"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2024/427 E., 2024/41 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Libya’daki su boru hattı yapım işinde çalışmak üzere 08.05.2007 tarihinde makine kamyon teknisyeni olarak işe başladığını, son aylık ücretinin 2.500,00 USD olduğunu, iş sözleşmesinin tarafının girişim ortaklığı olarak görünmesine rağmen adi ortaklık hükümleri uyarınca ortaklardan her birinin üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumlu olduğunu, iş sözleşmesinde haftalık çalışma süresinin 48 saat olarak kararlaştırıldığını, ancak müvekkili işçinin çalışmasının haftanın 6 günü 12’şer saat ve hafta tatili kullanılması gereken cuma günleri için de 8 saat devam ettiğini, Libya’da 2011 yılında baş gösteren sosyal ve siyasal karışıklıklar nedeniyle çalışmalara devam edilemediğini, bunun üzerine Türkiye’ye dönüldüğü tarihte davalı Şirket tarafından davacı işçinin ücretsiz izne ayrılacağının ihtar edildiğini, bu husus kabul görmeyince de iş sözleşmesinin haklı bir sebep olmaksızın feshedildiğini, davalı Şirketin feshin son çare olma ilkesine aykırı davrandığını ileri sürerek ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı Şirket ile davacı arasında herhangi bir işçi ve işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının, bünyesinde çalıştığı işverenin ünvanının Tekfen-TML Joint Venture (Tekfen-TML Müşterek Teşebbüsü) olup imzalanan iş sözleşmesinde bu durumun açıkça belli olduğunu, söz konusu Müşterek Teşebbüsün Libya tabiiyetinde ve Libya’da kurulu bir şirket olduğunu, bu nedenle davalı Şirketin davada taraf sıfatının olmadığını, davanın Libya’da görülmesi ve bu davaya Libya hukukunun uygulanması gerektiğini, tarafların sözleşmede açıkça Libya hukukunu seçtiklerini, kabul anlamına gelmemek üzere, Türk mevzuatı uygulanacak olsa dahi davacı işçinin ihbar tazminatına hak kazanamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul 6. İş Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İstanbul 6. İş Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 28.03.2022 tarihli kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 28.03.2022 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece; davacıya ait iş sözleşmesi ve Uluslararası İşgücü Anlaşması birlikte değerlendirildiğinde davacının Libya'daki çalışması dönemi yönünden taraflar arasında iş sözleşmesi ile hukuk seçimi anlaşması yapıldığı, davacı işçinin dava konusu alacakların ait olduğu söz konusu çalışma döneminde davalıya ait Libya'da bulunan işyerinde çalışmış olup bu durumda ilgili dönemde mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Libya olduğu, uyuşmazlıkta Libya hukukunun uygulanması gerektiği, hâl böyle olunca Libya hukukunda uzman bir bilirkişiden de denetime elverişli rapor alınmak suretiyle dava konusu uyuşmazlık bakımından değerlendirme yapılması ve dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek sonucuna göre usuli kazanılmış haklar da dikkate alınarak bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılamada, Libya iş hukuku kapsamında yapılan yargılama sonunda davacının 13.05.2007-28.02.2011 tarihleri arasında çalıştığı, davacının ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağının bulunmadığı, tanık beyanları nazara alındığında davacının bilirkişi ek raporunda tespit edildiği şekilde fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarına hak kazandığı, davacının iddiasını tanık anlatımı ile ispatladığı, Libya İş Kanunu'nda iş sözleşmesinden kaynaklı alacakların hangi sürede zamanaşımına uğrayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, bu nedenle davalının zamanaşımı def'inin Türk hukukuna göre değerlendirildiği, davacının 20.02.2009 tarihinden önce ... alacakların zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Libya hukuku uygulanmak suretiyle hazırlanan bilirkişi raporu esas alınarak kurulan hükmün usul ve kanuna aykırı olduğunu,
b. Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunulmadığını,
c. Davalının talep artırım dilekçesine karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def'inin ise davanın belirsiz alacak davası olması sebebiyle geçersiz olduğunu, dolayısıyla zamanaşımı esas alınarak yapılan hesaplama doğrultusunda kurulan hükmün hatalı olduğunu,
d. Yıllık ücretli izin talebinin reddedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu,
e. Kabul edilen alacaklardan %40 oranında yapılan indirimin hakkın özünü ortadan kaldıracak nitelikte olduğunu ileri sürmüştür.
2. Davalı vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde;
a. Davanın belirsiz alacak davası olarak değil kısmi dava olarak açıldığını,
b. Cevap dilekçesinde açıkça zamanaşımı def'inde bulunulduğunu,
c. Pasif husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini,
d. Libya hukukunun uygulanması doğru olmakla birlikte Libya hukukunun yanlış uygulandığını,
e. Libya İş Kanunu'nun 108. maddesindeki hüküm gereği zamanaşımı konusunda Hukuki ve Ticari Muhakeme Usulü Kanunu'ndaki kuralların uygulanması gerektiğini,
f. Aylık ücret ve giydirilmiş brüt ücretin tespitinin hatalı olduğunu,
g. Hafta tatili ve fazla çalışma ücreti hesaplanırken sadece davacı tanıklarının beyanlarının hesaplamaya esas alınmasının hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, husumet, aylık ücret miktarı, dava konusu alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davacının fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ile yıllık ücretli izin alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı ve indirim oranı noktalarında toplanmaktadır.
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (... ..., Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; ..., Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Libya İş İlişkileri Kanunu'nun bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8. maddelerinin bir gereğidir.
Libya İş İlişkileri Kanunu'nun 108. maddesi;
"İşten uzaklaştırmadan ... sorumluluk sonuçları davası, iş sözleşmesinden doğmuş addedilir. Davanın bir sonucu olarak da anlaşmazlık davasını gören mahkemenin belirlenmesi, zamanaşımı ve verilen kararların istinaf edilmesi hususunda hukuki ve ticari muhakeme usulü yasasındaki kuralların uygulanması meydana gelir. İstinaf süresi hususunda ise, bu süre on gündür. Mahkeme istinaf davasını ilk duruşma tarihinden itibaren en fazla bir ay içerisinde sonuçlandırmalıdır.
Bu yasanın hükümlerinin uygulanması işçinin hukuki ve ticari muhakeme usulü yasasında belirtilen kural, icraat ve sürelere uygun olarak direkt yargıya başvurması hakkını elinden almaz." şeklindedir.
Bireysel iş uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak zamanaşımının süresi konusunda Libya İş İlişkileri Kanunu'nda bir düzenleme bulunmamakta olup, Kanun'un 108. maddesinde zamanaşımı hususunda Hukuki ve Ticari Muhakeme Usulü Kanunu'ndaki kuralların uygulanması gerektiği ifade edilmiştir.
Zamanaşımının hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbi olduğu ve Libya İş İlişkileri Kanunu'nda zamanaşımı süresine ilişkin açık bir hüküm de bulunmadığı dikkate alındığında Kanun'un 108. maddesi kapsamında Libya hukukunda uygulanan genel zamanaşımı süresi araştırılıp tespit edilerek somut olaya uygulanması gerekmektedir. İlk Derece Mahkemesince, açıklandığı şekilde araştırma yapılmaksızın, davaya karşı ileri sürülen zamanaşımı def'inin Türk hukukunda düzenlenen zamanaşımı süreleri esas alınarak değerlendirilmesi hatalıdır.
3. Diğer yandan, somut uyuşmazlıkta davacı dava dilekçesinde açıkça belirsiz alacak davası açtığını belirtmemiş olup dava konusu alacakların tamamını kısmi dava olarak açmıştır. Davacı vekili, 25.08.2017 tarihli dilekçesi ile taleplerini ıslah etmiş; ıslah dilekçesi davalı vekiline 28.08.2017 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı vekili 07.09.2017 havale tarihli dilekçesi ile yasal süresi içerisinde ıslaha karşı zamanaşımı def'inde bulunmuştur. Buna göre dava dilekçesinde talep edilen miktarlar da gözetildiğinde, davalının ıslaha karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def'i dikkate alınmaksızın karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
12.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.