmazlığın giderilmesi talebine konu sözü edilen kararlar birbiri ile çelişir gözükmekte ise de bu çelişki; dosya kapsamı, sunulan deliller ve dosyalardaki ispat durumu ile ilgilidir. İspat ise, her bir dosya yönünden ayrı ayrı ele alınmalıdır. Taraflarca hazırlama ilkesinin uygulandığı davalarda, taraflarca dosyaya sunulan delillerin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, deliller çerçevesinde iddia ile savunmanın ispat edilip edilemediği hususunun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği muhakkaktır. Bu bağlamda uyuşmazlığın giderilmesi istemine konu Bölge Adliye Mahkemeleri ve istinaf incelemesine esas İlk Derece Mahkemeleri kararları incelendiğinde; uyuşmazlığın giderilmesi istemine konu dosyalarda, iş sözleşmesinin kim tarafından ne şekilde sonlandırıldığı noktasında delil ve ispat durumunun aynı olduğu ve buna rağmen farklı sonuca ulaşıldığı hususu belirlenememektedir. Bölge Adliye Mahkemelerince dosya kapsamında yer alan deliller ve somut olayın koşulları gözetilerek hüküm tesis edilmesi, bir diğer ifade ile somut olaya özgü nitelikte kararlar verilmesi durumunda, bölge adliye mahkemeleri kararları arasında giderilmesi gereken bir uyuşmazlığın bulunduğundan söz edilemez. Yukarıda da ifade edildiği üzere uyuşmazlığın giderilmesi talebi, bir kanun yolu olmayıp böyle bir talebin varlığı hâlinde Yargıtayca temyiz incelemesine benzer bir inceleme yapılması da mümkün değildir.

8. Açıklanan nedenlerle başvurucunun dilekçesinde belirtmiş olduğu Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi kararları arasında 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi kapsamında bir uyuşmazlık söz konusu değildir.

V. KARAR

1. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 05.06.2024 tarihli ve 2024/7 Esas, 2024/7 Karar sayılı kararına istinaden iletilen mevcut talep yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına,

2. Dosyanın Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,

10.10.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.