"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 28. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından yargılamanın iadesi talebinde bulunulması üzerine İlk Derece Mahkemesince talebin reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.07.2007-21.12.2015 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının alacaklarının ödendiğini ve alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 02.12.2016 tarihli ve 2016/827 Esas, 2016/448 Karar sayılı kararı ile; davacının davalı Şirkette temizlik personeli olarak çalıştığı, söz konusu işyerinin Kanun Hükmünde Kararnameler kapsamında kapatıldığı gerekçesiyle 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (675 sayılı KHK) 16 ncı maddesinin birinci fıkrası ile 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (670 sayılı KHK) 5 inci maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.
2. Yargılamanın iadesini talep eden davacı vekili 23.12.2016 havale tarihli dilekçesinde; ihbar olunan Hazine ve Maliye Bakanlığının dosyaya gönderdiği 21.12.2016 tarihli yazıda, davalı Şirketin kayyım atanan şirketlerden olup davada 675 sayılı KHK hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı ve daha önce gönderilen 04.11.2016 tarihli yazının sehven gönderildiğinin bildirildiğini, bahse konu hatanın dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesine neden olduğunu, bu durumun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 374 ve devamı maddeleri gereğince yargılamanın iadesini gerektirdiğini ileri sürerek yargılamanın iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda 15.07.2016 tarihinden önce davalı Şirkete kayyım atandığı, dosya içinde davacı tarafından ulaşılamayan ve sonradan ele geçirilen bir belge bulunmadığı, yargılamanın iadesi şartlarının hiçbirinin dosyada oluşmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde yargılamanın iadesini talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; yargılamanın iadesi talepli dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek ve ihbar edilen Bakanlığın 21.12.2016 tarihli düzeltme yazısının davanın reddine karar verilmesinden sonra dosyaya gönderildiğini, 6100 sayılı Kanun'un 375 inci maddesinin (ç) bendinde belirtilen şartın gerçekleştiğini belirterek kararın kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya içeriğine göre 15.07.2016 tarihinden önce davalı Şirkete kayyım atandığı, yargılama esnasında davalı vekilinin bu konuda beyanda bulunduğu, kayyımlık yetkilerini sona erdirerek Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devreden 674 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (674 sayılı KHK) Resmî Gazete'de yayımlandığı, davacı tarafın bu durumu bilebilecek durumda olduğu, davacı tarafından ulaşılamayan ve sonradan ele geçirilen bir belgenin söz konusu olmadığı, dolayısıyla 6100 sayılı Kanun'un 375 inci maddesinde sayılan yargılanmanın iadesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; yargılamanın iadesi talepli dilekçe ve istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; istinaf kanun yoluna başvurabilecek kişinin yargılamanın iadesi olarak adlandırdığı talebinin değerlendirilmesine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrası.
2. 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 ve 374 üncü maddeleri.
3. 675 sayılı KHK'nın 16 ncı maddesi, 670 sayılı KHK'nın 5 inci maddesi, 674 sayılı KHK’nın 19 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Kanun'un 374 üncü maddesine göre yargılamanın iadesi, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilir. Kanun yolu denetimi açık ve henüz kesinleşmemiş olan kararlara karşı yargılamanın yenilenmesi istenemez. Çünkü kanun yolu açık ve kesinleşmemiş olan hükümdeki ağır yargılama hatalarının, kanun yolu denetimi ile giderilmesi olanağı mevcuttur. Bu bakımdan yargılamanın iadesi yolu, kesinleşmiş olan hükümlere karşı başvurulan istisnai ve olağanüstü bir yoldur.
2. Dosya içeriğine göre yargılamanın iadesini talep eden davacının işçilik alacaklarının tahsili talebiyle açtığı alacak davasında İlk Derece Mahkemesince 675 sayılı KHK'nın 16 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, kararın kesin olarak verildiği belirtilmiştir. Kararda kesin olarak verildiği belirtilen hükme karşı doğal olarak kanun yolu ve süresi de gösterilmemiştir.
3. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" başlığını taşıyan 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasına göre "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.". Bu anayasal düzenlemeye uygun olarak, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde kanun yolu ve süresinin belirtilmesi hükmün zorunlu bir unsuru olarak öngörülmüştür.
4. Dosyadaki tüm bilgi ve belgelere göre davalı Şirketin kapatılmadığı, 15.07.2016 tarihinden önce davalı Şirkete kayyım atandığı, 01.09.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 674 sayılı KHK’nın 19 uncu maddesi gereğince kayyımlık yetkilileri sona erdirilerek yetkilerin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredildiği açıktır.
Somut olayda uygulama yeri bulunmayan 675 sayılı KHK'nın 16 ncı maddesine dayanılarak verilen 2016/827 Esas ve 2016/448 Karar sayılı karara karşı istinaf kanun yolu açıktır. Buna rağmen İlk Derece Mahkemesince hükmün kesin olarak verildiği belirtilerek kanun yolu ve süresinin gösterilmemesi, Anayasa'nın ve 6100 sayılı Kanun’un yukarıda belirtilen hükümlerine açıkça aykırıdır. İlk Derece Mahkemesince hatalı olarak kararın kesin olduğunun belirtilmesi, tarafların yanılmalarına ve olağan kanun yolu haklarını kullanamamalarına yol açacak niteliktedir.
5. Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre İlk Derece Mahkemesinin hatalı şekilde kesin olduğunu belirttiği karar davacıya 21.12.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup söz konusu karara ilişkin olarak davacının 23.12.2016 tarihli yargılamanın iadesi istemi, süresinde yapılmış istinaf başvurusu olarak değerlendirilmeli ve kararın olağan kanun yolu denetimi kapsamında incelenmesi sağlanmalıdır. Maddi anlamda sonuç doğuracak bu yol yargılamanın iadesi talebine nazaran davacının da lehinedir. İnceleme konusu uyuşmazlık bakımından İlk Derece Mahkemesinin 02.12.2016 tarihli ve 2016/827 Esas, 2016/448 Karar sayılı kararının henüz kesinleşmemiş olması karşısında yargılamanın iadesi başvurusunun, istinaf başvurusu olarak kabulü ile davacının yaptığı bu başvurunun değerlendirilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
İlk Derece Mahkemesinin 2017/313 Esas sayılı kaydının kapatılması ve yargılamaya devam edilmesi için dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.