Logo

9. Hukuk Dairesi2024/9573 E. 2024/15629 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davanın, zamanaşımı, hizmet süresi, ücret seviyesi, giydirilmiş ücretin tespiti, yıllık izinlerin kullanımı ve ücreti, mahsup, eksik ücret alacağı ve vekâlet ücretine ilişkin hususları kapsaması.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesince, yıllık izin ücretlerinin mahsubu yapılırken davacının izin tahakkuklarının yapıldığı tarihte Türkiye'de olup olmadığının ve bu dönemlere ait ücretlerin ödenip ödenmediğinin araştırılmadan eksik incelemeyle hüküm kurulduğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2020 tarihli ve 2020/1284 Esas, 2020/3191 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 04.10.2023 tarihli ve 2023/2366 Esas, 2023/3534 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre iş sözleşmesi 11.07.2011 tarihinde sona eren davacının toplam 3.771,77 Euro alacağının kabulüne karar verilmiş olup Mahkemece fazlaya ilişkin saklı tutulan miktar da birlikte değerlendirildiğinde temyize konu olan miktarın(karar tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL'ye çevrilmekle belirlenen miktar), Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarı ile kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacının 27.09.2006-09.07.2011 tarihleri arasında, davalıya ait yurt dışı şantiyelerinde, üst montaj ustası olarak çalıştığını, bir kısmı elden bir kısmı bankadan ödenmek suretiyle, günlük 90,00 Euro, aylık 2.700,00 Euro ücret aldığını, barınma ve günlük 3 öğün yemek yardımının işverence karşılandığını, genel tatil günlerinde çalıştığını, fazla çalışma yaptığını, Türkiye'ye zaman zaman ücretsiz izinli olarak geldiğini, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, haklarının yeterince karşılanmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı ve yıllık izin ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının belirli süreli iş sözleşmeleri ile çalıştığını, kayıtlara uygun şekilde banka yolu ile bütün haklarının ödendiğini, dava konusu herhangi bir çalışma alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının yurt dışı giriş çıkış kayıtları değerlendirilerek 08.10.2006-09.07.2011 tarihleri arasında kesintili olarak ve tamamı yurt dışında geçen süreler itibarıyla toplam hizmet süresinin 1 yıl 11 ay 26 gün olduğu, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, her bir kesintili hizmet süresine ilişkin döneme dair ayrı ayrı süreler dikkate alınmak suretiyle ve her birinde yapılan ödemelerin ayrı ayrı mahsubu ile ihbar tazminatının hesaplanarak hüküm altına alındığı, ücret alacağının kısmen kabulü gerektiği, yıllık izin ücreti talebinin ise reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili; müvekkili davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin eksik, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin ise fazla hesaplandığını, hizmet süresinin dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek tespit edilmesi gerektiğini, sadece yurt dışı giriş çıkış kayıtlarına ve hizmet döküm cetveline göre hizmet süresinin belirlenmesinin hatalı olduğunu, hizmet süresinin eksik hesaplandığını, davacının bordrolarda yer alan yıllık izin bildirimlerinin gerçeği yansıtmadığını, davacının hiç izin kullanmadığını, karşılığı ücretin ödenmediğini, izin kullanımına dair yazılı belge sunulmadığını, alacaklardan yapılan mahsubu kabul etmediklerini, giydirilmiş brüt ücretin eksik belirlendiğini, ihbar tazminatı doğru yöntemle her dönem ayrı ayı hesaplanmış ise de zamanaşımı değerlendirmesinin hatalı olduğunu ve yapılan ödemeleri kabul etmediklerini, zira işçiye çalışırken, okumadan, anlamadan imzalatılan belgelerin mahsupta esas alınamayacağını, bu belgelerin işverenin savunması ile çeliştiğini ve itibar edilemeyeceğini, işciye çalışma döneminde ücreti dışında hiçbir ödeme yapılmadığını, daha önce okumadan, anlamadan imzalatılan belgelerin daha sonra ödeme yapılmış gibi dosyaya sunulduğunu, çalıştığı dönemde davacının aylık ücret alacağının eksik ödendiğini, alacakların zamanaşımına uğramadığını ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davalı işverence yapılan ödemelerin mahsubunun eksik yapıldığını, ücret miktarının hatalı belirlendiğini, ihbar tazminatının ayrı ayrı dönemler hâlinde hesaplanmasını kabul etmediklerini, davanın reddi gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanmasına dair bir itiraz bulunmadığından Türk hukukunun uygulanmasının yerinde olduğu, davacı belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışmakta olup kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, Mahkemece kabul edilen ücretin ve hizmet süresinin dosya kapsamına uygun olduğu, kabul edilen ücrete göre hesap edilen alacaklardan ödemelerin mahsubu ile bakiye tutarların hüküm altına alınmasının yerinde olduğu, davalı tarafça sunulan izin ve ödeme belgelerine göre davacının yıllık izin ücreti bulunmadığından talebin reddinin dosya kapsamına uygun olduğu, vekalet ücretlerinin kabul ve reddedilen tutarlara göre belirlendiği, zamanaşımı hususundaki değerlendirmelerin yerinde olduğu gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı tarafın temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, zamanaşımı, davacının hizmet süresi, ücret seviyesi ile giydirilmiş ücretin tespiti, yıllık izinlerin kullanıp kullanılmadığı veya ücretinin ödenip ödenmediği, mahsup, eksik ödenen ücret alacağının miktarı ile vekâlet ücretine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri.

2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 24 ve 27 nci maddeleri.

3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17 ve 32, 54, 55, 59 uncu maddeleri ile aynı kanunun 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıda yer alan paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 4857 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi hâlinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır.

3. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Sözleşmenin feshi hâlinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.

4. 4857 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Yine önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan arta kalan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenir. İşçinin yukarıdaki fıkralar ve 55 inci madde hükümlerine göre hesaplanacak her hizmet yılına karşılık, yıllık iznini gelecek hizmet yılı içinde kullanacağı düzenlenmiştir.

5. Yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez.

6. Somut uyuşmazlıkta; davacı yıllık izinlerini kullanmadığını ve ücretlerinin de ödenmediğini ileri sürmüş, davalı işveren ise ücret bordrolarında göründüğü üzere davacı işçiye yapılan izin ödemelerinin bulunduğunu ve bu ödemelerin yıllık izin ücretinden mahsup edilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı işverence dosyaya yıllık izinlerin kullandırıldığını gösterir defter, form veya başkaca bir belge sunulmamış ancak imzasız bir kısım ücret bordrosunda "izin ücreti" adı altında tahakkukların yer aldığı görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda yurda giriş - çıkış kayıtlarına göre hesaplanan 1 yıl 11 ay 26 gün hizmet süresi için davacının 14 gün izin hakkı olduğu, bordrolarda çalışma süresi içerisinde olduğu anlaşılan izin ücreti tahakkuklarının gün olarak mahsubu, çalışma döneminin sonuna denk gelen izin tahakkuklarında ise, ödenen toplam miktarların hak kazanılan miktardan mahsubu ile davacının yıllık izin ücretine hak kazanamadığı tespit edilmiştir. Ne var ki bu kabul şekli eksik incelemeye dayalı olup hatalıdır.

7. Öncelikle İlk Derece Mahkemesince; davacının çalışma süresine rastlayan izin tahakkuklarının ait olduğu dönemlerde Türkiye'de olup olmadığı, Türkiye'de ise bu tarihlere ilişkin aylık ücretlerinin ödenip ödenmediği araştırılarak ücretleri ödenmiş ise davacının yıllık ücretli izinlerini Türkiye'de bulunduğu tarihlerde kullandığı kabul edilerek buna göre hesap yapılıp karar verilmelidir. Diğer taraftan Türkiye'de bulunulan dönemlerin ücretleri ödenmemişse veya izin tahakkuklarının ait olduğu tarihlerde davacı yurt dışında ise bu sürelerde yıllık ücretli izin kullanmadığının kabulü ile sonuca gidilmesi gerekir. Ücret bordrolarında yer alan izin tahakkuklarının çalışma döneminin sonuna rastladığı kabulü ile hesaplama yapılan dönemler bakımından ise davacının yurt dışında bulunduğu döneme ait izin ücretinin ödendiğinin anlaşılması hâlinde şimdiki gibi bu sürelere ait ödenen izin ücreti miktarları yıllık izin ücretinden mahsup edilmelidir. Şayet izin tahakkuklarının karşılığı ödenmemişse izin ücretinin ödenmediği kabul edilerek sonuca gidilmelidir. Mahkemece eksik inceleme ile karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden

1. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacı tarafa iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.