Logo

9. Hukuk Dairesi2025/265 E. 2025/3565 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İhtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin, işçinin iradesinin sakatlanması ve edimler arasında aşırı oransızlık (gabin) nedeniyle iptal edilip edilmeyeceği hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının eğitim düzeyi, iş tecrübesi ve arabuluculuk sürecinde avukat olan ağabeyi ile görüşmüş olması gibi hususlar değerlendirilerek irade fesadı iddiasının ispatlanamadığı, ayrıca davalı şirket ile arabulucu arasında işbirliği olduğuna dair iddianın da kanıtlanamadığı ve edimler arasında aşırı oransızlık (gabin) bulunduğunun da tespit edilemediği gözetilerek, istinaf başvurusunun reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1416 E., 2024/2489 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Nazilli İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/185 E., 2024/122 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirket nezdinde 18.07.2017 tarihinde makine mühendisi olarak işe başladığını, aynı işveren nezdinde kimya mühendisi olarak çalışan ... ile 21.08.2023 tarihinde evlendiğini, ... ...’ın evlilik nedeni ile 31.08.2023 tarihinde iş sözleşmesini feshettiğini, feshin ertesi günü davacının eşi ... ...’ın davalı işyerini yarı yolda bıraktığı gerekçesi ile davacının da işine son verildiğinin bildirildiğini, davacının iş sözleşmesinin fesih sürecinde davacıya "İşten Kendisinin Ayrılmak İstediğine Dair Dilekçe", "Dava Şartı Arabulucu Belirleme Tutanağı" ve "İş Davalarında Dava Şartı Arabuluculuk Formu"nu imzalaması hâlinde tazminatlarının ödeneceği, aksi hâlde ise mobbinge (psikolojik baskı) maruz kalacağı ve hiçbir ödeme yapılmaksızın iş sözleşmesinin feshedileceği yönünde göz dağı verildiğini, yanı sıra dava açarsa sonuçlanmasının yıllar süreceği ve neticede kaybedeceğinin ifade edildiğini, davalı taraf ile aralarında yürütülen arabuluculuk sürecinin emredici hükümlere uygun olmadığını, arabulucunun tarafsız olmadığını, arabuluculuk toplantısının yapılacağı gün ve yerin davacıya davalı işveren Şirketin insan kaynakları yetkilisi tarafından bildirildiğini, iş sözleşmesi davacı tarafından feshedilmiş gibi gösterildiğini, tutanaklarda geçtiği şekilde davacının hem işe iade hem de feshe bağlı alacakları talep ederek arabuluculuk başvurusunda bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tarafların edimleri arasında aşırı oransızlık olduğunu, süreç sonunda düzenlenen 07.09.2023 tarihli arabuluculuk son tutanağı ve arabuluculuk anlaşma belgesinin emredici hükümlere aykırı, irade fesadına dayalı ve gabin nedeniyle hükümsüz bulunduğunu, bu nedenle tutanakların iptali gerektiğini ileri sürerek 07.09.2023 tarihli ve 2023/206098 sayılı arabuluculuk anlaşma belgesinin ve son tutanağın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın somut dayanaktan yoksun ve gerçek dışı beyanlara dayandığını, üniversite mezunu makine mühendisi olan davacının eğitim düzeyi dikkate alındığında okuduğunu anlayabilecek durumda olduğundan iradesinin sakatlandığından bahsedilemeyeceğini, davacının tazminat ödemelerini garantiye alabilmek amacıyla süreci arabulucu nezdinde sürdürmek istediğini, arabuluculuk başvuru tutanağında görüldüğü üzere davacının kendisinin başvuru yaptığını, arabuluculuk görüşmelerinin arabulucunun ofisinde gerçekleştiğini, davacının belirlenen tutarların ödenmesini kabul ettiğini, tutanakları imzalamadan önce avukat olan ağabeyinden hukuki destek aldığını, davacıya hiçbir baskı veya zorlamada bulunulmadığını, davacının davalı Şirket ile arabulucu arasında hiçbir anlaşmanın olmadığını, davacının iradesinin sakatlandığına ve edimler arasında oransızlık olduğuna dair iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, davacının iş sözleşmesinin (04) kodu ile Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiğini ve davacıya kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiğini, davacının davalı işyerinde hiçbir alacağının kalmadığını, sonradan art niyetli olarak iddialarda bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 2023/206098 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Anlaşma Belgesi'nde; uyuşmazlığın "işe iade, işe başlatmama, boşta geçen süre, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve işçilik alacakları" şeklinde belirtildiği, arabuluculuk sürecinin 04.09.2023 tarihinde başladığı ve 07.09.2023 tarihinde bittiği, tutanağın düzenlendiği yerin arabulucunun bürosu olduğu, "... Taraflar müzakereler sonucunda anlaşmaya varmışlardır. Başvurucu, kıdem tazminatı için 91.440,04 TL, ihbar tazminatı alacağı için 50.153,63 TL olmak üzere 141.593,67 TL bedelin ödenmesi durumunda çalıştığı tüm döneme ilişkin olarak işe iade, işe başlatmama, boşta geçen süre, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve tüm işçi alacakları kalemlerini aldığını ve işveren şirketten başkaca bir hak ve alacağının kalmayacağını, ilgili şirketi ibra ettiğini beyan etti. ..." şeklinde açıklama içerdiği ve taraflarca imza edildiği, süreçte düzenlenen "Dava Şartı Arabuluculuk Belirleme Tutanağı", İş Davalarında Dava Şartı Arabuluculuk Formu", "Son Oturum Tutanağı", "Dava Şartı Arabuluculuk Anlaşma Belgesi" başlıklı tüm belgelerde davacının imzasının yer aldığı ve hiçbirinde şerh bulunmadığı, buna göre yasal şartların sağlanmış olduğu, iddia edilenin aksine somut olayda tarafların işçinin tekrardan işe başlatılması konusunda uzlaşması söz konusu olmadığından 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 21/7 hükmü uyarınca, işçinin işe başlatılmaması durumunda işe başlatmama tazminatının arabulucu tarafından belirlenmesinin gerekmediği, arabulucunun tarafsız olmadığı yönünde iddiada bulunulmuş ise de Nazilli Arabuluculuk Bürosu tarafından gönderilen konuya dair müzekkere yanıtı ve eklerine göre davalı Şirketin 2023 yılında 97 defa arabuluculuk sürecine katıldığı, bunun 18 dosyasında dava konusu tutanağı düzenleyen arabulucu Avukat S.K’nın görev aldığı, geriye kalan 79 dosyada farklı isimlerde arabulucuların görev yaptığı, söz konusu arabulucunun 03.09.2022-21.09.2023 tarihleri arasında toplam 21 arabuluculuk sürecini yönettiği, davacının iş sözleşmesinin son bulduğu 2023/09 döneminde yalnızca davacının arabuluculuk sürecinin yönetildiği, aynı zamanda avukat mesleğini de ifa eden arabulucunun davalı Şirketle vekâlet ilişkisi olduğu gibi bir hususun iddia edilmediği, bu sayısal veriler dikkate alındığında davalı Şirketle arabulucunun işbirliği hâlinde hareket ettiklerine dair bir husus ispat edilemediği, davacının irade fesadı konusunda dayandığı ve dinlettiği tanıklarının olaya dair görgüye dayalı beyanda bulunamadıkları, kaldı ki davacının üniversite mezunu bir mühendis ve iş tecrübesine sahip bir birey olarak kendi iradesi dışında arabulucuya başvurulması ya da arabuluculuk tutanağı imzalatıldığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 08.02.2024 tarihli isticvap beyanında da arabuluculuk görüşmeleri sırasında arabuluculuk ofisinde olduğu sırada avukat olan ağabeyi ile telefonda görüştüğüne ilişkin beyanı da dikkate alındığında, davacının irade fesadı ve gabine ilişkin iddiasının ispat edilemediğine kanaat getirildiği gerekçeleriyle ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Dava konusu arabuluculuk anlaşma metni ve son tutanağın emredici düzenleme olan 4857 sayılı Kanun'un 21/7 hükmüne aykırı olarak düzenlendiğini, arabuluculuk evrakından sürecin işe iade ve feshe bağlı alacaklara ilişkin yürütüldüğünün anlaşılmakta olduğunu, taraflar arasında işe iade konusunda anlaşma olmamasına rağmen tutanakların anlaşmama şeklinde düzenlenmediğini, bunun sebebinin ise iş güvencesi hükümlerinden kaynaklanan hakların bertaraf edilmesinin amaçlanması olduğunu,

2. Tutanakta geçen "... işe iade davası da dahil olmak üzere herhangi bir hak talebinde bulunmayacağı hususunda anlaşmışlardır." şeklindeki ifadelerin işe iade davası açılmaması konusunda dava açma hakkından feragat olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunun değerlendirilmesi gerektiğini, feshin geçersizliği ve işe iade davasında yargılama sırasında feragatin mümkün olduğunu,

3. Nazilli Arabuluculuk Bürosu tarafından gönderilen verilere dayanılarak değil bu veriler ile çelişen davalı tarafından sunulan verilere dayanılarak hüküm kurulduğunu, davalı tarafından sunulan verilerin, resmî kurum tarafından gönderilen veriler ile çelişmesine rağmen neden resmî olmayan, doğruluğu belirsiz ve yine davalı tarafından delil olarak gösterilmeyen verilere dayanılarak hüküm kurulduğunun anlaşılamadığını,

4. Arabuluculuk anlaşma metnindeki edimler arasında aşırı oransızlık (gabin) bulunduğunu, müvekkilinin iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğini kesinlikle kabul etmemekle birlikte kabulü varsayımında dahi 144.028,00 TL kıdem tazminatı, 56.000,00 TL ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağı da dâhil olmak üzere toplam 220.000,00 TL hak ettiği alacağının bulunduğunu, ancak hukuka aykırı olarak yürütülen arabuluculuk süreci sonunda toplam 141.593,00 TL ödeme yapıldığını, işbu tutarın hak ettiği tutarın oldukça altında olduğunu, anlaşma belgesindeki edimler arasında orantısızlık bulunduğunu, işbu orantısızlığın Yargıtayın gabin oluşması için belirlediği sınırın üzerinde olduğunu, müvekkilinin davalı nezdinde çalışan ...le 21.08.2023 tarihinde evlendiğini, eşi ... ...'ın 31.08.2023 tarihinde evlilik nedeniyle iş sözleşmesini feshettiğini, feshin ertesi günü işveren tarafından müvekkiline, eşinin Şirketi yarı yolda bıraktığının beyan edilip eşinin evlilik nedeniyle iş sözleşmesini feshetmesi gerekçe gösterilerek işten çıkarıldığını, davacının evlilik sürecinde olduğu ve işbu sürecin hayli masrafları olduğunun işveren tarafından bilindiğini, müvekkiline kıdem ve ihbar tazminatının müvekkilinin eşine ise hak ettiği kıdem tazminatının ancak arabuluculuk tutanaklarının müvekkili tarafından imzalanması hâlinde ödeneceği beyan edilerek müvekkilinin evlilik nedeniyle ekonomik olarak zor durumda olmasından da faydalanılarak baskı oluşturulduğunu ve tutanakların bu şekilde imzalatıldığını, gerek müvekkiline yapılacak ödememelerin gerekse müvekkilinin eşine yapılacak ödemelerin tutanağın imza tarihinden sonra yapıldığını, arabuluculuk sürecinin arabuluculuk mevzuatına ve ilkelerine aykırı olarak yürütülmüş olduğunu, müvekkilinin iş güvencesi haklarını kullanmasının engellenmesi için "Dava Şartı Arabulucu Belirleme Tutanağı" ve "İş Davalarında Dava Şartı Arabuluculuk Formu"nun davalı işyerinde baskı ile imzalatıldığını, anılan baskının, evrakın imzalanmadığı takdirde müvekkiline feshe bağlı alacaklarının ve aynı işyerinden evlilik gerekçesiyle ayrılan eşine de kıdem tazminatının ödenmeyeceğinin beyan edilmesinden kaynaklanmakta olduğunu, tutanakların iptali gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptalinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.