"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2960 E., 2024/1904 K.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait yurt dışı projelerde 13.10.2013-16.06.2017 tarihleri arasında aylık net 2.100,00 USD sabit ücret ile çalıştığını, işyerinde haftanın altı günü 20.00-08.00 saatleri arasında çalıştığını, bu çalışmalara ek olarak iki haftada bir kez pazar günleri 21.00-06.00 saatleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirketin Rusya'da bulunan inşaat projelerinde 02.04.2014-25.06.2015 ile 04.11.2016-15.06.2017 tarihleri arasında inşaat teknikeri olarak görev yaptığını, her iki çalışmasının da iş bitimi nedeniyle sonlandığını, 13.10.2013-01.04.2014 ile 07.12.2015-18.10.2016 tarihleri arasındaki çalışmalardan müvekkili Şirketin sorumluluğu bulunmadığını, davacı müvekkili Şirketin Rusya'da bulunan şantiyesinde çalıştığı için uyuşmazlıkta Rusya hukukunun uygulanması gerektiğini, alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul 24. İş Mahkemesinin 07.07.2020 tarihli kararı ile; davacının davalı Şirketin yurt dışı inşaat projelerinde 13.10.2013-25.06.2015, 07.12.2015-18.10.2016 ve 04.11.2016-15.06.2017 tarihleri arasında dönemler hâlinde çalıştığı, uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İstanbul 24. İş Mahkemesinin 07.07.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 22.02.2023 tarihli kararı ile; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.02.2023 tarihli kararının süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairece, davacı işçinin 13.10.2013-25.06.2015, 07.12.2015-18.10.2016 ve 04.11.2016-15.06.2017 tarihleri arasında davalı Şirketin yurt dışındaki projelerinde üç dönem çalıştığı, hukuk seçimi anlaşması bulunan üçüncü çalışma döneminde Rusya hukukunun, hukuk seçimi anlaşması bulunmayan birinci ve ikinci çalışma dönemlerinde de mutad işyeri hukuku olan Rusya hukukunun uyuşmazlıkta uygulanması gerektiği, hâl böyle olunca uzman bir bilirkişiden de denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek dava konusu alacaklar hakkında usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda taraflar arasındaki uyuşmazlıkta Rusya hukukunun uygulandığı, bilirkişi kök raporunda yapılan hesaplamaların dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Davaya konu uyuşmazlığa ilişkin müvekkilinin aleyhine olan Rusya hukuku kurallarının uygulanmasının mümkün olmadığını,
b. Rusya hukukuna göre yapılan kıdem tazminatı hesabının ve bu doğrultuda hükmedilen kıdem tazminatı alacağı miktarının yerinde olmadığını,
c. Fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacağı hesaplamalarında bilirkişi ek raporundaki hesaplamaların hükme esas alınması gerektiğini,
d. Fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarından %30 oranında yapılan indirimin çok yüksek olduğunu,
e. Yargıtayın önceki uygulamasına güvenerek dava açan müvekkili aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Husumet itirazlarının bulunduğunu,
b. Koşulları bulunmadığı hâlde belirsiz alacak davası olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini,
c. Saat ücreti üzerinden hesaplama yapılması gerekirken davacı iddialarına göre hesaplama yapılmasının kabul edilemez olduğunu,
d. Fazla çalışma ve hafta tatili ücretinin işverene karşı davası bulunup bulunmadığı araştırılmayan tanık beyanlarına dayanılarak hesaplandığını,
e. Davacının brüt ücreti hesaplanırken yurt dışında çalışmış bir işçi olduğu ve işsizlik priminin düşürülmesi gerektiği hususlarının dikkate alınmadığını,
f. Rusya iş mevzuatında düzenlenen zamanaşımı hükümlerinin bilirkişi raporunda hatalı uygulandığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, husumet, ücret miktarı, zamanaşımı def’i, kıdem tazminatı, fazla çalışma ve hafta tatili ücretlerinin hesaplanması, indirim oranı, vekâlet ücreti ve yargılama giderine ilişkindir.
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi kök raporunda davacının aylık net ücretinin 2.100,00 USD olduğu tespit edilmesine rağmen fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının aylık net 1.900,00 USD üzerinden hesaplanması hatalıdır.
3. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (... ..., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 2. ve 8. maddelerinin bir gereğidir.
Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma sürelerinin düzenlendiği 392. maddesinde sözü edilen sürelerin Dairemizce daha önce bazı kararlarda hak düşürücü süre olduğu belirtilmişse de yeniden yapılan değerlendirmede; bu sürelerin zamanaşımı süresi niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Kanun'un 392. maddesinde 03.07.2016 tarihinde yapılan değişiklikle mahkemeye başvuru için zamanaşımı süresi 1 yıl olarak belirlenmiştir. Somut olayda, söz konusu Kanun değişikliğinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra davacının iş sözleşmesinin 15.06.2017 tarihinde sona erdiği dikkate alındığında, uyuşmazlıkta 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir.
Öncelikle iş sözleşmesinin sona ermesine bağlı olmayan fazla çalışma ve hafta tatili ücretleri belirsiz alacak davası olarak talep edilmiş olup bu alacaklar bakımından zamanaşımı süresi her bir aya ait alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren bir yıldır. Davalı taraf yasal süresinde sunduğu cevap dilekçesinde usulüne uygun şekilde zamanaşımı def'inde bulunmuş ise de Bölge Adliye Mahkemesince davaya karşı ileri sürülen zamanaşımı def'i dikkate alınmadan karar verilmiştir. Buna göre fazla çalışma ve hafta tatili ücretlerinin her bir aya ait alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren bir yıllık sürenin geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı gözetilerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Kıdem tazminatı yönünden ise dava, kısmi dava şeklinde açılmıştır. Davacı vekili, 23.01.2020 tarihli dilekçesi ile söz konusu talebini ıslah etmiş; davalı vekili ise 27.01.2020 havale tarihli dilekçesi ile yasal süresi içerisinde zamanaşımı def'inde bulunmuştur. Buna göre, kıdem tazminatı alacağı yönünden dava tarihi itibarıyla zamanaşımı süresi dolmamış ise de ıslah tarihi tarihi itibarıyla bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği anlaşılmaktadır. Şu hâlde davalı tarafın ıslaha karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def'ine değer verilerek ıslah dilekçesi ile talep edilen kıdem tazminatı miktarının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmelidir. Bölge Adliye Mahkemesince, ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def'i dikkate alınmadan karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
4. Bozmadan sonra yeniden yapılacak değerlendirme sonucunda, Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine yabancı hukukun uygulanması nedeniyle zamanaşımı kapsamında reddedilen miktarlar üzerinden vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi, yabancı hukukun uygulanması dışındaki nedenlerle (ispat yokluğu, ödeme vs.) reddedilen miktarlar dikkate alınarak bu miktar üzerinden davalı lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiği de gözden kaçırılmamalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.